Davutoğlu: ’Blok siyaseti çöktü, ilke siyaseti kazandı’
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Blok siyaseti çöktü, ilke siyaseti kazandı. Blok kavramı bir kutuplaşmadır. Bu blok kavramı içerisinde birbiriyle uzlaşamayacak her türlü görüş var.' dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Blok siyaseti çöktü, ilke siyaseti
kazandı. Blok kavramı bir kutuplaşmadır. Bu blok kavramı içerisinde
birbiriyle uzlaşamayacak her türlü görüş var.' dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, özel bir televizyon kanalında yayınlanan
programda gündeme dair açıklamalarda bulundu. AK Parti'ye karşı
kurulan blok siyasetin çöktüğünü vurgulayan Davutoğlu,
"Blok siyaseti çöktü, ilke siyaseti kazandı. Blok kavramı
bir kutuplaşmadır. Bu blok kavramı içerisinde birbiriyle
uzlaşamayacak her türlü görüş var. Başörtü konusunda en radikal
tavrı almış olanlar da var, HDP içerisinde başörtüyle Meclis'e
gelmiş olan da var. Ulusalcı da var, bölücü de var. Milliyetçi bir
çizgiden gelen de var. MHP bu bloğu reddetti, onları bu bloğun
içerisine koymuyorum. Nihayet blok dendiğinde, gerek Türkiye'deki
paralel yapı, gerek bazı medya unsurları, gerek uluslararası medya,
AK Parti'nin kaybetmesi üzerine bir senaryo kurdukları için,
kaybetmek de ancak herkesin birleşmesiyle olacak. Böyle bir tablo
oluştu. Senin tezin ne? Bir de 12 yıllık başarı hikayesi var. Onlar
ise bütün stratejilerini bunu çökertmeye ayarladılar. Bütün
meseleleri, AK Parti dışında bir Meclis Başkanı
seçtirmekti" diye konuştu.
"KOALİSYONA BAŞLARKEN, OLMASIN DİYE
BAŞLAMAMALI"
Erken seçimden önce koalisyon oluşturmak için çabalayacaklarını
belirten Başbakan Davutoğlu, "Benim dış politikadaki
tutumumu da diplomasi müzakerelerindeki tutumumu da takip edenler
bilir. Ben işin olmayacağı ihtimali üzerine hesap yapmam. Onlarca
arabuluculuk görüşmesi yaptım, çoğu da başarı ile neticelenen.
Hatta bir keresinde, İran Nükleer Müzakereleriydi. Oraya giderken
bir gazeteci dedi ki, ‘ bunun olma ihtimali, sonunda bir metin
çıkma ihtimali çok düşük. Niye bu kadar çabalıyorsunuz.' Nihai
metin çıkmadan 1 gün önce. Kendisine dedim ki; ‘Sizce kaçtır
ihtimal.' Yüzde 5 dedi. Yüzde 5 diplomaside çok yüksek bir ihtimal
dedim. Yüzde 5 için 24 saatimi vermeye hazırım. Ertesi gün akşam
dönerken aynı gazeteci, ‘Siz yüzde 5'i yüzde 100 yaptınız' dedi.
Bunu şunun için zikrediyorum; siyasette ihtimallerin hepsini
düşünmeyen bir rejim, çözüm üretemez. Bütün ihtimalleri
düşüneceksiniz. Burada dolayısıyla yola başlarken, erken seçime
gitmek için yola başlarsanız başarılı olamazsınız. Yani niyetiniz
ne ise sonuç oraya gelir. Niyeti düzgün olmayanın akıbeti hayır
olur mu? Şimdi meclis başkanlığında niyeti düzgün olmadığı için
onların akıbetleri de hayır olmadı. Bizim niyetimiz düzgün, akıbet
hayır. Şimdi burada da koalisyona başlarken, olmasın diye
başlamamalı. Öyle olsa günlerdir niye istişare edelim, niye bir
sürü komisyon kuralım, niye çalışma yapalım. Bunların hepsinin biz
koalisyon kurmak üzere; ama kimle olur, nasıl olur, hangi zamanda
olur, hangi ilkeler etrafında olur bunlar müzakere sonucu
olur" ifadelerini kullandı.
Milletin verdiği karara saygı duyacaklarını kaydeden Davutoğlu,
"Her şeyi yaparım millete saygısızlık yapmam. Benim
gönlümden ne geçtiği önemli değil, milletin gönlünden ne geçtiği
önemli. Millet bize ‘hükümet kur' dedi. Ben tutup da millete dönüp,
‘ya sen hata yaptın, haddini bil, bize niye böyle dedin' demem.
Milletin dediğini yapmaya çalışırım ama karşı taraf yapmıyor da.
Sonuçta erken seçime gideceksek onu da millet takdir eder ben
takdir etmem" dedi.
"KİMSE CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINI KOALİSYON GÖRÜŞMELERİNİN
PARÇASI HALİNE GETİRMEMELİDİR"
Cumhurbaşkanlığı makamının koalisyon görülmelerinin parçası haline
getirilmemesi gerektiğine dikkat çeken Davutoğlu, "Sayın
Cumhurbaşkanı ile biz her konuyu saatlerce görüşüyoruz. Hiçbir
zaman iletişim sıkıntısı ya da eksikliği olmadı. Bana kanaatlerini
beyan etmiştir. Tabi bunlar bende muhafız kanaatlerdir.
Cumhurbaşkanımızın kanaatlerinden de tecrübelerinden de istifade
etmek, Cumhurbaşkanlığı makamına saygının ve Sayın Cumhurbaşkanıyla
olan hukukumuzun da doğal sonucu. Ama nihayetinde Sayın
Cumhurbaşkanımız, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'dır. Mesela
dünkü grup toplantısında, kimse Cumhurbaşkanlığı makamını koalisyon
görüşmelerinin parçası haline getirmemelidir ve koalisyon
görüşmelerinin bir unsuru değildir. Onun kanaatlerini aktarması, bu
kanaatler yönünde bir irade beyanı anlamına gelmez, nihayetinde
koalisyon çalışmalarını yürütecek olanlar, siyasi parti
liderleridir" şeklinde konuştu.
"HERKESİN SÜRECİN PARÇASI OLDUĞU BİR FORMÜL
PEŞİNDEYİZ"
Hükümet oluşturmanın, sadece AK Parti'nin sorumluluğu olmadığını
söyleyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Bu hepimizin meselesidir. Bana görev verildi diye tek
başıma benim çözebileceğim bir mesele değil. Kimseye bir şey
dayatmam. Kimsenin de bana bir şey dayatmasına izin vermem. Gücümün
farkındayım ve bunun için de 258 kişilik bir gruba sahip olarak
Meclis Başkanlığı'nı aldık. Ama bu gücü de karşı tarafa bir şey
empoze edecek, dayatacak şekilde kullanmayacağımızı da herkes
bilmeli. Bütün liderlerle bir ilk tur görüşmesi yapmayı planladım.
Yani bir partiyle görüşüp bir netice almayınca diğer partiye
gitmek, bence diğer partiye yapılmış bir haksızlık olur. Önce bütün
partilerle bir ön görüşme yapmanın siyasi olarak da etik olarak da
daha doğru olduğu kanaatindeyim. Çünkü bu memleketi hükümetsiz
bırakmama görevi hepimize verildi. Herkese bu şansı vermek lazım.
İlk turdaki görüşmelerden sonra, hangi partiyle daha yoğun bir
görüşme olacağını muhakeme edip gördükten sonra, orada ilerleriz.
Sonra ikinci bir tur yapılabilir. Nihayetinde herkesin sürecin
parçası olduğu, kimsenin ‘biz sürecin dışında kaldık' demeyeceği
bir formül peşindeyiz. Biz halkın oy verdiği hiçbir partiyi sürecin
dışında görmeyiz ama istişare olarak hangi partiyle koalisyon
yapacağımıza dair kanaat bize ve muhatabımız olacak partiye
aittir."
"ADALET ESASINA DAYANMAYAN HİÇBİR GÜÇ PAYLAŞIMI BAŞARILI
OLAMAZ"
Koalisyon kurulması halinde bakanlıkların nasıl paylaşılacağı
konusunda AK Parti'nin tutumu hakkında bilgiler veren Başbakan
Davutoğlu, "Koalisyonu bir güç paylaşımı olarak görmemek
lazım. Önce neleri birlikte yapabileceğimizin, neleri öncelik
olarak ele alacağımızın tespiti lazım. Sonra tabi konu
Bakanlıklara, kurumlara gelir. Ben geçmiş koalisyon protokollerini
de inceliyorum, niye başarılı olup, olamadıklarına bakıyoruz.
İsrail-Suriye görülmeleri yapılırken, 2006'dan 2008'e kadar, o
görüşmenin perde gerisi sürecini yönetirken, 90 yıllarda, daha
önceleri yapılan bütün İsrail-Suriye görüşmelerinin tutanaklarını
ve hatıratlarını okumuştum. Önce atmosfer ve iklimi görmek lazım
ama benim kanaatim önce psikoloji. Psikolojik alt yapısı iyi
kurulmamış hiçbir ilişkinin formel kurallara bağlanan çerçevesi
işlemez. Bu ortam hazırlandığı zaman, ilkesel çerçeve oturduğunda
bakanlıkların dağılımı problem olmaktan çıkar. Ama bakanlıkların
dağılımından başlarsanız, bir güven ortamı yoksa orada koalisyon
çalışması çöker. Adalet esasına dayanmayan hiçbir güç paylaşımı
başarılı olamaz. Bazı konuları basına yansıtarak tepkimizi ölçmek
istiyor olabilirler.Dönüşümlü Başbakanlık, bakanlıkların yüzde 50
paylaşımı… Kusura bakmasınlar; bu matematiğe de aykırı, mantığa da
aykırı, psikolojiye de aykırı, siyasi ahlak yaklaşımına da aykırı.
Milletin vermediği hiçbir şeyi kimseye biz vermeyiz. Millet bize
yüzde 41 verdiyse, ‘sen koalisyon kur ama gücün senin bu' demiş.
CHP de yüzde 25 aldıysa, MHP yüzde 16 aldıysa güçleri ona göredir.
Şöyle bir şey bizim zinhar kabul edeceğimiz bir tutum değil. 7
Haziran'dan bu yana son derece uzlaşmacı bir tavır sergiledik diye
koalisyona muhtaç bir parti değiliz. Koalisyona en az ihtiyaç
hisseden biziz. Ülkenin hükümete ihtiyacı olduğu için biz bu çabayı
gösteririz. Yoksa AK Parti'nin hemen koalisyon yapalım diye bir
zorunluluğu, mahkumiyeti yok. Ama ülkenin kaybedecek bir vakti yok.
Bizim bir an önce, işleyen bir ekonomiye, işleyen bir hükümete
sahip olmamız lazım. Herkes bu sorumluluk içinde hareket etmeli.
Kimse olmayacak şeyi talep ederek süreci uzatmasın" diye
konuştu.
(İHA)