Erdoğan'dan AB'ye: "Türkiye kapı kulu değil! Bizim bir onurumuz, haysiyetimiz var...
Cumhurbaşkanı AB süreciyle ilgili, "Kusura bakmayın. Sizi kapıda bekleten muhatabınızla bir yere kadar pazarlık yaparsınız. Ben bu milletin izzetini, şerefini ayaklar altına aldırtmam." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi
Toplantısı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından
satır başları şöyle;
Geçtiğimiz 14 yılda ülkeyi 3 kat büyüterek başarılı bir performans
ortaya koyduğumuza inanıyorum. Türkiye 3 kat büyümüşse buradaki
işadamlarımızın pekçoğunun işleri 5 kat 10 kat büyümüştür. Özel
sektörün lokomotifliğini çok önemsiyoruz. 2023 hedeflerine sizler
ve tüm girişimcilerimizin katkılarıyla ulaşacağız. Özel
sektörümüzün önünü açabildiğimiz kadar açıyoruz. Özel sektörün de
herşeyini borçlu olduğu milletine ve devletine katkı sunacağını
ümit ediyorum. 3 Kasım 2002 tarihi iş dünyamız için bir milattır.
AK Parti iki kavramla ifade edilmiştir: İstikrar ve güven. Türkiye
bunlardan uzaklaştığı ölçüde sıkıntıya düşmüştür.
KİMSE BANA GEZİ OLAYLARININ 2-3 AĞAÇ OLDUĞUNU
SÖYLEYEMEZ
Ben "Bu kriz teğet geçer" dediğimde birileri kendi akıllarınca
dalga geçmiti. Nitekim dediğim gibi oldu. 2008 küresel ekonomik
krizine direnen Türkiye, 2013'den itibaren başlayan bir dizi
saldırı karşısında çok ciddi mücadele yürütmek zorunda kaldı. 35
yıldır bir terör mücadelesiyle içeride daha sonra ilave dışarıda
Suriye'deki savaşın bize yansımasıyla terörle ayrı mücadele etmek
zorunda kalmıştır. Kimse bana Gezi olaylarının amacının Taksim'deki
3-5 ağaç olduğunu söyleyemez. Kimse bana 17-25 Aralık'ın adaleti
sağlamak, hukuku sağlamak olduğunu söyleyemez. Kimse bana çukur
eylemlerinin masum amaçlar taşıdığını söyleyemez.
15 TEMMUZ İLE İLGİLİ AKSİNİ DÜŞÜNEN VARSA AKLINDAN ŞÜPHE
EDERİM
15 Temmuz'un bu ülkeyi işgale ve milleti esir almaya yönelik bir
kalkışma olmadığını öne süren varsa onun aklından şüphe ederim. 16
Nisan halk oylamasında işlerin nasıl şirazesinden çıkarılmaya
çalışıldığını hep birlikte yaşadık, gördük. Başka ülkelerin
sırtlanamayacağı Türkiye'nin bir parça yorgunluk alameti
göstermesini normal karşılamak gerekir. Şundan emin olunuz, en
kötüsü geride kaldı. Saldırıya rağmen ayakları üzerinde duran
Türkiye'de inşallah aydınlık bir gelecek vardır.
HER YIL 1 MİLYON İSTİHDAM OLUŞTURMAK
MECBURİYETİNDEYİZ
16 Nisan'dan sonra Rusya, Çin, ABD ziyaretimiz oldu. 3-5 gün sonra
Belçika'da NATO liderler zirvesine katılacağız. Koşarak dünyadaki
Türkiye'nin konumunu, yerini çok daha güçlü kılmanın gayreti içinde
olacağız. Artık Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi yürümeyecek.
Demokrasi ve ekonomide yeni atılım döneminin hazırlıklarını
yapıyoruz. Çalışan, üreten, yenilik peşinde olan, istihdam
oluşturan girişimcilerimiz yeni dönemin en muteber insanları
olacaktır. TÜSİAD'ın da yeni Türkiye'de üzerine düşen milli ve
yapıcı rol oynayacağına inanıyorum. Biz büyük bir milletiz, biz
büyük bir ülkeyiz. Bu büyüklük yapmamız gereken işlerin, sorunlaın
da büyük olduğu anlamına geliyor. Her yıl 1 milyon istihdam
oluşturmak durumundayız.
RUS PAZARINDAKİ TALİHSİZLİKLER BİZİ YENİ KAPILARA TEŞVİK
ETTİ
Başlattığımız ihracat seferberliğinin meyvelerini yavaş yavaş
alıyoruz. Rusya pazarındaki kayıplar gibi talihsizlikler bize yeni
kapıları zorlamaya ve alternatifler üretmeye yöneltmiştir. Şimdi
yeni imkanları devreye alıyor, hem de Rusya'yla hızla iyileşen
ilişkilerimizi mevcut kazancın üzerine ilave ediyoruz. Teşvik
sistemini iyileştirdik. 23 ilimizi kapsayan Cazibe Merkezleri
Projesi ile yatırımların hızla tamamlanmasını sağlıyoruz. Proje
Bazlı Yatırım Teşvik Sistemi'ni başlattık. Enflasyonla mücadele her
zaman olduğu gibi bugün de üzerinde hassasiyetle durduğmuuz
konudur. İşsizlik oranlarındaki artış son dönemin en üzüntü verici
olumsuzluğu olmuştur. TOBB'un 7 Şubat'taki ekonomi şurasında bir
istihdam seferberliği başlatmıştık.
FAİZLERİN YÜKSEK OLDUĞU YERDE GİRİŞİMCİYİ CESARETLENDİRMEK
KOLAY OLMUYOR
İlk fırsatta 81 ilimizin valisiyle yüz yüze istihdam
seferberliğinde verilen ne kadarının yerine getirildiğini
dinleyeceğim. Mali disiplin en başından beri taviz vermediğimiz
ilkelerimizden biridir. Türkiye'yi ayağa kaldıracak olan finans
sektörünün yüksek karlılığı değil üretim, istihdam, ihracatı
büyütülmesi, çoğaltmasıdır.Faizlerin bu kadar yüksek olduğu bir
yerde girişimcilerimizi cesaretlendirmek kolay olmuyor. Bu konuda
ortak aklı devreye alabileceğinizi ümit ediyorum.
BİZ SIĞINAN BİR ÜLKE DEĞİLİZ! BİZ KAPI KULU
DEĞİLİZ
AB ile sıkıntılı giden ilişkilerimizden farklı olarak Gümrük
Birliği ile ilişkilerimizi güçlendirerek devam ediyoruz. Bazı
gerçekleri sizler dışarıdan gözlemliyorsunuz ama biz yaşıyoruz. AB
dediğimiz zaman AB Türkiye'ye gönlünün kapısını, herşeyini açmış da
Türkiye içeriye mi girmemiş? Böyle bir şey yok! Sene 1963, sene
2017. 54 yıldır bu ülkeyi afederseniz kapısında sürüm sürüm
süründüren bir AB var. Bizden sonra kimler geldi kimler geçti?
Hepsini bunlar aldılar. Türkiye'nin günahı neydi? Bizden çok sonra
gelip müracaat edenleri alırken bunların özelliği ne? Türkiye'den
bunlar çok mu güçlü? Altyapıları mı, üstyapıları mı iyi, hiçbirisi
bizden iyi değil. Buyrun Bulgaristan, Yunanistan. Şu anda
Yunanistan'ın 400 milyar Avro borcu var. Ama el bebek gül bebek her
türlü desteği vermek suretiyle onu ayakta tutmaya çalışıyorlar. Bu
gerçekleri görelim. Türkiye'ye referandum olayında yaptıklarını
gördünüz. Türkiye sığınan bir ülke değil, biz kapıkulu değiliz!
Bizim onurumuz var, haysiyetimiz var, oynanmasına müsaade
edemeyiz.
FRANSA'NIN BİR DIŞİŞLERİ BAKANI BANA, "BOŞUNA
UĞRAŞIYORSUNUZ SİZİ ALMAYACAKLAR" DEDİ
Fransa'da Sarkozy, Almanya'da Merkel geldi. Bunlar gelip bir karar
aldılar. Artık liderler bu zirvelere katılmayacak dendiler. Çok
daha çirkini, 15 faslı 35 fasla çıkardılar. O zamanlar fasıllarda
aç kapa yapılıyordu. Sadece birinci fasılda aç kapa yaptılar. Ondan
sonra açılış yapılabilir ama kapanış olmayacak dediler. Bu kadar
adice Türkiye'ye karşı, Türkiye'ye özgü böyle bir kararın alınması
karşısında biz ne yapacaktık? Bunlara hala yalvarır yakarıp, "Ne
olur bizi içeriye alın" mı diyeceğiz? Fransa'nın bir Dışişleri
Bakanı aynen bana şunu söyledi: Boşuna çabalıyorsunuz sizi
almayacaklar, dedi. Niye? dedim ve gerekçelerini açıkladı.
BEN BU MİLLETİN İZZETİNİ, ŞEREFİNİ AYAKLAR ALTINA
ALDIRMAM
En son Avrupa Konseyi'nin aldığı karar. Bu kararı alıyorsun da ne
olacak? Rusya için de aldın. Bu yaklaşımla bir yere vermek mümkün
değil. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na Almanya, Hollanda,
İsviçre'de her türlü saldırı yapılacak. Dışişleri Bakanıma uçuş
izni verilmeyecek, Aileden Sorumlu Bakanım arabanın içine mahkum
edilecek. Biz hala 'yapmayın etmeyin' mi diyeceğiz? Arkadaşlar
kusura bakmayın. Herhalde sizi kapıda bekleten muhatabınızla bir
yere kadar pazarlık yaparsınız. Ben bu milletin izzetini, şerefini
ayaklar altına aldırtmam. Biz her türlü görüşmelerimizi yapıyoruz.
Eğer bunun karşısında AB yetkilileri bizlere adil, olumlu
yaklaşımları sürdürürlerse biz yola devam ederiz. Sürdürmedikleri
takdirde tabii ki başımızın çaresine bakacağız. Avrupa pazarı bizim
için ne kadar önemliyse biz de Avrupa için çok önemliyiz, belki de
daha fazlası.
EKONOMİDE YAPISAL REFORMLARI KESİNTİSİZ YÜRÜTMEMİZ
GEREKİYOR
Hayatın her alanı gibi ekonomi de çok çok önemli. Yapısal
reformların kesintisiz sürdürmek gerekiyor. Bugünün Türkiyesinin
1990'lı yılların Türkiyesinden çok daha sağlıklı, başarılı olduğu
açıktır. Geleceğin Türkiyesini bugünkünden daha güzel yapmanın yolu
yine reformlardan geçiyor. Standartların yükseldiği bir yerde
yerinde saymak gerilemek demektir. Dün hayal etmekte dahi
zorlanacağımız dev projelere başlıyor, bitiriyor, hizmete alıyoruz.
Altyapıyla ilgili olarak dünyanın en gelişmiş ülkeler ile şöyle
kendimizi masaya koyalım, onların yanına yanaştık, bu konuma
geldik. Daha çok şeyler yapmamız lazım. Bizim dünya çapında
bilinen, tanınan, değer üreten markalara ihtiyacımız var. Siyasi
irade olarak biz bu konuda işadamlarımızın arkasında olduğumuzu her
fırsatta ifade ediyoruz.
YERLİ OTOMOBİLDE İSTEDİĞİMİZ NOKTAYA GELEMEDİK
Yerli otomobilde arzu ettiğimiz noktaya gelemememizden üzüntü
duyuyorum. TÜSİAD üyelerinden bu konuda cesaretli bir atılım
bekliyorum. Eğer şu salondan bir babayiğit çıkartamıyorsak dükkanı
kapatıp gitmemiz lazım.Özel sektörümüz ihtayça duyduğu alanlarda
kendi altyapısını kurmasının önünde hiçbir mani yoktur. Eğitim bir
gönül, bir adanma işi. Sadece ekonomik faaliyetle yaklaşmak
yanıltıcı olur. Hindistan, Rusya, Kuveyt, Çin ve ABD seyahatlerinin
bize gösterdiği çok önemli bir gerçek var: Yol ve kuşak forumu.
Orta koridorun güçlü bir ülkesi oan Türkiye yarınlarda çok daha
farklı bir yerde olacak. Asya ülkeleri sıradan ülkeler değil.
Uzakdoğu ülkeleri sıradan ülkeler değil. Nüfusu gözönünde
bulundurduğumuz zaman gelecek orada yatıyor.
SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ ONLARA CEVAP VERMEK
ZORUNDAYIZ
Terör örgütleriyle, ekonomik sıkıştırmalarla bizi coğrafyamızdan
kazımak isteyenlere cevap vermek zorundayız. Sözün bittiği
yerdeyiz. Biz Gaziantep'teki DEAŞ saldırısı olana kadar hep
sabrettik. 53 vatandaşımız öldürüldükten sonra artık duramadık.
Cerablus'u sildik, süpürdük. El Rai'den de DEAŞ'ı attık. Dabık'tan
da temizledik. El Bab'a kadar indik. Orada ne işiniz var gitmeyin
dediler. Dedik ki gideceğiz. Münbiç'e yöneldik. ABD-Rusya ve
Türkiye olarak insani yardım başlığı altında orası kuşatma altına
alındı. Baktık ki Rakka operasyonunda çok hassas. Biz dedi dedik
ki, "Terör örgütüyle yapacağınız operasyonda sizlerle beraber
olmayız hayırlı olsun" dedik. Ama şunu da söyledik, eğer bu terör
örgütleri bizim ülkemize yönelik herhangi bir tehdit oluştururlarsa
biz angajman kurallarından kaynaklanan haklarımızı kullanır
gereğini yaparız. Bunu da şimdiden peşinden söylüyoruz. Bu hakkı
angajman kurallarından alırız, hiç kimseye danışmayız,
konuşmayız.
OHAL KONUSUNDAKİ ENDİŞELERİNİZİ ANLAMAKTA
ZORLANIYORUM
OHAL konusundaki endişelerinizi anlamakta zorlanıyorum. OHAL bizim
sanayicilerimizin, işadamlarımızın neyini engelliyor. Şu andaki
işlevini engelliyorsa oturur, onu konuşuruz. Böyle bir şey
sözkonusu değil. Biz göreve geldiğimizde Güneydoğu'da OHAL vardı.
Bakınız Fransa OHAL ilan etti. 10-15 terörist ortaya çıktı orada
bir operasyon yaptılar. Bunun üzerine OHAL ilan edildi. Ama bizde
ülkemizin yıkılmasına, milletimizin adeta tamamıyla yok edilmesine
yönelik bir operasyon yapıldı. 249 şehidimiz var, 2 bin 193 gazimiz
var, biz hala diyoruz ki OHAL'i kaldıralım. Herşey huzura, refaha
kavuşmadan OHAL'i kaldıramayız.