Dantel Kafe ile geçmişe yolculuk
Kafede, üzerinde yılların izini taşıyan kitap, radyo, telefon, fotoğraf makinesi, saat, daktilo, pikap ile müşterilerini maziye götürürken keyifli bir zaman geçirmelerini de sağlıyor.
Kafede, üzerinde yılların izini taşıyan kitap, radyo, telefon,
fotoğraf makinesi, saat, daktilo, pikap ile müşterilerini maziye
götürürken keyifli bir zaman geçirmelerini de sağlıyor.
Ankara Kalesinde müşterilerine bir ev ortamı sıcaklığı sunan
"Dantel Kafe" 5 çocuklu bir annenin elinin değmesi
ile açıldı. Kafenin sahibi olan 51 yaşındaki Şükran Keskin, 4 yıl
önce 12 yıl boyunca topladığı eski eşya, kitap ve dantelleriyle
keyif alacağı bir kafe açarak hayalini gerçekleştirdi.
Hem bir eskici hem bir kafe olan kafede, eski plaklardan çalınan
şarkıların eşlik ettiği mekâna onlarca farklı eski eşya ve kitaplar
eşlik ediyor. Pikap, saatler, porselenler, telefonlar, abajurlar,
albümler, kutular, bir yanda duran ikinci el elbiseler bulunurken
diğer bir köşede kurulu soba ve üstünde çaylar, yemekler ile
müşterilerini bekliyor. Kafenin üst katında ise, 1960'lı yıllardan
kalan kitapların yer aldığı küçük bir sahaf yer alıyor. Ayrıca
beğenilen ürünler uygun fiyatlardan alabiliyor.
TENEKE KUTU İLE BAŞLADI
Dantel Kafe isminin veriliş hikâyesini ve eski eşya, kitap toplama
merakına anlatan Şükran Kesin, şöyle devam etti:
"Bu soru benim için en zoru. Hayatımda hiç dantel örmedim.
Normalde kadınlar gençlik döneminde dantel örmüştür. Daha sonra
dantelleri fark edince estetik geldi. Bütün dantelleri biriktirmeye
ve almaya başladım. Birkaç bavul dantelim oldu. Kafe açmaya karar
verince iç dizaynda dantel kullanırım dedim ve ismi bu şekilde
çıktı. İlk teneke kutu merakı ile başladım. Daha sonra gördüğüm her
şeyi almaya başlayınca evin balkonu, odalardan biri doldu. Kızlarım
ile artık rahat yaşamamaya başladık. Bizim burası muhabbet sohbet,
ev ortamı gibi keyifli bir yer. Elbette işin ekonomik boyutu var
ama daha çok keyif aldığım işi olduğu için devam
ettim."
Müşterilerinin eski eşyaları gördüklerine şaşırdıklarını ifade eden
Keskin, "Burası açıldığı günden bugüne buradaki yeme ve
içme ürünleri benim tarafımdan yapılıyor. Kahvaltılıklarından,
yemekte kullanacağım malzemelere kadar güvenilir olması için
uğraşıyorum. Daha çok eskici dükkanı gibi duruyor. Hem ürünlerden
satın alabiliyorlar hem de kahvaltı, yemek benzeri ürünlerin
hizmetini veriyoruz. Gelen kişiler bu durumdan memnunlar. İçeriye
girenler çok şaşırıyor. Buradaki eski parçaları gördüklerinde
"Babaannemin evinde vardı. Ben bunu hatırlıyorum"
diyorlar ve keyif alarak geziyorlar. Sadece yeme içme ortamı olsa
belki kısır kalırdı ama şimdi saatlerce burada kalıp eski parçalara
bakıyorlar. Plak koyuyorum onu dinliyorlar. Elbiseleri
deniyorlar" dedi.
VERESİYE DEFTERİ VAR
Güven, muhabbet ortamı oluştuğunu söyleyen Keskin, "Buraya
gelen kişiler aramızdaki bağ ile arkadaş, kızım, oğlum gibi olmaya
başlıyor. Haftanın yarısı tek çalıştığım için geliyorlar,
"Onu ben kaldırırım, tepsiyi ben taşırım, bulaşıkları ben
yıkarım, çayı ben koyarım" diyenler oluyor. Gelenler
üzerinde parası yoksa veresiye defterim var aldıkları ürün ya da
yediklerini oraya yazıyorum. Onlar daha sonra paraları olunca ödeme
yapıyorlar. Bir güven, muhabbet ortamı oluştuğunu" ifade
etti.
ÜST KAT 80 YILLIK KİTAPLARIN BULUNDUĞU SAHAF
Bir insanın kullanabileceği her türlü eski eşya ve kitabın olduğunu
belirten Keskin, şunları aktardı:
"Pikap, radyo, telefon, fotoğraf makinesi, mumluk, saat,
abajur, ayna, gaz lambası, daktilo, resimler, çaydanlık, porselen,
oyuncak, ayakkabılar, elbiseler ve aklınıza gelmeyen daha birçok
şey bulunabiliyor. Her hafta yeni ürünler gelmeye devam ediyor. Üst
katımızda ufak bir sahaf bölümümüz var. Genellikle ortalama 60 ile
80 yıl gerisine giden kitaplar yer alıyor."
İlk defa geldiğini ve çok beğendiğini aktaran İlkay Çördük,
"Arkadaşlarımın tavsiyesi ile geldim. Burayı çok
övmüşlerdi, Kahvaltısı çok güzel. Soba başında patatesimizi yedik,
çay içtik. Birazda da kestanemiz gelecek kış ayının vazgeçilmezi.
Benim küçüklüğümde görmediğim porselen bebekler gözüme çarptı. İlk
defa burada görmüş oldum. Genelde severim bu tür eşyaları.
Akşamları da canlı müzik sunuluyor artık zaman buldukça
geleceğim" dedi.
(Ömer Çetin - Emre Yüzügüldü/İHA)