Davutoğlu: "Şişli’yi bile idare edemeyen..."
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İbret vesikasıdır, Kılıçdaroğlu 'biz büyükşehirleri nasıl yönettiysek Türkiye'yi de yönetiriz' dedi. Şimdi Şişli'yi yönetebiliyorlar mı?" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İbret vesikasıdır,
Kılıçdaroğlu 'biz büyükşehirleri nasıl yönettiysek Türkiye'yi de
yönetiriz' dedi. Şimdi Şişli'yi yönetebiliyorlar mı?"
dedi.
Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Ankara 5. Olağan
İl Kongresi'nde partililere seslenen Başbakan Davutoğlu, sözlerine
partilileri selamlayarak başladı. Başbakan Davutoğlu,
"Milli irademizin Ankara'dan sesini yükselten ilk
Meclisimizin ilk milletvekillerine, aziz istiklal yolcularına selam
olsun. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve bu
yolda gayret sarf eden bütün cumhur liderlerine selam olsun. Bu
ülkede demokrasiyi, milli iradeyi, özgülükleri hakim kılmak için
idam sehpasına yürüyen selefim Adnan Menderes'e selam olsun. 12
Eylül darbesi sonrasında özgürlükleri genişletmek için bütün
dünyaya açılan, kararlı bir şekilde yürüyen selefim Turgut Özal'a,
28 Şubat darbesine karşı Anayasa Mahkemesi'nde ve her yerde milli
iradeyi savunan Necmettin Erbakan Hocamıza selam olsun. AK
Parti'nin ilk başbakanı ve AK Parti kadrolarının içinden gelen ilk
cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül'e selam olsun. Bu salonda, bu
kürsüde, bu kutsal emaneti devraldığım, halkımızın oylarıyla
seçilen, 12 yıllık başarılarımızın mimarı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan'a, cumhurbaşkanımıza selam olsun. İlk kez bu salonda onun
gıyabında bir tören tertip ediyoruz. Dün gece kendisiyle telefonda
konuştuğumda, kongremizden bahsettiğimde sizlere de selam iletti,
selamını kabul ediniz. Bütün Ankara'ya, Ankara'nın taşına
toprağına, her bir mahallesine selam olsun" şeklinde
konuştu.
"OLAĞANÜSTÜ KONGREMİZDE OMUZLARIMA BÜYÜK BİR MESULİYET
YÜKLENDİ"
28 Ağustos'ta yine Ankara Arena Spor Salonu'nda yapılan AK Parti 1.
Olağanüstü Kongresi'ni hatırlatan Davutoğlu, "Bu salonda
Türk demokrasi tarihinin örnek bir kongresi yapıldı, olağanüstü
kongremizi yaptık. Bir vefa, sadakat, ahlak ve erdem kongresiydi.
Olağanüstü kongremizde benim omuzlarıma büyük bir mesuliyet
yüklendi. İşte bu salondan o mesuliyeti üstlendiğimde yeni
Türkiye'nin bir inşa ve ihya dönemi olduğunu ifade etmiştim ve 9
madde bu dönemin temel ilkelerini paylaşmıştım. Şimdi 28
Ağustos'tan bu yana dolu dolu 116 gün geçti. Bu heyecan, aşk bize
bir şey söylüyor; AK Parti'de heyecan, aşk ve aşkın alevi hiçbir
zaman sönmez, dava meşalesi hep ayaktadır" dedi.
"28 Ağustos'ta yeni Türkiye'nin inşa programını ilan
ederken 9 madde üzerinde durmuştuk" diyen Davutoğlu,
şunları kaydetti:
"Gelin, 116 gün sonra ne yaptığımızı bir kez daha muhasebe
edelim. Birincisi yeni Türkiye'nin zihniyet ve psikolojik alt
yapısı 'özgüven devrimi' demiştik. 12 yıl içerisinde bizim her alan
yaptığımız devrimleri taçlandıran devrim, 'özgüven devrimidir.' 12
yıl önce psikolojik ve moral olarak çökmüş, moral olarak iddiasını
kaybetmiş bir halktan 12 yıl içinde küresel lider olma iddiasındaki
yeni bir Türkiye'ye doğru yürüme kararlılığı gösteren azim içinde
bir yürüyüş başlattık. Geçen sene Gezi olaylarıyla birlikte bir
büyük provokasyon başlatıldı. Daha sonra 17-25 Aralık
kumpaslarıyla, 'çatı aday' planlamalarıyla hep milletimizin
özgüveni tahrip edildi, hep beklediler ki bütün bu tuzaklardan
sonra millet özgüvenini kaybetsin, yeise düşsün, paniğe kapılsın,
milletin temsilcileriyle millet arasına bir uçurum girsin. İzin
vermedik. 28 Ağustos'ta burada kongreyi topladığımızda size ve
milletimize verdiğimiz ilk söz, kim ne yaparsa yapsın özgüvenle
yürümeye devam edeceğiz. 116 gün içindeki Türkiye'nin atmosferine
bakınız, Kobani bahane edilerek çıkarılan olaylara birçok perde
arkası oyunlara rağmen elhamdülillah AK Parti kadroları bir şeyi
ispat ettiler ki, AK Parti ayaktayken bu partinin yücelttiği
değerler ayaktayken milletimizin özgüveni sapasağlam ayakta
olacaktır. Kimse bu özgüveni yıkmaya tahrip etmeye muktedir
olmayacaktır. Şimdi bu salondan bir kez daha haykırıyoruz. Milletle
bütünleşmiş AK Parti kadroları özgüven içinde geleceğe yürümeye
devam edecektir. Bütün Anadolu'yu dolaşıyoruz. Her yerde gördüğümüz
heyecan bütün bu tezgahların karşısında milletimizin, partimize,
hükümetimize ve en önemlisi kendisine olan güvenini hiç
kaybetmediğidir. Bu güven hiçbir zaman kaybolmayacak."
"İKİNCİ TEMEL İLKE SOSYOKÜLTÜREL BERABERLİK"
28 Ağustos'ta açıkladıkları ikinci temel ilkenin milleti bir arada
tutan sosyokültürel beraberlik olduğunu belirten Davutoğlu,
"28 Ağustos olağanüstü kongresinden sonra biz hemen il ve
ilçe kongrelerimize başladık. Ve bütün Anadolu'yu karış karış
gezmeye başladık. 28 Ağustos'tan bu yana 30'a yakın vilayetimizde
halkımızla buluştuk. Arkadaşlarımız kongre takvimini yaparken bir
prensibi kendilerine söyledim. Ve dedim ki bu milletin her bir
ferdiyle buluşmak için bir gün doğuda, bir gün batıda olacağız.
Öğleden önce doğuda, öğleden sonra batıda olacağız. Bir hafta
kuzeyde, bir hafta güneyde İç Anadolu'da olacağız. O günden bu yana
Anadolu'da halkımızla buluşuyoruz. Sembolik olarak öylesine
tercihler yapıyoruz ki bu bütünlüğü gösterelim. Adım adım, karış
karış aziz vatanımızı dolaşmaya devam edeceğiz. Aziz gençler size
soruyorum, millet yeis içindeyken Erzurum Kongresi'yle ayağa kalkan
ecdadınızın mirasına sahip çıkmaya hazır mısınız?"
ifadelerini kullandı.
"116 GÜN İÇİNDE ÇÖZÜM SÜRECİNDE KARARLI ADIMLAR
ATTIK"
"Biz 116 günde Anadolu'yu, Trakya'yı dolaşırken muhalefet
partileri kendi içlerinde mücadele etmeye başladı" diyen
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Biz birlik ve bütünlüğe yürürken onlar Ankara'da başka
oyunlar içine girmeye başladılar. Biz milli birlik ve beraberliği,
tarihdaşlığı, kaderdaşlığı bu ülkede eşit vatandaşlık hakkını ve
bilincini hakim kılmaya devam edeceğiz. 28 Ağustos'ta tam da bu
salondan ve kürsünde Sayın Cumhurbaşkanımızın emanet olarak tevdi
ettiği çözüm sürecine sahip çıkacağımızı ilan ettik. Ve Sayın
Cumhurbaşkanımız huzurunda, onun açmış olduğu milli birlik ve
beraberlik çığırını devam ettireceğiz dedik. 116 gün içinde çözüm
süreci yönünde çok kararlı adımlar attık. Daha önce Haziran ayında
çözüm süreci bağlamında çıkan yasanın uygulanması için çözüm süreci
mekanizmaları oluşturduk, Bakanlar Kurulu kararı çıkardık. Bekledik
ve istedik ki arzu ettik ve planladık ki çözüm süreci bir an önce
başarıya ulaşsın ancak biz çözüm süreci yönünde bu kararlı
yürüyüşümüzü devam ettirirken 6-7 Ekim'de şiddet yanlıları,
vandallar, dışarıdan aldıkları birtakım talimatlarla Doğu ve
Güneydoğu'yu, büyükşehirlerimizi bir şiddet sarmalına sokmak
istediler. Zannettiler ki biz bu şiddet sarmalının esiri olacağız.
Olmadık. Hemen gerekli tedbirleri aldık. İç güvenlik reformu ve
özgürlüklerin korunmasıyla ilgili yasa paketimizi hazırladık.
Kararlı bir şekilde iki vurguda bulunduk: Kamu düzeni ve çözüm
süreci birbirinin alternatifi değildir. Hem kamu düzenini tesis
edeceğiz hem de çözüm sürecini kararlı bir şekilde yürüteceğiz. Bir
kez daha aziz milletimize teyiden söz veriyoruz ki kamu düzenini
kim tahrip etmek isterse onun karşısında çelik bir iradeyle
duracağız. Aynı şekilde çözüm süreci yönünde kim adım atarsa onunla
birlikte tam bir merhamet ve rahmet yolunda yürümeye devam
edeceğiz. Biz hep şunu söyledik, onlar tahrip etseler de biz inşa
etmeye devam edeceğiz. Onların yaktıkları, yıktıkları mekanlarda
biz gül yetiştireceğiz. Bu çerçevede kamu düzenini teminat altına
almak için gerekli adımları attık. Ayrıca bu tahribattan zarar
gören bütün vatandaşlarımızın gördükleri zararı tazmin ettik. Her
bir işyerini, kamu binasını çok daha güzel bir şekilde yeniden inşa
ettik ama durmadık. Ayrıca başta Yasin Börü olmak üzere bu şiddet
sarmalında, terör ve şiddette katledilmiş ve toprağa düşmüş,
katledilmiş bütün vatandaşlarımızın hesabını sormaya devam
edeceğiz. Yasin Börü'nün katil zanlılarını yakaladık. Herkes bir
kez daha bilsin ki bu topraklarda vatandaşlarımızın saçının bir tek
teline dokunan dahi hesabını verecektir."
"SİYASET ANLAYIŞIMIZDA ETNİK AYRIM OLMAYACAK"
AK Parti'nin siyaset ve tarih anlayışında Kürt, Türk, Zaza, Alevi,
Sünni gibi ayrımlar olmayacağını vurgulayan Davutoğlu,
"Bütün milletimiz tek bir yürek, tek bir yumruktur, tek bir
zihin ve gönüldür. Buradan bir kez daha bizi bağrına basan ve büyük
bir muhabbetle karşılayan Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Zaza bütün
kardeşlerimize, Hacı Bektaş'a, Tunceli'ye selam ediyorum. Bu
kardeşliğimizin gereği olan bütün tedbir alınacak ve
demokratikleşme çerçevesinde milli birlik ve beraberliğimizi
teminat altına alacağız. Aramıza fitne sokmaya çalışanlara karşı,
mezhep ve etnik ayrım yapanlara karşı saf saf, omuz omuza durmaya
hazır mısınız? İşte biz de bu emaneti sürdürmeye
kararlıyız" dedi.
Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üçüncü ve en önemli inşa faaliyetimizden biri olarak
siyasi alanda yapacağımız restorasyonu zikrettik. Ve dedik ki milli
iradeyi her halükarda mutlaka egemen kılacağız, hiçbir darbe ve
vesayete izin vermeyeceğiz. AK Parti kadroları son 12 yıl içinde
birçok darbe ve vesayet teşebbüsü gördü. Biz bunların karşısında
dimdik durduk, durmaya devam edeceğiz. Hepsi hesap verecek. AK
Parti ile CHP arasındaki farka bakınız. Biz kongremizi büyük bir
şölen içinde yaptık ve gene bütün illerimize, ilçelerimize gittik.
Bu siyasetin yeniden inşasıdır. CHP ise onlar da bir olağanüstü
kongre yaptı ve parçalandılar, bölünmeye başladılar. Biz her türlü
darbe ve vesayete karşıyız dedik. Kılıçdaroğlu, Meclis görüşmesinde
Mısır Darbesi'ni destekleyince kendisine sordum, 'darbelere karşı
mısınız, değilseniz çıkın ve açık bir şekilde söyleyin' dedim.
Meclis kürsüsünden 'darbecisiniz' dediğimde alındı. Ama o günden
bugüne Kılıçdaroğlu'nun ağzından 27 Mayıs darbesini kınayan bir söz
duydunuz mu? 12 Mart darbesine karşı bir şey duydunuz mu? 28 Şubat
darbesine karşı bir ses duydunuz mu? Duymadınız. Çünkü CHP'nin
zihniyet köklerinde darbe anlayışı vardır. Baktılar ki AK Parti
döneminde Türkiye'de darbe yapmak artık mümkün değil bu sefer darbe
kültürü devam ettiği için gittiler, Şişli Belediyesi'nde
birbirlerine karşı darbe yapmaya kalkıştılar."
"ÇIKIN AÇIKLAYIN"
Başbakan Davutoğlu, "Vatan hepimize emanet, hep beraber bu
emaneti omuzlayacağız. İbret vesikasıdır, Kılıçdaroğlu 'biz
büyükşehirleri nasıl yönettiysek Türkiye'yi de yönetiriz' dedi.
Şimdi Şişli'yi yönetebiliyorlar mı? Şişli'de haftalardır süren
kargaşaya Kılıçdaroğlu müdahale edebiliyor mu? Kılıçdaroğlu
liderlik gösterebiliyor mu? Melih Gökçek Başkan haklı,
Kılıçdaroğlu'nu Allah CHP'nin başından uzaklaştırmasın diyelim.
Bakınız, bir ilçede dahi birbirlerine dahi darbe yapmaktan iş
yapmaya vakit bulamıyorlar. Bir diyor ki 'eşleri de devreye girdi,
bizi tehdit ediyorlar' diyor. Diğerleri 'hayır tehdit etmiyoruz,
onlar bizim hakkımızı gasp ediyor' diyor. Bir Şişli'yi idare
edemeyen, Türkiye gibi büyük bir ülkeyi idare edebilecek beceriyi
gösterebilir mi? Zaten millet, Kılıçdaroğlu ve ekibine bu ülkede
değil 4 yıl, 4 dakika bile iktidar yüzü göstermez, onların
zihniyetini bilir" dedi.
"PARALELCİ ANLAYIŞA SESLENİYORUZ"
Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha vahimi, siyasi inşa ve demokrasi anlamında biz gayret
sarf ederken CHP ve diğer muhalefet partileri paralelcilerle
birlikte siyaseti dizayn etme çabası içindeler. Biz Türkiye'de
demokrasiyi, özgürlükleri kökleştirmeye çalışırken CHP
paralelcilerle birlikte vesayet anlayışı içinde. Bir CHP'li
milletvekili dedi ki, '30 Mart'ta paralelcilerle iş yapmak
dolayısıyla büyük hata yaptık.' İşte itiraf, işte vesika. Kendi
içinizden bu ses çıkıyor Kılıçdaroğlu. Ne tür ittifak yaptıysanız
30 Mart öncesinde çıkın açıklayın. Kimlerle omuz omuza durduysanız,
kimlerle vesayet planı yaptıysanız, çıkın açıklayın. Biz ise AK
Parti'nin Ankara Kongresi'nden haykırıyoruz. Kimlerle hesap
yaparlarsa yapsınlar, AK Parti kadroları sadece milletle birlikte
yürümeye devam edeceğiz. Paralelci anlayışa da sesleniyoruz. Sizin
vesayetçi arayışlarınız bizim dik duruşumuz karşısında iflas
edecektir."
(İHA)