İlk Osmanlıca daktilonun filmleri aratmayan öyküsü
Tütüncüzade Fazıl Bey'in, 1900'lü yılların başında Girit'te yaşarken Amerika'daki firmaya mektup yazarak sipariş ettiği ilk Osmanlıca klavyeli daktilo, mübadeleyle yerleştiği Mersin'de tam 10 yıl sonra kendisine teslim edildi. Bugün torunu Fazıl Tütüner'in gururla muhafaza ettiği daktilonun öyküsü filmleri aratmıyor.
Tütüncüzade Fazıl Bey'in, 1900'lü yılların başında Girit'te
yaşarken Amerika'daki firmaya mektup yazarak sipariş ettiği ilk
Osmanlıca klavyeli daktilo, mübadeleyle yerleştiği Mersin'de tam 10
yıl sonra kendisine teslim edildi. Bugün torunu Fazıl Tütüner'in
gururla muhafaza ettiği daktilonun öyküsü filmleri aratmıyor.
İlk Osmanlıca klavyeli daktilo, Girit mübadili Tütüner Ailesine ait
ve Mersin'deki evlerinde özenle muhafaza ediliyor. Mersin'in
tanınmış isimlerinden, aynı zamanda Mersin'in Avusturya Fahri
Konsolosu olan Fazıl Tütüner, 100 yaşını aşkın Osmanlıca daktilonun
öyküsünü İHA muhabirine anlattı.
Fazıl Tütüner, ailesi ile birlikte atalarından kalma eski eşyaları;
hatıraları ve manevi değerleri olduğu için muhafaza etmiş. Çok eski
bir piyano, duvarlarda Osmanlı döneminden ve Cumhuriyetin ilk
yıllarından kalma siyah beyaz fotoğraflar, antika sehpalar, cam ve
porselen eşyalarla bezeli evi adeta bir müzeyi andırıyor. Bu
eşyalar arasında öyle bir tanesi var ki, gerek manevi gerekse
tarihi değeri çok büyük. Çünkü o, büyükbabası Tütüncüzade Fazıl
Bey'in, Amerikalı firmaya mektup yazarak sipariş ettiği ilk
Osmanlıca klavyeli bir daktilo. Daktilonun 1913 yılındaki
siparişinden Fazıl Bey'in eline ulaştığı 1924 yılına kadar geçen
sürede yaşananlar ise bir romana ya da filme konu olacak kadar
maceralarla dolu.
DAKTİLONUN SİPARİŞİ 1913'ÜN SON GÜNLERİNDE VERİLİYOR"
Büyükbabası Tütüncüzade Fazıl Bey'in mübadeleden önce ailesi
birlikte Girit'te yaşayan bir Osmanlı, bir Girit Türk'ü olduğunu
belirten Fazıl Tütüner, "Büyükbabam, 1900'lerin başında
okuduğu bir gazetede bir makinenin yapıldığını, bu makinenin
daktilo olarak adlandırıldığını öğreniyor. Daktiloyu üreten firmayı
araştırıp buluyor ve New York'ta bulunan Hammond Typewriter
firmasına mektup yazıyor. Mektupta, ‘Biz de böyle bir makineyi
kullanmak isteriz. Acaba Osmanlıca klavyesini de yaptınız mı?' diye
soruyor. Firmadan gelen cevapta, henüz öyle bir makine yapılmadığı,
ancak talep ederse üzerinde çalışıp, Osmanlıca klavyeli bir daktilo
da yapabilecekleri belirtiliyor. ‘Biz sizin adresinizi ve isminizi
kaydediyoruz. Böyle bir makine yapıldığı takdirde sizi haberdar
edeceğiz' diyorlar. Bu yazışmanın üzerinden kaç sene geçtiğini
bilmiyoruz ama 5 Aralık 1913'te Amerika'dan kendisine bir mektup
daha geliyor, ‘Böyle bir makineyi yaptık. Osmanlıca klavyeli makine
elimizde mevcut. İstiyorsanız size gönderebiliriz. Bedeli de 125
dolar' yazan mektup üzerine büyükbabam 125 doları gönderiyor, ‘Bu
makineye sahip olmak istiyorum. Bana gönderin' diye mektup yazarak
daktiloyu talep ediyor" dedi.
"DAKTİLOYU GİRİT'E GETİREN GEMİ BATIYOR"
Tütüner, birçok dil bilen, birçok ülke gezen, sözü geçen, Girit'in
önde gelen kişilerinden biri olan Tütüncüzade Fazıl Bey'in, Girit
Yunanistan'a geçtikten sonra Rum komitalar tarafından Türklere
uygulanan saldırıların azaltılması için Yunan kralına temsilci
olarak giden iki kişiden biri olduğunu söyledi. Henüz bu olaylar
başlamadan önce büyükbabasının Osmanlıca daktilonun siparişini
verdiğini söyleyen Tütüner, "Amerikan firması daktiloyu
bir gemiye yüklüyor ve Girit'e gönderiyor. Fakat aile
büyüklerimizin anlattığına göre, o gemi batıyor ve daktilo Fazıl
Bey'e ulaşamıyor" diye konuştu.
"ZORLU GEÇEN MÜBADELE YILLARININ ARDINDAN 10 YIL SONRA
DAKTİLO MERSİN'DE BÜYÜKBABAMA TESLİM EDİLİYOR"
Bu arada zorlu yılların başladığını, Tütüncüzade Fazıl Bey'in,
Türklerin haklarını savunmak için öne atılan kişilerden biri olduğu
için saldırılara uğradığını ve çok zor dönemler geçirdiğini ifade
eden Tütüner, "Hatta büyükbabam saldırılardan korunmak
için evinde saklandığı halde, ‘Girit'i terk etti, İtalya'da
yaşıyor' denmiş. Bu arada zorunlu nüfus göçü gerçekleşiyor,
büyükbabam ve ailesi mübadele ile 1924'te Girit'ten Mersin'e
yerleştiriliyor. Bir müddet sonra kendisine yeni bir mektup
geliyor. ‘Biz size daktiloyu gönderdik ama daktilo Girit'e
ulaşamadı, çünkü gemi battı ama biz parasını da ödediğiniz için
size borçluyuz. Daktiloyu bulunduğunuz yere göndereceğiz' deniyor.
Firma Tütüncüzade Fazıl Bey'i Girit'te bulamadığı için araştırıyor,
mübadeleyle Mersin'e yerleştiğini buluyor ve daktiloyu Mersin'e
gönderiyorlar. Büyükbabam da o zaman kendisine Girit'teki
mallarının bir kısmının karşılığı olarak verilen Bereket
Fabrikası'ndaki ofisine koyuyor. Ne kadar kullandı, ne derece
kullandı bilmiyoruz, çünkü harf devrimi oldu" şeklinde
konuştu.
"AMERİKALI FİRMALARDAN GELEN LK MEKTUP
ELİMİZDE"
Amerikalı firmanın büyükbabasına gönderdiği ilk mektubu da gösteren
Tütüner, şöyle devam etti: "Büyükbabam siparişi veriyor,
gemi batıyor, daktilo kayboluyor, daha sonra mübadele oluyor ve
ailem Mersin'e yerleşiyor. Aradan uzun süreler geçiyor. Çünkü
Amerikan firmasından gelen ilk mektup elimizde. Mektup 1913 yılında
geliyor. Daktilonun teslim edildiği tarih muhtemelen 1924 veya
sonrası oluyor. Çünkü mübadele 1924 yılında gerçekleşiyor.
Dolayısıyla daktilonun öyküsünde 10 yıldan fazla bir süre
var."
DAKTİLO BU KEZ DE KONAKTAN ÇIKIYOR
Osmanlıca daktilonun, büyükbabasının 1952'deki ölümünün ardından
uzun yıllar ailesine ait Tütüner Konağında muhafaza edildiğini dile
getiren Tütüner, ancak babasının ölümünden sonra annesi ve
ablasının 1990'lı yıllarda apartman dairesine taşınmasının ardından
daktilonun da diğer antika eşyalarla birlikte konakta kaldığını
kaydetti. Uzun süre boş kalan konağa hırsızların girdiğini ve kalan
eşyaları yağmaladıklarını fark ettiklerini anlatan Torun Tütüner,
"Silahlar, çok eski bir dikiş makinesi, Osmanlıca klavyeli
daktilo gibi birçok antikanın çalınmış olduğunu fark ettik. Antika
meraklısı dostum Ali Merzeci'den yardım istedim, o da yardımcı
oldu. Daktilonun bir kağıt toplama deposunda olduğunu öğrendik ve
oraya gittik. Bunun bir çalıntı mal olduğunu, teslim etmedikleri
takdirde yasal yollara başvuracağımızı söyledik. Deponun sahibi,
bize daktiloyu teslim etti" ifadelerini kullandı.
"MERAKLILARI ZİYARET EDİP FOTOĞRAFINI ÇEKİYOR"
Daktiloyu 7-8 senedir kendi evinde muhafaza ettiklerini söyleyen
Tütüner, dedesinin ve Tütüner Ailesinin yaşamını anlatan,
"Mersin'de Çocukluğum ve Giritli Tütüncüzade Fazıl
Bey" isimli bir kitap yazdığını, kitabın Mart 2017'de
basıldığını belirterek, "O kitapta daktilodan bahsettim.
Kitap epeyce ilgi gördü. Bu arada bende böyle bir daktilo olduğu da
ortaya çıktı. Meraklıları ziyaret ediyorlar, fotoğrafını
çekiyorlar. Enteresan bir obje olduğunu biliyordum ama bu kadar
enteresan olduğunu da tahmin etmiyorduk. Büyükbabam 1952 yılında
vefat etmiş, 1953 yılında ben dünyaya geldim, onu tanıma şansım
olmadı. Bunlara baktığım zaman daha çok şey bilmek, öğrenmek, daha
fazla şeyi araştırmak istiyorum. Ailemize ait bu daktiloyu evimde
gururla muhafaza ediyoruz" dedi.
(Kıymet Gökçe - Koray Ünlü/İHA)