Hutbelerden ’birlik beraberlik’ çağrısı yapıldı
Diyanet İşleri Başkanlığı, son günlerde yaşanan terör saldırılarının ardından Türkiye genelinde okutulan cuma hutbelerinde birlik ve dirlik çağrısı yaptı.
Diyanet İşleri Başkanlığı, son günlerde yaşanan terör
saldırılarının ardından Türkiye genelinde okutulan cuma
hutbelerinde birlik ve dirlik çağrısı yaptı.
Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, son
zamanlarda ülkede yaşanan ve herkesi derinden yaralayan elem verici
hadiselerin yaşandığı vurgulanan hutbe şöyle:
"Menfur saldırılarda pek çok masum kardeşimiz hayatını
katbetti. Saldırılarda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce
Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve aziz milletimize
başsağlığı, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Bizler bir insanı yaşatmanın bütün insanlığa can vermek olduğunu
bildiren, insanları yok etmekle değil, yaşatmakla mükellef kılan
bir dinin müntesipleriyiz. Bizler, masum bir insanın canına
kıymanın bütün insanlığı öldürmeye eşdeğer olduğunu duyuran İslam
Peygamberi Hz. Muhammed (sas)'ın ümmetiyiz. İnandığımız bütün
değerler bize gösteriyor ki hiçbir dünyevi hırs, çıkar ve ideoloji,
bir insanı yaşatmaktan daha değerli olamaz. Alemlerin rahmet
kaynağı Efendimiz (s.a.s.), asabiyet ve cehaletin, bağnazlığın, kör
taassubun zincirlerini kırarak; dilleri, renkleri, gelenek ve
görenekleri farklı olmasına rağmen ‘iyilik ve takvada
yardımlaşan'lardan bütün insanlığa örnek bir kardeşlik toplumu inşa
etti. Müslümanlar olarak, Allah Resulü'nden devraldığımız bu
kardeşlik mirasını yüzyıllarca yaşattık. Asırlarca yeryüzünün
muhtelif coğrafyalarında bu kardeşlik anlayışını diri tutarak bu
günlere geldik. Dünyevi çıkarların, güç mücadelelerinin, Kutlu
Nebi'nin, ardında bıraktığı bu örnek toplumu zedelemesine fırsat
tanımadık. Etnik, siyasi, mezhep ve meşrep farklılığı bir ayrılık
ve fitne unsuru değil önemli bir zenginlik kaynağı oldu. Dün olduğu
gibi bugün de nice mazlum, mağdur ve masum milletlerin,
coğrafyaların ümidi olduk. Yaşanan müessif hadiseler sebebiyle,
kardeşlik duygularımızın ve gönüllerimizin onulmaz yaralar almasına
izin vermemeliyiz. Yüzlerce yıldır gönülleri bir, zihinleri bir,
gayeleri bir kardeşlerin arasına ayrılık-gayrılık tohumları
atılmasına asla müsaade etmemeliyiz. Birbirine ülfet, muhabbet,
samimiyet, ünsiyet beslemesi gereken gönüller, hırs, menfaat,
bencillik, kin ve intikam ateşiyle kavrulmamalıdır. Yüreklerimizi
dağlayacak, birlik ve dirliğimizi bozacak fitne ve fesat ateşleri
körüklenmemelidir."
(İHA)