İhsanoğlu, Diyarbakır'da Beyaz Güvercin Uçurularak Karşılandı (2)
KÜRTÇE EĞİTİME TARAFTARIM
KÜRTÇE EĞİTİME TARAFTARIM
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Dicle Toplumsal
Araştırmalar Merkezi (DİTAM) tarafından düzenlenen 'Tigris
Diyalogları' toplantısına konuşmasının ardından sivil toplum örgütü
temsilcilerinin sorularını yanıtladı. Bölgenin zenginlikleri ile
Türkiye'nin en önemli bölgelerinden biri olduğunu belirten
İhsanoğlu, "Bu bölgenin tekrar huzur bölgesi olmasını istiyoruz. Bu
ancak istikrarla olacaktır. Burada an büyük işsizlik oranı var.
Neden istikrar yok. Burada 92'de OSB kuruldu, fakat gereken gelişme
olmadı. Çünkü istikrar yok. Burada ekonomi son senelerde değişmeye
başladı ancak sınırlardaki sınırlar güvensizliği artırdı. Bu
istikrarı sağlamak için problemleri çözmemiz lazım. Bunun için
Türkiye'nin doğru karar alması gerekiyor. Esnaf kredi, kredi kartı,
sigorta borçları dar gelirli insanları ezmektedir. Burada istikrarı
sağlamazsan Türkiye'nin huzura kavuşması, toplumun huzur içinde
yaşamanı temin etmemiz mümkün olmayacaktır" dedi.
DEVLET BİZE YARDIM ETMİYOR
İhsanoğlu, cumhurbaşkanı adaylarının imkanlarını ve kampanyalarını
anlatırken şunları söyledi: "Bir adaya rantiye gruplarının
destekleri, devletin polisi, bürokratları destek veriyor. Ben ile
Selahattin Demirtaş bunlardan mahrumuz. Devlet bize yardım etmiyor
ve vatandaşın yapacağı katkıyı da sınırlıyor. Böyle bir şey olur
mu? Dünyada böyle bir haksızlık olur mu? TRT onu 500 dakika veriyor
biz ikimizi ise 4 dakika veriyor. Bu millete biçilmiş kaftanı
giydirmek istiyorlar. Bu millet bu biçilmiş kaftanın hesabını
verecektir. Bu millet uyandı."
DEVLETİN TEPESİNDE TARAF TUTAN, SORUN YARATAN DEĞİL, ÇÖZEL BİRİNE
İHTİYAÇ VAR
Kendisinin adaylık sürecini de anlatan ve Türkiye'nin 12 senedir
bir farklı bir ses farklı nefes duymak istediğini söyleyen
İhsanoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ben hiçbir partinin mensubu
değilim. İkisi de çok net dediler, parti adayı değil uzlaşının
adayı olarak görmek istediklerini dile getirdiler. Ve böyle devam
etti şuana kadar 12 parti desteğini açıkladı. Şimdi partili aday
meselesi. Ya benden ya da değilsin oluyor. Türkiye'de kuvvetler
ayrılığı, parlamenter rejimine inanmıyorum diyor. Başkanlık sistemi
diyor. İkinci Meşruiyet'ten beri icra gücü başvekilde. Gazi
kumandan İstiklal Savaşının kahramanı yetkilerini başvekili
veriyor. Bu sistemde bozukluklar var mı evet var. Ama, bu sistemi
kendi arzularınıza göre değiştirme hakkına sahip değilsiniz. Halkta
ve mecliste bu mutabakat yok. Ben seçileceğim ve başkanlık
getireceğim diyor. Yüzde 49 oy vermese bile öyle yapacağım diyor.
Devletin tepesinde siyasi parti programı sahibi ve taraf tutan
birisi sorun yaratan birisine değil sorun çözen birine ihtiyaç
var."
KÜRT MESELESİNDE DEVLETİN VE HÜKÜMETLERİN YANLIŞ POLİTİKALARI
OLDU
Kürt sorununu da değinen İhsanoğlu, Türkler ve Kürtlerin bin
senedir birlikte yaşadıklarını, hali hazırda hamur olduklarını
ifade ederek, şunları söyledi: "Giyim, kuşam, müziklerimiz, sevinç
ve kederimiz hepsi müşterek. Et ve tırnak gibi ayırmak mümkün
değildir. Bu coğrafya da bu şekilde kristalleşti. Bunu ayırmak
mümkün değil ve doğru da değildir. Bunu yaparsanız büyük acı
çekersiniz. Bu tarihten gelen mirası kullanmamız lazım. Bu
genlerimize işlemiştir. Bu beraberlik çok nadide bir tecrübedir.
Özellikle yakın tarihimizde sıkıntılar doğdu. Bu devletin ve
hükümetlerin yanlış politikalarından doğdu. Türkiye bunların acı
faturaların ödedi ve ödüyor. Bunun yerine geniş şekilde hak ve
hürriyetlere demokrasiye daha geniş katılımlı daha çağdaş uygun
şekilde yürütmemiz gerekiyor. Bunu yapmazsa ne Türkler de Kürtler
daha müreffeh yaşamayacaktır. Hatalarımızı kabul etmemiz lazım.
Hatalar sırf Kürtlere mi yapıldı, hayır herkes yapıldı. Hataları
düzelterek ilerlememiz gerekiyor. Hataları düzeltirken daha büyük
hatalar yapmamamız gerekiyor. Yoksa biz kazanmayacağız,
kaybedeceğiz. Bu çözümü ararken muhakkak rasyonel çözüm olması
gerekiyor. Dar kısa vadeli ve siyasi hesaplar üzerinde olmamalı.
Ben gelip pazarlık yapsam, şunları size versem desem olur mu? Ya da
istediğiniz şeyleri size verdiler, ben verdim ama benim
dışındakiler vermedi. Bu barış sürdürülebilir barış olur mu? Bu ben
size verdim desem dahi peki ya 76 milyon. Bunun için barıştan
yanayız elbette, savaşın karşısındayız. Barışı çok sağlam temeller
üzerinde yapmamız gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman şeffaflık içinde
yaptığınız zaman neden olmasın.
Bugünlerde etrafımızda ateş çemberleri oluştur. Sınırlar kevgir
gibi oldu. İnsanlar korku içinde. Seçilirsem bu bölgeyi iyi
tanıyan, ülkelere çok iyi ilişkileri olan insan olarak barışın
sağlanması konusunda katkı yapacağıma inanıyorum. Biz seçim
kampanyasında halk mutabakatının uzlaşı eseri olarak
ortadayız."
İHSANOĞLU'NA DİL TEPKİSİ NEDENİYLE İLE TANDIR EKMEĞİ VERİLDİ
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu daha sonra STK
temsilcileri, özellikle Kürtçe eğitim, PKK, Öcalan ve diğer bazı
konularda sorular yöneltti. Yazar Şeyhmus Diken, İhsanoğlu'da,
Kürtçe için, 'Bilim dili değil' dediği iddiasıyla toplantıya
gelirken yoldan aldığı bir tandır ekmeğini vererek, "Bundan bir
dilim alırsanız belki Kürtçe'nin bilim dili olduğunu anlarsınız"
diye tepki gösterdi.
Bütün soruları alan İhsanoğlu, daha sonra yanıt verdi. İhsanoğlu,
dil konusunda söylemediği şeyler üzerinden bir saattir suçlandığını
belirterek, "Ben anadil konusunda çok önemli bir şey söyledim. Ama
hiçbirinizden bunu duymadım. Ne genç arkadaşımdan ne de diğer
değerli yazarlardan. Demek ki size kesik ve yanlış geliyor"
ifadelerini kullandı.
ANA YURDUNDA DİLİNİ KONUŞAMAMAK TRAJEDİDİR
Ekmelettin İhsanoğlu, insanın ana dili ana sütü kadar mukaddes
olduğunu belirterek, "Bunu konuşmak kadar temel insan hakkı olamaz.
Bunun kıymetini çok iyi bilen bir insanım. Çünkü gurbette yaşadım.
Bunu uzun uzun anlattım. Ama anadil ne demek onu biliyorum. Ben o
hakkı tanıyan ve zevkini bilen insanım. Gurbetteyken bazı Türkler
vardı, Kürtler vardı. Siz onlarla beraber yaşadık fark gözetmedik.
Ona gider gelirlik ve Türkçe konuşurduk ve kendimizi anavatanda
hissederdik. Kendi ana yurdunda büyüyüp kendi ana dilini konuşmamak
büyük bir trajedidir. Bu insan haklarını aykırıdır. Bu kabul
edilemez. Anadili Ermeni, Türkçe, Rumca, Arapça olacak ve siz
konuşamayacağız. Bu bir çılgınlıktır. Ben bunları söyledim,
duydunuz mu? Biz sayın başkanın konuşmasında dediği gibi biz
heyecanla konuşuyoruz akılcılıkla konuşmuyoruz. Burada herkesi
saygıyla dinledim. Ama isterdim ki başta söylediğim şeyler de
takdir edilsin. Çünkü, benim söylediğim şeyleri kimse söylemedi. O
bakımdan ana dil konusundaki tavrım budur. Bunun önüne geçilmesi
cinayettir, devlet sopasının artık rafa kaldırılması lazım. Tarihle
yüzleşmemiz yazım" dedi.
BU ÜLKEDE SADECE KÜRTLERE HAKSIZLIK YAPILMADI
İhsanoğlu, Türkiye'de Kürtlere yapılan yanlışın Türklere de
başkalarına da yapıldığını, bunun çok örneği olduğunu söyledi.
Zulümlerin sadece Kürtlere yapılmadığını söyleyen İhsanoğlu
konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biraz tarih kitaplarını
karıştırırsanız görürüz. Bu sopa herkesin kafasını kırdı, canını
kırdı. Kürtçe öğretmenlere kadro verilmelidir. Kürtçe'nin eski bir
dil olduğunu biliyorum. 10'uncu asırdan beri şiirlerin yazıldığını
biliyorum. Lehçelerinin ilişkisini biliyorum. Kürtçe'nin Kürt
yazarlardan Osmanlı döneminde önemli eserler olduğunu, mesela
Nefi'nin Kürtçe şiirleri olduğunu biliyoruz. İdris-i Bitlis'i ünlü
tarihçinin eserlerini, Şerefname'yi biliyoruz. Kürtçe'nin yine
modern dil olarak bu asırlarda olduğunu biliyorum. Kürkçe eğitime
taraftarım. Bu meseleyi çok iyi inceleyen insanım. Benim dil
konusunda iki kitabım var, isteyen arkadaşa gönderebilirim. Bugün
bu bölgedeki medreselerde halen Arapça öğretilir. Saidi-i Nursi
hazretleri Kürtçe bilmiyor muydu? Böyle meseleyi ideolojiye
indirgeyip sonra vur abalıya. Ben Kürt, Türk, CHP, MHP'nin
programını savunmuyorum ve onların adamı değilim. Bu millete bir
alternatif seçim kabul ederseniz lütfedersiniz oy verirsiniz. Bunu
yapsanız pişman olmazsınız. Ben size siyasi vaat yapmıyorum.
Cumhurbaşkanı Anayasadaki hüküm nedir görev yetkileri
bellidir."
GÜCÜN TEK ELDE TOPLANMASI TEHLİKELİDİR
İhsanoğlu, çözüm süreci konusuna da değinerek, "Siyasi bir
sorumluluk meselesidir. Siyasi parti liderlerine sorabilirsiniz.
Ama Cumhurbaşkanı adayı bir siyasi programla çıkmıyor. Anayasa
yetkisine göre çıkıyor. İçerde bu barışın neticelendirilmesi lazım.
Bu çalışmaların daha geniş tabana dayandırılarak yürütülmesi lazım
ve sonunda TBMM'de mutabakat olması gerekiyor ve mesela çözülür.
Meseleyi şahıs bazında almıyorum, çünkü meselenin bir çok yönünün
göz ardı etmiş olursunuz. Şahıslar o milletlerin halkların
tarihlerinde önemli görevler yapar ama tarih orada durmaz ve akar.
Birliğimiz ve beraberliğimiz var. İnsan hakları ve ayrımcılığın
kalkması devletin eşit davranması, çoğulculuk prensibinden hareket
etmesi ve çok sesli bir demokrasi kurulması lazım. Şimdi biz tek
sesliliğe alıştırıldık. Ben çok sesliden yanayım. Gücün tek elde
toplanması çok tehlikelidir. Güç insanı bozar yolsuzluğa sevk eder.
Mutlak güç mutlak yolsuzluğa sevk eder. Gücünüz artıkça bir tek
kendinizi düşünürsünüz. Gücün Anayasaya göre dağıtılması lazım"
diye konuştu.