Erdoğan: Türkiye kendisini kullandırmaz
Yeni yasama yılı açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin terörle mücadelede her türlü işbirliğini açık olduğunu belirterek, “Ancak şunu da herkes bilmelidir ki Türkiye, geçici çözüm arayışlarında, kendisini kullandıracak bir ülke değildir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TBMM'nin yeni yasama yılı
açılışında konuşuyor.
Erdoğan'ın konuşması sırasında promter kullnması ise TBMM tarihinde
bir ilk oldu. Önceki yıllarda TBMM açılış konuşması yapan hiçbir
cumhurbaşkanı promter kullanmazken, sadece 2009 yılında TBMM'de
konuşan ABD Başkanı Obama promter kullanmıştı.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
5. yasama yılının ülkemiz milletimiz ve demokrasimiz için hayırlı
olmasını diliyorum. 12 Haziran 2011 yılında yapılan seçimlerin
ardından Meclis son derece başarılı ve gayretli performans
gerçekleştirdi.
Milletin kürsüsünde Türkiye'nin halk tarafından seçilen ilk
Cumhurbaşkanı olarak sizlere sesleniyor olmaktan dolayı gurur
duyuyorum. Türkiye Cumhuriyeti hepimizi gurur duyacağı demokratik
olgunluğa erişmiştir.
Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafında seçilmesi geçmişte yaşanan
tartışmaları ortadan kaldırmıştır. Seçilmiş bir cumhurbaşkanı ve
seçilmiş hükümet uyum içinde hizmet üretmeye devam edecektir.
"TBMM'Yİ ŞEKİLLENDİRECEK YEGANE VASITA
SANDIKTIR"
Sandık her meselenin çözüm yeridir. Milletin kararı her kararın
üzerindedir. TBMM'yi şekillendirecek yegane vasıta sandıktır.
TBMM'ye istikamet çizmek için sandık dışındaki her yol gayri
meşrudur. Çok partili siyasi tarihimize baktığımızda kendisini
millete anlatabilen her siyasi görüşün sandıktan çıktığı, TBMM'de
temsil edildiği görülecektir. Son yıllarda yapılan seçimler çok net
göstermişti ki millet iyi ile kötüyü ayırabilecek hakemdir.
Millet anlamaz ve karar veremez gibi yaklaşımları benimseyenlerin
dönemi kapanmıştır. Siyasetin kendini vesayetten kurtarması
kaçınılmaz hal almıştır. Siyaset en az bu millet kadar cesur olmalı
üzerinde tüm baskılara bertaraf etmelidir. Sorunlara siyasetin
dışında çözüm aramak milli iradeye karşı ümmetsizliktir.
"KENDİLERİNİ YOK EDERLER"
Siyaset sokaklarda hakimiyet kurmak isteyen şiddete boyun eğerse
kendi varlığı inkar etmiş demektir. Sorunları Meclis'te siyasette
ya da millete giderek sandıkta çözmek varken şiddetten medet
umanlar kendileri yok sayarlar.
Geçmişte Türkiye bunu yaşamıştır. Ortaya çıkan sonuçları hepimiz
yaşadık. Siyaseti ve milli iradeyi tehdit eden terör ve şiddet
eylemleri karşısında en başta siyasetçinin karşı durması ve siyesi
partilerin buna karşı durması gerekir.
"POLİSE TAŞ ATAN SİYASET ANLAYIŞI DA…"
Sokak eylemlerini teşvik eden, polise taş atan siyaset anlayışı da
kendini inkar eden çaresizlik gösteren bir siyaset anlayışıdır.
Türkiye'deki her meselenin çözüm ve karar yeri TBMM'dir.
İnanıyorum ki bundan sonra da Meclis'in ve siyasetin saygınlığı
muhafaza edilecektir. Yakın siyesi tarihimiz göstermiştir ki
demokrasi ve özgürlük ortamı Türkiye'nin varlığını tehdit eden
değil güçlendiren mekanizmalar olmuştur.
Atılan her demokratikleşme adımı toplumun farklı kesimlerini
birbirine yaklaştırmıştır. Demokrasinin standartları yükseldikçe
kardeşliğimiz güç kazandıkça ekonomimiz büyümüş Türkiye bu sayede
yüzde 5 büyüme rakamını gerçekleştirmiştir.
Farklı dil ve lehçelerin okullarda öğretilmesinin önü açılmış
Türkiye parçalanmamış daha da bütünleşmiştir. İnançları ifadesi
kalktıkça Türkiye daha mutlu daha mesut ve özgüvenli ülke konumuna
yükselmiştir.
"İNTERNETİN İSTİSMAR EDİLMESİ TEPKİSİZ KALINACAK BİR DURUM
DEĞİL"
Başörtüsü yasağını kalkması toplumun normalleşmesini sağlamıştır.
Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğü sağlam bir zemine kavuşmuştur.
İnternet yaygınlaştırılmış öğrencilerimize dağıtılan bilgisayarlar
sayesinde internet günlük hayatı ve eğitimin ayrılmaz parçası
haline gelmiştir. İnternetin istismar edilmesi elbette tepkisiz
kalınacak bir durum değildir.
"İSRAİL SALDIRISINDA 16 GAZETECİ ÖLDÜRÜLDÜ"
Ulusal ve uluslararası karalamalar çerçevesinde ülkemizin hedefe
konması haksızlıktır. İsrail'in son Gazze saldırısında 16 gazeteci
öldürülmüştür. Bu dünyadan yeterli tepki almazken Türkiye'nin bu
konuda haksız eleştirilere maruz kalması üzerine düşünülmesi
gereken bir meseledir.
Çözüm sürecinin Türkiye'nin istikbali, kardeşliği ve demokrasi
açısından önem taşıdığını vurgulamak isterim.
"TARİH, ÇÖZÜME DOĞRU KARARLI ŞEKİLDE AKARKEN…"
30 yıldır devam eden şiddet ortamı bazı istisnai girişimlere rağmen
2 yılda farklı bir mecraya girmiştir. Son günlerde sergilenen çözüm
serinin sabote etmeye yönelik tahrik girişimleri sadece ve sadece
bu girimlerin sahiplerine zarar verecektir. Tarih, çözüme doğru
kararlı şekilde akarken tüm siyasi partilerin sürece destek
olmaları önemli bir sorumluluktur.
Çözüm sericinde nihai hedef şiddetin her türlüsünün dışlanmasıdır.
Siyasi partiler kararsızlığı bir kenara bırakarak çözüme katkı
sunmanın mücadelesinde olmalıdır. Unutmamalıdır akan kan bizim
gençlerimizin kanıdır. Bunun durdurmakta bu Meclis'in ve her
kesemin sorumluluğudur.
"YENİ TÜRKİYE ÇOĞULCUDUR"
Yeni Türkiye 23 Nisan 1920'nin özünü yeniden kavramış o çeşitliliği
yeniden hayata geçirmiş bir Türkiye'dir. Yıllardır bu toplumda
ötekileştirilen, demokratik taleplerini siyasete
iletebilmektedirler. Bazılarının kutuplaşma olarak gördükleri şey
kimlikleri kendini ifade edebilmeleridir. Yeni Türkiye
çoğulcudur.
Tabiatıyla yeni Türkiye'ye bir direnç de söz konusudur. Türkiye'nin
yeni sosyolojisi karşısında bu direncin başarı şansı olmadığı
kesindir. Vesayet eski Türkiye'nin özelliğidir.
"DEVLET İÇİNDEKİ PARALEL YAPI SİYASETEN MAHKUM
OLMUŞTUR"
Paralel yapı devlet aygıtı kullanarak siyaseti şekillendirme
arzusundadır. Siyaset bu vesayet girişimine taviz veremez. Devlet
içindeki paralel yapı siyaseten mahkum olmuştur. Son iki seçim
paralel yapı ve destekçilerinin siyaseten tasfiyesidir.
"YARGI MENSUPLARI YARGIYI TESLİM ALMA GİRİŞİMİNE DUR
DİYECEKLERDİR"
İlkesi kuralı ahlakı olmayan bir yapı kimseye fayda sağlamaz. Yeni
Türkiye devlet içinde otonom yapılara çetele asla prim
vermeyecektir. Özellikle yargı içinde bir çetenin bir şebekenin güç
kazanmasına önce yargıyı ardından da tüm toplumu dizayn etmeye
çalışmasına göz yumulmayacaktır. İnanıyorum ki önce yargı
mensupları yargıyı teslim alma girişimine dur diyeceklerdir.
Bu Meclis ve bu çatı altındaki hiçbir milletvekili tehdide,
tuzaklara asla boyun eğmeyecektir. TBMM inanıyorum ki gelecek
nesilleri de örnek alacağı duruş sergileyecek paralel yapının
girişimlerini boşa çıkaracaktır.
Polatlı'dan top sesleri duyulurken bu Meclis cesaretle Kurtuluş
Savaşı'nı idare etmiş. Kazanmış Gazi bir Meclis olmuştur. 77
milyonun talebi olan yeni anayasa artık bir an önce
yapılmalıdır.
"HERKES SUSABİLİR AMA TÜRKİYE'NİN BÖYLE BİR SEÇENEĞİ
YOKTUR"
Meclis'teki bütün partiler bir araya gelmeli yeni bir anayasayı
yazabilmelidir. Yeni anayasa daha fazla geciktirilmemelidir. Büyük
çalkantıların yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Türkiye'nin
komşumuz olan hiçbir ülkenin iç işlerine müdahale etme arzusu ya da
topraklında gözü yoktur. Bölgenin huzur ve güveni doğrudan doğruya
Türkiye'nin huzur ve güvenini ilgilendirmektedir. Bölgedeki
gelişmeler hakkında herkes susabilir ama Türkiye'nin böyle bir
seçeneği yoktur.
Büyük devlet sınırlarını dünyaya kapatan değil sınırlarını ötesine
gönlünü açabilen krizlerde inisiyatif alan bir devlettir. Türkiye
seyirci bir devlet olamaz.
Vatandaşlarımız IŞİD'in elindeyken oradaki vatandaşlarımızın
hayatını tehlikeye atacak açıklamaların yapılması doğru olmamıştır.
Ne topraklarımızda ne bölgemizde hiçbir terör örgütüne sempati ile
bakmamız söz konusu olamaz. Teröre karşı verilecek mücadelede
işbirliğine açığız. Ancak bilinmelidir ki Türkiye geçici çözüm
arayışlarında kendisini kullandıracak bir ülke değildir.
Türkiye'nin önerilere dikkate alınmalıdır.
BM Güvenilk Konseyi'nin reforme edilmesi ertelenemez bir
ihtiyaçtır. Her durumda Türkiye tezleri savunmaya devam
edecektir.
Şam yönetimini derhal uzaklaştırılması Suriye'nin toprak
bütünlüğünün korunması, herkesi kucaklayan bir yönetiminin tahsis
edilmesi önceliğimiz olacaktır. Merhum Özal bu kürsüden konuşma
yaptığında Körfez'de önemli gelişmeler yaşanıyordu. O gün "Özal
karasız tutum sergilememiz söz konusu olamaz" dedi. Merhum Özal'ın
uyarı ve arzularını ne kadar önemli olduğunu tüm Türkiye
anladı.
TBMM gündemine gelmesi beklenen tezkerelerin de bu anlayış
kapsamında değerlendirileceğine inanıyorum. 100 yılın ardından
bölgemiz yeniden şekillenirken Türkiye seyirci kalacak
değildir.
Kimden gelirse gelsin kime yönelirse yönelsin şiddetin her şekline
karşı mücadele veriyoruz. AB'ye tam üyelik hedefi Türkiye'nin
stratejik bir hedefidir. Türkiye 2023 hedeflerine doğru emin
adımlarla ilerliyor. 12 yıl önce telaffuz edildiğinde
gerçekleşeceğini ihtimal verilmeyen nice hedef bugün gerçeğe
dönüştü.
"GERİLİME KUTUPLAŞMAYA VE KAMPLAŞMAYA SARF EDİLECEK TEK BİR
SANİYEMİZ YOK"
Sayın başkan, değerli milletvekilleri gerilime kutuplaşmaya ve
kamplaşmaya sarf edilecek tek bir saniyemiz yok. Yasaklar
kısıtlamalar değerlerin inançları üzerindeki baskılar toplumu
huzursuz etmekten başka amaca hizmet etmemiştir. Dünyanın küresel
krizin etkisinde olduğu dönemde Türkiye bütün bu krizlerden
kazançlı çıkacak tecrübeye sahiptir.
İktidar da muhalefette böyle bir anlayışla kader ortaklığı yaparak
ülkenin hizmetinde olmak zorundadır. Halkın seçtiği ilk
cumhurbaşkanı olarak anayasanın verdiği yetkiler çerçevesinde
hizmete devam edeceğimi belirtmek isterim.