'Hemşirelerimizin 3600 ek gösterge meselesini çözeceğiz'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hemşirelerimizin de 3600 ek gösterge meselesini söz verdiğimiz şekilde çözeceğimizi ifade etmek istiyorum. Seçimden sonra ele alacağımız konulardan biri de budur." dedi.
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hemşirelerimizin de 3600
ek gösterge meselesini söz verdiğimiz şekilde çözeceğimizi ifade
etmek istiyorum. Seçimden sonra ele alacağımız konulardan biri de
budur." dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bilkent'teki Ankara
Şehir Hastanesi Açılış Töreni'ne katıldı.
Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutlayarak, "Canımızı emanet
ettiğimiz sağlık çalışanlarımızı yılın bir günü değil, her günü baş
taçı etsek yeridir. Her meslek önemlidir ve hürmeti hak eder ama
sağlık konusu herhalde bu listenin en tepesinde yer alır. Buna
rağmen sağlık çalışanlarımıza yönelik zaman zaman duyduğumuz
saldırıların asla affedilir, hafife alınır bir tarafı yoktur."
ifadelerini kullandı.
"Hemşirelere 3600 ek gösterge"
Sağlık çalışanlarına saldıranların doğrudan kendi canlarına ve
yakınlarının canına saldırdıklarının farkında olmadığını belirten
Erdoğan, "Biz sağlık çalışanlarımızın sıkıntılarını çözmek için her
türlü gayreti gösterdik, gösteriyoruz. Son olarak polislerimiz ve
öğretmenlerimizle birlikte hemşirelerimizin de 3600 ek gösterge
meselesini söz verdiğimiz şekilde çözeceğimizi ifade etmek
istiyorum. Seçimden sonra ele alacağımız konulardan biri de budur."
diye konuştu.
Kanuni Sultan Süleyman'ın, "Halk içinde muteber bir nesne yok
devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" sözünü
anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dünyadaki en büyük mutluluğu sağlık olarak gören bir medeniyetin
mirasçısıyız. Bu anlayışla hükümete gelir gelmez ilk yaptığımız
işlerden biri sağlık sistemimizi baştan sona değiştirmek olmuştur.
Hareketimizi dört temel direk üzerinde inşa edeceğimizi söyledik.
Eğitim, sağlık, adalet ve emniyet. Bunun üzerinde ülkemizi
yükseltmeye çalıştık.
Eski Türkiye'de içimizi en çok acıtan konulardan biri sağlık
sistemimizin eksiklikleri, yanlışları, yetersizlikleri yüzünden
ortaya çıkan vahim görüntülerdi. Yaşı 40'ın üzerinde olan her
Türkiye Cumhuriyet vatandaşı bu görüntüleri bizzat yaşamıştır,
tecrübe etmiştir. Hastanelerimiz adeta dökülüyordu, vatandaşımız
doktora ulaşana kadar öyle eziyet yaşıyordu ki sağlam olsa bile
hastalığı tavan yapıyordu. Hadi doktora ulaştı diyelim, tetkikler,
tahliller için doğru dürüst altyapı yoktu. Diyelim ki muayenesini
oldu, reçetesini aldı, bu defa da ilaç bulamıyordu. Acillerin
durumu çok daha fenaydı. İster acilden ister poliklinikten gelsin
kendisine çıkartılan faturayı ödeyemediği için hastanede rehin
kalan, hatta daha ileriye gidiyorum ölüsü dahi rehin alınan ya da
arka kapıdan kaçmak zorunda bırakılan insanlarımız vardı."
"Bize serum takacak hemşire bile yoktu"
Daha önce ambulansların sadece dört teker ve kaportadan oluşan
minibüsler olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bunu yaşadığım için
söylüyorum. Böyle bir minibüsle, 4 arkadaşımla beraber kazadan
sonra Bolu'dan Düzce'ye getirildim. Orada bile maalesef bize serum
takacak hemşire bile yoktu. Böyle bir süreci yaşadık." dedi.
Parası olan vatandaşların yurt dışına gittiğini anlatan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Parası olmayan ise çilesini burada dolduruyordu. Bunun için göreve
gelir gelmez hemen sağlıkta dönüşüm programını başlattık ve sistemi
baştan aşağı değiştirdik. Ülkemizdeki her bir vatandaşımızın
yaşadığı yere, gelirine, statüsüne bakılmaksızın en iyi sağlık
hizmetini alacakları bir yapı kurduk. Hastanelerimizi binalarından
içindeki teçhizata kadar her şeyiyle modernleştirdik.
Hükümetlerimiz dönemlerinde ülkemizdeki mevcut bin 156 hastanenin
büyük bölümünü de yeniden yaparak toplamda bin 282 yeni hastane
inşa ettik.
Birinci basamak sağlık kuruluşlarımızın sayısı 8 bin 850 ilaveye 15
bin 920'yi buldu. Hastanelerimizdeki ilave yatak sayısını 136 bin
ilaveyle 239 binin üzerine çıkarttık. Sağlık çalışanlarımızın
sayısını 550 bin ilaveyle 1 milyon 17 bine yükselttik. Doktor ve
hemşire sayısından MR, tomografi, diyaliz gibi kritik araç
gereçlere kadar her alanda çok büyük artışlara imza attık."
"Yurt dışından sağlık hizmeti almak için geliyorlar"
Sadece 618 olan ambulans sayısını, helikopter, tekne, motor ve
paletli ambulanslar dahil en modern cihazlarla donatılmış 5 bin
ambulans sayısına yükselttiklerini vurgulayan Erdoğan, "Türkiye,
bugün bırakın hastanelerde sunulan hizmetleri, 1 milyon 250 binin
üzerinde vatandaşımıza evde sağlık hizmeti verebilen bir ülke
haline gelmiştir. Dünyada bunun benzeri yok. Eskiden
vatandaşlarımız yurt dışına sağlık hizmeti almaya gidiyordu, şimdi
ise yurt dışından sayıları milyonu bulan kişiler sağlık hizmeti
almak için geliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çalışmalarla yetinmeyip yepyeni bir
sağlık hizmeti için kolları sıvadıklarını belirterek, "Şehir
hastaneleri şahsımın sağlık sistemimizin zirvesi olarak gördüğüm
bir hayaliydi. Hedefimiz hangi şikayetle olursa olsun şehir
hastanesi alanına girenin başka yere gitme ihtiyacı duyulmadan tüm
teşhis ve tedavisinin burada yapılmasıydı. Böylece hem
hastalarımızın teşhis ve tedavi kurumlarında geçirecekleri zaman
azalacak hem sağlık hizmetleri birbirini tamamlayacak şekilde
sunulacak hem de hizmet kalitesi arttırılacaktı." ifadelerini
kullandı.
Bu işin sadece kamunun imkanları ve çalışma tarzıyla hayata
geçirilmesinin zorluğunu gördükleri için özel sektörü devreye
almaya karar verdiklerine dikkati çeken Erdoğan, şunları
kaydetti:
"Bununla ilgili ilk adımları 2005'ten itibaren atmaya başladık.
Sağlık Bakanlığımız bünyesinde 2007'de kamu-özel ortaklığı
çalışmalarını yürütecek birimi kurduk. Emekli Sandığı, Sosyal
Sigorta Kurumu ve bakanlığımızın her birinin hastaneleri vardı.
Asıl reform burası. Tabii 'Olmaz' dediler, sendikalar, 'Hayır
bunlar bizim' dediler. Dedik, 'Yok olacak, bunlar sizin değil. Bu
milletin, devletin. Biz burada en ideal hizmeti vereceğiz.'
SSK'lerin halini gördünüz, biz milletimize bunları yaşatmak
istemiyoruz. Ve nihayet şehir hastanelerimizle ilgili imza törenini
gerçekleştirerek inşa sürecine geçtik. Şimdi burada da Ankara
çevresindeki hastaneler, hastalarımız, ekipmanlar daha buraya
taşınmış değil. Hepsi buraya taşındığı zaman burası çok daha
hareketli hale gelir."
'Sağlık sektörü teknolojinin en yoğun kullanıldığı alanların
başında geliyor'
Bugüne kadar Yozgat, Mersin, Isparta, Adana, Kayseri, Elazığ,
Eskişehir ve Manisa şehir hastanelerini kamu özel ortaklığı
formülüyle inşa ederek hizmete aldıklarını hatırlatan Erdoğan,
Bilkent Şehir Hastanesinin eklenmesiyle bu alanda tamamı nitelikli
12 bin 100 yatak, 2 bin 831 poliklinik, bin 999 yoğun bakım yatağı
ve 410 ameliyathane sayısına ulaştıklarını bildirdi.
Sağlık Bakanlığı tarafından bölge hastanesi olarak yapılan ancak
hizmet standartları itibarıyla şehir hastanesi sıfatını hak eden
Balıkesir, Malatya ve Kahramanmaraş hastanelerinin de bulunduğunu
belirten Erdoğan, bunların yatak kapasitesinin de 2 bin 200
olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temeli ilk atılan şehir hastanelerinden
birinin Bilkent Şehir Hastanesi olduğunu anımsatarak, başbakanlığı
döneminde katıldığı istisnai temel atma törenlerinden birini burada
gerçekleştirdiğini söyledi.
O dönemde arazinin boş olduğunu ve hemen yanındaki Atatürk Eğitim
ve Araştırma Hastanesinin ihtiyaca cevap veremez hale geldiğini
anlatan Erdoğan, "Şöyle bir etrafımıza bakıp burada ortaya çıkan
eseri gördüğümüzde şimdi Rabbimize hamdediyoruz." dedi.
Şehir hastanelerinin yüzde 90'ları bulan doluluk ve memnuniyet
oranıyla millet tarafından benimsendiğine işaret eden Erdoğan,
şöyle konuştu:
"Bu hastanelerimizin bir başka önemli özelliği de çağımızın en
yaygın ve ölümcül hastalığı haline gelen kanser tedavisinde açtığı
çığırdır. Bu da çok önemli. Kanser tedavileri bu hastanelerimizde
yerli ve milli çözümler sayesinde hem en ileri yöntemlerle hem de
en uygun maliyetle gerçekleştiriliyor. Yine bu hastanelerimizi
işletme modeliyle diğerlerinden ayıran bir özellik de teknolojisini
sürekli güncel tutacak olmasıdır."
Erdoğan, yapım ve işletme sürecinde uluslararası kalite
standartlarının gözetildiği bu hastanelerin her birinin akıllı bina
olarak inşa edildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Sadece bunlarla da kalmayacağız, biliyorsunuz şu anda içinde
bulunduğumuz bölge ODTÜ, Bilkent, Hacettepe, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği Üniversitelerimiz yanında teknokentleriyle, Ar-Ge
merkezleriyle ülkemizin önemli teknoloji merkezlerinden biridir.
Sağlık sektörü teknolojinin en yoğun kullanıldığı alanların başında
geliyor. Bilkent Şehir Hastanemizin merkezinde yer aldığı bu
bölgede 600 dönümlük bir sağlık vadisi ve yaşam bilimleri teknoloji
geliştirme bölgesini de inşallah kuracağız."
"Kendi kendimize yeter hale geleceğiz"
Bu konuda gerekli tüm araç ve gereci 600 dönümlük bölgede inşa
edecekleri yerlerde üretmeye başlayacaklarını belirten Erdoğan,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada garbın ilmini de alacağız, onlarla birlikte yatırımlara da
gireceğiz ve kendi kendimize yeter hale geleceğiz. Bu saydığımız
üniversitelerimizde bu tür beyinler var, hocalarımız var, aynı
şekilde yurt dışında olan hocalarımız var, onları da tekrar
ülkemize davet edeceğiz. Burada bu işin üretimini bizzat yapar hale
geleceğiz. Amacımız hekimlerimizin ve mühendislerimizin aynı
endüstri çatısı altında çalışabileceği sağlık hizmetlerinin
geliştirilmesine yönelik bir cazibe merkezi oluşturmaktır."
Tesis edilecek bölgede elektronikten makinaya, biyomedikal
mühendisliğinden fiziğe, kimyaya ve genetiğe kadar tüm bilim
dallarının birlikte çalışma yapabileceklerini ifade eden Erdoğan,
"Tıbbi ürünlerin fikir aşamasından üretime kadar geçecek tüm
süreçleri de inşallah bu bölgede yürütebileceğiz. Ürünlerin
geliştirildiği ve kullanıldığı yerlerin birbiriyle iç içe olması
hem yetişmiş personelin verimli kullanımını temin edecek hem de
maliyetleri düşürecektir." dedi.
Projenin bir başka katkısının yetişmiş insan gücünü ülkede tutmakla
kalmayıp dışarıdan beyin göçünü teşvik etmesi olacağını anlatan
Erdoğan, "Buradan Sağlık Bakanlığımız ile Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımıza bu önemli görevi veriyor, bir an önce hayata
geçirmelerini de bekliyorum. Tıpkı savunma sanayiinde olduğu gibi
ilaç ve tıbbi teknolojiler alanında da ülkemizi dışa bağımlılıktan
kurtarmalı, daha da önemlisi büyük bir ihracatçı ülke haline
gelmeliyiz." dedi.
"Karşı çıkarlar ama en çok kendileri kullanırlar"
Türkiye'de yapılan hizmete, yatırıma ve projeye karşı çıkmayı
hayatlarının gayesi haline getiren bir kesim bulunduğuna işaret
eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kesimin sağlık alanındaki diğer
reformlarda olduğu gibi şehir hastanelerine de şiddetle karşı
çıktığını ifade etti. Erdoğan, "Gerçi bunlar köprülere, bölünmüş
yollara, otoyollara, tünellere, havalimanlarına, hızlı tren
hatlarına, hastanelere, okullara da karşı çıkarlar ama hepsini de
en çok yine kendileri kullanırlar." dedi.
Etlik Şehir Hastanesinin inşasının da sürdüğünü ve gelecek yıl
sonuna kadar bu hastanenin de açılacağını bildiren Erdoğan, böylece
Ankara'nın hastane noktasında sıkıntısını hemen hemen bitirme
noktasına getireceklerini bildirdi.
Etlik Şehir Hastanesinin de 3 bin 300'ün üzerinde bir yatak
kapasitesine sahip olduğunu anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Eminim şehir hastanelerimizden de en çok yine istemeyenler
istifade edecek. Varsın istifade etsinler. Bizim bu noktada bir
derdimiz, sıkıntımız yok. Zira biz bu millete efendi olmaya değil,
hizmetkar olmaya geldik. Ayrımcılık yapamayız, biz ehli hizmetiz
bunu yapacağız, 'senin kimliğin nedir, senin rengin nedir' biz bunu
söyleyemeyiz, soramayız. Böyle bir hakkımız yok. Hele hele tıpta
bunu hiç soramazsın. Bu ülkenin her vatandaşı gibi bu hizmetler
onların da hakkıdır. Helali hoş olsun ancak her hizmetten sonuna
kadar istifade etmeleri, yapılan her yeni işe karşı çıkmalarına
engel olmuyor, biz yapacağız."
İstanbul'da, Barbaros Bulvarı, Vatan ve Millet Caddeleri, Maslak
Bulvarı gibi bugün dahi İstanbul'a nefes aldıran projelerin merhum
Başbakan Adnan Menderes'in ürünü olduğunu anlatan Erdoğan, şunları
kaydetti:
"Aynı dönemde muhalefet bu projeleri ne diye eleştiriyordu biliyor
musunuz? 'Yollar yağ gibi, ekmeğe sürüp yeriz herhalde' diyerek
akıllarınca merhum Menderes'in yatırımlarıyla dalga geçiyorlardı.
Şimdi eminim Bilkent Şehir Hastanemizi görünce 'uzay üssü gibi
hastane, herhalde buradan aya gideriz' diyeceklerdir. Gerçi bunlar
ülkemizin uzay çalışmalarına da karşı çıktılar. Biliyorsunuz,
Türkiye Uzay Ajansının kuruluş kanununu iptal için Anayasa
Mahkemesine götürdüler. Bizim hasretimiz bu, bunu şimdi Anayasa
Mahkemesine götürdüler.
Bunların bir milletvekili de 'Yapılan yol ve köprüleri kemirerek,
buzdolabı yalayarak beslenir. Dünya liderleriyle övünürler, bunlara
her şey müstahak' diyerek kendi kifayetsizliğinin suçunu millete
yüklüyor. Milletinin geleceği için hayali olmayan, vizyonu olmayan
işte böyle saçmalar, işte böyle kin kusar. Ülkesi için hedefi
olmayan kendini işte bu duruma düşürür. Biz bugüne kadar olduğu
gibi bundan sonra da kimin ne dediğine bakmadan sadece milletimizin
neye ihtiyacı varsa, ülkemizin nereye ulaşması gerekiyorsa o
doğrultuda çalışmaya devam edeceğiz."
Erdoğan, Türkiye'ye kazandırdıklarının bundan sonra yapmayı
planladıklarının sadece altyapısı olduğunu belirterek, "Türkiye'yi
2023 hedeflerine ulaştırarak dünyanın en büyük 10 ekonomisinden
biri haline getirdiğimizde Allah'ın izniyle önümüzde bizi
yolumuzdan alıkoyacak hiçbir fani güç kalmayacaktır." dedi.
Eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde İstanbul'da Sultanahmet
Camisinde cuma namazı sonrası turistlerle aralarında geçen bir
diyaloğu anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Sultanahmet'te cuma namazını kıldık. Ve namazdan sonra bir turist
kafilesi camiyi geziyor. Biz de hoca efendilerle sohbetimizi
yaptık. Çıkarken bunlar önümüzü kestiler. Amerika'da da o aralar
sağlık reformu konuşuluyor. Bu turistler de meğerse Amerikalı. Ne
deseler beğenirsiniz? Dediler ki 'duyduk ki Amerika'ya gidiyorsun.
'Evet gidiyorum' dedim. Sayın Obama'ya söyle de şu reformu muhakkak
çıkarsın. Ben 'söylerim ama çıkarabilir mi bilmem' dedim. Ve tabii
Sayın Obama bunda başarılı olamadı. Sayın Trump da maalesef bu işe
teşebbüs etmedi."
"Halkımın bir sağlıklı nefesini bir devlete feda etmeye
hazırız"
Erdoğan, Türk halkının nasıl bir sağlık reformuyla iç içe olduğunu
bilmesi gerektiğini vurguladı.
Kanuni'nin torunları olarak "Halkımın bir sağlıklı nefesini bir
devlete feda etmeye hazırız" diyen Erdoğan, Bilkent'teki Ankara
Şehir Hastanesinin Türkiye'ye ve Ankara'ya hayırlı olması
dileklerinde bulundu.
Erdoğan, Bilkent'teki Ankara Şehir Hastanesinin kendi alanında bir
marka olacağına inandığının altını çizerek, sözlerini şöyle
tamamladı:
"Bu eseri şehrimize kazandıran tüm sağlık bakanı arkadaşlarıma,
görev yapan bakan yardımcılarıma, müsteşarlarıma özellikle çok çok
teşekkür ediyorum. Yüklenici firmalara çok teşekkür ediyorum. Tabii
ki burada bütünüyle tüm şehir hastanelerimizde ve diğer
hastanelerimizde görev yapan doktorlarımıza, yanlarındaki
hemşirelerimize, sağlık memurlarına milletim adına şahsım adına çok
çok teşekkür ediyorum. Allah yar ve yardımcıları olsun. Hastalara
da Rabbimden acil şifalar niyaz ediyorum. Hastanemizde görev yapan
personelimize de görevlerinde de kolaylıklar diliyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından beraberindekilerle
kurdela keserek hastanenin açılışını gerçekleştirdi.