'Fetullah Gülen'in not yazdığı kitabı Adil Öksüz getirdi'
FETÖ'ye ilişkin soruşturmanın şüphelilerinden iş adamı Gürdoğan, örgüt elebaşı Gülen'in, not yazdığı kitabı Kemalettin Özdemir'e, darbe girişiminde aktif rol oynadığı belirlenen Adil Öksüz aracılığıyla gönderdiğini söyledi.
ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) ilişkin
soruşturmanın şüphelilerinden iş adamı Hamit Gürdoğan, örgüt
elebaşı Fetullah Gülen'in, "mübarek bir şecerenin mübarek
meyvesi Kemalettin Özdemir Bey, latife-i Rabbaniyenin sesi olarak
kabul edecekleri ümidiyle" notunu yazdığı kitabı
Kemalettin Özdemir'e, darbe girişiminde aktif rol oynadığı
belirlenen Adil Öksüz aracılığıyla gönderdiğini söyledi.
Halen tutuklu bulunan Gürdoğan, 2 Eylül 2016'da Ankara Emniyet
Müdürlüğünde alınan ifadesinde, 1981-2009 arasında FETÖ içinde yer
aldığını belirtti.
Uzun süre "cemaat" yapılanması içerisinde
bulunduğunu, toplantılar yaptıklarını, toplantılara katılanlar
arasında, FETÖ Çatı Davası sanıklarından Cemil Koca ve Hüseyin
Saruhan'ın yanında Zeki Zemheri, Ömer Akgül, Mutlu Şahin ve Verdal
Hosta'yı hatırladığını anlatan Gürdoğan, bu isimlerin yüksek
meblağda "himmet" verdiklerini anlattı.
Gürdoğan, şu bilgileri verdi:
"Benim ve diğer şahısların bir görevi de himmet verecekleri
bulmak ve yapıya dahil etmekti. Himmetin yanı sıra burs adıyla da
para toplardık. Cemaat yapılanması büyük illerde eyaletlere,
eyaletler bölgelere, bölgeler semtlere, semtler evlere bölünürdü.
Bu birimlerin her birinin imamı ya da sorumlusu bulunurdu. Birimler
kendi aralarında toplanırdı. Örneğin bir eyaletteki şahıs, diğer
eyaletteki şahsı tanımazdı. Ama onlardan sorumlu imamlar
birbirlerini tanır ve kendi aralarında gruplaşırlardı. Bu grupların
da bir imamı olurdu. Anlatmak istediğim, iyi bir hücre yapılanması
vardı. Kendi adıma, 1-2 milyon lira civarında himmet
vermişimdir."
Evlerde toplanan paraların bölge imamına, oradan eyalet ve il
imamlarına aktarıldığını anlatan Gürdoğan, nakdin yanı sıra çek ve
senetler de bulunduğunu bildirerek, "Örneğin, Ankara imamı
olan Cemil Koca'ya verilen paranın bir kısmının, öşür adı altında
Fetullah Gülen'e gönderilmek üzere ayrıldığını ve gönderildiğini
duydum. Kalan kısmı da cemaatin yapılanması için il içi, il dışı ve
ülke dışı dahil olmak üzere harcanırdı." ifadelerini
kullandı.
"Her kurum ya da cemaatin içindeki yapılanmada 'mütevelli
heyeti' olduğunu düşündüğünü" aktaran Gürdoğan, esnaf
olması dolayısıyla kendisinin de 2009'a kadar "esnaf
mütevelli heyeti" içinde yer aldığını, heyetin asıl
amacının cemaati maddi yönden güçlendirmek, üye kazandırmak,
yapılanma sahasını artırmak ve dış ülkelere gezi düzenleyerek,
dünya çapında yayılmak olduğunu belirtti.
"Tunceli'nin yapısına göre başarıydı"
Gürdoğan, "yapılanma içerisinde 10 yıl kadar Tunceli'ye
gidip geldiğini" bildirdi. Tunceli'deki eğitim
kurumlarından FETÖ Çatı Davası sanığı Süleyman Uysal'ın sorumlu
olduğunu dile getiren Gürdoğan, "Tunceli'ye ona yardım için
giderdim. Tunceli halkının cemaate sıcak bakması için çalışmalarda
bulunurduk. Orada, yapılanmaya müzahir okullarda yaklaşık bin 500-2
bin talebe toplamıştık. Bu, Tunceli ilinin yapısına göre bir
başarıydı. Bu öğrencilerden 800 kadarı memur, asker, polis gibi
devlet çalışanlarının çocuklarıydı. Bin 200 kadar da yerli halkın
çocuklarıydı. Bunların içinde bölgenin iş adamlarının çocukları da
bulunurdu." beyanını verdi.
Adı, örgütün geçmişteki "emniyet imamı" olarak
geçen Kemalettin Özdemir ile 2011-2014 arasında 310 telefon
görüşmesi bulunduğunun söylenmesi üzerine Gürdoğan, Özdemir'i,
"yapılanma içinde" 1982'den beri tanıdığını
belirterek, şunları kaydetti:
"Yapılanma içinde üst düzey, direkt olarak Fetullah Gülen
ile görüşen, ondan talimat alarak bu talimatları alt birimlere
ileten bir şahıstı. Emniyet yapılanması memur ve amir sınıfı olarak
ayrılmıştı. Türkiye geneli memur sınıfından Uysal, amir sınıfından
ise Özdemir sorumluydu. 1990'lı yıllarda beni Salih Tuzcu, Recep
Gültekin, Mustafa Sağlam gibi isimlerle tanıştırmıştı. 1997-1998
yıllarında Afrika'ya gidip gelmeye başlamıştı. Sakarya
Üniversitesinde öğretim görevlisiydi. Ben de o dönem Tunceli'ye
gidip geliyordum. Halen saygı duyduğum bir isimdir, arkadaşlığımız
devam ediyor."
"Fetullah Gülen'in tetikçisi"
Gürdoğan, 2010 başlarında, Önder Aytaç'ın, kendisi ve Özdemir
hakkında "cemaat yapılanmasından ayrı bir yapılanmaya
girdikleri varsayımıyla" yazı yazdığını belirtti. Bu
yazıdan sonra cemaatin kendilerini tamamen tasfiye ettiğini
anladığını belirten Gürdoğan, "Onu iş yerime davet ettim.
Yazıyı neden yazdığını sorduğumda, 'Abi, benim istihbaratım
kuvvetli. Ben tetikçilik yapıyorum' dedi. Kimin tetikçiliğini
yaptığını sorduğumda, Fetullah Gülen'in tetikçisi olduğunu
söyledi" ifadelerini kullandı.
Daha sonra "Ankara imamı" Cemil Koca'yı iş yerine
davet ederek, yazıyla ilgili fikrini sorduğunu kaydeden Gürdoğan,
Koca'nın, "Abi, sen bunu boş ver" dediğini
aktardı. Koca'nın ardından o dönem yayınlan Hanefi Avcı'nın,
FETÖ'nün yapılanmasını anlatan "Haliç'te Yaşayan
Simonlar" kitabına ilişkin, "Abi, Avcı'ya bu
bilgileri kim verdi? Senin emniyette tanıdıkların var. Onlardan
öğren, Fetullah Gülen'e bildirelim, hoca rahatlasın"
dediğini anlatan Gürdoğan, şunları kaydetti:
"Bu bilgileri temin edemeyeceğimi, edilse bile hocaya
iletmenin yanlış olduğunu, bu bilgi ile yapılanmanın ne ilgisi
olduğunu söyledim, 'Bizim bilmediğimiz bir şey mi var' diye sordum.
O da 'Abi, sizin artık bunlara ihtiyacınız yok. Hizmet, kurumsal
yapılanmasını tamamladı' dedi. Bunun üzerine sinirlenerek, 'Artık
bu işte yokum' dedim. Araya hatırlı adamlar koyup, 'Geri gel'
demelerine rağmen dönmedim. Bu hatırlı adamlar Ünal Gök ve Ahmet
Sivri'ydi. Sonrasında bu yapının karşısında durdum."
Gürdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminde aktif rol aldığı belirlenen
Adil Öksüz'ü, 1982'den beri tanıdığını, Öksüz'ün o yıllarda
üniversitede eğitim gördüğünü aktararak, "Onun kaldığı,
ışık evi olarak adlandırılan eve gider gelirdim" dedi.
Gürdoğan, Öksüz üniversiteyi bitirdikten sonra hiç görüşmediklerini
sözlerine ekledi.
Fetullah Gülen ile 20-30 defa görüştüğünü belirten Gürdoğan,
bunların 3-4'ünün ABD'de gerçekleştiğini ifade etti.
Gülen'in imzaladığı, Öksüz'ün getirdiği kitap
Gürdoğan'a ifadesi sırasında, ilk sayfasında Fetullah Gülen'in
kendi el yazısıyla Osmanlıca yazdığı, "Vicdanımda çok
eskilere dayanan fakat eskimeyen, kardeşliğini canlı tuttuğum,
mübarek bir şecerenin mübarek meyvesi Kemalettin Özdemir Bey,
latife-i Rabbaniyenin sesi olarak kabul edecekleri ümidiyle. Elli
senedir hep olduğu yerde duran: Pürkusur M. Fetullah
Gülen" yazılı notun bulunduğu kitabın fotoğrafı gösterildi
ve kitabın verilmesine ilişkin bildikleri soruldu.
Hamit Gürdoğan ise şu yanıtı verdi:
"Bu kitabın Adil Öksüz tarafından Kemalettin Özdemir'e
getirildiğini kendisinden duydum. Ona 'Adil Öksüz kimdir? Benim
bildiğim kişi mi?' diye sorduğumda, Ankara İlahiyat'ta okumuş,
Sakarya Üniversitesinde öğretim görevlisi olan, benim tanıdığım
Adil Öksüz olduğunu söyledi. Ben de 'Beni tanıyorsa, selam söyle'
dedim. Kitabı Öksüz'e kimin verdiğini, nerede teslim edildiğini
bilmiyorum. Adil Öksüz'ün kitabı Kemalettin Özdemir'e, Sakarya
Üniversitesinde teslim ettiğini duydum. Özdemir'in sonrasında
kitabı ne yaptığını bilmiyorum. Kitabın teslim edilme zamanı 2012
sonu ya da 2013 başlarıydı. Kitabı Ankara'da gördüm, fakat tam
yerini hatırlamıyorum."
Kitapla ilgili bir başka ifade
Gürdoğan'a yöneltilen kitap, FETÖ şüphelisi olarak ifadesi alınan
Gökhan Döver'in ifadesinde de yer aldı. Döver, buna ilişkin, 23
Ağustos 2016'da verdiği ifadede şu beyanda bulundu:
"2012 sonu ya da 2013 başında, daha önceden tanıdığım Hamit
Gürdoğan'ın evinde, Kemalettin Özdemir ile birlikteydik. Kemalettin
Özdemir, Fetullah Gülen'in kendisine gönderdiği bir kitabın, ilk
sayfasında el yazısıyla yazılmış Arapça bir yazı gösterdi. Ben
Arapça bilmediğim için okuyamadım. Ancak Kemalettin Bey orada kendi
soyu ile ilgili bir övgülerin olduğunu, uzun yıllardan beri dost
olduklarını belirten bir yazı olduğunu söyledi. Başka bir iki şey
daha söyledi ancak şu an ne olduğunu hatırlayamıyorum. Kemalettin
Bey'in dediğine göre ona bu kitabı Adil Öksüz
getirmiş."