"FETÖ yargıyı silah haline getirdi"
HSYK Başkan Vekili Mehmet Yılmaz, FETÖ'nün yargıyı silah haline getirdiğini söyleyerek, "O tarihe kadar da kamuoyu yoklamalarında güvenilirlik oranımız hiç yüzde 80'in altına düşmedi. Ne olduysa 2007 yılından itibaren başladı" dedi.
HSYK Başkan Vekili Mehmet Yılmaz, FETÖ'nün yargıyı silah haline
getirdiğini söyleyerek, "O tarihe kadar da kamuoyu
yoklamalarında güvenilirlik oranımız hiç yüzde 80'in altına
düşmedi. Ne olduysa 2007 yılından itibaren başladı"
dedi.
HSYK tarafından Abant Tabiat Parkı'nda bulunan Büyük Abant
Oteli'nde düzenlenen, Yargı Etiği ve Uyum Yasaları semineri
başladı. 2 gün sürecek toplantıya HSYK Başkanvekili Mehmet Yılmaz,
HSYK 1'inci Daire Başkanı Halil Koç, HSYK 3'üncü Daire Başkanı
Metin Yandırmaz, HSYK Genel Sekreteri Bilgin Başaran, Avrupa
Konseyi Ankara Program Ofisi Başkanı Michael Ingledow ve
akademisyenler katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan HSYK Başkan Vekili Mehmet
Yılmaz, Fethullahçı Terör Örgütü'nün yargıyı silah haline
getirdiğini söyledi. Yılmaz, "Bizi yazılı bir etik
kuralımız olmadı. Ama Türk hakim ve savcısı her zaman hakim ve
savcı nasıl olması gerekiyorsa yazılı olmayan kurallarla oluşan
davranışlara uygun hareket etti. 93 yıllık Cumhuriyetimizde Türk
yargısı bir başarı destanı yazdı. Yargı tarihine baktığımızda
2007'ye kadar Türk yargısı tüm eksikliklere rağmen çok onurlu,
güvenilir yargı hizmeti verdi. O tarihe kadar da kamuoyu
yoklamalarında güvenilirlik oranımız hiç yüzde 80'in altına
düşmedi. Ne olduysa 2007 yılından itibaren başladı. Ben hep o
tarihi 2007 tarihini defalarda konuşmalarımda zikrediyorum ama bu
çok önemli. İleride yargı tarihi yazılırken bu döneme özellikle
işarete dilecek zaten. Bütün imkansızlıklara rağmen 2007 yılına
kadar yüzde 80 güvenilirliği tutturan Türk toplumu nezdinde çok
saygın yeri olan Türk yargısı o tarihten itibaren yavaş yavaş
tartışılır hale gelmeye başladı" diye konuştu.
"ÖRGÜTÜN ELEBAŞININ DİREKTİFLERİ DOĞRULTUSUNDA HAREKET
ETTİLER"
Mehmet Yılmaz, "Ne oldu da böyle oldu. Hakim ve
savcılarımız arasına 40 yıldır sürdürülen bir sinsi teşkilat, 40
yıl boyunca sıza sıza 2007 yılına ulaşıldığında teşkilatın büyük
bir çoğunluğunu büyük bir ağırlıklı grubunu oluşturur hale geldi.
Yargıda en kilit noktaları bu grup ele geçirdi. Ne sayesinde yine
bu çetebaşının, o örgütünün çete liderinin direktifleri
doğrultusunda gizli gizli örgütlenerek, saklanarak her kurumda
olduğu gibi yargı kurumunda da personel, teftiş gibi önemli yerleri
elde ederek yargıda örgütlendiler. En nihayet yargının en kilit
makamlarını ele geçirerek 2007 den itibaren yargıyı kendi
örgütlerinin silahı haline getirdiler. O dönemde açılan ve
defalarda her toplantıda adlarını saydığımız artık herkesin
öğrendiği ergenekon, askeri casusluk, Oda TV, Fenerbahçe şike,
selam tevhit, 17-25 Aralık gibi soruşturmalarda adalet ülküsünden
uzaklaştılar. Sadece ve sadece kendi örgüt menfaatleri ile hareket
eder, kendi rakiplerini yargı yoluyla tasviye yöntemini
seçtiler" ifadelerini kullandı.
"HUKUKÇU OLARAK ÇOK UTANIYORUM"
Yargıtay seçimlerinde Fethullahçı Terör Örgütü'nün liderine göre
seçim yapıldığı ve bu durumdan utandığını ifade eden Yılmaz,
sözlerine şöyle devam etti:
"Bugün artık elimize ulaşan birçok itirafta gerçek bir
hukukçunun tüylerini ürpertecek beyanların yer almasından
biliyoruz. Ben bu Avrupa yargı ağı kurulu bizim gözlemci sıfatıyla
olan üyeliğimiz, askıya alacağını belirtince onlara şunu
söylemiştim. ‘Avrupa yargı ağı yöneticileri elimizdeki ifadeleri
okuduğunda tüyleri ürperecek, hukuk adına utanacaklar' demiştim.
Ben hukukçu olarak çok utanıyorum. Utanmayanlar düşünsün. Öyle
beyanlar var ki orada benden önceki başkan vekilinin kendi beyanı,
çeteye ne zaman girdiğini ne zaman örgüt üyesi olduğunu ve örgüt
menfaatlerine nasıl çalışmalar sergilediğini açıkça anlatıyor. Hele
bir bölüm var ki, Yargıtay'a üye seçiminin belirlendiği bir bölüm.
Açıkça o güçlenen ve şımaran örgüt diyor ki, ‘Liderimizden talimat
aldık. Pensilvanya'daki liderimiz 140 üyeden aşağı Yargıtay üyeliği
kabul etmiyor' Şuna bakar mısınız. Yargıtay üyeliği liyakat ve
ehliyete göre seçilmiyor. Pensilvanya'daki bir liderin dayattığı
bir listeye göre Yargıtay üyesi seçiliyor. Bu tüyler ürpertmiyor
mu? Yine o yüksek yargıdaki ve bugün kurul üyesi olup da üyeliği
düşen bir arkadaşımızın beyanı dairemize dosya Pensilvanya'ya
götürüldü. Pensilvanya'da çete lideri Fetullah Gülen'in talimatı
gereği sonuçlandırıldı. Birçok dosya da bu şekilde yapılırdı.
Önemli dosyaların fotokopisi çekilir ilgili kişiye iletilir niçin
yapıyorsun bunu o ilgili kişiden nemalanmak adına hani nerede o
adalet kavramı, batının çok önem verdiği bizim baş tacı ettiğimiz
hepimizin baştacı olan adalet kavramı nerede tüyler diken diken
oluyor. Olması lazım. Dosyadaki delillere göre değil, bakaya göre
değil, Pensilvanya'daki örgüt liderinin talimatıyla sonuçlandırılan
dosya. Bunu duyunca her hakimin tüylerinin diken diken olması
lazım. Olmayan düşünsün. Benim tüylerim diken diken
oluyor."
"BİN 900 HAKİM VE SAVCIYA SINAV SORULARI
VERİLMİŞ"
HSYK Başkan Vekili Mehmet Yılmaz, "Yine binlerce, bin 900
tane hakim ve savcının neredeyse sınavda yolsuzluk yapılması
suretiyle önceden sınav soruları kendisine verilerek, gizli örgüt
evlerinde sınav soruları verilerek sınava hazırlandıkları ve daha
sonra yine biraz önce söylediğim gibi bakanlığı personel bölümünü
ele geçirmek dolayısıyla yapılan mülakatlarda gelen listeler
üzerinden örgüt elemanlarının teşkilata yerleştirildiğini ve tüm
bunların da görev yaparken adaletten önce örgütün menfaatlerini
koruyup kolladıkları açık beyanlarla sahip yüzlerce hakimin ifadesi
var şimdi. Nerede kaldı hakimin tarafsızlığı nerede kaldı hakimin
adalet ülküsüne bağlılığı, Türk yargısı maalesef bu çete elemanları
tarafından kuşatılmıştı" dedi.
"KEŞKE ADALET ÜLKÜSÜNÜ HEDEF ALSALARDI"
"İş başına geldiğimiz 2014'ten itibaren Türk yargısını
tekrar ayağa kaldırma çabası içindeyiz" diyen Mehmet
Yılmaz, Türk yargısını, tekrar o tarafsız konumuna, adalet dağıtan,
huzur veren, birleştiren konumuna yükseltmek istediklerini dile
getirdi. Yılmaz, "O nedenle de çetelerden her türlü çeteden
arındıralım yargıyı ki gerçek hakim ve savcılar görev yaptığı yer
haline gelsin diyoruz. Hiç başka bir kaygımız olmadığını defeaten
söyledik. Bu masa etrafında oturan birçok hakim ve savcının farklı
yaşam biçimlerine sahip kişilerden oluştuğunu 21 yıllık müfettişlik
görevim sebebiyle biliyorum. Yargıdaki bu çeşitlilik sürsün ve
yargı sadece ve sadece başlangıçta işaret ettiğimiz Türk halkının,
mutluluğunu, birliğini, huzurunu ve barışı sağlayan kollayan adalet
hizmetkarı olsun istiyoruz. Bu şiarla yola çıktık 2014'te hep
birlikte. Ama diyorlar ki batılı dostlarımız. Nereden bu 3 bin 4
bin hakim birden bire çete mensubu diye çıktı. Arkadaşlar 2014
seçiminde biz aday olduğumuzda yargının tüm bileşenleri bir araya
geldik. Kendilerine bağımsız grup diye adlandıran ve bağımsız
bağımsız aday olan 11 kişi bu teşkilattan 3 bin 500'e yakın tam oy
aldı. Bunu hiçbir şey başaramaz. İşte size örgüt. 11'de 11 bağımsız
adaylara oy verildi. Ve onlar o kadar kendilerine güveniyorlardı
ki, seçimi alacaklarına o kadar inanmışlardı ki hiç kimse ile
dayanışmadan tek başlarına yürüdüler. Çünkü yargıdaki
teşkilatlarının ne hale geldiğini onlardan daha iyi bilen kimse
yoktu. Sonuç ne oldu. Bütün bileşenler bir araya gelmemize rağmen
300 oy farkıyla seçimi alabildik. İşte yargıda o kadar güçlülerdi.
Biz batılı dostlarımıza bunu anlatamıyoruz. Keşke, yargıda bu kadar
güçlü olan bu grup sadece adalet ülküsünü hedef alsaydı. Keşke
dokunduğu her şeye adalet ülküsüyle dokunsaydı. Türk halkı olarak
guru ve onur duyardık. Ama ne yaptılar. Delil uydurdular. Sayın
meslektaşlarım siz de çok iyi biliyorsunuz. Delil uydurdular,
olmayan delille insanları mahkum ettiler. Etikten bahsediyoruz.
Bakın ne söylüyorum. Öyle bir hakim savcı grubu hangi ülke öyle bir
hakim ve savcı grubuna tahammül eder. Kim tahammül eder buna. İşte
bizim 2014'ten beri çabamız. Türk halkına layık onun güvenini
kazanmış inancını kazanmış en azından tekrar yüzde 80 güvenilirliğe
ulaşmış bir yargı. Çabamız bu. Bu çabanın ürünü yargıdaki etik
kodlar" diye konuştu.
"MENDERES'LERİ ASAN HAKİMLER UTANÇ İÇİNDE
YAŞIYOR"
Menderesleri asan hakimlerin utanç içinde yaşadıklarını söyleyen
Yılmaz, "En büyük hakimin savcının tarih olduğunun
bilinciyle yaptığımız her icraatın bilinciyle yapacağız. Bu
memlekette Menderesleri asan hakimlerin utanç içinde yaşadıklarını
unutmayacağız. Biz de tarihe utanç içinde yer almayacağız. Bunun
bilincinde görev yapacağız. Yine Allah huzuruna kul hakkıyla
çıkmayacağız. Başaracağımıza inanıyoruz" ifadelerini
kullandı.
(İHA)