Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN Türk-Kanal D ortak yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk-Kanal D ortak
yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından
öne çıkan satırbaşları;
"Ağzı olan konuşuyor. 18 madde nedir önce buna bir bakalım. Önce
hazmedelim. 18 maddenin tamamiyle dışına çıkmak suretiyle farklı
şeyler konuşursak bu bir aldatmaca olur. Biz ülkemizin geleceğine
yönelik, ülkemizin kaderiyle ilgili ciddi bir adım atıyoruz.
Anayasa bu. 339 oyla parlamentodan referandum geçti. 367'nin de
üzerinde olsaydı öyle de olsa millete gideceğiz. Nihai karar merci
millettir. Böyle olmadı, AK Parti ve MHP dayanışma halinde 339 oyla
referandum yolunu açtılar. Bundan sonraki süreç halkımızda.
Milletimiz burada nihai kararı verecek. Söz onun karar onun."
VEKİL SAYISI NEDEN ARTIYOR?
"1. maddede yargının bağımsızlığına tarafsızlık ilave edilecek.
Türkiye Cumhuriyeti yargısı bağımsız ve tarafsız olacak. İkincisi
milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkartılıyor. Bu konuyla ilgili
olarak bazı ülkelerden de örnekler vermek istiyorum. Bir
millevekiline düşen insan sayısı itibariyle özellikle Almanya'dan
başlayalım. Almanya; nüfusu 82 milyon, milletvekili sayısı 667, 123
bin kişiye bir milletvekili düşüyor. Fransa; 66 milyon nüfusu var,
fakat milletvekili ve senato 925, orada 75 bin kişiye düşüyor.
İspanya; 44 milyon nüfusu var, 616 milletvekili var 64 bin kişiye
bir milletvekili düşüyor. İtalya; 60 milyon nüfusu var parlamento
952 kişiden oluşuyor, orada da 63 bin kişiye düşüyor. İngiltere; 65
milyon nüfusu var ama senato-milletvekili-avam kamarasına bakınca
bin 449 ve 45 bin kişiye bir milletvekili düşüyor. Bizim 550, nüfus
80 milyon 143 bin kişiye bir tane düşüyor. Temsilde adaleti
getiriyor mu, hayır. Biz bunun adımını atalım. Bundan rahatsız
olmaya gerek yok"
"EN ÇOK İFTİHAR ETTİĞİM, EN ÖNEMLİ MADDE BU"
"Hakaret üstüne hakaretler, 450'ydi yetmiyor mu. Yeter yetmez ayrı
şey. Parlamento ne işe yarar? Yasaların çıktığı yer değil mi?
Bitti. Millet derse ki uygundur çıkacak. Uygun değil diyorsa zaten
yapılacak bir şey yok. Öyleyse egemenlik kayıtsız şartsız
milletinse o zaman çıkacak karara da evet diyeceğiz. Milletvekili
seçilme yaşının 18'e indirilmesi var bir de. Benim de en çok
iftihar ettiğim, olması gerektiğine inandığım en önemli madde bu.
Niye? Bugün bizim çok dinamik bir parlamentoya sahip olmamız
gerektiğine inanıyorum. Böyle bir parlamentoyu açtığımız zaman
gençliğin ufkunu genişletecektir. Benim gencim benim için bu
ülkenin kaderinde rol oynama imkanı var. Üniversitesini bitirdiği
zaman, hatta okurken kalkacak siyasette varım diyecek, adımını
atacak. Şu anda bizim geldiğimizde 30 yaş seçilme yaşıydı 25'e
indirdik. Ama ben dünyayı geziyorum görüyorum, baktım ki dünya öyle
değil. Sadece AB üyesi ülkelerde bile durum farklı"
"ANA MUHALEFET BÜTÜN GENÇLERE GÜVENMİYOR"
"Niye biz gencimize güvenmiyoruz? Şu anda bizim 18 ile 25 arasında
bu seçimde oy kullanacak olanların sayısı yaklaşık 7 buçuk milyon.
Bu gençliğe güveneceğiz ki gençlik de bir şeyleri yüklenecek.
Dinamik parlamentoda diyelim ki 550, 600'e çıktı. Burada 600'ü de
18-25 olacak diye bir şey var mı? Yok. 25 ile 30 yaş arası şu an 5
kişi var. Neden bu kadar çekiniyoruz ya? Bu sayı 5 mi olur, 15 mi
olur göreceğiz. Demek ki ana muhalefet bütün gençlere güvenmiyor.
Bütün gençleri aday göstermekten de çekiniyor. Bu gençliğe güvenin.
Tarihimizde gelen bir kaynağı var. Gençlik şunu biliyor benim
ecdadım Fatih 21 yaşında çağ açtı. Sen yarınlarda bu ülkenin
yönetiminde olacaksın ve bu ülkenin kaderine hükmedeceksin onun
için iyi çalışın"
"BU İŞ SUİSTİMAL EDİLDİ"
"Yeni sistemde iki seçim 5 yılda bir yapılacak. Biz bileceğiz ki 5
yıl sonra şu gün bu ülkede cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimi
olacak. Bu istikrarı ve güveni getiriyor bizim buna ihtiyacımız
var. 14 yıl içindeki sihir kavramlarımız istikrar ve güvendir. Bunu
kaybetmemeliyiz. Bakanlar Kurulu'na KHK yetkisi kaldırılıyor.
Güvenoylaması kaldırılıyor. Çünkü güvenoylaması hakkı millet diyor
ki benimdir. 5 yılda bir gerçek güven oylamasını o yapacak. Bundan
sonra gensoru falan akşam yat sabah kalk yok böyle bir şey. Bu iş
suistimal edildi. Şu ana kadar 484 gensoru verildi. Bunu verenler
netice alamayacağını biliyor. Meclis'teki çalışmayı tıkamak için
yapıyor. Bunlardan 4 tanesi kabul edildi, 480'i reddedildi. Niye
parlamentoyu tıkıyorsun ya. Niye hızımızı kesiyorsun. Çok
çalışmamız lazım. Bu ülkenin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne
çıkması için sıçrama yapmamız lazım. İşleri güçleri gensorularla ön
tıkamak oldu. Başaramadılar ama zaman kaybına uğradık"
"HER GEÇEN GÜN YALAN MAKİNESİ ÜRETİM YAPIYOR"
"Kılıçdaroğlu onu tashih dense kendini kurtaramaz. Her geçen gün
yalan makinesi üretim yapıyor. Biz 2 dönem başbakanlarımızla uyum
içinde çalışıyoruz. Neden? Aynı ekolden geldiğimiz için. Sayın
Gül'den önce sayın Sezer'le böyle bir uyumu yakalayamadık.
Atamalarda özellikle bunların olmaması gerekirdi. Fakat atamalarda
bu sıkıntıları yaşadık. Aynı ekolden geldiği halde ki ertesi gün
bütün piyasalar alt üst oldu. Benim milletimin bunu görmesi lazım.
Anayasa kitapçığının fırlatılması. Bu iki zat aynı ekolden
gelmişti. Faturası ne?"
"CUMHURBAŞKANI'NIN TBMM'Yİ FESİH YETKİSİ YOK"
"Cumhurbaşkanı'nın fesih yetkisi yok. Saf tipler var bazıları
televizyonlara çıkıyor. Cumhurbaşkanı'nın böyle bir yetkisi yok.
Yeni düzenlemeyle beraber böyle bir yetkiye sahip olmadığı gibi
ülke erken seçime gitme durumundaysa kararı parlamento alır.
Cumhurbaşkanı'nın erken seçime götürme yetkisi dahi yok. Bunu ancak
Meclis'te yapabilir. Bunun da oranları var. O oranı yakalayamadığı
takdirde bunu da sağlayamaz. Böyle bir seçime gitmek, sadece
parlamento ya da cumhurbaşkanı değil. Aynı anda ikisi de. Böyle bir
erken seçim. Sistem olarak uzlaşmanın içine itiyor. Bundan dolayı
ülkede istikrar oluyor."
"100 YARDIMCI DİYE SAFSATA BİR ŞEY OLMAZ"
"Artık Başbakanlık yok. Türk tipi Cumhurbaşkanlığı'ndan
bahsediyoruz. SAyın Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi kusura
bakmayın, o da kusura bakmasın 100 yardımcı diye safsata şeyler
olmaz ya. Biz göreve geldiğimizde 36 tane Bakan vardı. Bunu 25'e
indirmek oldu ilk işim. Niye? Devlet Bakanları zaten icrai özelliği
de yok, istedik ki icrai özelliğe dönüştürelim. Biz bu hizmeti bu
anlayışı kabineye yerleştirmiş bir zihniyetiz. Boşta kalana
bakanlık verelim anlayışıyla gelmedik. Onların hayal edemeyeceği bu
uygulamaya koymak suretiyle çok daha pratik bir anlayışı
getireceğiz"
ERKEN SEÇİM OLUR MU?
"Bu yapı 2019'un Kasım'ına kadar böyle gidecek fakat hükümetin
Bakanlar için tasarrufu olabilir. Hükümet herhangi bir oylama yapar
mı yapmaz mı bilmiyorum. Mevcut anayasa 16 Nisan'dan sonra bu
hükümet kalkıp yerine yenisi gelmesi gibi zorlama söz konusu değil.
Hükümet böyle bir karar alır mı hükümetin kendi tasarrufudur. Şu
andaki görüntüde 2019 Kasım'a kadar gidecek bir hükümet var.
Başbakan biz erken seçimi düşünmüyoruz diyor. Bana sorulsa ben de
aynı kanaatteyim. Erken seçimlerle idare edilen ülkede istikrarı
bulamazsınız."
"30 BÜYÜKŞEHİRDE ŞEHİR HASTANELERİ AÇACAĞIZ"
"Şu anda hala öğretmen açığımız var. Mali imkanı olmayan
öğrencilere imkan sağladık. Bursaları gençlerimize verdik.
Lisansüstü, doktora hepsine burs verdik. Bunlar üretimi
gerçekleştirecek olan geleceğin temel taşlarıdır. Sağlıkta reforma
gittik. İllerde değil, ilçelerde hastanelerimiz var. Yetmez dedik.
Şehir hastanelerine girdik. Bakın Mersin'de, Yozgat'ta açtık.
Isparta'da yine şehir hastanesi açıyoruz ve bu yıl sonuna kadar
ciddi sayıda hastaneler açacağız. Asıl hedefimi 30 büyük şehirde
açmak. Bunlar dünyaya bir mesaj. Bu dünya Türkiye'ye bu şekilde
bakıyorsa beyin göçünü de buraya çekelim istiyoruz. Bu adımları
bunun için atıyoruz. Tıp fakültelerinin ötesine geçtik. Sağlık
üniversiteleri kuralım dedik. Hem devlet olarak hem özel sektör
olarak kurduk. İstiyoruz ki süratle doktor sayımız artsın. Bununla
da kalmayalım dedik devlet hastanelerindeki doktorlara kariyer
yapma imkanını kolaylaştıralım dedik."
"FETÖ ELEBAŞINI ALAMADIK, ALAMIYORUZ"
"Adalette, emniyette bütün fiziki şartları değiştirdik. Silahlı
Kuvvetler, emniyet teşkilatı ve köy korucuları arasındaki bağ
farklı noktaya geldi. Dünyanın hiçbir yerinde adalet sorun olmaktan
çıkmaz. Mesela buyrun ABD. ABD'de adaletten şikayet etmemek gibi
bir şey var mı? Avrupa'da var mı? Başta Almanya, Hollanda, İsviçre.
Var mı? Şurada işte bu ülkede devleti yıkma eylemine giren
teröristbaşı FETÖ'yü evrakları göndermemize rağmen alamadık.
Alamıyoruz. Hala belge gönderiyoruz. Toplam 4 bin 500 dosya
Almanya'ya verildiği halde PKK'nın teröristlerini Türkiye'ye teslim
etmiyor. Nerede adalet? Sadece ülkemizi görüyoruz. Kusura
bakmasınlar. Yargının bağımsız olduğuna inanıyorsak o zaman onların
vereceği karara da herkes saygı duyacak. Ülkemizden kaçıp giden
hakim ve savcılar o makamdaydı. O makamlarda bulundukları zaman
yaptıkları yanlışlar nedeniyle şu anda tarafsız ve bağımsız yargı
tarafından yargılanacaklarını gördükleri için kaçıp gittiler"
"HAVAYOLUNU HALKIN YOLU HALİNE GETİRDİK"
"Türkiye'nin en büyük sorunlarından birisi ulaşımdı. 19 bin
kilometre bölünmüş yol yaptık. Yetmez dedik. Biz bu havayolunu
sayın Yıldırım'a dedim, bunu halkın yolu haline getirmemiz lazım.
Ucuz olması lazım ki vatandaş hava taşımacılığından istifade etsin.
Göreve geldiğimizde 25 havalimanımız vardı toplamda ama şimdi 59
oldu. Sen evinden çıkıyorsun yarım saatte havaalanına
ulaşabiliyorsun. Bunlar yapılmış oldu. Yapılmakta olanlar var,
ihalesi yapılmış olanlar var. En önemli yapılan havalimanlarından
birisi de Mersin ve Adana'nın müşterek kullanacağı Çukurova.
Rize-Artvin'e hitap edecek havalimanımız var. Yüksek Hızlı Tren'e
iktidarımızda geçtik. Kilometrelerini artırıyoruz. Hedef 2 bin
kilometrelik hacmi kapsayalım diyoruz."
"KOALİSYONLAR ENERJİMİZİ SÖKTÜ ALDI"
"Büyükşehirlerimiz raylı sistemde devrim yaşıyorlar. Bütün bunlar
üretim değil mi? Bunlar ürün değil mi? Altyapı, üst yapısına hizmet
getirecek beklenen enerjiyi meydana getirecek olan atılımlar değil
mi? Bunu görmezsek yazık olur. Milli gelir 3 bin 600 dolardı şu
anda 11 bin dolar. Koalisyonların hışmına uğramamış olsaydık 22 bin
dolar olacaktı. Bütün enerjimizi söktü aldı koalisyonlar. 2023'te
bizim hedefimiz nasip olursa kişi başına milli geliri 22 bin dolara
çıkarmaktır. Daha önceki çizdiğimiz 25 bin dolardı. Şimdi 22 bin
doları getiriyoruz. Gayri safi milli hasılayı da 2 rilyon dolara
çıkarmak hedefimiz olarak var. Buna kilitleniyoruz. Bununla beraber
sistem de önünü açmış olacak"
AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLER
"Avrupa Birliği'nin şu an olan komiseri şusu, busu vesairesi.
Kimsenin Türkiye'deki demokratik haklarını belirleme yetkisi
yoktur. Bu millet belirleyecektir. Fransa yarı başkanlıkla idare
ediliyor. İtalya bir anayasa değişikliği yaptı ve o süreç farklı
şekilde oluştu. Kaldı ki Türkiye şu anda henüz AB'de müzakere
masasında. Bizi 1963'ten bu yana oyalayan yapı var. Ve bu yapı
oyalamaya devam ediyor. Vize meselesiydi, mültecilerle ilgili
destek meselesiydi. Türkiye'ye karşı oyalama taktiği. Bütün haklar,
özgürlükler, demokratik hakların kullanılmasına karşın Türkiye'nin
bakanlarına kendi ülkesine uçuş yasağı koyan ülkelerin böyle bir
şeyi konuşmaya hakkı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti'nin
Cumhurbaşkanı'na diktatör diyecek kadar özgürlükten yoksun
olanların bu tür şeyleri söyleme hakkı yoktur. Gerek Almanya,
Hollanda, İsviçre, Danimarka bakın neler söylüyorlar. Seçimi
atlatalım sonra gelin. Böyle bir saçmalık olur mu ya. Siz seçim
öncesi gidip İngiltere'de seçim kampanyası yapabiliyorsunuz"
"ALMANYA CUMHURBAŞKANI'NA TEESSÜF EDİYORUM"
"Hayır kampanyası yapanlara kapını açıyorsun. Hatta Almanya'nın
parlamentosundaki milletvekilleri hayır kampanyası yapabiliyor.
Özellikle bunlar AB değerlerini çiğnediler. Bunu söyleyince
rahatsız oluyorlar. Hiç istemezdim böyle olsun. Almanya
Cumhurbaşkanı Steinmeier iyi arkadaş olduğumuz halde beni hedef
alan bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı yapmasından dolayı kendisine
teessüf ediyorum. Keşke yapmamış olsaydı böyle bir açıklamayı.
Almanya'daki faşizan baskıları söylüyorsam tanımı içinde
söylüyorum. Nazi diyorsam bunu tanımı içinde söylüyorum. Aynı şey
Hollanda için de geçerli. Şansölye sahiplendi. Hani siz kadın
haklarını savunuyordunuz. Bayan bakanımı araba içinde
hapsedeceksin. Atlarını itlerini köpeklerini sosyal demokratik
haklarını kullanmak üzere bulunan Hollanda vatandaşı Türk
kardeşlerimin üzerine salacaksın, Trabzonlu Hüseyin'imi köpeklere
ısırtacaksın. Doktorlar 3 ay çalışamazsın diyor. Kandil'deki sözde
başı bakıyorsun video konferansla konuşma yapabiliyor. Ben Köln'de
böyle bir toplantıda aynı şekilde konuşma rica ettiler, konuşamızı
yasakladılar. Buna evrensel hukukta ne denir açıklasınlar.
Teröristi konuşturuyorsun. Ama Türkiye Cumhuriyeti'nin
cumhurbaşkanı'na yasak koyuyorsun. Ama benim de diyeceklerim var
sana elbette"
"16 NİSAN'DAN SONRA SÜRPRİZLERLE
KARŞILAŞABİLİRSİNİZ"
"Şu anda gündemimde Almanya'ya gitmek yok. 16 Nisan'dan sonra çok
sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Onlar da karşılaşabilir. Bir
hafta 10 gün içinde 15 ülke dolaştım. Bütün gayretimi bunun için
koydum. Aynı samimiyeti onlardan görmedik. O atağımızdan sonra bu
bir sessiz devrimdir dediler. O zaman Liderler Zirvesine
katılıyorduk düzenli olarak. Oradan kenara attılar Sarkozy'nin
başkan olmasından sonra. Aynı şekilde Merkel o dönemde onlar
girdikten sonra liderler arasına biz 3-4 ülkeydik. Bizleri
kabullenmediler. Biz artık uzaktan seyretmeye başladık. Hala kabul
ettik, ediyoruz gibi yarım yamalak bu tür şeyler yapıyorlar.
Türkiye bunları kabullenecek bir ülke değil. Her şey olursa olur,
olmazsa olmaz. Sorun bizden kaynaklanmıyor. Sorun tamamiyle AB
ülkeleri bazılarından kaynaklanıyor. İçlerinde dürüst olanlar da
var. İngiltere gitti referanduma ve çekildi"
"SİYASİ VE İDARİ ALANDA GÖZDEN GEÇİRME OLUR"
"Siyasi ve idari alanda gözden geçirmeler olur. Kendi ülkesine
benim Dışişleri Bakan'ımı sokmayan anlayışı ve o AB'nin
mensuplarının hiçbirinin kalkıp da benim Türkiye ile ilgili mesajı
yayınlamamasını kabullenemeyiz. Bunlara karşı tavrımız olmayacak
mı? Bizim için küstah diyorlar, aynaya baksınlar. Küstahlar bize
küstahlık taslayamazlar. Bu kadar ileri gidenler aynen karşılığını
bulurlar. Bunu bilecekler. Türkiye ile gayri ahlaki yarışa
girilmez, aynen cevabını alırlar. Bir taraftan müzakere masaında
olacaksın bir taraftan bunu yapacaksın"
"EVET OYLARI ÖNDE VE YÜKSELİYOR"
"Evet oylarının her geçen gün önde ve yükselerek devam ettiğini
biliyoruz. Asıl hedefimiz yükselen oyların çok daha yükselmesi.
Yüzde 52 ile milletim cumhurbaşkanı seçti. Diyoruz ki şimdi
milletim MHP'nin yaklaşımı ortada, AK Parti'nin yaklaşımı ortada ve
bunun yanında BBP'nin yaklaşımı, Saadet Partisi'nin yaklaşımı
ortada. Yönetici kadro hayır dese de tabanda evet oyları olduğuna
inanıyorum. Yine inanıyorum ki CHP'ye gönül vermiş olan
vatandaşlarım da Kandil'dekilerle beraber olmayacaktır. Kandil
'Hayır' diyor. Bu yüzden biz Hayır diyemeyiz diyecek olan
vatandaşlarımda bu yaklaşımı görüyorum. Yüzde 52'nin çok çok
üstünde bekliyorum"
"EVET'İ YÜZDE 60'LARIN ÜZERİNDE TAÇLANDIRALIM"
"Hükümet bir defa işin başında, Kasım 2019'a kadar Türkiye'de idari
noktadan bahtsızlık söz konusu değil ki. Kendileri (CHP) hiç
buralara gelmeyeceği için toparlamaya çalışıyorlar. Biz 49,5'la
birinci parti olduğumuz zamanlar oldu. Ama 34,5'la da iki parti
girdik. Ondan sonraki süreçlerde hep yüzde 60'ın üzerinde olduk.
Benim derdim şu, 'Evet'i yüzde 60'ların üzerinde taçlandıralım.
Çünkü bunu bu şekilde taçlandırdığınız zaman parlamentodaki gücü bu
defa yeni yönetim sisteminde de yakalamak suretiyle Türk tipi
başkanlık sistemini dünyaya örnek olarak sunma fırsatını
yakalarız"
"DENİZLİ'DEN SONRA MİLLİ MAÇA GİDECEĞİM"
"Öyle zannediyorum ki benim de görüşmem gerekebilen bazı
arkadaşlarım olabilir Temennim şudur, bütün bu yol arkadaşlarımızın
bu süreç içerisinde bana da bir görev düşüyor, burada geçmişteki
milletvekili arkadaşlarımla hepsiyle akşam yemeği yedim. Yemekte de
mesajlarımı kendilerine verdim. O mesajların içinde zaten bunlar
vardı. Bazıları sağolsunlar geldiler. Onlara da zaten genel
merkezimiz, kurucusu olduğum için partimiz diyorum,
görevlendirmeler yapmışlar. Yarın nasip olursa Denizli'deyim.
Vatandaşlarımızla bir arada olacağız. Muhteşem bir miting olacağına
inanıyorum. Akşam da milli maça gideceğim. Cumartesi günü
Antalya'da olacağım."
"BANA DİKTATÖR DEMEYE EVAM ETTİKLERİ
SÜRECE..."
"Bunlar kendilerine ait bir düşünce kirliliği içerisinde
dolaşıyorlar. Siz bu tür kendi vatandaşınızı bizim de soydaşımız
olanları eğer bu şekilde AB üyesi olup, AB kriterlerine göre değil
de duygusal veya o baskıcı faşizanlıkla insanların üzerine
giderseniz bunlar dünyanın değişik ülkelerinde değişik şekilde
algılanacaktır. Oradaki insanlar Hollanda vatandaşı ve çok büyük
hizmetleri olmuş insanlar. Ve siz onlara orada zulm ediyorsunuz.
Aynı şey Almanya için geçerli. Orada yine terör örgütlerine müsaade
ediyorsunuz ama elinde bayrağı ile başka hiçbir teröre yönelik
unsur olmayanlara karşı hakkı vermiyorsunuz. O çok övündükleri
gazeteleriyle bana diktatör diyorlar. Bana diktatör demeye devam
ettikleri sürece bu kavramlarla hitap etmeye devam edeceğim"
ALMANYA'NIN FETÖ TAVRI
"Alman istihbaratı böyle açıklama yapamaz. Bu açıklama ben
söylemedim, sen söyle diyen yönetimin açıklamasıdır. Burada Merkel
'ben bunu söylemedim, bakanım söyletmedi' diyemez. Çıksın bunun
hesabını sorsun. Senin istihbaratının başındaki zat nasıl böyle bir
açıklama yapabilir. Siz hiç Hakan beyin bu şekilde ülkeyi
bağlayacak açıklama yaptığını duydunuz mu? İstihbaratçı çağırır
kime verecekse mesajını onunla görüşmesini yapar. Ama sen medyaya
böyle bir açıklama yapamazsın. Yapılıyorsa bunun arkasında başka
bir şey var. Bu Alman yönetiminin nereye oturduğunu gösteriyor.
Bunun kararını verebilecek yer Türkiye'dir. Sen ne anlarsın cemaat
midir değil midir? Bunlar orada Diyanet'in imamlarını ajan diye
topluyorlar. Gamalı haç işaretlerini camilere yapanlar kimler?
Almanya'da, Hollanda'da, Avusturya'da yaptılar bunları. Bunlar
Nazizmin ayak sesleri."
TRUMP İLE GÖRÜŞME VE FETÖ KONUSU
"Şu anda görüşmeler yapılıyor. Özellikle Dışişleri Bakanı'mızın ABD
seyahati oldu Adalet Bakanı ile görüştü. ABD'de yönetimde şöyle bir
anlayışı var. Seçim olan ülkede o ülkenin yöneticileriyle
görüşmüyorlar. 16 Nisan'dan sonra buradaki seçimleri bitiririz ve
randevularını verirler ve bu konuları açık ve net görüşme imkanını
bulacağız. Mesajlar geliyor, gidiyor. Bu şekilde aldığımız
mesajlardan şu çıkıyor, demek ki Mayıs ayı içerisindeki yüz yüze
görüşme önem arz edecektir. Sadece FETÖ değil bölgenin sorunları
için almamız gereken kararlar var. Son günlerde Suriye'de Münbiç,
Rakka meselesid önem arz ediyor. Musul da aynı şekilde. Buralarda
bu eylemler yapılırken koalisyon güçleriyle beraber ittifak halinde
olması gereken Türkiye'nin NATO'daki ortaklarıyla beraber bu süreci
önemsiyorum. 23 gün sonra ülkemizde referandum yapılacak ve halk
oylamasıyla beraber ABD'ye yönelik adımlar olacak."
UÇAKTA CİHAZ KISITLAMASI
"Yetkililerimiz karşılıklı olarak görüşüyor. Temennim odur ki bir
an önce bu yanlıştan vazgeçilir. Güvenliktir üzerinde durulur ama
abartılı hale gelmemesi gerekir diye düşünüyorum. İngiltere
Başbakanı ile konuyu görüştük. THY'nin ne kadar güçlü olduğunu
biliyorum dedi. Modern bir dünyada bunlar x-raylerde aranıyor.
Bunların içinde işadamları, akademisyenler var. Uçakta giderken
bağlantılarını kuruyorlar. Bu insanları bundan mahrum ettiğinizde
bu bağlantıları nasıl kuracaklar? Şu anda yaşadığımız zaman vakit
nakittir anlayışından hareketle en kısa zamanı en ideal şekilde
değerlendirme zamanıdır. Böyle bir ön kesme maalesef yanlış olur
diye düşünüyoruz."
ABD VE RUSYA'NIN YPG TAVRI
"Peşinatçı olmayalım ama Suriye ile ilgili verilecek karar varsa
bunu şu anda Suriye'deki gelişen tablolar üzerinde
değerlendiriyoruz. Rusya ve ABD'nin YPG terör örgütüne gösterdiği
ilgi bizi üzmektedir. PYD, PKK'ya gösterdikleri ilgi bizi
üzmektedir. Kendilerine söylediğim için açıkça söylüyorum. Bunların
bu arazilerden uzaklaştırılması lazım. Temizlenmedikçe bizim
görevimiz Suriye'de bitmiyor. Onları rejim davet etmiş. Her davete
icabet edilmez. Dünya siyasetinde böyle bir şey yok. Suriye davet
etmiş gideceğiz, yok böyle bir şey."