Hablemitoğlu'nun katil zanlısı konuştu: Büyük bir iftiraya uğradım onu ben öldürmedim
Hürriyet muhabiri Toygun Atilla, Ankara Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun katil zanlısı olarak aranan eski yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır ile bir röportaj gerçekleştirdi. Bozkır, yapılan görüşmede Hablemitoğlu'nu öldürdüğü yönündeki iddiaları yalanladı ve siyasi görüş olarak Hablemitoğlu'na yakın olduğunu söyledi.
Hürriyet muhabiri Toygun Atilla, Ukrayna'ya giderek Ankara Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun katil zanlısı olarak aranan eski yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır ile bir görüşme gerçekleştirdi.
Hablemitoğlu'nun öldürülmesine ilişkin Bozkır'ın ifadelerine yer veren Atilla, eski yüzbaşının Hablemitoğlu'nu öldürdüğünü reddettiğini aktardı.
"Cezaevinden çıktığı bilgisine ulaşınca, bu karanlık isimle ropörtaj yapmak için peşine düştüm" diyen Atilla, "Kendisine ilk sorumu gözlerinin içine bakarak yönelttim. Aklımda Necip Hablemitoğlu’nun 17 yıl önce evinin önünde gözünden vurularak öldürülmesi vardı" ifadelerini kullandı.
Atilla, Bozkır ile yaptığı görüşmeyi şu şekilde anlattı:
"Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun katil zanlısı olarak aranan, Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan ihraç edilmiş eski yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır’ın Ukrayna’da yakalandığı haberi gündeme bomba gibi düştü. Aslında Bozkır’ın tutuklanması yeni bir gelişme değildi. Bozkır bir süre önce tutuklanmış, ardından da ev hapsine çıkartılmıştı. Ev hapsi günlerinde ise Ukrayna’ya iltica başvurusunda bulunmuştu.
Ukraynalı avukatları karşı çıktı
Cezaevinden çıktığı bilgisine ulaşınca, bu karanlık isimle ropörtaj
yapmak için peşine düştüm. Avukatları ile yaptığım görüşmede,
Bozkır’ın Hürriyet’e konuşmayı kabul ettiğini bildirdiler. Hemen
hazırlıkları yaptım ve cumartesi sabahı Kiev’e uçtum. Yanımda Nuri
Gökhan Bozkır’ın Türk avukatları da vardı. Yaklaşık 1.5 saatlik
uçak yolculuğunun ardından Kiev'deydik. Şehir sisli bir güne
uyanmıştı.
Avukatlar, röportaj öncesi Ukraynalı meslektaşları ve Nuri Gökhan Bozkır ile toplantı yapmaları gerektiğini söyleyerek yanımdan ayrıldılar. Kaldığım otelde hem röportaj için hazırladığım soruların üzerinden geçiyor hem de heyecanla beni aramalarını bekliyordum. Ancak bu bekleyiş akşam saat 19.00’a kadar sürdü. O saatte otele gelen Nuri Gökhan Bozkır’ın avukatı, Ukraynalı meslektaşlarının söyleşiyi uygun bulmadığını iletti. Benim için büyük bir hayal kırıklığıydı.
Ukraynalı avukatlara göre, Nuri Gökhan Bozkır’ın röportajda söyleyecekleri Ukrayna’daki siyasi sığınma sürecini olumsuz etkileyebilirdi. Türk meslektaşları da Ukraynalı avukatların tezi ile ikna olmuştu. Onlar da görüşmenin olmasını istemiyorlardı. Türk avukatlarla uzun süre bu konuyu tartıştık. En sonunda Bozkır ile röportaj yapmama ikna oldular. Ancak dava süreci ile ilgili sorulara müvekkillerinin yanıt vermeyeceğini belirttiler.
Rambo bekliyordum çelimsiz çıktı
Nuri Gökhan Bozkır son mahkeme kararı gereği geceleri ev hapsinde
tutuluyor, saat 19.00’dan sonra sokağa çıkamıyordu. Onu ilk kez
Pazar sabahı saat 11.00’de, Kiev’deki otelimin önüne avukatları ve
eşi ile birlikte geldiğinde gördüm. Tahminimden çelimsizdi. Eski
Özel Kuvvetleri mensubu olduğu için karşımda Rambo benzeri, uzun
boylu, kaslı bir eski asker bekliyordum. Oysa ki atletik bir vücuda
sahip olmasına rağmen zayıf, çelimsiz denebilecek biri vardı
karşımda. Başında özellikle operasyon bölgelerinde görev yapmış
askerlerin tercih ettiği siyah bir bandana takılıydı. Son derece
kibar ve saygılıydı. Beni en çok şaşırtan ise burnunun estetik
olmasıydı. Genellikle tanıdığım askerler burun estetiğini çok
benimsemezlerdi.
'Hablemitoğlu ile hiç yüz yüze gelmedik'
Oteldeki tanışma faslının ardından 2 ayrı otomobille Kiev’de bir
restorana gittik. Yanımızda Nuri Gökhan Bozkır’ın eşi ve avukatları
vardı. Kendisine ilk sorumu gözlerinin içine bakarak yönelttim.
Aklımda Necip Hablemitoğlu’nun 17 yıl önce evinin önünde gözünden
vurularak öldürülmesi vardı. Aslında ne cevap vereceğini az çok
tahmin ettiğim halde gözlerinin içine bakarak sormalıydım: “Necip
Hablemitoğlu’nu siz mi öldürdünüz? Neden bu cinayeti işlediniz?
Şöyle yanıtladı: “Ben katil değilim. Necip Hablemitoğlu’nu öldürmedim.” Necip Hablemitoğlu’nu hayatının hiçbir döneminde görmediğini, yüz yüze gelmediklerini, kendisini kitaplarından ve o dönemin TV programlarından tanıdığını anlattı. Necip Hablemitoğlu cinayeti işlendiğinde Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda üsteğmen rütbesindeydi. Sadece medyadan tanıdığı Necip Hablemitoğlu’nun siyasi görüş olarak kendisine yakın bir isim olduğunu söyledi. Israrla “Kendi görüşüme yakın birini neden öldüreyim” mesajı vermeye çalışıyordu.
Kayıt dışı da konuştu
Konuşmamız sırasında birçok sorumu avukatlarının müdahalesi ile
yanıtlamadı. Buna rağmen kayıt dışı olarak, yazılmaması kaydı ile
cinayet hakkında bazı öngörülerini anlattı. Yaklaşık 4 saat boyunca
birlikteydik. Bitki çayı ve sıkça sigara içti. Ukraynalı eşi
kaygılıydı. Zaman zaman göz göze geliyor, birbirlerine “Aşkım” diye
hitap ediyorlardı. Sohbetimiz sırasında 10 yıllık bir
beraberlikleri olduğunu öğrendim. Üniversite okuyan eşi ile
Ankara’da tanışmış, 1 yıl sonra da evlenmişlerdi.
Birlikteliklerinden 9 yaşında bir çocukları vardı. Çocukları
İtalya’da dünyaya geldiğinde TSK’dan ihraç edilen Nuri Gökhan
Bozkır, ekonomik koşullar nedeniyle oğlunu görebilmek için 3 ay
boyunca İtalya’ya gidememişti. Yaşadığı süreci anlatırken bunlardan
da söz etti.
Çıkan haberlere göre Hablemitoğlu cinayetini araştıran ekip en önemli ipucuna o dönemin baz istasyonu kayıtlarından ulaşmıştı. Bozkır’a, cep telefonunun Hablemitoğlu öldürüldüğü sırada evinin önünde, sonrasında da Mogan Gölü civarında sinyal verdiğini hatırlattım ve “Neden” diye sordum. Nuri Gökhan Bozkır, cinayet tarihinde Ankara Çankaya’daki Oyak Sitesi’nde oturduğunu, işyerinin ise Ankara Gölbaşı’nda olduğunu söyledi. Hablemitoğlu ile evinin arasında 1 kilometre mesafe vardı. Kendisine göre cep telefonunun aynı bölgede sinyal vermesi son derece doğaldı.
İzleniyoruz, kaydediliyoruz
Görüşmemizin bir bölümünde oturduğumuz restorandan kalktık. Kiev
sokaklarında birlikte fotoğraf ve video çektirdik. Bir kilisenin
önündeydik. Fotoğraf çektirmeye başladığımız andan itibaren
arkamızda kapşonlu ve kot pantolonlu bir Ukraynalı belirdi.
Elindeki cep telefonu ile bizim görüntülerimizi çekiyordu. Kanımca
videoya alıyor, belki de canlı olarak bir yere aktarıyordu. Ukrayna
istihbarat servisinden olabileceğini düşündüm.
Ağlatan soru
4 saati bulan görüşmemiz sırasında Nuri Gökhan Bozkır zaman zaman
TSK mensubuyken ülke için verdiği hizmetlerden, 72 defa takdirname
aldığından, ödüllerinden söz etti. Oysa şimdi bir siyasi sığınmacı
durumdaydı. Başka bir ülkeye iltica etmek istiyordu. Burada bir
çelişki vardı. “Madem suçlu değilsiniz, neden iltica etmek
istiyorsunuz, gelip Türk mahkemesinde yargılanmıyorsunuz” diye
kendisine sorduğumda ağlamaya başladı. Büyük bir iftiraya
uğradığını, bu komplo çözülene kadar Türkiye’de olmasının hem
kendisi hem de ailesi için hayati tehlike içerdiğini öne sürdü.