“Fırat Kalkanı asla bir genişleme harekatı değildir"
Meclis'te konuşan Başbakan Binali Yıldırım, "Fırat Kalkanı asla bir genişleme, istila harekatı değildir, bir yandan DEAŞ terör örgütüne karşı gereken temizliği yapmak, Güney hudutlarından ülkemize yönelik tehditleri ortadan kaldırmaktır" dedi.
Meclis'te konuşan Başbakan Binali Yıldırım, "Fırat
Kalkanı asla bir genişleme, istila harekatı değildir, bir yandan
DEAŞ terör örgütüne karşı gereken temizliği yapmak, Güney
hudutlarından ülkemize yönelik tehditleri ortadan
kaldırmaktır" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, TBMM Genel Kurulunda gerçekleştirilen
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı görüşmelerinde
konuştu. Yıldırım, görüşmeler esnasında önerileri, katkıları,
uyarıları ile 2017 bütçesinin oluşmasına katkı sağlayan bütün
milletvekilleri, plan ve bütçe komisyonu üyeleri, bütün uzmanlara
teşekkür ederek, "Ayrıca siyasi partilerimizin genel
başkanları ve grup başkanvekillerine teşekkür ediyorum. Sözlerimin
hemen başında FETÖ, BETÖ bölücü terör örgütlerine karşı hayatlarını
rotaya koyan, bu uğurda şehit olan Aziz yiğitlerimizi rahmetle,
minnetle, şükranla anıyorum. Türkiye, büyük hedefleri olan ve bu
hedefler doğrultulsunlar geleceğe yürüyen bir ülkedir. Türkiye,
bayrağımızla, milletimizle ne kadar gurur duysak yeridir. Bu Aziz
millete hizmet etme imkanı verdiği için Rabbime hamdediyorum. Bütçe
görüşmeleri, bütün ülkenin gündemini özetleyen metin ve
görüşmelerdir. Bu görüşmelerde, gelecek hedeflerimiz, Türkiye'nin
kaynaklarını nasıl ve nerede kullanacağımızı, hangi önceliklere
harcayacağımızı konuşuyor ve karara bağlıyoruz. Geleceği doğru
planlamak toplum ve devlet hayatında çok büyük önem taşır. 2023'e
giderken koyduğumuz bütün hedefleri gerçekleştirerek, bugünlere
gelmenin farklı mutluluğunu yaşıyoruz. Attığımız her adım,
ülkemizin aydınlık geleceği, milletinizin huzuru ve refahı
içindir" ifadelerini kullandı.
Güçlü siyasi irade ile istikrarı koruma ve Türkiye'yi dünyanın
güçlü ekonomileri arasında tutmaya çalıştıklarını anlatan Yıldırım,
durmadan, yılmadan yola devam ettiklerini ifade etti. Sıkıntılarla
geçen bir yılın sonuna yaklaşıldığına dikkati çeken Yıldırım,
"İnşallah önümüzdeki yıl çok daha ferah ve aydınlık bir yıl
olacak. 2016 hem dünya hem Türkiye için kolay bir yıl olmadı. Vatan
hainleri, eli kanlı bölücü terör örgütleri kirli ve kanlı
Emel'lerini gösterdiler. Birliğimize kasteden hainler kanlı
cinayetlerine yenilerini eklediler. Bizi birbirimize
düşüreceklerini zannettiler ama başaramadılar, asla
başaramayacaklar. Terör karşısında milletçe bir, beraber olduk,
birlikte Türkiye olduk" dedi.
"DEMOKRASİYE DARBE VURMAK İSTEYENLER KAYBETTİ"
Yıldırım, 15 Temmuz'da Meclis'in saldırıya uğramasının ardından
milletvekillerinin örnek bir davranış sergilediğine işaret eden
Yıldırım, "Milletin evini alçaklara, hainlere teslim
etmediniz. Demokrasiye darbe vurmak isteyenler kaybetti. Milli
irade kazandı. Milli iradenin kalbi meclisimiz bombalandı,
Cumhurbaşkanımız asker elbisesi içindeki hainlerce hedef alındı,
öldürülmek istendi. Demokrasi ve özgürlükleri savunmaya çıkan
vatandaşlarımızın üzerine bombalar yağdı" şeklinde
konuştu.
"O gün ortaya konan ortak dil, tavır milli iradeyi bir kez
daha tescil etti" diyen Yıldırım, "Bütün dünya
Türk milletinin bu alçak girişimi karşısında izzetli, şerefli
direnişini hayranlıkla takip etti. Yenikapı'da Türkiye'nin geleceğe
açılan aydınlık kapısını da sonuna kadar araladık. Yenikapı
Meydanında milyonlarca insan, 81 ilin meydanlarında 30 milyonu
aşkın insanımız bir ay boyunca sabaha kadar demokrasiye sahip
çıktı, nöbet tuttu. Böylece terörün ve şiddetin hiçbir zaman
hedefine ulaşamayacağını bütün dünyaya göstermiş olduk. Bugün de
aynı dayanışmayı gösteriyoruz. 10 Aralık'ta İstanbul'da yaşadığımız
acıyla bir ve beraber olduk. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile biraraya
geldik. Konu terör ve terörle mücadele ise gerisi teferruattır
anlayışıyla her türlü teröre karşı bir ve beraber olma, ortak tavır
gösterme konusunda uzlaşma içerisinde olduk. Bu vesileyle bir kez
daha Sayın Genel Başkanlara teşekkür ediyorum. Bütün dünya gördü ki
terör hiçbir şekilde bu milleti ayrıştıramaz. İktidarı,
muhalefettirler el ele omuz omuza birlikteyiz. Teröre uluslararası
bir bakış sergiliyoruz, terör Türkiye'yi asla esir alamayacak.
Milletimizin kararlı duruşu sayesinde kin ve nefret tohumları eken
şer odakları mutlaka yok olmaya mahkum olacak. Bin yıllık kardeşlik
hukukumuzu bozmak isteyenler, ne yaparsa yapsınlar sonları
hüsrandır. Başarısızlığa mahkum olacaktır" ifadelerini
kullandı.
"TERÖRÜ KARDEŞ DAYANIŞMASI İLE DİZE
GETİRECEĞİZ"
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ülkemizi bölmek isteyen bölücü terör örgütleri ve FETÖ
bilmelidir ki bu Aziz milletin birlik ve beraberliğini bozacak
hiçbir güç yoktur. Sizlerin ortaya koyduğu dayanışma şehitlerimize
duaların en güzelidir. Adı ne olursa olsun, bütün terör örgütleri
aynıdır. Hepsi insanlığın düşmanıdır. Hiçbirinin dini, inancı,
kutsalı yoktur. Terörü kardeş dayanışması ile dize getireceğiz.
Devletimiz ve milletimiz buna hiç ama hiçbir zaman izin
vermeyecektir. Bütün davamız 79 milyon vatandaşımızın, 81
vilayetimizin huzurudur, mutluluğudur, güvenidir."
Yeni anayasa çalışmalarına işaret eden Yıldırım, "12 Eylül
vesayet anayasasından kurtulmak, bütün toplumun öncelikli
talebidir. Bu tartışma 34 yılı aşan bir tartışmadır.Bu konu
yeterince tartışılmış ve artık olgunlaşmıştır. Siyaset kurumunun
tamamı 12 Eylül darbesinin ürünü olan artık rafa kalkması gerektiği
konusunda hem fikirdir. Seçim meydanlarında vatandaşımıza siyasi
partiler tarafından verilen sözlerin başında anayasa değişikliği
olmuştur. Şimdi sıra millete verdiğimiz bu sözün gereğini yerine
getirmek kalmıştır. Anayasa ve yönetim sistemi tartışmalarını artık
çözmek, bir sonuca bağlamak zamanı gelmiştir" diye
konuştu.
Yıldırım, "Karşımıza çıkartılan 367 icadı nedeniyle
Cumhurbaşkanını seçememiş, 2007'de referandum kararı almıştık.
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde seçilmiş
Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı. Yönetim sistemimizdeki
çelişkiler daha fazla gün ışığına çıktı. Yönetim sistemi, anayasada
değişiklik öncelikli bir mesele haline gelmiştir. AK Parti olarak
bu konuda üzerimize düşen neyse yerine getirmek üzere harekete
geçtik. Muhalefet partilerimize sürekli çağrılarımızı tekrarladık.
MHP, CHP, AK Parti asgari müştereklerde sınırlı bir değişikle
biraraya geldi. Uzmanlarımız bir çalışma yürüttü. Yönetim sistemi
konusunda CHP ile temelden farklı düşündüğümüz bir sır değildir.
CHP demokrasi tarihimizin en eski partisidir Her zaman demokrasiyi,
temel hak ve özgürlükleri savunmuştur elbette bunlar önemlidir ama
sözde kalmamalıdır. Bu süreçte MHP'nin Sayın Lideri Bahçeli Ekim
ayı başlarında anayasa ve sistem sorunuyla ilgili çözümü içeren
beyanatı ile bu konudaki talep, istek yeni bir boyut kazanmıştır. O
günden başlayan MHP-AK Parti uzmanlarının çalışarak ortaya koyduğu
mevcut yapının değişmesi, sistemin anayasa ile uyumlu hale
getirilmesi çalışması tamamlanmış ve AK Parti grubu olarak 316
milletvekilimizin imzasıyla teslim edilmiştir" diye
konuştu.
CHP'nin ‘bu anayasanın arkasında kim olacak' dediğini hatırlatan
Yıldırım, "Buradan açıkça söylüyorum, bu anayasanın
arkasında 316 imzası olan AK Parti grubu olacak, uzlaşarak ülke
sorununu çözmede siyaset üstü bir anlayış gösteren MHP olacak.
Eğer, Meclis onay verdiğinde milletin önüne giderse 79 milyon vatan
evladı olacak. Siyasetin ve siyasetçinin asli görevi, tabii bu kapı
anamuhalefet partisine de sonuna kadar açıktır.Bekliyoruz.
Siyasetin ve siyasetçinin asli görevi ülkenin sorunlarını çözmek
için yük almak, önünü açmaktır" şeklinde konuştu.
"CHP'NİN DE MUTABIK OLDUĞU MADDELERİN OLDUĞUNU İFADE ETMEK
İSTERİM"
"Sürecin başında 3 parti olarak yaptığımız çalışmaları
içeren maddelerin büyük bir kısmı da yer almaktadır" diyen
Yıldırım, "Anamuhalefet partisi, CHP'nin de mutabık olduğu
maddelerin olduğunu ifade etmek isterim. Anayasa değişikliğinde ne
var ne yok bunlar önümüzdeki günlerde bütün detaylarıyla ele
alınacak. Esas itibarıyla bu teklifi hazırlayan AK Parti grubunun
başkanı olarak birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Yeni
getirilen yönetim sisteminde kuvvetler ayrılığı net bir şekilde
ortaya konmuştur. Kanun teklif etme işi, kanun yapma işi tamamen
TBMM'nin yetkisine bırakılmıştır. Yasama ve yürütme halka karşı
ayrı ayrı sorumlu olacaktır. Seçimler 5 yılda bir yapılacak,
milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimi aynı gün yapılacaktır.
Yasama ve yürütme meşruiyeti millete karşı sorumlu olduğu için
hesap sorulabilir bir sisteme dönüşmüştür. Siyasi partiler
demokrasimizin ayrılmaz bir bütünüdür. Bu sistemle siyasi partiler
Meclis'in oluşmasında olduğu gibi Cumhurbaşkanının seçilmesinde de
daha etkin rol oynayacaktır. Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı seçiminden
muradımız, milli iradeyi daha da güçlü hale getirmektir. Rejim
değişikliği, eksen kayması tartışmaları boş ve anlamsız hale
gelmiştir, Türkiye'nin ekseni, yolu bellidir. Türkiye'nin yolu
muasır medeniyetler yoludur. Rejim tartışmaları 1923 yılında
tamamen kapanmıştır, sona ermiştir. Komisyon, genel kurul
sürecinden halk oylamasına giden sürede bütün partilerimizin
görüşlerine, katkılarına açığız. Meclis'imizin, halkımızın
desteğiyle ülkemizde siyasi istikrarı kalıcı kılan anayasa
değişikliğini çıkarmaya muktedirdir" açıklamasında
bulundu.
Yıldırım, bölgedeki gelişmelere işaret ederek, "Bizim için
her bir insan alemin özüdür. Bir insanı öldüren bütün insanlığı
öldürmüş gibidir. Hiçbir maddi hedef bir tek insan hayatından
önemli değildir. 2016 yılı dünyada son derece üzücü olaylara sahne
olmuştur. 12 milyonun üzerindeki suriyeli Iraklı insanlar, mazlum,
mağdur insanlar yer değiştirmek durumunda kalırken 3 milyona yakın
Suriyeli, Iraklıyı ülkemizde misafir ediyoruz" dedi.
HALEP'TEKİ KATLİAM
Suriye'de yıllardır bir insanlık suçunun işlendiğini anlatan
Yıldırım, "Halep'ten yükselen dumanlara kayıtsız
kalamazdık. Yaraları acil sarmak için büyük bir diplomatik hamle
içerisine girdik. Muhataplarımızla yaptığımız görüşmeleri olumlu
noktaya getirdik, oradaki mazlum insanların tuzaktan
kurtarılmasının yolunu açtık. Çoluk çocuk demeden şehrin
insanlarını katlettiler. Rejim ve destekçilerin saldırısı altında
siviller tamamen savunmasız kaldı. 6 kilometrelik alanda adeta can
pazarı yaşandı. Kısmi ateşkes tesis edildi. Bugüne kadar 7 bin 500
üzerinde sivil Halep'ten alınarak hayatları kurtarıldı. Aynı
zamanda Türkiye Cumhuriyeti olarak AFAD ve Kızılay marifetiyle 80
bin göçmen için hazırlıklarımızı başlatmış bulunuyoruz. Sağlık,
barınma gibi temel ihtiyaçları karşılanacak. Ancak, üzülerek ifade
ederim ki bu acıları, feryatları, katliamları dünyanın birçok
ülkesi seyrediyor. Tıpkı daha önce Balkanlar'da, Gazze'de olduğu
gibi. Türkiye olarak biz bütün dünya ülkeleriyle görüşmeden,
konuşmadan, işbirliğinden yanayız. Temel felsefemiz düşmanlıkları
azaltmak. Rusya, İsrail'le ilişkilerimizi normalleştirdik"
diye konuştu.
"FIRAT KALKANI HAREKATI, ASLA BİR GENİŞLEME VE İSTİLA
HAREKATI DEĞİLDİR"
Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti:
"Irak'ta söylediğimiz şey uydur, Musul DEAŞ'tan
temizlenmelidir. Irak güvenlik kuvvetlerine gerekli desteği yapmayı
teklif ettik. Peşmerge ve koalisyon güçleriyle birlikte harekatın
içinde yer alıyoruz. Musul, Telafer'in DEAŞ terör örgütlerinden
temizlenmesiyle birlikte bazı şii, milis gruplarca etnik katliamın
önüne geçmek. Bu konu bizim kırmızı çizgimizdir. Musul,
Musulluların olmalıdır. Telafer'deki yapı değiştirilmemelidir.
Türkiye olarak bizim Suriye'nin toprak bütünlüğü ile ilgili
herhangi bir sorunumuz yoktur. Suriye, Suriyelilerle olmalıdır.
Yarım milyondan azla korumasız insanın kanına giren rejimin
hayatını sürdürmesi mümkün değildir. Fırat Kalkanı asla bir
genişleme, istila harekatı değildir. Bir yandan DEAŞ terör örgütüne
karşı gereken temizliği yapmak, Güney hudutlarından ülkemize
yönelik tehditleri ortadan kaldırmaktır. "
Başbakan Yıldırım, "Suriye'deki Irak'taki Kürtlere karşı
düşman olduğumuz algısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Adı PKK,
PYD, YPG olsun bilmem ne olursa olsun bunları alayı teröristtir,
terör gruplarıdır. Bizim nezdimizde hiçbir yerleri yoktur. Dost ve
müttefik bildiğimiz Amerika'nın PYD, YPG ile iş tuttuğunu
biliyoruz. Dediğimiz çok açıktır, bir terör örgütünü kullanarak bir
başka terör örgütünü yok etmeye çalışmak olabilecek en büyük
basiretsizliktir. El Kaide'yi bitirmek için Talibanı kullandınız.
Şimdi o bela oldu, onu nasıl yok edeceksiniz? Yol yakınken
Amerika'nın eni yönetimi inşallah bu hatadan dönecek, Türkiye'nin
bu uyarılarına kulak verecektir diye düşünüyoruz"
dedi.
AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİ
Avrupa Birliği sürecine ilişkin değerlendirmede bulunan Yıldırım,
"Geldiğimiz bu noktada AB maalesef bir kafa karışıklığı
içerisine girmiştir. Burada temel problem AB siyasetçilerinin
seçimi kazanma heveslerini tatmin etmek için Türkiye'yi seçim
kampanyasına dahil etmek gibi bir hastalıktır. Bu, önümüzdeki
süreçte Türkiye bol bol yine Avrupa'da konuşulacak. Ülkemizin,
İnsanımızın hakettiği için her türlü demokratikliğe, yapısal
reformlara yönelik düzenlemeleri yaptık, bizim rahatsız olduğumuz
şey çifte standarttır. Örnek, Fransa OHAL kararı alınca saygılı,
Türkiye'de darbe olduğunda kaygılı, OHAL deyince kaygılı oluyorlar,
bu iş çifte standarttır .Biz de AB'nin gidişinden kaygılıyız. Ümit
ederim bütün bu olanlardan sonra AB'de hala vizyon sahibi liderler
mevcut olmaya devam edecektir. Türkiye bugüne kadar verdiği her
sözün arkasında durmuştur. Şimdi zaman AB'nin verdiği sözlerin
arkasında durması, vizeyi kaldırması zamanıdır, göçmenlere
mültecilere gönderdiği yardımları güncelleme zamanıdır. Laf değil,
şimdi icraat zamanıdır" diye konuştu.
"BÜTÇENİN FAİZE GİTTİĞİ KONUSU BURADA GÜNDEME
GELDİ"
‘Türkiye'de AK Parti iktidarları döneminde büyüme önceki dönemlerin
altında kaldığı' iddialarına cevap veren Yıldırım, Türkiye'nin
büyüme rakamlarına değindi. Yıldırım, "Türkiye'nin dünya
ticaretinden aldığı pay binde 5'in altındaydı, şimdi binde 96'ya
çıkmıştır. Bütçenin faize gittiği konusu burada gündeme geldi.
Bütçenin ne kadarı faize gitmiş, 2002'de rakamlarla söylerseniz
başka birşey oranlarla söylerseniz başka birşey. Asıl olanlar
oranlardır. 2015'te bütçenin yüzde 10.5'i faize gider hale gelmiş.
2016'da yüzde 8,9'u faize gidiyor. Şimdi soruyorum, yüzde 43 nere,
yüzde 8.9 nere?" Dedi.
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yüz liralık verginin 86 lirayı faize gidiyordu, şimdi 11
lirası faize gidiyor. Okul, stadyum ve memleketin milletin ihtiyacı
olan eserleri yapıyoruz. Bölünmüş yolların Türkiye'de hayat
kurtardığını biliyoruz. Sayın Kesici, sizin ulaştırma projelerine
ilginizi biliyorum, bölünmüş yol ve duble yolun farkı yok. Bölünmüş
yol dediğimiz yollar, iki gidiş iki gelişi olan yollardır. Bölünmüş
yollar harcadığımız miktar 130 milyar liradır. Harcadığımız yollar
için 18 bin 500 kilometre yol yaptık. Bu yolların içerisinde sadece
yol yok, 89 kilometre tünel var. 311 kilometre viyadük var. Sanat
yapısı, menfezler var. Bölünmüş yolların bir yıl içerisinde
zamandan ve yakıttan sağladığı tasarruf 20 milyar lira. Sadece iki
kalemden bahsediyoruz. Bölünmüş yollardan sonra trafik kazalarında
yüzde 62 azalma olmuş. Ne yaptık, yolları böldük, hayatları
kurtardık. Yolları böleriz, Türkiye'yi böldürtmeyiz. O faize
gitmeyip tasarruf ettiğimiz paralardan neler yapmışız.
Ankara-Konya'ya hızlı tren yapmışız."
Ekonomik kriz olduğuna işaret eden Yıldırım, "8 Kasım'dan
itibaren küresel anlamda piyasalarda dalgalanma var, bu dalgalanma
Türkiye'nin krizi değildir. Bu krizden gelişmekten olan ülkelerin
tamamının paralarında bir değer kaybı oldu, Türkiye'de bunlar
arasında. Tedbirimizi alıyoruz, almak zorundayız. Aldığımız
tedbirler çok açık. Bizim hedefimiz reel sektör, üreten, istihdam
oluşturan, üretim yaparak ülkenin refahına katkı yapan sektörlere
katkı vereceğiz dedik. Bir yandan darbecilerle mücadele ettik, bir
yanda bu yüce meclis çalışarak Türkiye'nin geleceği ile ilgili
önemli kararlar aldınız" dedi.
Yapılan icraatlara değinen Yıldırım, Avrasya Tüneli'nin açılışına
bütün milletvekillerini davet etti.
Yıldırım'ın, "Sırtını dağa değil, millete dayananlarla
yolumuza kararlı bir şekilde devam edeceğiz" sözleri
partililer tarafından ayakta alkışlandı.
(İHA)