Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın Mevlid Kandili mesajı
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Aziz milletimizin ve âlem-i İslam'ın Mevlid gecesini tebrik eder, Mevlid-i Nebi'nin birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı pekiştirmeye vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ederim" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Aziz
milletimizin ve âlem-i İslam'ın Mevlid gecesini tebrik eder,
Mevlid-i Nebi'nin birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı
pekiştirmeye vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz
ederim" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Mevlid Kandili
münasebetiyle yayınladığı mesajda, "19 Kasım 2018 Pazartesi
günü sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.s.)
yeryüzüne teşriflerinin yıl dönümüdür. O, Yüce Allah'ın insanlığa
gönderdiği son peygamber ve bütün insanlığın rehberidir. Ahlaki
değerleri ve erdemleri kaybeden insanlık, onun gelişiyle tekrar
hak, hukuk, merhamet, güzel ahlak gibi değerlerle buluşmuştur.
Cehaletin, zulmün hâkim olduğu, merhametin, erdemin, hikmetin
kaybolduğu, güçlünün zayıfı ezdiği bir çağ, onun gelişiyle ilmin,
adaletin, şefkatin aydınlığında asr-ı saadete dönüşmüştür. Cahiliye
girdabında yolunu ve değerlerini kaybeden insanlar, onun peşinden
giderek, kardeşliğin, ahde vefanın, güzel ahlakın ve bütün iyi
davranışların en güzel örnekleri olmuşlardır" ifadesini
kullandı.
"SÜNNETİ GÖZ ARDI EDEREK İSLAM'IN ANLAŞILMASI VE YAŞANMASI
MÜMKÜN DEĞİLDİR"
"Onun gelişiyle bireysel, toplumsal ve evrensel düzeyde
zihin, fikir ve ahlak planında tarihin en büyük inkişafı ve
dönüşümü yaşanmıştır" diyen Erbaş, şöyle devam etti:
"Rabbimiz onu bizlere, 'şahit, müjdeleyici, uyarıcı' ve
'dosdoğru yol üzere gönderilmiş bir elçi' olarak tanıtmaktadır.
Kur'an-ı Kerim'e göre Peygamber Efendimizi sevmek Allah'a itaatin
ölçüsüdür ve o Allah'a ve ahiret gününe kavuşmaya iman edenler ve
Allah'ı çokça zikredenler için en güzel örnektir. Bilinmelidir ki
Hz. Peygamber'in sünneti, Kur'an'ın hayata dönüşmüş şeklidir.
Kur'an'dan sonra İslam'ın ikinci temel kaynağıdır. Dolayısıyla onu
göz ardı ederek İslam'ın anlaşılması ve yaşanması mümkün değildir.
Mevlid-i Nebi'yi anmak, aynı zamanda savaşlar, yoksulluk ve
ümitsizlik gibi devasa sorunların kuşattığı yeryüzünü yeniden
adalet, merhamet ve muhabbetle tanıştırmanın yolunu ve yöntemini
anlamaktır. Peygamber Efendimizi hakkıyla tanımak güzel ahlakı,
kardeşliği, ahde vefayı, merhameti, dostluğu, cesareti, adaleti,
erdemli davranışı, başkasının iyiliği için çalışmayı, Allah'a
kulluğu, gerçek manada özgürlüğü anlamak demektir. Bugün yeryüzü
onun getirdiği değerlerle buluşursa insanlık huzuru yaşayacaktır.
Dünyayı İslam'ın şefkat, merhamet, hakkaniyet, güzel ahlak ve bir
arada yaşama ilkeleriyle tanıştırmak ise son Peygambere ümmet
olmanın onurunu yaşayan müminlerin iman ve kulluk
sorumluluğudur."
Bu itibarla Mevlid-i Nebi'nin aynı zamanda Müslümanlar için bir
tefekkür ve muhasebe iklimi olduğunu vurgulayan Erbaş şöyle devam
etti:
"Sözler, fiiller, idealler ve sorumluluklar dairesinde
bütün bir hayatın rahmet Peygamberinin hayatı ve sünneti ekseninde
muhasebeye tâbî tutulmasıdır. Gönüllerdeki peygamber aşkını, hayata
Peygamber ahlakı, kulluk sorumluluğu ve ümmet bilinci olarak
taşımaktır. Bu vesileyle aziz milletimizin ve âlem-i İslam'ın
Mevlid gecesini tebrik eder, Mevlid-i Nebi'nin birlik, beraberlik
ve kardeşlik duygularımızı pekiştirmeye vesile olmasını Yüce
Rabbimizden niyaz ederim."
(İHA)