Geleneksel korku filminden farklı ’İki’ vizyona girdi
Bugün vizyona giren gerilim korku filmi yönetmenlerinden Fatih Gürler, geleneksel korku filmlerinin aksine filmlerinde izleyiciyi cin, peri, şeytan vb. kavramları kullanmadıklarını söyledi.
Bugün vizyona giren gerilim korku filmi yönetmenlerinden Fatih
Gürler, geleneksel korku filmlerinin aksine filmlerinde izleyiciyi
cin, peri, şeytan vb. kavramları kullanmadıklarını söyledi.
Ramazan Özer ve Fatih Gürler'in yönettiği korku ve gerilim filmi
'İki', bugün (4 Ağustos), sinemaseverlerle buluştu. Şehir dışındaki
bir evde yalnız yaşayan bir anne ile kızın içine düştüğü tekinsiz
durumu işleyen film, korku sinemasının klişelerinden uzak
üslubuyla, Türkiye'de bir ilk olma özelliğini taşıyor ve alışık
olunan korku-gerilim filmlerinden tamamen ayrıldığı kaydedildi.
Senaryosunu Murat Toktamışoğlu'nun kaleme aldığı filmin,
başrollerini Tuğba Tutuğ, Emin Gümüşkaya, Tuana Naz Tiryaki ve
Taner Cindoruk paylaşıyor.
Filmin yönetmenlerinden Fatih Gürler, "Geleneksel korku
filmlerinde, korkunun ana kaynağı olarak yer alan cin, peri, şeytan
vb. kavramlara yaslanmayan, dini kavramları korku kaynağı olarak
kendisine alet etmeyen ve yine aynı maksatla Kur'an'ı Kerim'e
başvurmayan film, izleyiciyi özgün tavrıyla şaşırtmayı
başarıyor" dedi.
FİLMİN KONUSU
Meltem, kızı Beril ile şehir dışında, bahçeli, iki katlı bir evde
yaşamaktadır. Beril evdeki vaktini, bahçede oynayarak ve şömine
önünde resimler yaparak geçirmektedir. Babasından ayrı kalan
Beril'in baba hasreti, onun mutluluğunun önündeki tek engeldir.
Beril'in babası hakkındaki sorularına annesi Meltem kaçamak
cevaplar vermekte ve huzursuz tavırlarıyla dikkat çekmektedir.
Evdeki huzursuzluk ve korku, Beril'in ve annesinin görmeye
başladığı kâbuslar ile daha da büyür. Tek başlarına, savunmasız bir
şekilde yaşayan anne ve kızın evin çevresinde gördükleri kişiler ve
duydukları sesler, mutluluklarını tamamen gölgelemeye başlar.
Oysaki bu eve büyük hayallerle taşınmışlar ve evdeki her gün mutlu
bir ailenin hayalini kurmuşlardır. Beril bu yeni ev ve bahçe ile
ilgili büyük sevinç yaşamış, babası Taner onunla bu mutluluğu
paylaşmış ama annesi Meltem mutsuz tavırları ile onların tam tersi
bir ruh haline bürünmüştür. Eve taşındıkları ilk gün, Beril hep
hayalini kurduğu bahçede oyun oynamaya başlar. Taner de yeni bir
evde daha mutlu olacaklarını, yaşanan sorunlarına artık geride
kaldığını Meltem'e anlatır. Kurduğu her cümle ile Meltem'i mutlu
etmeye çalışır.
Geçmiş ve bugün arasına sıkışan Meltem, bu ruh halinden kurtulamaz.
Yeni bir eve taşınmak, onu mutlu etmeye yetmez. Yaşadığı her şey,
büyük bir ruhsal kördüğüme neden olmakta ve kâbusları gerçeğe
dönüşmektedir. Meltem'in yaşadıkları, aslında hiçbir şeyin
sandığımız gibi olmadığını gösterecek ve bambaşka bir gerçeğe kapı
aralayacaktır.
(İHA)