Diyanet personeline sosyal medya uyarısı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birçok provokasyonun sosyal medya üzerinden yapıldığını görüyoruz. Biz tüm kamu görevlilerimizin bu mecraları son derece dikkatli kullanmaları gerektiğini her fırsatta ifade ediyoruz. Özellikle Diyanet personelimizin kendilerini sosyal medyanın girdabına kaptırmamaları gerekiyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birçok provokasyonun sosyal
medya üzerinden yapıldığını görüyoruz. Biz tüm kamu
görevlilerimizin bu mecraları son derece dikkatli kullanmaları
gerektiğini her fırsatta ifade ediyoruz. Özellikle Diyanet
personelimizin kendilerini sosyal medyanın girdabına kaptırmamaları
gerekiyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle
din görevlileri ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir araya geldi.
Program Kur'an-ı Kerim okunması ile başlarken, Cumhurbaşkanı
Erdoğan Batman'da şehit olan 7 asker için salonda bulunanlardan
Fatiha istedi. Erdoğan, "Bu mücadelemizi kararlılıkla hiç
aksatmadan sürdüreceğiz. Şehitlerimizin, gazilerimizin kanlarını
yerde bırakmayacağız. Bu olaylar bizim hırsımızı da, düşmanımıza
olan kinimizi de daha da artırmaktadır" dedi.
15 Temmuz gecesi okudukları salalar ve ezanlarla milleti darbeye
karşı kıyama çağıran tüm din görevlilerine teşekkür eden Erdoğan,
imamların, müezzinlerin, vaiz ve müftülerin haftalarını tebrik
etti.
"TEMENNİ EDİYORUM Kİ BİRÇOKLARININ HİDAYETİNE VESİLE OLUR
İNŞALLAH"
Bir televizyon programında Almanya'nın Köln şehrinde yeni yapılan
caminin görüntülerini izlediğini belirten Erdoğan,
"Almanya'daki Almanlar şuanda bu camimizi yoğun bir şekilde
ziyaret ediyorlarmış. Gerçekten mutlu olduk. O ziyarete gelen
Almanlar, hoca efendi Kur'an-ı Kerim tilavet ediyor, onlar da diz
çökmüş dinliyorlar. Temenni ediyorum ki birçoklarının hidayetine
vesile olur inşallah. Ortada güzel bir eser var. Müessiri de
hakikaten güzel bir eser ortaya koymuş. Gerek o eyaletin valisi,
gelmiş geçmiş belediye başkanlarına da şahsım ve milletim adına
teşekkür ediyorum. Böyle bir yerde böyle bir imkan hasıl ettikleri
için bu teşekkürü bildirmeyi Müslüman'a yakışan bir görev telakki
ettiğim için söylüyorum" diye konuştu.
"BÜTÜN CAMİLERİMİZİN KAPISININ AÇIK OLMASI
GEREKİR"
Diyanet camiasının 140 bini aşan meslek personeli sayısı olduğunu
belirten Erdoğan, "Bir kardeşiniz olarak, özellikle bir
konuyu işlemeden geçemeyeceğim, 140 bin kişilik bir ordu, bu asla
hafife alınamaz. ‘Acaba biz inancımızı bu ülkede yaşamak ve
yaşatmakta niye başarılı değiliz?' sorusunu kendimize sormamız
lazım diye düşünüyorum. Bu konuda kendimizi çek etmemiz lazım. Bir
yerde bir eksiğimiz var. Böyle bir ordunun olduğu yerde, ‘içinizden
hayırlı bir toplum çıksın, hayrı, güzeli tebliğ etsin.' Bu
tebliğler yapıldığı halde acaba neden biz beklediğimiz neticeyi
alamıyoruz? Öyleyse daha fazla çalışmamız lazım. Çocukluğuma doğru
gittim, ‘mahallemizde halkın en çok güvenliği kimlerdir?' diye
sorduğumuzda, imamdır, muhtardır. Şimdi bu bağlar neden koptu. Bu
bağları yeniden tesis edemez miyiz? Bunun üzerinde biraz çalışmamız
gerekiyor. 140 bin kişilik ordu ülkemizin çehresini değiştirmelidir
diye düşünüyorum. Zira bütün o olumsuzluklardan Allah'ın izni ile
bize düşen görevler var, ama siz gönüllerin fatihi olmanız
gerektiği için bunu söylüyorum. Cuma hutbelerimizde, günde 5 vakit
namazlarımızla, bunun üzerinde düşünmemiz lazım. ‘Acaba arkamda
niye cemaat yok, arkamda niye bir saf yok', bunların üzerinde
düşünmemiz lazım. Rahmetli babam, her akşam beni camideki hocama
gönderirdi, okuldan çıkar akşam oraya giderdim. Takipçiydi, yanlış
yaparsam hakkımdan gelirdi, gitmem gerekirdi. Bu konularda bizim
ailelerle münasebetlerimizin de sıcak ilişkiler halinde devamının
sizler tarafından tesis edilebileceğine inanıyorum. Bunu yapmamız
lazım. Hanım hocaların bulundukları mahallelilerin anneleri ile
ilişkilerini geliştirmesi lazım. Sadece ‘ben hocayım, maaşımı
alayım, önümdeki 20-30 tane öğrenciye ders vereyim', bunlar yeterli
değil. ‘Acaba camilerimizin kapıları namazın dışında kapatılmalı mı
kapatılmamalı mı?' bu soruyu kendimize sormamız lazım. Sadece
Sultan Ahmet'in, Süleymaniye'nin, Kocatepe'nin kapısının açık
olması bize yetmez, bütün camilerimizin kapısının açık olması
gerekir. Hocalarımızın da aralarındaki görev dağılımı ile nöbetleşe
bu işi götürmeleri lazım. Buna ihtiyacımız var. Hep beraber bu
seferberliği bugünün mevzusuna uygun olarak sürdürmemiz lazım. Bu
milletin er veya geç sığınacağı en önemli yer camilerimizdir. Cem
olacağımız, toplanacağımız yer orası. Bunu sevdirmemiz, başarmamız,
bunu yapmamız lazım. Bizde üzerimize düşeni yapacağız. Bunu çok
daha seri hale getireceğiz" şeklinde konuştu.
"ZAMAN ZAMAN CENAZE NAMAZLARINDA GÖRÜNMEK SURETİYLE BU
MİLLETİ ALDATMAYA KALKMA"
Bugün dini eğitim-öğretim olmak üzere her alanda özgürlük ortamına
kavuşmanın asla kolay olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Bu ülke baskının o dayanılmaz boyutlara ulaştığı o zor
dönemleri unutmamıştır. Milletçe minarelerimizden Ezan-ı
Muhammedinin ‘Allah-u Ekber' nidalarına hasret kaldığımız günleri
gördük, tren yolculuklarında, ahırlarda gizli saklı bir şekilde
Kur'an-ı Kerim öğretildiği dönemlere şahit olduk. Milletin
cenazesini yıkayacak gassal dahi bulamadığı, yazdığı kitaplardan
dolayı alimlerimizin darağacına gönderildiği utanç sahnelerine
şahitlik ettik. Başörtüsü taktığı için evlatlarımızın üniversite
kapılarından geri çevrildiği, sakalı, sarığı dış görünüşü sebebiyle
insanlarımızın tahkikata uğradığı, imam hatip okullarının
kapılarına kilit vurulduğu sahneleri gördük. Şimdi çıkmış ezandan
bahsediyor, Kur'an'dan bahsediyor. Sen ne anlarsın ezandan,
Kur'an'dan. Sadece milleti aldatmak için çıkıp, bir tarafta ezan,
bir tarafta Kur'an diyeceksin, evet yine diyorum, yine diyeceğim,
onunla onu bir araya getirme. Zaman zaman cenaze namazlarında
görünmek suretiyle bu milleti aldatmaya kalkma. Bu millet artık o
mazideki dönemde değil, o tarih oldu. Uyanan bir milletimiz var.
Milletin inancının bizzat bu ülkenin kimi idarecileri tarafından
iltica, gerilik emaresi kabul edildiği dönemleri yaşadık ve bundan
dolayı yargılandık, güçlü bir iktidar partisi olmamıza rağmen
kapatılma ile karşı karşıya kaldık. Gerekçesi irtica. Bunu yaşadık.
O dönem bu ana muhalefetin başındaki zat, ‘Ankara'da yargı
mensupları varmış' diyerek açıklama yaptı, bunları gördük.
Camilerimizi ahıra çevrildiği, satıldığı, hep belgeleri elimizde
var, kapısına zincir vurulduğu, Ankara gibi şehirlerimizin yeraltı
mescitlerine mahkum bırakıldığı süreçlere şahit olduk. Gençliğimde
geldiğimde burada Kocatepe inşaat halindeydi, apartmanların bodrum
katlarında namaz kılıyorduk, cami yoktu. Bir Maltepe, bir de Hacı
Bayram. Böyle bir dönem. Neler yazdılar neler. Şiire bak, ‘Ey
Samsun'da karaya çıkan ilah, merhaba' gibi abuk sabuk ifadelerle
cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal'in de istismar edildiği
dönemlere tanıklık ettik. Yapanlar belli, bu ana muhalefetin
mahrecinde olanlar. Bu dönemlerde insanımızın inancı ile bağını
korumak için alimlerimiz, ilim, irfan ehli hocalarımız gerçekten
büyük mücadeleler verdi. Bu mücadeleyi verenlerin hepsinden Allah
razı olsun. Susturamadılar, Kur'an'ı yok edemediler, ezanı yok
edemediler, edemeyecekler inşallah" ifadelerini
kullandı.
"GENÇLERİMİZİN AYAKLARI GÜN GEÇTİKÇE CAMİLERDEN DAHA FAZLA
SOĞUYOR"
Son yıllarda şartların iyileşmesi ile birlikte hayat biçiminin ve
tasavvurunun değişime uğradığının altını çizen Erdoğan,
"Modernleşme geleneklerimizle beraber dini
hassasiyetlerimizin de örselenmesine sebep oluyor. Yeni iletişim
araçlarının gündelik hayatımızın merkezine oturduğu bir garip
dönemdeyiz. Teknolojik imkanlar bir taraftan hayatımızı
kolaylaştırırken diğer taraftan insani ilişkilerimize zarar
veriyor. Bugün birçoğumuzun televizyona ve telefona ayırdığımız
zaman evine, eşine, çocuğuna, anne ve babasına ayırdığı zamanı
aşabiliyor. Sadece beşeri ve sosyal ilişkilerimiz değil, dini
yaşantımız da bu süreçten etkileniyor. Gençlerimizin ayakları gün
geçtikçe camilerden daha fazla soğuyor. Ülkemizin pek çok yerinde
cami cemaatimizin yaş ortalamasının artmasının, sayısal bakımdan da
azalmasının sebebi budur. Hem modernleşmenin getirdiği dünyevileşme
hem de camilerimizin yeni şartlara adapte olamaması böyle bir
manzarayı ortaya çıkartmıştır. FETÖ ve DEAŞ gibi yapıların topluma
sirayet edebilmesinin sebebi de manevi boşlukların ilgili
kurumlarımız tarafından doldurulamaması. Şayet gençler, yaşadıkları
savrulmaların çözümünü yanı başındaki camide değil de başka yerde
arıyorsa ortada yanlış giden bir şey vardır demektir"
açıklamasında bulundu.
"BİRBİRİMİZDEN KOPTUK, CEM OLAMIYORUZ"
Camilerin önemini anlatan Erdoğan, "Birbirimizden koptuk,
cem olamıyoruz. Bir araya gelemiyoruz. Bunu yeniden başarmamız
lazım. Nasılsa kalp insanı ayakta tutan ana organsa, mabedlerde
toplumu diri tutar, canlı tutar, ayakta tutar" dedi.
Vaaz ve hutbe dilinin gençlerin anlayacağı dilde olması
gerektiğinin altını çizen Erdoğan, "Din görevlilerimiz ne
suretle olursa olsun ötekileştirici, insanımızın bir kesimini
dışlayıcı ifadelerden uzak durmalıdır. Bu senelerce mezhep, meşrep
ve etnik temelli kavgalar yaşadı. Birileri aramızdaki farkları
kaşıyarak bizi birbirimize düşürmeye, komşuyu komşuya kırdırmaya
çalıştı. 1970'lerin sonunda kimi şehirlerimizde bu projeler
maalesef başarılı oldu. Müslüman aynı delikten ikinci tez
ısırılmaz. Bizler de o karanlık günlerin tekrar yaşanmasına müsaade
edemeyiz. Bu konuda siz kardeşlerime önemli görevler düşüyor. Öte
yandan birçok provokasyonun sosyal medya üzerinden yapıldığını
görüyoruz. Biz tüm kamu görevlilerimizin bu mecraları son derece
dikkatli kullanmaları gerektiğini her fırsatta ifade ediyoruz.
Özellikle Diyanet personelimizin kendilerini sosyal medyanın
girdabına kaptırmamaları gerekiyor. Sizler herkesten daha fazla
titiz ve dikkatli olmalısınız. Camilerimizi kötülemek, din
görevlilerimize kara çalmak için fırsat kollayanlara bekledikleri
fırsatı vermemeliyiz" diye konuştu.
"SİZLER İMAMSINIZ, FETÖ'NÜN İMAMI DEĞİL"
Konuşmasının sonunda din görevlilerine seslenen Erdoğan,
"Biz din görevlilerimizden milletimize rehberlik etmesini
bekliyoruz. Sizler imamsınız, FETÖ'nün imamı değil. O ismi de nasıl
bulmuşlar, biliyorlar, ihanet şebekesi çalışıyor. Gereği yapılıyor,
yapılacak. Bu yönde yaptığımız çalışmalarda tüm imkanlarımızla
sizlerin yanında olmayı sürdüreceğiz. Böyle büyük bir ailede kimi
zaman hata yapanların, yanlışa düşenlerin, görevi hakkı ile yerine
getirmeyen olması doğaldır. Ancak, sizlerin aranızdaki bu çürük
elmaları temizlemeniz önemlidir" şeklinde konuştu.
(İHA)