Davutoğlu: "Avrupa’nın geleceği biz olmadan yazılamayacak"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Avrupa bizim asli coğrafyamızdır ve Türkler Avrupa'nın asli unsurlarıdır. Avrupa tarihi bizim arşivlerimiz olmadan yazılamaz, Avrupa'nın geleceği de biz olmadan yazılamayacak" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Avrupa bizim asli
coğrafyamızdır ve Türkler Avrupa'nın asli unsurlarıdır. Avrupa
tarihi bizim arşivlerimiz olmadan yazılamaz, Avrupa'nın geleceği de
biz olmadan yazılamayacak" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, televizyonlarda 'Yeni Türkiye Yolunda'
adıyla yayınlanan halka seslenişinde, "Değerli
vatandaşlarım, tekrar hayırlı akşamlar diliyorum. Bu yılın ilk
ayının sonunda birlikteyiz. Eskilerin güzel bir tabiri vardır,
güzel başlangıçtan sonra hep akıbet hayır ola denir. Öncelikle
vatandaşlarımıza hitap ederken hep bir ay içinde ülkemizin ve
Avrupa'nın değişik köşelerinde vatandaşlarımızla buluşmamız aklıma
geldi. 9 vilayetimize ziyarette bulundum bu ay içinde. Ülke dışında
Avrupa'da da yurt dışı temaslara da ayrıca değineceğim ama 5 ayrı
şehirde vatandaşlarımızla kucaklaştık. Çok zorlu günler sonrasında
ne zaman vatandaşlarımızla kucaklaşsam ya da şimdi sizlerle olduğu
gibi hitap etme imkanı bulsam yeniden enerjiyle doluyorum. Bu
aslında siyasetin, devlet hayatının en önemli prensibi. Enerjiyi
halktan alacaksınız ve enerjinizi halk için
kullanacaksınız" diye konuştu.
Ay içinde Mersin, Osmaniye, Aydın, Muğla, Tekirdağ, Diyarbakır,
Batman, İzmir ve Manisa'da ziyaretlerde bulunduğunu hatırlatan
Davutoğlu, şunları söyledi: "Dikkat ederseniz ülkemizin her
köşesi, toplumumuzun her kesimi, güzel coğrafyamızın her dağı ve
tepesiyle, nehriyle buluşmak demek bu. Aydın'da Menderes Irmağının,
Diyarbakır'da Dicle Nehrinin kenarında vatandaşlarımızla
kucaklaştık. Aydın'da efeler karşıladı bizi zeybeklerle, Muğla'da
yiğit kardeşlerimizle buluştum. Osmaniye'de yörük obaları büyük bir
yörük şenliğinde bizi bir araya getirdi, Mersin'de Akdeniz
sahilinde Akdeniz'in sıcaklığıyla kucaklaştık. Nasıl Osmaniye'de
yörük obalarının şenliğinde buluşmuşsak, Diyarbakır'da, Batman'da
Kürt, Zaza aşiretlerinin güzel zılgıtlarıyla karşılandık her yerde
sevinç vardı, coşku vardı, kutluk vardı. Bir tarafta Tekirdağ'da
Evlad-ı Fatihan, diğer tarafta Batman'da Evlad-ı
Resul."
İzmir'de Cumhuriyetimizin yıldız yükselen şehri, Manisa'da
Osmanlı'nın şehzadeler şehri. Her biri bize ait, her biri bizden
bir şey söylüyor. Ne zaman zorlukla karşılaşsak her biri sanki
manen sesleniyor ve biz buradayız diyor."
Siyaset ve devlet sorumluluğunun güzel tarafının bu olduğunu
anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Nasıl
vilayetlerimizde böylesine bir birlik, beraberlik içinde
kucaklaşmışsak Avrupa'ya gittiğimdeki tekrar tekrar bütün
vatandaşlarımıza selamlarımı iletiyorum. Zürih'te, Brüksel'de,
Berlin'de al bayraklarla Avrupalı salonları dolduran
gurbetçilerimiz bu kez bir tek vilayetin değil, Türkiye'nin her
yanından aynı kaderi paylaşan kardeşler olarak salonlardaydı. Ortak
iki şey vardı bütün bu ziyaretlerde farklı lehçelerde bile olsa
aynı yürekten dua ve salonları, meydanları dolduran al
bayrağımız"
"Hiç unutmuyorum, Muğla'da Şâhidî Hazretlerinin huzuruna
çıkarken yol kenarına gelmiş olan 90 yaşlarında bir nine yatalak
halde beni beklediğini söyleyerek dualar etmişti" diyen
Davutoğlu, "Diyarbakır salonunda ise bu kez yine 90
yaşlarında bir dedenin Kürtçe değişlerle dualar ettiğini
söyledi.
Davutoğlu, bu duaları aldıklarını belirterek "bu yola
çıkmışken işte her ay seslendiğimizde arkamızda artık 77 milyonu da
aşmış olan bu ay ki istatistikle nüfusumuzun gücünü hissediyoruz.
İzmir'le, Diyarbakır, Tekirdağ'la, Batman arasına psikolojik duvar
örmeye çalışanlara fırsat vermesin. Al bayrağımızı bir büyük sembol
olarak Avrupa'da yüreklerinde ve ellerinde taşıyan gurbetçilerimize
güç versin kuvvet versin. O gurbetçilerimiz ki 70'li yıllarda
dövize çevrilir mevduatlarla bir yekun içinde sayılıp, çiziliyordu.
Şimdi ise arkalarında G-20 Dönem Başkanlığını üstlenen küresel bir
gücün, Türkiye'nin varlığını hissediyorlar" dedi.
"ARKANIZDA KUDRETLİ VE ŞEFKATLİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ
VAR"
Türkiye'nin her köşesindeki, Avrupa'nın her şehrindeki vatandaşlara
bir kez daha seslenmek istediğini belirten Davutoğlu, şunları
söyledi: "Hiç merak etmeyiniz, arkanızda kudretli ve
şefkatli Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Siz uyurken dahi,
uyumayan, rüyasında sizlerle beraber olan, size hizmet etmek için
gece gündüz çalışan temsilcileriniz var. Bundan emin olunuz, hiçbir
ırk, mezhep, din ayrımı gözetmeden bütün vatandaşlarını bağrına
basan bir siyaset anlayışı var. Bugün geçen günlerde bir görevli
arayarak bir yakınınız arıyor şöyle bir talep için dediğinde şunu
söyledim, benim artık yakınım 77 milyon, 77 milyon yakınım var
ayrıca özel bir yakınım yok. İşte bizim yaygınlaştırmak
istediğimiz, bir muhabbet tohumu gibi bu topraklara ekmek
istediğimiz siyaset anlayışı bu"
"BİZ, MERHAMET SİYASETİNİN BUGÜNKÜ
TEMSİLCİLERİYİZ"
Yine bu ay içinde gayrimüslim vatandaşların dini temsilcileriyle
bir araya geldiklerini söyleyen Davutoğlu, sözlerini şöyle
sürdürdü: "Geçen ay hatırlarsanız Alevi cemaatimizin
entelektüel ve dini öncüleriyle bir araya gelmiştik, hep beraber
sohbet ettik. Gayrimüslim vatandaşlarımızın dini temsilcilerimizle
Diyanet İşleri Başkanımızla birlikte çok güzel bir akşam sofrasında
birlikte bu toprakların ortak kültürü üzerine konuştuk. Müslüman,
Hıristiyan, Yahudi, Sünni, Alevi, Türk, Kürt, Arap ve Balkan,
Kafkas, Ortadoğu kavmi, lehçesi, dili bizim dilimizdir. Bu
topraklar bağrına bastığı insanlara merhamet aşılayan topraklardır.
Biz merhamet siyasetinin bugünkü temsilcileriyiz"
"HAZRETİ PEYGAMBERE DÖNÜK HERHANGİ BİR HAKARETE HİÇBİR
ZAMAN SESSİZ KALMADIK, KALMAYACAĞIZ"
Paris'te teröre karşı Fransız halkıyla dayanışma için tertiplenen
yürüyüşten bahsetmek istediğini hatırlatan Davutoğlu, şunları
söyledi: "Evet, Türkiye olarak biz her zaman teröre karşı
çıktık, terörden en çok muzdarip olmuş bir millet olarak teröre
hiçbir yerde, hiçbir gerekçeyle prim vermedik. Paris'te dünya
liderleriyle birlikte yürürken aslında Türkiye adına, İslam dünyası
adına hiçbir terör faaliyetinin İslam'la özdeşleştirilemeyeceği
gerçeğini haykırmak için oradaydık. Orada Fransa İslam Konseyi
temsilcileriyle görüştüğümde şunu söylediler, sizin buradaki
mevcudiyetiniz bize güç verdi. Yarın işlerimize daha bir başımız
dik gideceğiz. Ama burada şuna da dikkatinizi çekerim, Paris'te de,
dünyanın her yerinde de alemlere rahmet olan Hazreti Peygambere
dönük herhangi bir hakarete hiçbir zaman sessiz kalmadık,
kalmayacağız. Fikir özgürlüğü, karşılıklı saygının başladığı yerle
başlar. Birbirine saygı duymayan, inançları muhabbetle
karşılamayan, inanç farklılıklarından nefret üretmeye çalışan
herkese karşı tavrımız açık ve net olacak. Nitekim Paris'ten,
Berlin'e geçtiğimde aynı gün sadece siyasi görüşmeler yapmadım.
Ayrıca Berlin merkezinde Mevlana Camisindeki bundan birkaç ay önce
bir yatsı namazında yakılan camide yaptığım açıklamayla oradaki
vatandaşlarımızla, Müslüman kardeşlerimizle her ırktan buluştuğumda
söylediğim şeyi tekrar söylüyorum, eğer Avrupa bir gün gerçekten
barışa ve huzura kavuşacaksa bu ancak ve ancak İslam dininin
Avrupa'nın asli unsurunu kabul etmekle bu
gerçekleşebilir."
Almanya Başbakanı Angela Merkel'le ikili görüşmeler yaptıklarını ve
Merkel'in de 'İslam Avrupa'nın otantik asli dinidir' diyerek bu
görüşü teyit ettiğini anlatan Davutoğlu, Merkel'e orada teşekkür
ettiğini ifade etti. Ayrıca Almanya'yla Yüksek Düzeyli İşbirliği
Konseyi mekanizmasının kurulduğunu belirten Davutoğlu, Rusya'yla,
Yunanistan'la, Irak'la olan mekanizmayı Almanya'yla da ihdas
ettiklerini dile getirdi.
BRÜKSEL ZİYARETİ
Almanya'da yaptığı bu görüşmeleri tamamlar mahiyette bu kez
Brüksel'e gittiğini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Brüksel'de biliyorsunuz Avrupa Birliğinde geçen yıl içinde
bir yönetim değişikliği oldu, aynen Türkiye'de olduğu gibi. Nasıl
Sayın Cumhurbaşkanımız halk oylarıyla seçilerek görevine
başlamasının ardından ben Başbakanlığı üstlenmişsem, Avrupa'da da
yeni konsey ve komisyon başkanları göreve başlamıştı. Onun için
aslında Ekim ayında görevi alır almaz yani 62. Hükümeti kurduktan
sonra ilk Bakanlar Kurulu'nda Avrupa Birliği Bakanımıza Ocak ayını
Avrupa ayı ilan ediyorum ve Avrupa'nın büyük merkezlerine giderek
Avrupalı meslektaşlarımızla görüşmek ve Avrupa Birliği
perspektifimizi bir kez daha Avrupa'nın kalbinde haykırmak
istiyoruz demiştim, nitekim programlar ona göre cereyan
etti."
Brüksel'de, yeni Konsey Başkanı Sayın Tusk ve yeni Komisyon Başkanı
Sayın Juncker ile çok faydalı görüşmeler yaptıklarını anlatan
Davutoğlu, şöyle konuştu: "Orada yaptığımı görüşmelerde de
vurguladım, burada da sizlere hitaben tekrar teyiden söylemek
istiyorum, Avrupa bizim asli coğrafyamız ve Türkler Avrupa'nın asli
unsurlarıdır. Avrupa tarihi bizim arşivlerimiz olmadan yazılamaz,
Avrupa'nın geleceği de biz olmadan yazılamayacak. Üyeliğimize engel
çıkarabilirler, birçok psikolojik duvar örmeye çalışabilirler,
İslam karşıtları, Türk karşıtları Avrupa'da birçok faaliyet içine
girebilirler, ama ne tarihi gerçeği örtebilirler ne bizim irademizi
gölgeleyebilirler. Biz Asya'da gerdiğimiz yayı, Avrupa
istikametinde attığımız okla bütünleştiriyoruz. Afrika'ya doğru
gönderdiğimiz selamla, bütün bir Afro-Avrasya Kıtasının merkez
ülkesi olarak her yerde al bayrağı dalgalandırmaya ahdetmişiz.
Önümüze çıkarılan engelleri irademizle aşarız, önümüze örülen
psikolojik duvarlara merhametimizle aşarız. Hiçbir şey bizim bu
kararlı tutumumuzu değiştirmemize sebep olmayacaktır. Brüksel'de
tekrar bütün dosyaları gözden geçirdik, ama eminim sizi ve
Avrupa'daki vatandaşlarımızı en fazla ilgilendiren husus vize
muafiyeti meselesi, bu konuda da kapsamlı görüşmeler
yaptık"
LONDRA ZİYARETİ
Başka bir ziyareti de Londra'ya gerçekleştirdiğini belirten
Davutoğlu, "Sayın Cameron'la hem ikili ilişkileri hem
bölgesel ve küresel gelişmeleri ele aldık. Bir gün içinde 10'u
aşkın toplantı da yatırımcılarla bir araya geldik, finans
kuruluşlarıyla bir araya geldik, uluslararası ekonomi örgütlerinin
analistleriyle bir araya geldik. Türkiye'ye yatırım yapan
şirketlerle tek tek görüşmeler yaptık. Size bir müjde mahiyetinde
memnuniyetle ifade etmek isterim ki, dünya ekonomisi krizdeyken
bütün bu yatırımcılar için Türkiye cazip bir yatırım havzası
halinde" dedi.
DAVOS ZİYARETİ
Başbakan Davutoğlu, Davos'ta siyasi ve ekonomik ağırlıklı
görüşmeler yaptıklarını anlatarak sözlerine şöyle devam etti:
"Şunu ifade etmek isterim Davos'ta, G-20 Dönem Başkanlığı
vasfıyla bulunduk. G-20 Dönem Başkanlığındaki perspektifimizi
anlattık. Bu perspektif içinde Türk ekonomisinin getirdiği büyük
potansiyeli ve en az gelişmiş ülkelerle, dünyanın en gelişmiş
ülkeleri arasında bir adalet köprüsü olacağımızı ifade ettim.
Gerçekten bugün dünyada ekonomik adalete her zamankinden daha çok
ihtiyaç var. Avrupa ve dünyanın her yerinde aslında aynı prensibi
haykırıyoruz. Türkiye olarak haykırıyorduk, şimdi G-20 Dönem
Başkanı olarak haykırmaya devam edeceğiz. Eğer uluslararası barış
olacaksa, uluslararası huzur olacaksa, insanlık bir kardeşlik
geleceğine hazırlanacaksa sihirli kelime açıktık adalet, adalet,
adalet"
"BUGÜN ULUSLARARASI EKONOMİK KRİZLERİN ARKASINDA
ADALETSİZLİK VARDIR"
Uluslararası ekonomik krizlerin arkasında adaletsizliğin olduğuna
dikkati çeken Davutoğlu, şunları söyledi: "Eğer Sahra Güney
Afrika'da 650 milyon kişi hala elektrikle tanışmamışken, sadece New
York'un elektrik tüketimi Afrika tüketimine yakınsa böyle bir düzen
dünyadan ekonomik düzen beklemek çok zor. Eğer mülteciler
Suriye'de, Irak'ta büyük bir çaresizlik içinde komşu ülkelere
kaçarken Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi hala
hiç bitmeyen kısır hesaplar içine girmişse uluslararası düzeni
kurmak çok zor. Davos'ta bunu haykırdık ve adaletin sözcülüğünü
yaptık ikili görüşmeler bağlamında. Ürdün Kralı Sayın Abdullah'la,
Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko'yla, Finlandiya, Malezya,
Sırbistan ve Yeni Zelanda Başbakanlarıyla ve çok sayıda
uluslararası örgüt temsilcisiyle görüşmeler yaptık, Türkiye'nin
görüşlerini anlattık. Türkiye'yle ilgili bazı karanlık çevrenin
üretmeye çalıştığı algı operasyonlarına karşı gerçeği yüzleri
haykırdık, haykırmaya devam edeceğiz. Türkiye aydınlık yüzlü
insanların, aydınlık geleceğe yürüdüğü bir ülkedir. Türkiye tarihin
derinliğinden, istikbalin aydınlığına yürüyen bir
ülkedir"
Türkiye'de de misafirleri ağırladıklarını anlatan Davutoğlu,
sözlerini şöyle sürdürdü: "Dost ve kardeş Azerbaycan'ın
Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev misafirimizdi. Dost ve kardeş Filistin
halkının Devlet Başkanı Sayın Mahmut Abbas misafirimizdi. Geçen ay
içinde AFAD'ın 5. yılını kutlama merasimine katıldığımı da hemen
ifade edeyim. Merhamet adaletle birlikte gelir. AFAD bir Türk
mucizesidir. Çok kısa bir sürede 5 yıl içinde dünyanın en önemli
yardım kuruluşlarından biri haline gelmiştir. Tekrar dünyanın her
yerinde merhametimizi taşıyan AFAD ve diğer kuruluşlarımıza
teşekkürü bir borç biliyorum. Ama bir an gözünüzde AFAD törenindeki
bir manzarayı canlandırmanızı rica ediyorum. AFAD'ın salona
getirdiği çok sayıda Iraklı, Suriyeli Yediziler, Sünniler,
Türkmenler, Araplar, Kürtler arasından çocuklar geldiğinde
hatırlarsınız kendisini kucaklamak için başımı uzattığım Rua isimli
Suriyeli kız birden alnımdan öpmüştü takdir ifadesi için. Sonra
öğrendiğimde Rua'nın annesinin Hama'da bir bombardımanda öldüğünü,
kardeşleriyle birlikte babaannesiyle Türkiye'ye sığındığını,
babasının orada kaldığını ve hiç haber alamadığını öğrendim. Şimdi
hepimiz oturduğumuz salonlarda, yanı başımızdaki evladımıza
bakalım. Rua yaşındaki kızlara ya da erkek çocuklara bakalım ve
onların sizin o sıcak atmosferdeki tebessümlerinizle, yüzünüzdeki
tebessümle beslenen güzel yüzlerine bakalım. İşte o çocuklar ile
Rua ve benzerleri arasında hiçbir fark yok. Bizim merhametimiz,
bizim şefkatimiz o kadar derin ki kendi evlatlarımızla.
Vatanlarından sökülüp atılan, rejimin ya da terörün baskısıyla
yurtlarını, evlerini terk eden o yavrucaklar arasında bir fark
görmüyoruz. Biz engin yürekli insanlarız, bütün vatandaşlarıma
teşekkür ediyorum her birinize tek tek. Dünyanın en büyük insanlık
dersini vererek bir destan yazıyorsunuz. Herkesin unuttuğu insanlık
dersini dünyaya veriyorsunuz"
"AR-GE ÇALIŞMALARI TİCARİLEŞME FAALİYETLERİYLE BİRLİKTE
YÜRÜYECEK"
Ayın hemen başında Bilim Teknoloji Yüksek Kurulunu topladığını
hatırlatan Davutoğlu, "Bu, Başbakan olarak ilk kez
Başkanlık yaptığım kurul. Türkiye'nin bütün bilim teknolojiyle
ilgili bakanlıklarını, kurumlarını, kuruluşlarını bir araya getiren
en geniş platform. Yaklaşık 7 saat onlarla Türkiye'nin bilimsel
geleceğini konuştuk. İnteraktif bir şekilde tek tek sorular sorarak
bilgi aldım. 62. Hükümetin en temel hedefi olarak bilim ve
teknolojide yeni bir hamle dönemini başlatma kararlılığını
kendileriyle paylaştım ama onlara ev ödevleri de verdim. Artık
Ar-Ge çalışmaları ticarileştirme faaliyetleriyle birlikte
yürüyecek, artık Türkiye teknoloji tüketen bir ülke değil teknoloji
üreten bir ülke olacak" dedi.
"MİLLİ SAVUNMA SANAYİSİNE SAHİP OLMAYAN ÜLKELERİN
BAĞIMSIZLIK İDDİALARI SADECE SLOGAN VE KAĞITTA KALIR"
Davutoğlu, savunma konusuna da değinerek konuşmasını şöyle
sürdürdü: "Yine bu çerçevede gururla katıldığım bir başka
toplantı Savunma Sanayi İcra Komitesi toplantısı oldu. Milli
Savunma Bakanımızla, Genelkurmay Başkanımızla yine hemen ertesi gün
takriben 6 saat süren bir toplantı da Türkiye'nin geleceğini
belirleyecek, özgürlüğünü, bağımsızlığını, onurunu koruyacak
savunma sanayi projelerini masaya yatırdık. Ve o zaman gururla
paylaşmıştım, şimdi tekrar paylaşıyorum, Türkiye'nin ilk milli
savaş uçağının ön tasarım kararını aldık. 2023'te inşallah en geç
ilk milli savaş uçağımızın prototipi üretilmiş olacak ve
semalarımızda artık sadece bizim milli savaş uçağımız uçacak.
Düşününüz yıllarca ihmal edilmiş on yıllarca, bir başka projeyi de
tamamlama kararı aldık, milli piyade tüfeği üretme projesi. Ayrıca
birçok önemli kararı başlangıç noktası olarak ele aldık. Uzay
teknolojisi ve füze fırlatma sistemiyle ilgili projeleri başlatma
kararı aldık. Kendi savunmasını yapamayan, milli savunma sanayisine
sahip olmayan ülkelerin bağımsızlık iddiaları sadece sloganda
kalır, kağıtta kalır. Bizden önce hibe yardımları alan bir ülkeydi,
yani hibe yardımı şu demek, bir ülke artık benim ülke ismi vermeme
gerek yok tahmin edebilirsiniz. Benim şu silahlara ihtiyacım yok
sen alabilirsin diyor 30 yıllık, 40 yıllık tankları bize veriyor,
bizde onu modernize etmek için başka bir ülkeye gönderiyoruz. Şimdi
artık tankı biz yapıyoruz isteyene biz veririz. Savaş uçağını biz
yapacağız, semalarımızın özgürlüğünü biz koruyacağız işte büyük
Türkiye bu. Hepiniz şöyle oturduğunuz yerde sırtınızı biraz daha
gururla bulunduğunuz koltuğa ya da divana yaslayın ve şöyle geniş
bir 'Elhamdülillah' deyin. Elhamdülillah ki artık değil namerde,
merde dahi muhtaç olmayan ülkelerin vatandaşlarısınız. Bir ülkenin
geleceği nasıl savunma sanayiyle teminat altına alınırsa, huzuru ve
istikrarı da ekonomiyle teminat altına alınır."
AİLENİN VE DİNAMİK NÜFUS YAPISININ KORUNMASI EYLEM PROJESİ
Son iki ay içinde her hafta en az bir müjdeyi bir toplumsal kesimle
paylaştığını vurgulayan Davutoğlu, şunları söyledi: "Bu
müjdelerden biri bu ay içinde ailenin ve dinamik nüfus yapısının
korunması eylem projesi, planı içinde çalışan kadınlarımıza,
annelerimize süt izni hakkı olan 12 ayın üzerine bu kez biz yarı
zamanlı çalışma imkanı yani 8 saat çalışıyorsanız 4 saat
çalışacaksınız ama 8 saatin ücretini almaya devam edeceksiniz. İlk
çocuk için 2, ikinci çocuk için 4, üç ve daha fazla sayıda çocuk
için 6 aylık yarı zamanlı çalışma hakkı tanıyoruz. Sonra eğer
derseniz ki, hala ben çocuklarımı eğitim çağına kadar yanında
durmak çocuklarımın ve onlara bakmak istiyorum bu seferde kısmı
zamanlı çalışma imkanı vereceğiz, yani çalıştığınız kadar ücret
alacaksınız, ama işinizi kaybetmeyeceksiniz. Anneler ve çocuklar
artık iş hayatını birini diğerinden ayıran bir badire gibi
görmeyecek. Hayırlı evlatlar diliyoruz, hayırlı nesiller diliyoruz.
Ayrıca her anneye doğan her çocuk için, ilk çocuk için çeyrek altın
300 lira, ikinci çocuk için yarım altın takriben 400 lira, üçüncü
çocuk için tam altın yani takriben 600 lira hediye vereceğiz.
Hiçbir ayrım gözetmeden devletimizin hediyesi olarak takdim
edeceğiz. 90'lı yıllarda, daha önceki yıllarda şöyle düşünüldü.
Nüfus ne kadar az olursa külfet o kadar az olur. Şimdi biz tersini
söylüyoruz nüfus çok olsun, bereketimiz de çok olsun, kalkınmamızda
daha yüksek olsun"
ÇEYİZ HESABI
"Yine çok güzel gelenekten bugüne gelen bir başka hediyeyi,
müjdeyi paylaştık çeyiz hesabı" diyen Davutoğlu,
"Yani evliliğe hazırlık mahiyetinde çocukları için çeyiz
hesabı açtıran her ailenin 18 yaşına gelen çocuğu için bu hesapta
yatan miktarın yüzde 15'ni devlet verecek. Ta ki o günler
geldiğinde kimse zorlukla karşılaşmasın. Hazır bunu söylemişken
geçen gün inşaat sektörümüzle yaptığımız toplantı da sektörümüze ve
halkımıza bir hediye mahiyetinde verdiğim müjdeyi de paylaşmak
istiyorum. Bundan sonra ilk ev almak için bir hesap açtıran ve
orada para biriktiren herkes ev almak için peşinat yatırdığı zaman
yüzde 15 devlet desteği alacak. Yani 5 yıl süresince para
biriktiren ve peşinat için bu parayı kullanacak olan vatandaşımız
yüzde 15'te devletten para alacak. Eğer bu 4 ya da 3 yıla inerse bu
oran yüzde 12 ve yüzde 10'a inecek. Ama bu yönüyle hem konut
talebini artırmayı, hem herkesi hani evlenen herkesi gerçek anlamda
da bu sefer evlenmeye , hem konut içinde ev sahibi olmaya o anlamda
evlenmeye hazırlayacağız"
ESNAFA SESLENDİ
Davutoğlu, esnaf kardeşlerine de seslenmek istediğini belirterek
"Geçen ay içinde beni en çok mutlu eden, ama bir esnaf
çocuğu olarak da kişisel hatıralarıma götürüp rahmetli babamı
anmama vesile olan tören esnaf kardeşlerimizle bir araya geldiğim
törendi. Orada da esnaf kardeşlerimizle bazı müjdeleri paylaştım.
Bu müjdelerden birisi yüzde 50 kredi sübvansiyonu yanında,
kaybolmaya yüz tutmuş meslekler için ve 3 yıllık ustalıktan sonra
yeni iş yeri açan esnaf için faizsiz kredi veriyoruz. Hiçbir faiz
almadan yeni iş yeri açan 3 yıllık ustalara bu imkanı tanıyacağız.
Yine 600 milyonluk sübvansiyon faiz sübvansiyonu için ayırdığımız
600 milyonu, 750 milyona çıkarttık. Bu da milyarlarca ek kredi
imkânının esnafa tanınması anlamına geldi" dedi.
PERAKENDE TİCARET YASASI
Perakende Ticaret Yasası'nı Meclis'ten bu ay çıkardıklarını
söyleyen Davutoğlu, "O yasada da esnaf için her bir
alışveriş merkezinde, AVM'de en az yüzde 5 kontenjan ayrılması ve
bu kontenjanlarda da kiraların 4'te 1 nispetinde yüzde 25 olmasını
teminat altına aldık. Esnaf kardeşlerim, sizler sosyal hayatımızın,
ahlakımızın omurga kesimisiniz, omurgasısınız. Her birinize helal
ve bol rızık diliyorum. Biliniz ki artık esnafın Başbakanlık önünde
yazar kasa kırdığı dönemler bitti. Sofranız bereketli olsun Ahi
Evran öncünüz olsun. Eliniz, kapınız, sofranız herkese açık
olsun" diye konuştu.
ÇİFTÇİLERE MÜJDE
Davutoğlu, yine bu çerçevede tarım sektörü, çiftçilerle çok sayıda
müjdeyi Tekirdağ'da bir araya geldiği vatandaşlarla görüşmesinde
söylediğini kaydederek, "Ayrıca bunları Ankara'da da ifade
ettim. Her şeyden önce pirinçte KDV'yi yüzde 8'den yüzde 1'e
indiren kararnameyi imzaladık, pirinç üreticilerine müjde olsun.
Mazot desteğini yüzde 5, gübre desteğini yüzde 10 arttırıyoruz
bütün çiftçilerimize helali hoş olsun. Sertifikalı fidan desteğini
yüzde 50 artırıyoruz fidanlarınız bereketli olsun, her bir gümrah
olsun. Kırmızı mercimek, nohut, kuru fasulye gibi her evin
sofrasını süsleyen o güzel bereketli nimetler içinde prim desteğini
yüzde 100 artırıyoruz. Et ve süt ürüten işletmelere hibeleri yüzde
70 artırıyoruz. Artık tarımda her alanda mesela az bilinir ama çok
önemlidir tıbbi ıtri bitkilerde de üretiminde de yine dönüm başına
desteği 100 liraya çıkartıyoruz ve bu gittikçe yaygınlaşarak
tarımda bereketi, ziraatta, toprakta bizim kadim dostumuz olan
toprakta, aziz dostumuz olan toprakta Aşık Veysel'in deyimiyle bu
toprakta bereketi artırmaya kararlıyız. Toprak nasıl bereketliyse,
istiyoruz ki denizlerimiz de ufukla bereketli olsun"
dedi.
DENİZCİLİK SEKTÖRÜNE İKİ ÖNEMLİ MÜJDE
Geçen hafta içinde denizcilik sektörüne de önemli iki müjde
verdiğini anlatan Davutoğlu, "Bir taraftan hurda desteği
yani ya 28 yaş ortalaması, 28 olan koster filomuzu gençleştirmek
için yeni gemi üretimi için destek isteyenlere hurda desteği
vereceğiz. Eski gemiye hurdayı çıkarırken yeni gemilerle
filolarımızı güçlendireceğiz. İhracata yönelik krediler için kredi
garanti fonunu harekete geçiriyoruz. Gördüğünüz gibi hiçbir sektörü
ihmal etmiyoruz" şeklinde konuştu.
KOBİLERE MÜJDE
Hafta içinde KOBİ'lerle bir araya geldiklerini hatırlatan
Davutoğlu, şunları söyledi: "KOBİ'lerimiz işletme sayısı
itibariyle işletmelerimizin yaklaşık yüzde 99.7'sini, istihdam
itibariyle yüzde 77'sini, katma değer itibariyle yüzde 55'ni temsil
ediyor. KOBİ'ler ayaktaysa, güçlüyse hem şehirlerimiz büyüyor hem
ülke ekonomimiz büyüyor, hem de küresel rekabetimiz yükseliyor.
KOBİ'lerimizde kriz oldu mu ülke ekonomisinin toparlanması mümkün
değil, onun için KOBİ'lerimize özel önem veriyoruz ve
KOBİ'lerimizin eksiklerini tek tek tespit ediyoruz. Gördük ki
kurumsallaşma ve markalaşmada KOBİ'lerimizin desteğe ihtiyacı var.
Bu açıkladığım destek paketinde kurumsallaşma ve markalaşmayla
ilgili olarak işletme başına 150 bin Türk Lirası destek vermeye
karar verdik. Toplamda 100 milyon Türk Liralık desteği
KOBİ'lerimize aktaracağız. Yine işgücü, işbirliği ve işgücü
anlamında teknolojik işbirliği ve katma değeri artırmak için eğer
KOBİ'lerimiz bir araya gelirse, üç işletme bir araya geldiğinde
onlara 300 bin lira hibe, 1 milyon 200 bin lirada geri ödemeli yani
kredili şeklinde destekte bulunacağız. Yine KOBİ'lerimizin
teknolojik altyapısı gelişsin, inovasyon ve Ar-Ge gücü artsın diye
bu anlamda da verdiğimiz destekleri yüzde 50 artırıyoruz. Bütün bu
desteklerde kadınlarımıza ve engellilerimize de özel imkanlar
getiriyoruz"
Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:
"Gördüğünüz gibi 1 ay içinde hem Türkiye'nin her yerinde
vatandaşlarımızla kucaklaştık, hem Avrupa'da vatandaşlarımızla
kucaklaştık, çok sayıda yurt dışı temas yaptık, içeride yapısal
reformlar gerçekleştirdik ve esnafa, çalışan kadınlarımıza,
annelerimize, çiftçilerimize, denizcilerimize, inşaat sektörüne, ev
almak isteyenlere, evlenmek isteyenlere, çocuk sahibi olanlara,
KOBİ'lere velhasıl bütün vatandaşlarımıza dönük olarak acaba yeni
yıla nasıl güzel haberlerle başlatabiliriz diye büyük bir çaba
içinde olduk. Ve bunları yaparken de sakın kimse yanlış bir hesap
içine girmesin, bütçe disiplinimizi hiç bozmadık."
Türkiye'nin bütçesinin şu an hala Avrupa'nın en güçlü bütçelerinden
biri olduğunu anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bütçe açığı diye bir sıkıntımız, derdimiz yok. Hamdolsun
cari ticaret açığımız süratle düşüyor. Son açıklanan rakamlar bu
konuda büyük ümit veriyor. Ayrıca, hepiniz Ocak ayında
istatistikleri takip ettiniz enflasyon düşüyor, faizler düşüyor,
cari açık düşüyor, üretim artıyor işte bereketlenen Türkiye'nin
küresel bir güç haline dönüşmesinin ayak sesleridir bunlar değerli
vatandaşlarım ayak sesleri. Bu ayak sesleri yavaş yavaş önce ülke
içinde, sonra çevre bölgelerde, Avrupa'da, Asya'da, Afrika'da ve
dünyanın her yerinde hissedilecek duyulacak. Bu ayak sesleri siyasi
istikrarın ayak sesleridir, bu ayak sesleri toplumsal barışın,
huzurun ve kardeşliğin ayak sesleridir. Sofranız bereketli,
yüreğiniz kavi, zihniniz açık, geleceğiniz parlak olsun. Allah
birliğimizi, beraberliğimizi daim eylesin, ülkenin geleceğini kaim
eylesin."
(İHA)