Depresyon önceden tespit edilebilecek
Ege Üniversitesinde yürütülen çalışmalarda, insanların beyin yapısındaki değişiklilerin, depresyon gelişmeden çok daha önce gerçekleştiği tespit edildi.
Ege Üniversitesinde yürütülen çalışmalarda, insanların beyin
yapısındaki değişiklilerin, depresyon gelişmeden çok daha önce
gerçekleştiği tespit edildi.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi SOCAT Beyin Araştırma Laboratuvarı
depresyon geçirmiş annelerin ve onların depresyon geçirmemiş 19-24
yaş arası kızlarının stres hormon cevaplarını ve beyin yapılarını
inceledi. TUBİTAK 1001 Programı çerçevesinde yürütülen incelemede
elde edilen veriler depresyon geçirmemiş anneler ve kızlarının
hormon cevaplarını ve beyin yapıları ile karşılaştırıldı. Bu
karşılaştırma sonucunda depresyona yatkın insanların beyin
yapısındaki değişikliler, stresli durumlara verdiği hormonal
cevaplar, depresyon hastalığı gelişmeden çok daha önce bozulduğu
tespit edildi. Çalışmanın verileri ise 4 ayrı uluslararası dergide
yayınlandı.
SOCAT Laboratuarı'nı ziyaret eden EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet
Budak, proje koordinatörü EÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Öğretim üyesi
Prof. Dr. Ali Saffet Gönül ve proje ekibiyle bir araya geldi.
"ÜLKEMİZİN SAĞLIK GİDERLERİNİN AZALTILMASINA DA CİDDİ BİR
KATKI SAĞLAYACAK"
SOCAT Laboratuarı ekibinin Türkiye'nin en ileri düzeyde beyin
araştırmaları yapan ekibi olduğunu ifade eden Rektör Prof. Dr.
Budak, "Ekibimiz, Prof. Dr. Ali Saffet Gönül ile Prof. Dr.
Çağdaş Eker'in koordinatörlüklerinde matematikçi, genetikçi, diş
hekimi, radyolog, psikolog, endokrinolog gibi farklı alanlardan
‘beyin' konusunda çalışma yürüten araştırmacıları bünyesinde
barındırıyor. Ekibimiz tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın
bir hastalık olan depresyonun erken teşhisi konusunda çalışma
yürütüyorlar. Bu çalışmalar yaklaşık 10-15 yıllık bir süreci
kapsıyor. Bugün gelinen noktada ise normal bir kişinin genetik
anlamda ya da çevresel etkiler nedeniyle depresyona girme
olasılığının ne oranda olacağını ortaya koymuş durumdalar.
Akademisyenlerimiz bu çalışmalarıyla insan sağlığına bulunacakları
faydanın yanında ülkemizin sağlık giderlerinin azaltılmasına da
ciddi bir katkı sağlayacaklar. Akademisyenlerimizi bu
başarılarından dolayı kutluyorum. Ege Üniversitesi Rektörlüğü
olarak araştırma grubumuza desteğimiz tam" diye
konuştu.
Prof. Dr. Ali Saffet Gönül ise yaygın bir hastalık olan depresyonun
genetik geçişinin bilindiğini belirterek, "Ancak,
depresyona yatkın kişilerin beyin yapı ve işlevlerinde hastalık
öncesi nasıl değişiklikler olduğu ise net olarak bilinmemektedir.
Bu nedenle SOCAT Araştırma grubu depresif anneler ile onların
hastalanmamış ama depresyona yatkın genç erişkin kızlarını,
sağlıklı anne ve kızları ile karşılaştırdı. Karşılaştırma sonucunda
yatkın kişilerde hastalıktan önce beyindeki karar verme, duyguları
yönetme ve sosyal ilişkileri düzenleme alanlarında yapısal ve
işlevsel olarak sorunlar olduğu tespit edildi. Benzer şekilde stres
hormonu kortizol salınımı yetersiz idi. Bu özellikler ise depresif
annelerde çok daha belirgindi. Bu bulgular bize yatkın kişilerde
beyin yapısı ve işlevlerinin hastalık öncesi değişmeye başladığını
ve zamanla depresyona yol açacak şiddete ulaştığını
göstermektedir" şeklinde konuştu.
"KADINLAR DEPRESYONA DAHA YATKIN"
Her kadının depresyona girme ihtimalinin yüzde 10'dan fazla
olduğunu ifade eden Prof. Dr. Gönül, "Erkeklerde ise bu
oran biraz daha düşük yüzde 6 gibi. Dolayısıyla topluma
baktığımızda her yüz kadının 8 ila 16'sının depresyonda olduğunu
görüyoruz. Yaptığımız bu çalışmalar ile depresyona girmeden bu
hastalığa yatkın olan insanları tespit edip önceden tıpkı aşılarda
olduğu gibi tedbir alınmasını amaçlıyoruz. Böylelikle bu kişilerin
depresyona girmesinin ve yıllar sürecek hem tedavi hem de
depresyonun getirdiği acı reçetenin önüne geçmek mümkün
olacaktır" dedi.
"BEYİN, DEPRESYONDAN ÖNCE DEĞİŞMEYE BAŞLIYOR"
Yapılan çalışmalarda riskli olan gruplarda beynin analizlerini
duyguların değişimi sırasında beynin işlevlerinin nasıl değiştiğini
ve strese verilen hormonel cevaplarını araştırdıklarını belirten
Prof. Dr. Gönül şöyle konuştu:
"Araştırmalarımız sonucunda gördük ki depresyon yatkın olan
kişiler daha depresyona girmeden önce strese daha yatkınlar stres
hormonlarını gerektiği gibi yükseltemiyorlar beynin özellikle
sosyal alanlarla ilgili kısımlarında karar verme ile ilgili
kısımlarında belirli küçük kayıplar var. Yine bellek alanlarında
mikro düzeyde kayıplar var. Daha da önemlisi üzüntü gibi durumlarda
beynin belirli bölümlerini aktif hale getirip harekete
geçiremiyorlar. Dolayısıyla şu net ki depresyondan önce beyin
değişmeye başlıyor. Artık elimizdeki teknolojilerle de bu
değişikliği tespit etmek ve bu değişikliği olan kişileri önceden
tedbir alabilmelerine yönelik çalışmalar yapmak mümkün hale
geliyor. Depresyon, bugün bildiğimiz kadarıyla en fazla yeti
yitimine ve en yüksek ekonomik kayba neden olan hastalıkların
başında geliyor. Eğer buradaki verileri de kullanarak depresyona
girmeyi engelleyebilirsek o zaman bu bütün ekonomik kaybın önüne
geçmek mümkün olacak."
İNTİHARLARIN İLK NEDENİ OLAN DEPRESYONDAN 350 MİLYON KİŞİ
ETKİLENİYOR
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en fazla yeti yitimine ve
ekonomik kayba neden olan ikinci hastalık olan depresyon ve benzeri
hastalıklardan dünyada 350 milyon kişi etkileniyor. Türkiye
İstatistik Kurumu verilerine göre ise 12 ay içinde 15 yaş ve üzeri
erkeklerin yüzde 7,4'ünün; kadınların ise yüzde 14,5'inin depresyon
tanısı aldığı saptandı.
İntihar sonucu ölümlerin en önemli nedeni olan depresyon sonucunda
dünyada 804 bin kişi yaşamını yitiriyor. Sayının 20 katı kişi ise
ölüm ile sonuçlanmayan intihar girişimlerine başvuruyor.
Depresyonun genetik ve çevresel etkiler sonucu ortaya çıktığı
düşünen uzmanlar, genetik etkilerin ise tüm etkilerin yüzde 40'ını
oluşturduğunu belirtiyor. Bu nedenle ailesinde depresyon geçiren
bireylerin genel topluma göre 3-5 kat daha fazla depresyona girdiği
düşünülüyor.
(İHA)