İstifa istedi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir bakan çıkıp, 'Maden ocağını kapatıyorum, 50 kişi arayıp araya adam sokuyor' diyorsa o bakanın yapacağı tek şey vardır, görevinden ayrılmak" ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir bakan çıkıp,
'Maden ocağını kapatıyorum, 50 kişi arayıp araya adam sokuyor'
diyorsa o bakanın yapacağı tek şey vardır, görevinden
ayrılmak" ifadelerini kullandı.
Antalya'nın Belek bölgesinde düzenlenen CHP'nin TBMM Grubu 5.
Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı'nda konuşan CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, "Taşeron sistemini getiren kim,
yaygınlaştıran kim? İktidar değil mi? Hep beraber sorgulayacağız.
Sizin haklarınızı sadece ve sadece CHP koruyor. Altını çiziyorum.
Taşeron kardeşlerimizin hakkını sadece ve sadece CHP söylüyor ve
koruyor. En son Anayasa Mahkemesi'nin kararı çıktı. Taşeron işçi
sendikaya üye olduğu için işinden atılırsa işveren 16 maaş tazminat
ödeyecektir. Şimdi senin oyunu, kararını bekliyor. Senin yolunu
açtım. Sendikalaşmanın önünü açtım. Şimdi güç birliği yapmanın
zamanıdır" dedi.
"O KOLTUKTAN AYRILACAKSIN"
Bir ülkenin akılla yönetilirse gelişip ve düzeleceğini kaydeden
Kılıçdaroğlu, "Akılla yönetmenin bir başka aralığı daha
vardır. Siyasi sorumluluğun temelinde siyasi ahlak yatar. Bir bakan
çıkıp, 'Maden ocağını kapatıyorum, 50 kişi arayıp araya sokuyor'
diyorsa o bakanın yapacağı tek bir şey vardır, görevinden ayrılmak.
Cumhuriyet erdem ve faziletse o koltuktan ayrılacaksın. Yer altında
umutla beklediğimiz ailelere ve işçilere saygı duyuyorsan oradan
ayrılacaksın. 'Burada ölen işçilerin sorumluluğu bana aittir'
diyeceksin" şeklinde konuştu.
Bir devletin akılla yönetilmesi gerektiğini yineleyen CHP lideri,
"İşin özü budur. Çalışanların hakları korunmalıdır. O
haklar sadece bizim ülkemize has değildir. Yer altında ya da
denizde ya da yer üstünde çalışsın, her işin standartları vardır.
1995 yılında yer altında çalışan maden işçileri için bir sözleşme
var. 2014 yılındayız ama bu sözleşme Meclis'ten geçmedi. Maden
işçisi kardeşlerime sesleniyorum. 1995'ten bu yana bu sözleşme
parlamentoya neden gelmedi, bunu sormalısın. Senin çıkarını
savunmayana, seni korumayana oy vermeyeceksin"
açıklamasını yaptı.
"BÖYLE DÜZEN ORTA ÇAĞDA BİLE YOK"
Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir işçinin ve emeğini vahşi kapitalizme nasıl teslim
edebilirsiniz? Her yerde toplu ölümler. Bartın Amasra'da toplu
ölümler. Yer altında çalışan işçinin yer üstüne çıkıp ekmek
yemesini yasaklayan zihniyeti nasıl savunacaksınız? Vahşi
kapitalizmde emeğin sınırsız sömürülmesi vardır. Çağdaş Türkiye
diyoruz. Hangi onurlu Türkiye'den bahsediyoruz? Alın terinin
korunmadığı bir ülkede ne onurundan bahsediyorsunuz? Soma'daki
işçinin vardiya sistemi bile yer altında değişiyor. Hiçbir şekilde
ara yok. Böyle bir düzen Orta Çağ'da bile yok. Bunlar devleti
yönettiklerini sanıyorlar. Bir ülke böyle
yönetilemez."
Akılla yönetilen bir ülkede siyasetçilerin önce ‘insan' dediğini
savunan Kılıçdaroğlu, "Siyaset insan ve insanın mutluluğu
için yapılır. Bunlar yandaşlarına ve ceplerine bakıyorlar. Böyle
bir siyaset anlayışıyla Türkiye hiçbir zaman karşı karşıya gelmedi.
İlk defa 21. yüzyılda karşı karşıya geldik. Biz Cumhuriyet'i bunun
için kurmadık. Eğer siz bunu yapmayıp köle bir sistem kuracaksanız
bütün emeklerimiz boşa gitmiş demektir. Cumhuriyet'i demokrasiyle
taçlandırdık. İlk kez Türkiye tarihinde bir parti çoğulcu sisteme
geçti. İktidarı kaybetmeyi demokrasinin zaferi olarak nitelendirdi.
‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyen kişi Mustafa
Kemal'dir. Vesayeti kabul etmeyen bir zihniyete sahibiz biz. Düne
kadar kendileri de vesayetten şikayet ediyorlardı. 12 Eylül
döneminde yapılan yasaları değiştirelim, dedik. Bizim bu talebimizi
görmediler. Çağ dışı bir vesayet var demokrasimiz üzerinde.
Koltuklarında oturup işsizliği ve sorunları görmezden gelen bir
yapı içinde bunlar nasıl olup da iktidar oluyor? Ben de size
soruyorum. Neden iktidar oluyorlar? Çünkü toplumu inanç ve etnik
kimlik olarak ayrıştırıp kafalarını karıştırıyorlar. Sen bizdensin
diyorlar ve oyunu başkasına vermeye engel oluyorlar. 21. yüzyıl
başında Orta Çağa geri döndük" diye konuştu.
"HUKUK İKTİDARIN SOPASI DEĞİLDİR"
Sözlerine, "O zaman bize bir görev düşüyor"
şeklinde devam eden Kılıçdaroğlu, "Ülkesini seven, geleceği
düşünen, çocuğunu seven her yurttaşın düşünmesi gereken bir şey.
İnanç ve etnik kökenli temel siyasete karşı duracağız. Bunu
yaptığımız zaman demokrasiye, Cumhuriyet'e katkı vereceğiz. Ortak
akılla bilimle yönetilir bir devlet. Sokaktaki vatandaşlar belli.
Yandaşlar eşit koşulda değil. 2 TL çaldı diye garibanın çocuğu 15
yıl cezayla yargılanıyor. Ayakkabı ve yatak odasındaki kasalarda
milyarlarca dolar çalanlar, ellerini kollarını sallayarak geziyor.
Hırsızlığın prim yaptığı bir düzen olabilir mi? Bu düzeni yıkmak
zorundayız. Bu düzene karşı mücadele etmeliyiz. Hem vesayetten söz
edip hem de demokrasiden söz edeceksin. Ben söylerim, onlar
gereğini yaparlar. Hukuk iktidarın sopası değildir"
ifadelerini kullandı.
Herkesi düşünmeye davet eden Kılıçdaroğlu, "Bunu düşünüp
anlatacağız. Çok partili rejim varmış gibi görünüyor. Vali ne
diyor, 'Ben iktidarın valisiyim' diyor. Devletten beslenenlere
bakın. Siyasal iktidarın beslemelerine bakın. Biliyorlar ki o zaman
vermemiz gereken söz bu. Buna CHP iktidarında asla izin
vermeyeceğiz" dedi.
"YARGI SOPA OLDU"
İçte ve dışta sürekli düşman oluşturulduğunu ileri süren
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlar Hitler'in taktikleridir. O tablo Almanya'yı
felakete götürdü. Korkarım ki bu tablo da Türkiye'yi felakete
götürecektir. Toplumun da bunu bilmesi lazım. Yargıyla oynuyorlar.
Yargıyı sopa olarak kullanıyorlar. Biz savcıları haksızlığa uğrayan
vatandaşları savunur diye bilirdik. Savcılar şimdi hırsızlık
yapanları korur hale geldiler. Deniz Feneri'yle başladılar ve
şimdilerde 17 Aralık sürecini kapatmaya çalışıyorlar. İstedikleri
kadar uğraşsınlar. Bir tek CHP'li ayakta kalsa sen bunu
kapatamayacaksın. Şimdi yeni bir paket getiriyorlar. Diyorlar ki,
'Bundan sonra bir kişi hakkında soruşturma açmak için makul şüphe
yeter.' Makul şüphe varsa senin mal varlığına el koyabilirim. Seni
hapse atabilirim ve sen avukat bulacaksın ve hakime gizlilik kararı
aldıracağım. Senin avukatın o dosyanın içinde ne olduğunu bile
bilemeyecek. Böyle bir durum Hitler'in bile aklına gelmedi. Şu anda
senin hakkını ve demokrasiyi kim savunuyor? CHP. Bu hükümetin ömrü
bitmiştir. Halkına baskı yapan bir iktidarın ömrü bitmiştir. Kanun
çıkarıp rakiplerini mağdur etmek istiyor. Kanunlarla hiçbir baskısı
ayakta kalmamıştır. Türkiye'de yeni bir arayış başlamıştır. Tüm
yurttaşlara sesleniyorum; otur, düşün ve hareket et. Adında
cumhuriyet olan ve batı uygarlığına taşıyan bir siyasal parti var.
Önce insan diyen bir siyasal parti var. Süreç bu süreçtir. Bize de
sevgili yurttaşlarımıza da görev düşüyor. Görkemli onurlu
günlerimize yeniden dönmemiz lazım."
"İZİN VERENLERİN HESABINI SORACAĞIZ"
Yabancı askerlerin Türkiye'den geçmesine değinen Kılıçdaroğlu,
"Ben kendi ülkemin topraklarına yabancı bir askerin
postallarının değmesini istemem. Ben bu durumdan rahatsızım. Buna
izin verenlerin hesabını soracağız. Eğer bunu yapmazsak bu ülkenin
her zaman başı derde girer. Bugün AKP Türkiye'nin başını belaya
sokan ve sorun üreten bir iktidar haline gelmiştir. Gelin hep
beraber sorunları çözelim. Buradan sözümüzdür. Mademki 91'inci
yılını kutladık Cumhuriyet'in, o nedenle Cumhuriyeti demokrasiyle
taçlandıracağız. Kitap yazdı, düşünce ve insanlar düşündü diye
hapse atma olmamalıdır. Bunun gereğini yapacağız. Madem evrensel
hukuk diyoruz, o zaman iş güvenliğiyle ilgili bütün standartları
kendi ülkemize getireceğiz. 12 yıldır iktidardalar, işsizliği
çözemediler ve işsizlik arttı. Herkesin oturup düşünmesi lazım, yer
altında uygun olmayan koşullarda insanlar neden çalışıyor"
dedi.
"BİZİM İNSANIMIZ İŞSİZ, ONLARA İŞ BULMAYA
ÇALIŞIYORLAR"
15 milyon Suriyelinin Türkiye'de bulunduğuna da değinen
Kılıçdaroğlu, "Bizim insanlarımız işsizken onlara iş
bulmaya çalışıyorlar. Bakkal Mehmet efendinin oğlu işsiz. Dışarıdan
adam getirip iş bulacağız. Suriyeli gelip, iş yeri açıp vergi
vermeden kazanacak" dedi.
Birlik ve beraberliği işaret eden Kılıçdaroğlu,
"Türkiye'nin sorunlarına kilitleneceğiz. Önümüzdeki süreç
içinde toplumu rahatlatacak projeleri toplumun önüne koyacağız.
Yandaşlar kazansın diye değil vatandaş kazansın diye çalışacağız.
Dış politikada düşmanlık için değil, bütün komşularımızla huzur
olsun diye, bu hedeflerle, ilkelerle yola çıkacağız. Bir ve birlik
olacağız. Umutsuzluk var belli kesimlerde. Bizim tarihimizde
ruhumuza umutsuzluk yakışmaz. Bu ülke işgal altındayken bile
umudunu kaybetmemiştir. Bir tek parti adaleti var. Mücadelenin zor
olduğunu biliyorum ama biz CHP'yiz. Ülkeyi aydınlığa çıkaracak tek
partiyiz. Toplumun he kesimine gideceğiz. Eşitlik, barış, alın
teri, huzur, ortak aklı egemen kılma üzerine siyasetimiz
olacaktır" ifadelerini kullandı.
CHP'li tüm milletvekillerinin ve MYK üyelerinin katıldığı
toplantıda Kılıçdaroğlu, eski CHP Genel Başkanı ve Antalya
Milletvekili Deniz Baykal ile yan yana oturdu.
Kılıçdaroğlu daha sonra sel felaketinin yaşandığı Manavgat ilçesine
geçti
(İHA)