Danıştay Başkanı Güngör: Yargı ve yargıçlar idarenin yandaşı gibi değerlendirilmemeli
Yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamamasının yargıya olan güveni olumsuz etkilediğini söyleyen Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, "Yargı kararlarına eleştiri getirilirken, yargı ve yargıçlar idarenin yandaşı ya da idarenin faaliyetlerine sürekli engel çıkaran bir güç gibi değerlendirilmemelidir" diye konuştu.
Danıştay'ın kuruluşunun 151. yılı ve 'Danıştay ve İdari Yargı
Günü' dolayısıyla Danıştay Konferans Salonu'nda tören
düzenlendi.
Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa
Şentop, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi
Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit,
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi ve yüksek yargı üyeleri katıldı.
Törende konuşan Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, 151. kuruluş yıl
dönümünü kutlayan Danıştay'ın, zamanın sınamasından geçmiş,
gelenekleri oturmuş, kurum kültürü olan, bilgi ve birikimleriyle
hukuka yön vermiş köklü bir kurum olduğunu söyledi.
Güngör, Danıştay'ın varlığını ve etkinliğini sürdürebilmesinin,
devletin ve milletin demokrasiye, adalete olan inancının en
belirgin kanıtı olduğuna işaret etti.
Danıştay'ın idari ve yargısal tüm faaliyetlerinde tabi olduğu tek
ilkenin, adalet ve hukukun üstünlüğü olduğunu belirten Güngör,
devletin temeli, medeniyet ve barışın vazgeçilmezi olan adaleti
tesis etmede asıl sorumluluğun yargı mensuplarına düştüğünü
söyledi.
Mahkemelerin, ayrım gözetmeksizin herkesin ve her kesimin hakkını,
hukukunu korumak için başvurulacak hak arama kapısı olduğunu ifade
eden Güngör, mahkemelerin nihai kararlarının anayasa ve yasalar
çerçevesinde tüm kişi ve kurumları bağladığını, kararlara uyulmak
zorunda olduğunu belirtti.
'YARGININ SAYGINLIĞININ ZEDELENMESİ, EKONOMİK, SOSYAL,
SİYASİ İSTİKRARI YIKICI ETKİLERE YOL AÇAR'
Güngör, sözlerine şöyle devam etti:
"Yargı kararlarına eleştiri getirilirken, yargı ve yargıçlar,
idarenin yandaşı ya da idarenin faaliyetlerine sürekli engel
çıkaran bir güç gibi değerlendirilmemelidir. Yargı kararlarının,
hukuki sınırlar içinde bilimsel yönden eleştirilmesi elbette
mümkündür. Yargı kararlarının, taraf menfaatlerine göre değil,
objektif bilimsel kriterlere göre değerlendirilmesinin, hukukun
gelişmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bir ülkede yargının
saygınlığının zedelenmesi, ekonomik, sosyal, siyasi istikrarın,
huzur ve barışın sağlanmasını zorlaştıracak yıkıcı etkilere yol
açar. Bu konuda gerekli özenin gösterilmesi tüm yargı mensuplarının
haklı beklentisidir."
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Adli siyasetimizde izlenecek amaç,
evvela halkı yormaksızın, hızla, isabetle, güvenle adaleti
dağıtmaktır" sözlerini hatırlatan Güngör, yargı mensuplarının
onurlu ve ağır sorumluluk gerektiren adalet dağıtma görevini en iyi
şekilde yapma gayreti içinde olduğunu dile getirdi.
'YARGILAMANIN MAKUL SÜREDE SONUÇLANDIRILAMAMASI YARGIYA
GÜVENİ OLUMSUZ ETKİLİYOR'
Güngör, idari yargının çağdaş toplumlarda hukukun üstünlüğünün
benimsenmesi, demokrasinin korunması ve gelişmesi için idari
işlemlerin temel hak ve özgürlükleri ihlal edip etmediğini
inceleyip, uygulamanın hukuka uygunluğunu denetleyerek dengeleyici
rol üstlendiğini aktardı.
Anayasa'da "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle
sonuçlandırılması" kuralının yer aldığını anımsatan Güngör,
"Yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamaması yargıya olan güveni
olumsuz etkilemektedir. Günümüzde gelişen ve değişen hukuki
ilişkilerin ortaya çıkardığı, çok sayıda farklı ihtilaf, dava
dosyalarında sayısal olduğu kadar nitelik olarak da artış meydana
getirmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
Güngör, yargının hızlı ve kaliteli hizmet vermesini sağlayacak
yapısal çözümlerin zamanında hayata geçirilmesinin önem arz
ettiğine dikkati çekti.
İdari Yargılama Usulü Kanununa 2014'te eklenen "İvedi Yargılama
Usulü"nün geç de olsa yargılama sisteminde yer aldığını anlatan
Güngör, bununla özelleştirme, ihale, acele kamulaştırma gibi
uyuşmazlıkların karara bağlanma süresinin sorun olmaktan çıktığını
söyledi.
'YARGISAL DENETİMİN KAPSAMI ÖNEM KAZANMIŞTIR
Güngör, "Cumhurbaşkanının doğrudan yaptığı işlemlere karşı idari
yargı yolunun açılmasıyla, bu alandaki yargısal denetimin kapsamı
önem kazanmıştır. Uzun süredir, sistematik olarak yargıya sızan ve
stratejik makamları ele geçiren Fetullahçı Terör Örgütü mensupları,
yargının en temel değerleri olan bağımsızlık ve tarafsızlığı
ayaklar altına almıştır" diye konuştu.