"İstanbul Finans Merkezi Projesine hız verdik"
Maliye Bakanı Naci Ağbal, "İstanbul Finans Merkezi Projesine hız verdik, yakında kapsamlı bir düzenlemeyi Meclisimize getireceğiz" dedi.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, "İstanbul Finans Merkezi
Projesine hız verdik, yakında kapsamlı bir düzenlemeyi Meclisimize
getireceğiz" dedi.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, TBMM Genel Kurulunda 2017 yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı üzerine konuştu. Bakan Ağbal, dış
kaynaklı belirsizliklere ve finansal dalgalanmalara rağmen
bankacılık sektörünün temel rasyolarının sağlıklı ve güçlü yapısını
devam ettirdiğini belirterek, "2016 Ekim ayı itibariyle
sermaye yeterlilik oranı yüzde 16, bu oran olan yüzde 8'in iki
katıdır. Bankacılık sektörü aktif kalitesini de korumaya devam
etmektedir. Takipteki alacakların toplam kredilere oranı Ekim ayı
itibariyle sadece yüzde 3.3 seviyesindedir. Hane halkının finansal
durumuna gelince, hane halkının finansal durumu varlıkların
yükümlülüklerinin üzerinde büyümesi neticesinde iyileşmektedir.
Hane halkı kaldıraç oranını gösteren yükümlülüklerin varlıklara
oranı son 3 yılda yaklaşık 8 puan azalarak 2016 üçüncü çeyreği
itibariyle yüzde 48'e gerilemiştir. Finansal kaldıraç oranındaki
iyileşmeye paralel olarak hane halkı tasarruf oranı son 8 yılın en
yüksek seviyesine çıkmıştır. Mevduatların bireysel kredilerden daha
hızlı büyüyor olması tasarruf oranlarının yükselmeye devam ettiğini
göstermektedir. Reel sektörün dış borcu, yönetilebilir düzeydedir.
Firmaların döviz cinsinden borçları ağırlıklı olarak 5 yıl üzeri
vadeli kredilerden oluşmaktadır. Bu yükümlülükler de daha çok
ihracatçı yani döviz geliri olan imalat sanayi gibi olan
sektörlerde yoğunlaşmaktadır. Kurdaki artış, firmaların finansal
yükümlülüklerini arttırmakla birlikte ihracat gelirlerini de
arttıracağından firmalara doğal bir koruma sağlamış olmaktadır.
Tahsili gecikmiş alacaklara bakıldığında da yabancı para
alacaklıların oranının TL cinsi alacaklara göre oldukça düşük
olduğu görülmektedir" diye konuştu.
"KAMU BORÇ YÜKÜMÜZ TARİHİ DÜŞÜK
SEVİYELERDEDİR"
Dünyada genişlemeci para politikalarının yeterliliğinin ve
sürdürülebilirliğinin bir kaygı nedeni olduğunu söyleyen Bakan
Ağbal, "Bu çerçevede mali politikası öne çıkan yeni,
kapsamlı bir araç olma özelliği taşımaktadır. Türkiye 2002 yılından
bu yana uygulaya geldiği mali disiplin ve ihtiyatlı makro ekonomik
politikalar sayesinde kamu maliyesinde küresel ölçekte örnek
gösterilen bir ülke haline gelmiştir. 2002 yılında yüzde 10.8 olan
genel devlet açığının milli gelire oranı 2016 yılında yüzde 1.9'a
düşmüş olacaktır. Bu oran gelişmekte olan ülke ortalamalarının
yarısından daha az. OECD ortalamasından ise 1.2 puan daha düşüktür.
Benzer şekilde kamu borç yükümüz tarihi düşük seviyelerdedir. 2002
yılında yüzde 74 olan borç stokunun milli gelire oranı 2016 yıl
sonunda yüzde 32.8'e düşmüştür, bu trend önümüzdeki yıllarda da
düşüş yönünde devam edecektir. Borç yükümüz, G-7 ve OECD
ortalamasının yaklaşık dörtte biri, Avro Bölgesi'nin yaklaşık üçte
biri kadardır, gelişmekte olan ülkelerin ortalamasından da 14 puan
daha düşüktür. Diğer taraftan borçlanma vadelerinde önemli
iyileşmeleri de bu dönemde gördük. 2002 yılında kamunun yapmış
olduğu iç piyasalardan borçlanma vadesi 9.4 iken bugün geldiği
nokta kamunun iç piyasalardan yapmış olduğu borçlanmanın ortalama
vadesi 69 ayı aşmıştır" ifadelerini kullandı.
"İSTANBUL FİNANS MERKEZİ PROJESİ'NE HIZ VERDİK, YAKINDA
KAPSAMLI BİR DÜZENLEMEYİ MECLİSİMİZE GETİRECEĞİZ"
"Orta vadeli programda Türkiye ekonomisinin istikrarlı ve
daha rekabetçi bir zeminde büyümesini ve toplumun refahının
yükselmesini hedefledik" diyen Bakan Ağbal, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"2017-2019 dönemini kapsayan orta vadeli programımızın
temel amaçları sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeyi desteklemek,
enflasyonu aşağı çekmek, istihdamı arttırmak, cari açığı sınırlamak
ve her şeyden de önemlisi mali disiplini kararlı bir şekilde
sürdürmektir. Bu kapsamda 2017 yılında yüzde 1.7'ye düşmesini
beklediğimiz genel devlet açığının milli gelire oranını 2019
yılında yüzde 1'e düşürmeyi hedefliyoruz. Yine 2017 yılı sonunda
yüzde 31.9'a düşmesini beklediğimiz AB tanımlı borç stokunun milli
gelire oranını 2019 yılında yüzde 30'un altına düşürmüş olacağız.
Bugüne kadar ekonomi alanında birçok reformu uygulamaya koyduk. Bu
kapsamda yatırım ve iş ortamının iyileştirilmesi amacıyla mevcut
yatırım teşvik sistemini iyileştirdik ve kalıcı hale getirdik.
Yatırımlar için yeni süre teşvik sistemini hayata geçirdik.
Yatırım, yönetim, ihracat, istihdam ve finansman üzerindeki vergi
yüklerini aşağı çektik. Şirket kuruluşunu kolaylaştırdık ve şirket
kuruluş maliyetlerini indirdik. Bölgesel yönetim merkezi ve
bölgesel hizmet merkezi şeklinde çalışan işletmelere önemli
vergisel kolaylıklar getirdik. KOBİ'lerimizin finansmana erişimini
arttırmak amacıyla taşınır vergi düzenlemesini hayata geçirdik,
istinaf mahkemelerini uygulamaya geçirdik, bilirkişilik sistemini
yeni baştan bu dönemde oluşturduk. İşgücü piyasalarının
etkinleştirilmesi kapsamında Uluslar arası İşgücü Kanunu çıkardık,
turkuaz kart düzenlemesi yaptık, gençlerin istihdamını teşvik
ettik, kadınların işgücüne katılımını destekleyen yeni teşvikler
getirdik. Esnek çalışma modelini hayata geçirdik, katma değeri
yüksek üretimi sağlamak için Ar-Ge teşviklerini genişlettik,
tasarım merkezlerini Ar-Ge destekleri kapsamına aldık. KOBİ'lerin
Ar-Ge desteklerinden faydalanmasını imkanlı hale getirdik.
Teknokent'lere sağladığımız Ar-Ge teşviklerini de genişlettik. Özel
sektör tasarruflarını arttırmak için Bireysel Emeklilik Sistemi'ni
otomatik katılım sistemine dahil ettik yılbaşı itibariyle kademeli
bir şekilde uygulamaya başlayacak. İstanbul Finans Merkezi
Projesi'ne hız verdik, yakında kapsamlı bir düzenlemeyi Meclisimize
getireceğiz. Banka dışı finans ve katılım bankacılığına çok önemli
destekler verdik, banka dışı diğer finans kurumlarıyla bankalar
arasındaki eşitsizliği doğuran vergi düzenlemelerini ortadan
kaldırdık, sektör içerisindeki rekabeti eşit kılacak koşulları
oluşturduk. Uzun vadeli tasarruflara vergisel teşvikler getirdik ve
Türkiye varlık fonunu uygulamaya koyduk."
Yeni küresel düzende rekabet gücünü daha da arttırmak için yargı,
eğitim, reel ekonomide dönüşüm ve kamu yönetimi olmak üzere dört
temel eksende devam edilen yapısal reformlara önümüzdeki dönemde de
aynı şekilde hızlanarak devam edileceğini kaydeden Ağbal,
"2015 yılında bütçe giderleri 506 milyar lira, bütçe
gelirleri 482 milyar lira, bütçe açığı 23.5 milyar lira, faiz dışı
fazla ise 29.5 milyar lira olarak gerçekleşti. 2016 yılında bütçe
giderlerinin 581 milyar, bütçe gelirlerinin 546 milyar, bütçe
açığının 34.6 milyar, faiz dışı fazlanın ise 16.9 milyar olmasını
bekliyoruz" açıklamasını yaptı.
2017 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUN TASARISI
Bakan Ağbal, 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı
hakkında da şu bilgileri aktardı:
"2017 yılı bütçemizde bütçe giderlerini 645 milyar, faiz
hariç giderleri 587 milyar, bütçe gelirlerini 598 milyar, vergi
gelirlerini 511 milyar, bütçe açığını 46.9 milyar, faiz dışı
fazlayı ise 10.6 milyar olarak öngördük. Bu hedef çerçevesinde 2017
yılında bütçe açığımızın milli gelire oranının yüzde 1.9 olmasını
öngörüyoruz. Bu oran gerek OECD ülkeleri arasında gerek gelişmekte
olan ülkeler arasında bütçe disiplinini işaret eden örnek
niteliğinde bir bütçe dengesine de işaret etmektedir. 2017 yılı
bütçemiz, bundan önceki 14 yılda olduğu gibi vatandaşlarımızın
refahını arttıran, ihtiyaç duydukları hizmetleri karşılayan ve
faize değil kamu hizmetlerine kaynak ayıran bir bütçe olma
özelliğini taşımaktadır. 2002 yılında bütçe giderlerimizin yüzde
43'ü faiz harcamalarıma gidiyordu, 2017 yılında bu oran yüzde 8.9
olacaktır. Benzer şekilde 2002 yılında her 100 lira verginin 86
lirası faize giderken 2017 yılında her 100 lira verginin sadece 11
lirası faize gitmektedir. Geriye kalan kısmı ise eğitime, sağlığa,
yatırıma, tarıma, sosyal yardımlara, kısaca halkımızın
ihtiyaçlarına ve refahına gidiyor. 2017 yılı bütçesinde en büyük
payı eğitime ayırıyoruz, eğitime ayırdığımız kaynağı 122 milyar
liraya çıkarıyoruz. Böylece bütçe giderlerinin yaklaşık yüzde
20'sini sadece eğitime harcıyoruz. 2002 yılında bütçeden eğitime
ayrılan kaynağın sadece 11.3 milyar lira olduğu göz önüne
alındığında 2017 yılında eğitime ayrılan kaynağın yaklaşık 10 kat
arttığını görüyoruz. Yurtkur dahil yükseköğretime merkezi yönetim
bütçesinden ayırdığımız kaynak 2002 yılı bütçesine göre 9 kat
arttırarak 3.6 milyar liradan 2017 yılında 37 milyar liraya
çıkarıyoruz. Devlet üniversitesi sayısını 53'ten 111'e çıkardık,
vakıf üniversiteleri de dahil 2002 yılında 76 olan üniversite
sayısı bugün 176'ya hatta 180'a ulaştı. 2002 yılında 188 bin olan
yurt kapasitesini 2016 yılında artan standartlarla birlikte 560
bine çıkarttık. Son 2 yılda 200 bin öğrenci için ilave yurt imkanı
sağladık. 2017 yılında da açacağımız yeni yurtlarla birlikte toplam
yurt kapasitemizi 690 bine çıkarmış olacağız. Yurtkur için bütçeden
ayırdığımız kaynağı 2016 yılına göre yüzde 21 oranında arttırarak
11.3 milyar liraya çıkarıyoruz. Bu yıl da kamu sağlık harcamalarına
bütçeden en büyük ikinci payı ayırıyoruz. 2017 yılında bütçemizden
2016 yılına göre yüzde 17 artış sağlayarak bütçeden sağlığa 111
milyar lira kaynak ayırıyoruz."
"YENİ TEŞVİK UNSURLARI GETİRDİK, MEVCUT TEŞVİK UNSURLARINI
DA ÖNEMLİ ÖLÇÜDE ARTTIRDIK"
2017 yılı bütçesinin büyümeyi esas alan bir bütçe olduğuna değinen
Bakan Ağbal, "2017 yılı bütçesi ile gerek artan kamu
yatırımları gerekse reel ekonomiye sağlayacağımız imkan ve
desteklerle özel sektör yatırımlarını ve ihracatımızı da arttırmayı
amaçlıyoruz. Bütçemizden ayıracağımız kaynaklarla Ar-Ge ve
inovasyonu güçlü bir şekilde destekleyerek ekonomimizin rekabet
gücünü ve verimliliğini de arttırmayı hedefliyoruz. Bunun yanında
özel sektörün maliyetlerini aşağı çekecek teşvik ve destek
unsurlarını da arttırıyoruz. Yatırımlara daha fazla kaynak ayırma
politikamıza 2017 yılında da devam ediyoruz. Bu bütçeyle özel
sektör yatırımlarına kaldıraç etkisi sağlayacak temel kamu
yatırımlarına önemli miktarda kaynak ayırdık. 2016 yılında bütçeden
yatırıma ayrılan kaynak 60 milyar lira düzeyinde 2017 yılında
yatırıma ayıracağımız kaynağı yüzde 30 oranında ayırarak 78 milyar
liraya çıkarıyoruz. Kamu yatırımları içerisinde en yüksek payı
yatırıma, üretime, ihracata, istihdama desteği en fazla arttıran
ulaştırma sektörüne ayırıyoruz. 78 milyar liralık kaynağın 22
milyar lirasını ulaştırma sektörüne tahsis etmiş olacağız. Bütçeden
ayırdığımız bu kaynaklar dışında kamu özel işbirliği projeleri
yoluyla da yatırımlara önemli destekler veriyoruz. Bu sayede bir
bir uygulamaya koyduğumuz kamu özel işbirliği projelerini hayat
geçiriyoruz. 2017 yılı bütçesinin diğer bir özelliği de reel sektör
desteklerinin önemli ölçüde arttırıldığı bir yıl olmasıdır. Bu
çerçevede, 2017 yılı bütçesinden reel sektöre 32.4 milyar lira
kaynak ayırıyoruz. Sosyal güvenlik, iş veren prim desteği olarak 22
milyar lira, Bağ-Kur'lularımıza prim desteği olarak 1,5 milyar lira
dolaylı yoldan kaynak ayırmış olacağız. Reel sektör destekleri
içerisinde ihracatın desteklenmesine vermiş olduğumuz destekleri
2017 yılında önemli ölçüde arttırdık. Bugüne kadar gelen trend
içerisinde en son 2016 yılında ihracatın desteklenmesi amacıyla
bütçeden 1 milyar lira kaynak ayırdık ama 2017 yılında özellikle
ihracat sektörümüzü canlandırmak, ihracat sektörümüzün dışarıdaki
rekabet gücünü arttırmak, ihracatımızın Pazar çeşitlemesini
desteklemek amacıyla öncelikle bu kaynağı 1 milyar liradan 3 milyar
liraya çıkarttık. Yeni teşvik unsurları getirdik, mevcut teşvik
unsurlarını da önemli ölçüde arttırdık. KOBİ'lerimize 2017 yılında
1.1 milyar lira kaynak ayırdık, esnafımızın ihtiyaç duyduğu
kredileri daha rahat koşullarda alabilmesi ve kredi maliyetlerini
aşağı çekebilmesi amacıyla da 1.3 milyar lira faiz desteği bütçesi
oluşturduk. Çiftçilerimizin Ziraat Bankası'ndan kullanmış olduğu
kredilerin faiz maliyetlerini devlet olarak üstlendik. Bu amaçla
bütçeden 2.4 milyar lira kaynak ayırdık" şeklinde
konuştu.
(İHA)