Hasdal Cezaevi'nden generalliğe...
Hükümet tarafından 'orduya kumpas' olarak nitelendirilen Balyoz Davası kapsamında yargılandıkları sırasında tutuklanarak Hasdal cezaevi'ne konulmuş olan üç albay, general-amiralliğe yükseltildi.
2012 yılında yurt dışı görevini bırakarak yargılanması nedeniyle
Türkiye'ye gelen Piyade Kurmay Albay Levent Ergün, Balyoz davası
çerçevesinde tutuklanmıştı. Jandarma Kurmay Albay Ahmet Hacıoğlu da
Jandarma Genel Komutanlığı Terörle Mücadele Daire Başkanlığı
görevinde iken Balyoz davasından tutuklanmıştı. Deniz Kurmay Albay
İbrahim Özdem Koçer de Balyoz davasından tutuklanarak Hasdal
Cezaevi'ne gönderilmişti. Tutuklu yargılanan albaylar, Anayasa
Mahkemesi'nin Balyoz davasıyla ilgili kararının ardından tahliye
edilmişlerdi.
Yüksek Askeri Şura Ergün ile Hacıoğlu'nu tuğgeneralliğe, Deniz
Kurmay Albay Koçer'i de tuğamiralliğe terfi ettirdi.
2011 yılındaki Yüksek Askeri Şura toplantısından 3 gün önce
tutuklanan Ahmet Hacıoğlu, Hasdal Cezaevi'nden özellikle Rizali
hemşehrilerine seslendiği bir mektup yazmıştı. Tuğgeneralliğe terfi
eden Hacıoğlu, o dönemdeki mektubunda şu ifadelere yer
vermişti:
"Askeri vesayetin kaldırılması adına bu yaşanan anlara, Allah
aşkına bu memleketin insanlarına reva mıdır, eğer amaç askeri
vesayeti kaldırmak ise bunun başka yolu yok muydu, anayasal güç
var, mecliste çoğunluk var, askeri şurada güç var, çalışmak
istemeyenler emekli edilebilir, geçmişte asker iken siyası
söylemlerde bulunanlar, 28 Şubat sürecini başlatanlar yine 27 Nisan
e-muhtırasını yazanlar adalet önünde çıkartılıp yüce devanda
yargılanamazımıydı, böylesi kamu vicdanında daha kabul
görmezimiydi? Sırf bir kuruma gözdağı vermek için haklı-haksız
ayrım yapmadan ve sahte deliller üreterek masum insanlara komplolar
kurarak kahramanlığı ile dünyada meşhur olan Türk Silahlı
Kuvvetlerinin itibarsızlaştırarak, bu kurumu adeta terör örgütü
gibi göstererek acaba toplumsal barışın sağlandığı mı iddia
ediliyor?
Yoksa yeni kin ve nefret tohumları ekilerek bu memleketi gelecekte
yeni kamplaşmalara ve hesaplaşmalara mahkum edildiği hiç
düşünülmüyor mu? Ordusunu aşağılayan bir millet, devlet olur mu,
Allah Aşkına? Hele binlerce yıldır savaşların, çatışmaların
yaşandığı Anadolu gibi kaygan bir coğrafyada bu devlet orduya
ihtiyaç duyunca nasıl olacak? Bir daha ölümü göze alacak şövalye
ruhlu subay bulabilecekler mi? Yoksa kendini düşünen siyasal
amaçlar peşinde koşan, emir komuta safiyeti yaşayan bir orduyla mı
zafer kazanılacak."