İtirafçılar FETÖ'nün nasıl yapılandığını anlattı
Konya'da yürütülen soruşturma kapsamında ortaya çıkarılan FETÖ/PDY yapılanmasının ardından bilgi sahibi 750 kişinin alınan ifadeleriyle çarpıcı bilgilere ulaşıldı.
KONYA (AA) - Konya'da yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel
Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmasında bilgi sahibi olarak
ifadesine başvurulan kişiler, örgütün yapılanmasını anlattı.
İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube
Müdürlüğü ekiplerinin, FETÖ'ye finans sağlayan, örgütün
faaliyetlerine iştirak eden kişilere yönelik başlattığı
soruşturmada bilgilerine başvurduğu kişilerin ifadeleri, örgütün
yapısını ortaya çıkardı.
Örgüt içinde yıllarca çeşitli pozisyonlarda görev yapan ve itirafçı
olarak bilgisine başvurulan A.K, yurt dışına gidecek öğrencilere,
"Sigara içiyor musun?", "Namaz kılıyor
musun?", "Fetullah Gülen'i tanıyor
musun?", "Kaç eserini okudun?",
"Üniversiteyi okuduktan sonra okuduğun ülkede kalıp cemaate
hizmet eder misin?" gibi sorular yöneltildiğini
söyledi.
Telefon, batarya ve sim kartlar balkona bırakılıyordu
Kaldığı ev abisinin namaz ve dini bilgi konularında çok zayıf
olduğunu, evde hiç Kur'an okunmadığını, hadis ve benzeri dini
konuların konuşulmadığını belirten A.K, "Varsa yoksa
Fetullah Gülen kitapları ve sohbet CD'leri vardı. Bol bol cemaate
ait dergi ve gazeteler okunuyordu. Buradakilerin söyledikleriyle
yaptıkları birbiriyle uyuşmuyordu." dedi.
Konya'da FETÖ'nün evinde kalan öğrenci grubuna "Kon
kon" olarak hitap edildiğini, Ahmet Çakılcı isimli kişinin
de gruba "model" olduğunu aktaran A.K, Çakılcı'nın
2-3 günde bir eve geldiğini ve yanında polislik, askeri okullar
sınavına girecek 5-6 kişiyi getirerek, grup halinde görüşmeler
yaptıklarını anlattı.
Bunun yanı sıra söz konusu kişinin kentteki en önemli iş adamlarına
sohbetler düzenleyip, FETÖ'ye "burs, himmet, kurban,
bağış" gibi isimler altında yardımlar topladığını
vurgulayan A.K, "Özel görüşme olduğu zaman telefonlar,
bataryalar ve sim kartlar poşetlerin içinde balkona bırakılırdı. Bu
şekilde cemaatin çok önem verdiği tedbir ve gizlilik ön planda
tutuluyordu." ifadelerini kullandı.
Kamufle olmaları için "namaz kılmaları
istenmiyordu"
A.K, çay vermek için girdiği özel odada öğrencilerle yapılan bazı
konuşmalara şahit olduğuna işaret ederek, şöyle dedi:
"Ahmet abi, görüşme yaptığı öğrencilere, 'Sizin asker
olmanız lazım. Bugünden itibaren Sabah Dershanesi'ni
bırakacaksınız. Askeriye ve polis içerisinde çok hain var. Sizin
gibi dindar ve bizden olan insanların buralarda olması lazım.
Hainlerin polis ve asker içerisinden temizlenmesi lazım. Aman
dikkat edin, ailenizi de çağıracağız, onları da ikna edeceğiz.
Anneniz, babanız çok dini şeylerde bulunmasın. Sizler de namazı
falan bırakın ki tam anlamıyla kamufle olun. Fetullah Gülen
hocamıza ve cemaatimize uygun şekilde hizmet edin oralarda. Hiç
korkmayın, içeriden mülakatlarda size yardımcı olunacak. Sizin
isimleriniz gitti, her şey hazır. Şerefli birer asker, polis olacak
ve cemaatimize hizmet edeceksiniz. Şu anda o ağabeyleriniz nasıl
hizmet ediyorsa, siz de devlette önemli konumlara geldiğinizde aynı
şekilde altınızdaki kardeşlerinize hizmet edeceksiniz' diyordu.
Bunları duyunca şok geçirdim."
FETÖ elebaşı Gülen'e ait olmayan kitapların girişine izin
verilmeyen evlerde bazı kişilerin takma isim kullandığını ifade
eden A.K, önceden belirlenen öğrenci listesinin de FETÖ'ye
kazandırılması için maddi manevi konularda sorumluluk verilen
kişiye yardımcı olunduğunu bildirdi.
"Örgüt nereye isterse KPSS ile oraya
atanıyorlardı"
FETÖ'nün gazete ve dergilerine abone olunması, yakın tanıdıklardan
burs bulunmasına teşvik edildiklerini anlatan A.K, şöyle devam
etti:
"Benimle cemaate ait öğrenci evlerinde kalan, cemaatin
kontrolü ve idaresindeki tanıdığım birçok arkadaşım hem devlet
içerisinde hem de cemaat içerisinde yüksek mevkilere gelmeye
başladı. Cemaat çığ gibi büyüyordu. Katılım had safhaya ulaşmıştı.
Bir kişi Sabah Dershanesi Akademi Şubesinin Müdürlüğünü yapan
Hüseyin Cantürk'e gelerek, 'Hüseyin hocam, fazla zamanınızı
almayacağım. Yukarıdan talimat var. Konya imamı Ahmet abinin
isteği, sizin KPSS'ye girip Milli Eğitime öğretmen olarak, hatta ve
hatta evinizin dibindeki Selçuklu Rehberlik ve Araştırma Merkezi'ne
(RAM) atanmanız isteniyor' dedi. Hüseyin Cantürk bu duruma şaşırdı
ve 'Tabi efendim ama bu nasıl olacak? Benim yaşım 38. Bu yaştan
sonra ben nasıl yaparım? KPSS zor bir sınav, nasıl olacak, hem
benim maddi durumum da iyi, ne gerek vardı?' dedi. Bu söylemler
üzerine odaya gelen kişi, 'Hüseyin abi bizde sorgulanmaz, ne görev
verilirse o yapılır. Derhal bu işe odaklanın, biz yukarıdan da
yardımcı oluruz sana' dedi. Şubemizde kurs gören öğrenciler de
dahil olmak üzere aralarında en çok puanı alan kişi Cantürk oldu.
Denildiği gibi Cantürk, RAM'a atandı ve bıyıkları
kesti."