"Diktatör görmek isteyen..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siz bakmayın bazılarının AK Parti'yi tek adamlıkla suçlamalarına. Bu ülkede diktatör görmek isteyen bir gecede 15 milletvekiline, partisine, kamuoyuna hiçbir makul gerekçe göstermeden siyaset mühendisi ürünü yöntemlerle zorla parti değiştirenlere bakmalıdır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siz bakmayın bazılarının AK
Parti'yi tek adamlıkla suçlamalarına. Bu ülkede diktatör görmek
isteyen bir gecede 15 milletvekiline, partisine, kamuoyuna hiçbir
makul gerekçe göstermeden siyaset mühendisi ürünü yöntemlerle zorla
parti değiştirenlere bakmalıdır" dedi.
AK Parti Genel Merkezi'nde Genişletilmiş İl Başkanları
Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefeti
eleştirerek, "Ecdadımıza hakaret ederek mi hizmet
edecekler, terör örgütleri ile kol kola gezerek mi ülkemizi
güçlendirecekler, her türlü karanlık oyunun başrolüne talip olarak
mı devletimizin önünü açacaklar, Mecliste birbirlerine milletvekili
ikram ederek mi milli iradeyi yüceltecekler, Türkiye'yi buldukları
her fırsatta yabancılara şikayet ederek mi karşı karşıya
bulunduğumuz iç ve dış tehditlerin üstesinden gelecekler?"
dedi.
Partili yetkili kurulları ile istişarenin önemine değinen Erdoğan,
"Erken seçim kararında, o dar zamanda tüm istişare
kanallarını harekete geçirdik" dedi. Genel başkan olarak
görevinin milletin ortak çıkarlarına ve beklentilerine en uygun
çözümleri bulmak olduğunu kaydeden Erdoğan, "Siz bakmayın
bazılarının AK Parti'yi tek adamlıkla suçlamalarına. Bu ülkede
diktatör görmek isteyen bir gecede 15 milletvekiline, partisine,
kamuoyuna hiçbir makul gerekçe göstermeden siyaset mühendisi ürünü
yöntemlerle zorla parti değiştirenlere bakmalıdır. 15 milletvekili,
bunları millet seçti sen seçmedin, sen bunları ağlatarak kendi
evinden kabul edemeyeceği bir yere gönderiyorsun. Diktatörler bunu
yapar" diye konuştu.
24 Haziran seçimlerinin durduk yere ortaya çıkmadığını, Türkiye'nin
bu noktaya tarihi hadiselerin ardından ulaştığının altını çizen
Erdoğan, yönetim sistemi değişikliği için MHP ile yakın ve verimli
bir işbirliği yaptıklarını kaydetti. Seçim ittifaklarını hukuki
zemine kavuşturarak milletin karşısına şeffaf bir şekilde
çıkılmasına imkan sağladıklarını kaydeden Erdoğan, "Ana
muhalefet partisinin eskiden beri sergilediği ‘hadi seçime gidelim'
tarzındaki kuru sıkı efelenmelerini yenilen pehlivan güreşe
doymazmış hesabı açıkçası ciddiye almıyorduk. Ancak MHP'nin yaptığı
erken seçim çağrısı, ülkede üzerinde önemle durmamız dikkatle
değerlendirmemiz gereken farklı bir iklimin oluşmasına yol açtı.
Esasen Cumhurbaşkanı ve hükümet olarak bizim önümüzde milletimizden
aldığımız yetki ile kullanabileceğimiz daha 1,5 yıl vardı, 1,5 yıl
daha koltuğumuzda oturabilirdik. Ama dert koltuk değil. ‘Hodri
meydan' mı diyorsun, işte meydan, çık. Bizim idealimizi seçimleri
vaktinde yapmaktı, ama şartlar bizi erken seçim çağrılarını daha
fazla karşılıksız bırakamayacağımız bir noktaya getirdi. Uzun
süreli erken seçim havasının ülkemize ve milletimize çok ağır
maliyetleri olacağı için bu gündemi Türkiye'nin önünden kaldırmaya
karar verdik. Böylece 17 Nisan'da yapılan çağrıya 18 Nisan'da
cevabımızı tarihiyle birlikte vererek ülkemizi bu önemli
tartışmadan çıkartmış olduk" şeklinde konuştu.
"MUHALEFETİN BU ÜLKEDE SOROS'LARI ÇOKTUR"
"24 Haziran seçimlerindeki stratejimizin esasını
milletimize olan güven oluşturuyor" diyen Erdoğan, geçen
7-8 günde yaşanan hadiselerin millete kimlerin kendisine
çalıştığını, kimlerin oyun peşinde koştuğunu gösterdiğini kaydetti.
Erdoğan, "Bunun en güzel cevabını 24 Haziran'da benim
milletim sandıkta demokratik bir şekilde verecektir. Bizim için
önemli olan karşımızda kimlerin olduğu önemli değildir, bunu
gündeminizde bile tutmayın. Asıl önemlisi bizim milletimize ne
diyeceğimiz, milletimizle nasıl kucaklaşacağımızdır. Biz AK Parti
olarak buna göre kendi takvimimizi belirledik, bütün birimlerimiz
yoğun çalışma ile yolumuza devam ediyoruz" ifadelerini
kullandı.
"Yaşanan gelişmeler 24 Haziran seçimlerinin de ülkemizde
bir süredir her hadisede kendisini gösteren bir mücadele ile
geçeceğine işaret ediyor" diyen Erdoğan, bunun yerli ve
milli anlayış içinde olanlarla, ülkenin ve milletin tüm çıkarlarına
karşı olmayı siyasetteki varlık gayesi haline getirmiş olanlar
arasında yapılan mücadele olduğunu kaydetti. Erdoğan,
"Şimdi tüm umutlarını 24 Haziran'a bağladılar. Muhalefetin
bu ülkede Soros'ları çoktur. Bunlar içeriden değil sadece, aynı
zamanda dışarıdan destekli Soros'lardır. Bunların kim olduğunu,
hangi kaynaklardan beslendiğini iyi biliyoruz"
açıklamasında bulundu.
"O DA SAĞ OLSUN KIRMIYOR BİZİ GELİYOR
ARKAMIZDAN"
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bakıyorsunuz ana muhalefetin başındaki zat kendisine göre
cumhurbaşkanı tanımı yapıyor. Bu tanıma en iyi uyan insansın.
Senden daha iyisi olur mu? Sen bu tanımın ta kendisisin.
Yumuşaksın, ekonomiyi iyi biliyorsun, gel aday ol. Hala
arayıştasın, bulamadın mı bir tane? Bulamazsın, çünkü senden daha
iyisi yok. Sende her numara var. Akşam başka, sabah başkasın.
SSK'yı ne hale getirdiğini bilmeyen yok. Asabiyet, sinirlenmek
buysa sende var. Rahatlıkla grup toplantında bütün partililerini
kovup dışarı atabiliyorsun. Çok yumuşaksın. Bunların ne projeleri
var, ne vizyonları var, ne renkleri var. Cumhurbaşkanı adayı
belirlemek için yaptıkları mesainin yarısını, ‘bu kişi milletin
karşısına çıktığında ne söyleyecek, cumhurbaşkanı olduğunda ne
yapacak?' sorularının cevaplarına haşretseler belki daha çok mesafe
katedecekler. Biz yaptığımızı konuşuyoruz, peki senin çıkaracağın
aday neyi konuşacak. Senin yaptığın gibi kuru kuru vaatler yapacak.
Artık benim milletim bu dümenlere gelmiyor. Senin çıkaracağın aday
veya ana muhalefet, milletime sesleniyorum, bunlar eğitimle ilgili,
sağlıkla ilgili ne diyecekler? Kılıçdaroğlu'nun çökerttiği SSK'yı
mı anlatacaklar? Ölülerimizi bile rehin aldıkları dönemi mi
anlatacak? Bunlar ulaşımda, tarımda, adalette, emniyette, enerjide
‘ne yaptık' diyecekler. Yaptıkları hiçbir şey yok ki yapacakları
olsun. Ana muhalefetin başındakine kalsa Cudi'ye gitme, Gabar'a
gitme, Tendürek'e, Bestler'e, Kandil'e gitme, orada ne işin var,
Ankara'da otur. Bunlar hep böyle. Fırat Kalkanı, ‘ne işin var
orada', Afrin, ‘ne işin var orada'. Hatay'a niye gittin, çünkü biz
Hatay'a gittik. Şimdi yeni bir şey geldi aklıma, yürüyeceksin,
Kemal yürüyecek arkandan. Şimdi böyle bir durum var. O da sağ olsun
kırmıyor bizi geliyor arkamızdan. Ama Reyhanlı'ya değil, daha beri.
Oraya gelmesinde bile fayda var. Eksiği var, spor ve sanat camiası
yanında değildi. Olur ya bir şeyler fark edilebilir. Önümüzdeki
dönemde ‘dünya 5'ten büyüktür' iddiamızı da inşallah hayata
geçireceğiz. Bay Kemal ülkemize gelen Suriyeli mültecilere burayı
dar etti. Seçim kampanyalarında ‘ne işi var bunların burada, biz
gelir gelmez bunları geri göndereceğiz' dedi. Bunlarda vicdan yok.
Ecdadımıza hakaret ederek mi hizmet edecekler, terör örgütleri ile
kol kola gezerek mi ülkemizi güçlendirecekler, her türlü karanlık
oyunun başrolüne talip olarak mı devletimizin önünü açacaklar,
Mecliste birbirlerine milletvekili ikram ederek mi milli iradeyi
yüceltecekler, Türkiye'yi buldukları her fırsatta yabancılara
şikayet ederek mi karşı karşıya bulunduğumuz iç ve dış tehditlerin
üstesinden gelecekler?"
(Derya Yetim/İHA)