İslam Ülkeleri Rektörleri Forumu Ankara Bildirgesi açıklandı
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, "Mevlana Değişim Programı, Erasmus gibi uluslararası bir değişim programı oldu. Mevlana Değişim Programı Türkiye'nin bir markası haline geldi. Bu programın başarılı bir şekilde kurgulanması ve kendi kendine geliştirmesi yönünde attığımız adımların da önemli rolü oldu" dedi.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, "Mevlana Değişim
Programı, Erasmus gibi uluslararası bir değişim programı oldu.
Mevlana Değişim Programı Türkiye'nin bir markası haline geldi. Bu
programın başarılı bir şekilde kurgulanması ve kendi kendine
geliştirmesi yönünde attığımız adımların da önemli rolü
oldu" dedi.
İslam ülkeleri arasında yeni bir yükseköğretim alanının
oluşturulması ve buna yönelik işbirliklerinin yapılması amacıyla
Yükseköğretim Kurulu tarafından İslam üniversitelerinin
rektörlerinin katılımıyla iki gün boyunca süren "İslam
Ülkeleri Rektörleri Forumu" tamamlandı. YÖK tarafından
Bilkent Otel'de düzenlenen forumun sonunda YÖK Başkanı Prof. Dr.
Yekta Saraç, "İslam Dünyası Yükseköğretim Alanının
Oluşturulması Konferansı Ankara Bildirgesi 2017" adı
verilen sonuç bildirgesini açıkladı. Saraç, iki gün boyunca
etkileşimli panel oturumları yöntemiyle gerçekleştirilen forum
bildirgesindeki 17 maddeyi şöyle sıraladı:
"- İslam dünyasında yükseköğretime ilişkin net bir vizyon
geliştirilmesi artık gerekmektedir. Ortak bir yeterlilikler
çerçevesi ve kalite güvencesi sisteminin inşası yalnızca teknik bir
konu değildir. İçerisinde hem evrensel değerler hem de yerel
değerleri barındırmalıdır. Evrensel değerler korunarak İslam
dünyasının ortak değerlerini dikkate alan bir üst çerçevenin
oluşturulması mümkündür. İslam dünyası bu çalışma alanında kendi
anahtar kavramlarını belirlemeli ve eğitimin insanı bir gelişim
olduğunu unutmadan hareket etmelidir.
- İslam ülkeleri farklı eğitim sistemleri ve yeterlilikler
çerçevesine sahiptir. Temel olarak ülkelerin ulusal önceliklerine
uygun bir şekilde yükseköğretim için bir üst yeterlilikler
çerçevesi geliştirilmeli ve bu yeterliliklerin İslam ülkeleri
yükseköğretim alanının temelini oluşturacak biçimde ortak
müşterekleri ve askeri ölçütleri de tespit etmelidir.
- Bu süreçte ortak yeterlilikler çerçevesinin farklı paydaşların
katkısı ve özellikle karar alma yetkisine sahip kurumsal birimlerin
desteğiyle hareket edilmesi gerekmektedir.
- Oluşturulacak olan üst yeterlilikler çerçevesiyle ilişkili
biçimde yükseköğretim kalite güvencesi standart ve ilkeleri
oluşturulmalıdır. Bu standart ve ilkeler aynı zamanda dünyadaki
başarılı sistemlerle de ilişkili olmalı onlardan kopukluk
yaşanmamalıdır.
- İslam ülkelerindeki kurumsal ve program bazında kalite
güvencesine yönelik değerlendirme ve akreditasyonu gerçekleştiren
kalite ajansları belirlenen standart ve ilkelere uygun olarak
süreçlerini tanımlamalıdır. Bu kapsamdaki ajanslar deneyim
paylaşımı ve süreçlerde destek amacıyla bir üst platform
oluşturulmalıdır.
- Kalite güvence sistemleri standart ve ilkeler temeli esasında
ülkelerin ihtiyaçlarına yönelik olarak farklı kategorilerde
çeşitlendirilebilmektedir.
- İslam ülkelerinde yeterlilikler esaslı kalite güvencesi ajansları
arasında var olan işbirliğinin etkinliğinin ve verimliğinin
arttırılmasına yönelik olarak da çalışmalar başlatılmalı ve
sürdürülmelidir.
- Tanıma ve denklik süreçleri için İslam ülkeleri iş gücünü
destekleyecek İslam ülkeleri arasında iş gücünün dolaşımını daha
kolay hale getirecek ve beyin göçünün engellenmesini sağlayacak
şekilde temel bir uluslar üstü çerçeve tanımlanmalıdır. Tanıma ve
denklik alanında atılacak adımlar uluslararası öğrenci değişimini
de doğrudan destekleyebilecek nitelikte olmalıdır. Tanıma ve
denklik süreçleri üzerinde ulusal ve uluslar arası başarılı
deneyimlerden de yararlanılarak çalışılmalıdır.
- Ortak kredi sistemleri hareketliliğin en temel altyapısıdır. Bu
alanda programların karşılaştırılmasına ve uyumuna yönelik pilot
üniversite ve programlar belirlenerek asgari müştereklerle kredi
transferine yönelik işleyiş netleştirilmeli ve bu konuda bir
standardizasyon sağlanmalıdır.
- İslam dünyası ülkelerinde öğrenci ve öğretim üyesi değişimlerini
sağlayan mevcut değişim programlarının geliştirilmesi ve
desteklenmesi ilk adım olarak önem taşımaktadır. Türkiye tarafından
yürütülen Mevlana Değişim Programı, İslam ülkeleri arası öğrenci ve
öğretim üyesi değişiminde önemli bir rol oynayan programların
başında gelmektedir. Bu program finansal olarak desteklenerek İslam
ülkeleri arasında öğrenci ve öğretim elemanı değişimine yönelik
olarak kullanılan uluslararası bir yapıya dönüştürülmelidir.
- Proje tabanlı Mevlana Değişim Programı özellikle öğretim üyesi ve
araştırmacı düzeyinde çok daha verimli sonuçlar getirmektedir. Bu
yüzden de proje tabanlı değişim programları öncelikli olarak
desteklenmelidir.
- Üniversitelerin akademik başarı seviyeleri doğal olarak farklı
düzeylerdedir. Eğitim kalitesi noktasında akreditasyon olsa bile
endişeler söz konusu olabilmektedir. Ancak bu durum ortak eğitim
programlarına engel olmamalıdır. Bu kapsamda üniversiteler ön
yargılar ile değil alan bazlı ve program bazlı olarak
değerlendirilmeli ve güçlü alanları göz önünde
bulundurulmalıdır.
- Ortak diploma programları eğitim süreçlerinde önemli bir tasarruf
sağlayabilmekte ve aynı zamanda ülkeleri ve kültürleri keşfetme
imkanını ortaya koyarak mesleki ağlara ve iş gücünün
hareketliliğine de destek sağlamaktadır. Ortak eğitim
programlarında temel sorun eğitim sistemlerinin farklılığı ve
dildir. Eğitim sistemlerinin farklılığından kaynaklanabilecek
sorunlar yeterlilik çerçevesi kalite güvencesi süreçleri ve tanıma
denklik alanında atılacak adımlarla çözülmeye çalışılmalıdır. Bu
aşamada iki dilli programlar sürecin hızlı ilerlemesine destek
olabilir. Farklı dil yetkinliğini gerektiren ortak programlar ile
öğrencilerimizin bir İslam ülkesi dilini öğrenmesi de önemli bir
kazanım olacaktır.
- Üniversitelerin birbirini tanımasına bilgi edinmesine ve
özellikle de ortak diploma programlarının teşvikine yönelik olarak
sanal ortamda bir arayüz platformunun oluşturulması hususu
önemlidir. Bu platform bir sanal ofis görevi görebilir. Bu konuda
YÖK gerekli adımları atacaktır.
- Hızla gelişen online eğitim teknolojileri de bir eğitim ve
işbirliği platformu olarak değerlendirilmelidir.
- İslam ülkeleri arasında ortaklık platformları sadece akademik
programlar dikkate alınarak değil üniversitelerin araştırma
altyapıları ve kapasiteleri de dikkate alınarak
yapılandırılmalıdır.
- Rektörler Forumunun her yıl düzenli olarak yapılması ve bir
sonraki foruma kadar tematik uzman çalışma gruplarının
oluşturulmasının gerekliliği konusunda görüş birliğine
varılmıştır."
"Ankara Bildirgesi yükseköğretim alanında İslam ülkeleri
arasında yeni bir girişim olarak düşünüldüğünde heyecan verici,
cesaretlendirici bir girişimdir"
İki gün süren Rektörler Forumu'nun öncekilere nazaran somut
çıktılara sahip olması bakımından farklılık gösterdiğini kaydeden
Saraç, "Ankara Bildirgesi'nde üzerinde mutabık kalınan bu
hususlarda bundan sonraki foruma kadar bir takip sürecinin
işletileceği hususunu da ifade etmek isteriz. Ankara Bildirgesi
yükseköğretim alanında İslam ülkeleri arasında yeni bir girişim
olarak düşünüldüğünde heyecan verici, cesaretlendirici bir
girişimdir" değerlendirmesinde bulundu.
37 ÜLKEDEN 330'U AŞKIN REKTÖR KATILDI
Sonuç bildirgesini açıklamasının ardından basın mensuplarına
değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Saraç, foruma 37 ülkeden
rektörlerin katıldığını söyleyerek, "Toplam 330'u aşkın
rektör bu toplantıya katıldı. Bu formatı belli olmayan
yükseköğretimle ilgili herhangi bir konunun tartışıldığı bir
toplantı değil. Yeni YÖK olarak başta zaten her attığımız adımı
belli bir amaca yönelik formatlıyoruz. Uluslararası nitelikteki bu
toplantının, çok büyük bir katılımla gerçekleştirilen bu
toplantının bu şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Sayın
Cumhurbaşkanımızın himayelerinde gerçekleşen ve ilk gün Sayın
Cumhurbaşkanımızın da vizyoner bakışıyla bir takım hedefler çizdiği
bu toplantı sonuçları itibariyle kalıcı, olumlu tesirler bırakacak
nitelikte diye düşünüyoruz. İslam dünyasında ortak bir
yükseköğretim alanı oluşturulmasına matuf bir toplantı. Bu tabi ki
Türk yükseköğretim sisteminin dahil olmuş olduğu Avrupa
yükseköğretim sisteminden ayrışma anlamına da kesinlikle gelmemesi
gerekiyor. Bu ikisi birbiriyle eş zamanlı olarak yürüyecek. Çünkü
Bologna sürecinde de çok ciddi mesafeler kat ettik"
şeklinde konuştu.
"Bu konferansın ‘Ankara Bildirgesi' adını verdiğimiz bir
takım sonuçları, çıktısı da oldu" diyen Saraç,
"Gerçekten çok verimli geçti bu toplantı. Bundan sonrası
içinde bir eylem planı üzerinde bir mutabakat sağlandı. Her yılda
bu konferansın tekrarlanması hususunda bir mutabakat sağlandı.
Burada yükseköğretim alanındaki İslam ülkeleri platformunda öncü
rolü elbetteki Türk yükseköğretim sistemi üstlendi. Buna yönelikte
bazı adımlarımız önümüzdeki günlerde gerçekleşecek. Ortak
diplomalara ilişkin bizim öncülüğümüzde bir sanal ortamda platform
oluşturacağız. İslam ülkeleri bu platforma bilgi aktarımı
yapacaklar. Bir veri paylaşımının gerçekleşmesini
istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI, ERASMUS GİBİ ULUSLARARASI BİR
DEĞİŞİM PROGRAMI OLDU"
Mevlana Değişim Programı'yla ilgili ise Saraç, şöyle konuştu:
"Elbette Erasmus değişim programı var ama artık sadece
Erasmus değil, Mevlana Değişim Programı da var. Binlerce hem
öğrenci hem akademisyen bu Mevlana Değişim Programı'ndan istifade
ederek yurt dışındaki üniversitelere iki bazı çeşitli derecelerde
ziyaretler gerçekleştiriyor. Biz bunu bir adım daha öteye götürmek
istiyoruz. Diyoruz ki bu Mevlana Değişim Programı'nda bir amaca,
ülkeler arasında bir projeye dayalı olarak gerçekleşsin. Mevlana
Değişim Programı, Erasmus gibi uluslararası bir değişim programı
oldu. Mevlana Değişim Programı Türkiye'nin bir markası haline
geldi. Bu programın başarılı bir şekilde kurgulanması ve kendi
kendine geliştirmesi yönünde attığımız adımların da önemli rolü
oldu. Biz şimdi bir sonraki aşamada bu Mevlana Değişim Programı'nı
hedef ülkelerle onların da bunun benzerlerini kendi ülkelerinde
kurarak entegrasyonunu sağlayacağız. Bu da öğrenci ve öğretim üyesi
hareketliliğinin, İslam ülkeleri arasında hareketliliğin nitelik
bakımından daha üst düzeye çıkması. Bu da dolaylı olarak da İslam
ülkeleri arasındaki müşterek bilimsel faaliyetlerin, mesleki
ağların gelişmesine katkı sağlayacak."
Batı ülkeleriyle ortak diploma programlarının son yıllarda
arttığına dikkat çeken Saraç, "Bu çok mutluluk verici. Ama
biz istiyoruz ki aynı şekilde İslam ülkelerindeki üniversitelerle
de ortak diploma programlarının artması. Bu forumdan sonra onda da
çok önemli adımlar atacağız. Önümüzdeki dönemde bunun çıktılarını
duyuracağız. Uluslararasılaşmada Türk yükseköğretim sistemi son iki
yıldır yaşanılan büyük sorunlara rağmen olumlu gelişmeler kat
ediyor. Herkes bu 15 Temmuz'dan sonra uluslararası öğrenci
sayısında düşüş olacaktır diye bir beklentiye girmişken, biz hayır
değil düşüş, artış olmasını biz hedefliyoruz dedik. Önümüzdeki
günlerde bu artışın rakamsal olarak da ne derecede olduğu hususu
paylaşacağız" açıklamasında bulundu.
(Pelin Üzek - Fatih Erdoğan /İHA)