Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Avrupa'ya çağrı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa'ya seslenerek, "Hayır' kampanyasına destek verdiniz, kaybettiniz. Şimdi o defteri kapayın da 'Türkiye ile nasıl münasebetleri geliştireceğiz' buna gayret edin." dedi.
İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atlantik
Konseyi İstanbul Zirvesi'ndeki konuşmasında, dünyanın çalkantılı
bir dönemden geçtiğini, yarına dair tahminler yapmakta herkesin
zorlandığını anlattı.
Bilhassa son yıllarda yaşanan sorunlar karşısında sergilenen
atalet, tıkanıklık ve acziyetin geleceğe dair karamsarlığı daha da
körüklediğini dile getiren Erdoğan, "Küresel müesses nizam,
coğrafyamızda meydana gelen krizler başta olmak üzere bizleri
doğrudan etkileyen meseleler karşısında etkinliğini yitiriyor. BM
Güvenlik Konseyi ve AB gibi platformların itibarı ise buralarda söz
sahibi birkaç ülkenin kısa vadeli çıkar hesaplarına ne yazık ki
kurban ediliyor. Çözüm için kurulan mekanizmalar değişim ihtiyacına
cevap veremedikleri için artık daha ziyade sorun üretir hale
gelmiştir." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, İkinci Dünya Savaşı sonrasında tesis edilen, soğuk savaş
sonrasında ise küçük değişikliklerle tahkim edilen mevcut yapının
bundan nemalanan ülkeler tarafından aynen korunmaya çalışıldığını
ifade ederek, "Şu gerçeklerin artık idrak edilmesi
gerektiğine özelikle inanıyorum. Ya mevcut mekanizmalara format
atacak ya da karamsarlık virüsünün bünyemizi daha çok sarmasını
seyredeceğiz. Ya yeni aktörlerin talep ve önerilerine daha çok
kulak kesilecek ya da çözümsüzlük üreten sisteme suni teneffüs
yapmaya devam edeceğiz. Ya tabandan gelen değişim rüzgarını
yönetecek ya da bu rüzgarın kasırgaya dönüşüp bizleri yok etmesini
bekleyeceğiz." diye konuştu.
"Şiddet hiçbir soruna çare olamaz"
"Önümüzdeki seçenekler bu kadar açık ve nettir. Hiç
şüphesiz karşımızdaki bu olumsuz tabloyu olumluya dönüştürmek,
krizi fırsata çevirmek bizlerin elindedir. Yıkıcı rekabetin yerine
iş birliğini, çatışmanın yerine dayanışmayı, gerilimin yerine
uzlaşmayı ikame ettiğimizde farklı bir sürecin kapılarını
aralayacağını düşünüyorum." diyen Erdoğan, Makedonya'daki
olaylara de değindi.
Hiç kimsenin ne kadar uzakta olursa olsun başka bölgelerde, başka
ülkelerde tezahür eden sorunlardan muaf olamayacağını vurgulayan
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Dün Makedonya'da yaşananları hep birlikte takip ettik,
gördük. Ülkede meclis başkanlığı seçiminin ardından yaşanan
hadiseler endişe vericidir. Şiddet, hiçbir soruna çare olamaz.
Olaylarda zarar gören herkese ülkem adına 'geçmiş olsun' diyorum.
En başından beri hadiselerden uzak duran Makedonya'daki Türk
toplumundan itidalli tavırlarını korumalarını özellikle bekliyoruz.
Dost ve kardeş Makedonya'nın bir an önce huzura ve istikrara
kavuşmasını da arzu ediyoruz. Ülkedeki tüm siyasi partileri
sorunlara diyalog ve uzlaşma yoluyla çözüm bulmaya davet
ediyoruz."
"Zulme rıza zulümdür"
Suriye konusuna değinen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Komşumuz Suriye'de ilk günden itibaren halkın meşru
taleplerinin hep yanında olduk. Onları yalnız başına bırakmadık.
Zulümden ve katliamdan kaçan milyonlarca Suriyeli'ye, etnik köken,
dil, din, mezhep ayrımı yapmadan sahip çıktık. 6 yıldır tamamen
kendi imkanlarımızla üç milyon sığınmacıyı ülkemizde barındırıyoruz
ve şu ana kadar STK'larla beraber yapmış olduğumuz oradaki harcama
25 milyar doları bulmuştur. Peki bize gelen nedir? Avrupa
Birliğinden bugüne kadar söz verdikleri halde... 2016'nın
Temmuz'unda 3 milyar avro vereceklerdi. Peki şu ana kadar ne geldi?
Onu da söyleyeyim; 725 milyon avro geldi. Hatta ikinci bir 3 milyar
avro gelecekti. Hiçbir ses yok. Peki, Birleşmiş Milletler
Mülteciler Komiserliğinden bir şey gelmedi mi? Oradan da 550 milyon
dolar geldi. Bize gelen bu ama yaptığımız harcama 25 milyar dolar.
Türkiye'nin farkı bu. 'Peki durduracak mısınız?' Hayır,
durdurmayacağız. O varil bombalarının altında, konvansiyonel
silahlarla mücadele eden o insanların kaçışına biz seyirci
kalmayacağız. Çünkü biz şuna inanıyoruz; zulme rıza zulümdür. Biz
onlara şefkat kollarımızı kucağımıza açacak, onları yine ülkemizde
ağırlamaya devam edeceğiz."
"DEAŞ'a en büyük darbeyi indirdik"
Türkiye'nin ateşkesin sağlanmasının ve siyasi sürecin başlatılması
gayretlerinin yanı sıra terörle mücadele hususunda da üzerine
düşeni yaptığını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"İşte Fırat Kalkanı Harekatı ile DEAŞ'ı sınırlarımızdan
uzaklaştırdık. Şu ana kadar 3 bini aşkın DEAŞ'lıyı biz o
topraklarda etkisiz hale getirdik. Uluslararası basında özellikle
ifade edilmekte olan yalan yanlış haberleri de burada deşifre
etmekte fayda görüyorum. 2 bin 500 kilometrekarelik bir alanı
teröristlerden arındırarak 50 bin civarındaki Suriyelinin öz
yurtlarına dönmesini sağlamış olduk. Hiç kimseyi dışlamadan,
bölgenin gerçek sahipleriyle iş birliği içinde icra ettiğimiz bu
operasyon, DEAŞ'a şu ana kadarki en büyük darbeyi indirdi. Şimdi,
teröristlerden temizlediğimiz bu güvenli bölgede hayatın normale
dönmesini sağlamaya çalışıyoruz."
"PYD'yi, YPG'yi biz tanırız"
Terör örgütlerinin iyisi, kötüsü olamayacağını söyleyen Erdoğan,
şunları kaydetti:
"Bu terör örgütü benim yanımda, dolayısıyla bu iyidir,
öbürü karşımda dolayısıyla o kötüdür... Bu mantıkla bir yere
varmamız mümkün değil. O da terör örgütüdür, kötüdür, bu da terör
örgütüdür kötüdür. Öyleyse bu terör örgütlerine karşı mücadelemizi
müşterek dayanışma içinde sürdürmemiz lazım. Bunu başardığımız
andan itibaren dünya bu çetelerden, bu katillerden kurtulacaktır.
Sırf DEAŞ'la mücadele ediyor diye PKK, YPG gibi terör yapılarının
etnik temizlik faaliyetlerine bölgede işlediği cinayetlere tepkisiz
kalmak, yeni insanlık suçlarına davetiye çıkarmaktır. PYD'yi biz
tanırız. YPG'yi biz tanırız. Bizdeki PKK terör örgütünün, bunlar
düşük çocuklarıdır. Onların yetiştirmesidir. Bunları gayet iyi
biliriz ve bu bölgede kim kimdir, bunu bilen birisi varsa biziz. Bu
bize sorulmalı. Dostlarımız bunu bizden öğrenmeli. Yoksa yanlış
bilgiler üzerine geleceğe yönelik yanlış adımlar atılıyor ve bölge
bir çöküşün içerisinde. Medeniyetler çöküyor. İnsanlar ölüme mahkum
ediliyor. Unutmayalım, terör örgütleri akrep gibidir. Muhakkak bir
gün kendini besleyen eli de ısırır. Terör meşrulaştırıcı adımlar
yerine uluslararası meşruiyetten taviz vermeden DEAŞ terörünü
ortadan kaldırmak mümkündür. Biz buna her zaman hazır olduğumuzu
söyledik. Fırat Kalkanı Harekatı bunun mümkün olduğunu tüm dünyaya
ispat etmiştir."
"Haklarımız neyse bunu kullanıyoruz"
Ülke olarak terör örgütleri arasında ayrım yapmadan mücadelelerini
sürdüreceklerini anlatan Erdoğan, "Terör örgütlerinin milli
güvenliğimize, toprak bütünlüğümüze ve vatandaşlarımızın hayat
haklarının özelikle ona kastetmeye yönelik atılan adımlarda ki bu
dönem öyle şu anda iki gündür sınırlarımıza Suriye tarafından ciddi
manada havan toplarıyla atışlar yapılıyor. Ortada... Düşman
belli... Şimdi biz bunları karşılıksız bırakabilir miyiz? Gereği
neyse biz de bunun gereğini yapıyoruz. Türkiye'nin uluslararası
hukuktan doğan haklarını kullanmaktan doğal bir şey yoktur ve biz
bir hukuk devletiyiz, haklarımız neyse bunu kullanıyoruz,
kullanmaya da devam edeceğiz." diye konuştu.
Tehditler sürdüğü müddetçe gereken her türlü tedbiri alacaklarını
ifade eden Erdoğan, "Güney sınırımız boyunca bir terör
koridorunun oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Hele hele Kuzey
Suriye'de bir devlet kurma teşebbüsü içerisine giren malum bazı
cahiller var, 'cahil cesur olur' diyorlar ya, o da havalarda.
Kendine göre bakanlar kurulu oluşturuyor vesaire. Biz bunu
karşılıksız bırakmayız ve Kuzey Suriye'de de öyle bir devlet
kuruluşuna da asla müsaade etmeyiz. Çünkü Suriye'nin bölünmesine
karşıyız, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasından
yanayız." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, terörle mücadeleyi sınır içinde ve dışında sürdürmekle
kararlı olduklarını dile getirerek, bu konuda tüm dost ve
müttefiklerden dayanışma beklediklerini söyledi.
"Daha kararlı duruş sergileyeceğinin işaretini
alıyorum"
Türkiye ile ABD arasındaki ikili ve çok taraflı iş birliğinin
güçlendirilmesinin bölgesel sorunların çözümü açısından gerekli
olduğunu vurgulayan Erdoğan, geçmişte iki ülkenin ortak hareket
ettiği durumlarda nasıl stratejik çarpan etkisi oluşturduğunu ve ne
gibi başarılar elde ettiğini hep birlikte gördüklerini
kaydetti.
Erdoğan, bilhassa içinden geçtikleri bu kritik dönemde müttefiklik
ilişkilerinin çok daha önem arz ettiğini belirterek, şöyle devam
etti:
"Trump yönetimi ile üst düzey temaslarımız Ocak 2017'den
beri yoğunlaşıyor. Sayın Trump ile Türk-Amerikan ilişkilerinde taze
bir sayfa açacağımıza inanıyorum. Sayın Trump'ın önceki yönetime
göre terörle mücadele, kimyasal ve nükleer silahların kullanımı ve
Suriye'de devlet terörüne son verilmesi noktasında daha kararlı bir
duruş sergileyeceğinin işaretini alıyorum. Rejimin son kimyasal
saldırıları sonrasında verilen cevap geç kalınmış olsa da
alkışladığımız tavır olmuştur. Esed rejimi 6 yıldır ilk kez
masumları hunharca katletmesine sessiz kalınmayacağını
görmüştür."
"YPG/PYD ile hareket etmesi ittifak ruhunu
zedeliyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Mayıs'ta Trump ile Washington'da kapsamlı
görüşmeler gerçekleştireceklerini dile getirerek, şunları
kaydetti:
"Amerikalı dostlarımızdan beklentimiz, ülkemizin karşı
karşıya kaldığı tehditleri iyi anlamaları ve gereken dayanışmayı
özellikle göstermeleridir. DEAŞ'la mücadele bahanesiyle
insanlarımızın hayatına kasteden bir terör örgütü ile iş birliği
yapılmasını asla kabul etmiyoruz. Amerika'nın Suriye'de YPG/PYD ile
hareket etmesi, ona somut destek vermesi, ittifak ve ortaklık
ruhunu zedeliyor. Aynı şekilde 15 Temmuz darbe girişiminin
elebaşısının, altını çizerek söylüyorum, hala Pensilvanya'da
rahatça terör faaliyetlerine devam etmesi milletimizi rahatsız
ediyor."
"FETÖ liderinin tutuklanması veya yargılanmak üzere
Türkiye'ye iadesi, Amerika'dan temel beklentimizdir."
diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Demokrasimize kasteden, 249
insanımızın canına kıyan katillerin dost bildiğimiz ülkelerce
himaye edilmelerini kabullenemeyiz. NATO'nun ve Atlantik
ittifakının özü, birbirine sahip çıkmaktır, zor gününde dayanışma
sergilemektir. Birbirimizin hassasiyetlerine sahip çıkmadan bu
dayanışmayı gösteremeyiz. Türkiye'nin müttefiklerinden beklediği
destek hem açıktır hem hakkıdır." ifadelerini
kullandı.
Erdoğan, konuşmasının ardından katılımcıların sorularını
yanıtladı.
Bölgedeki gelişmelerin ve Türkiye ile ABD arasında bu konuda
yapılacak çalışmalara ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine
Erdoğan, bölgedeki gelişmelerin birinci derecede önem arz ettiğini
söyledi.
"Burada malum bir taraftan Amerika'nın başı çektiği
koalisyon güçleriyle birlikte dayanışmamız, bir tarafta Rusya ve
İran’ın bölgedeki ağırlığı. Bunları aramızda değerlendirmenin
önemini özellikle vurgulamak istiyorum." diyen Erdoğan,
şunları kaydetti:
"Konuşmamda da ifade ettiğim gibi bizim Sayın Trump'tan
beklediğimiz; biz hedefi sadece DEAŞ'a mı kilitleyeceğiz yoksa tüm
terör örgütlerine mi kilitleyeceğiz? Eğer sadece DEAŞ'a bunu
kilitleyecek olursak yanılırız. Yani bir terör örgütünü yok ederken
diğer taraftan diğer terör örgütlerini orada güçlendirmiş oluruz
çünkü onlara ne yazık ki silah yardımları geliyor. Sayın Obama
döneminde bunlar oldu. Sayın Obama’ya bunları defalarca anlatmama
rağmen kendisini ikna edemedim. Şimdi Sayın Trump'la tabii yeni bir
dönem başlıyor."
"Biz bölgede her türlü desteği vermeye
hazırız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye, Atlantiğin her iki yakası için geçmişte olduğu
gibi gelecekte de güçlü ve güvenilir bir ortaktır. İttifaka yeni
bir soluk, yeni bir güç vermekse hepimizin bu dönemdeki tutumuna
bağlıdır. İçinden geçmekte olduğumuz sancılı dönemde ittifakımızın
ve ortaklığımızın temellerini yeniden tahkim etmeli,
güçlendirmeliyiz. Öncelikle ilişkilerimizi terör örgütleri değil,
devletler olarak birbirimiz üzerinden yürütmemiz gerektiğine
inanıyorum. Terör örgütleri kim ki? Biz onları yanımıza niye
alıyoruz ki? Bu terör örgütleri, NATO üyesi mi? Hayır. NATO'da biz
beraberiz. Öyleyse terör örgütlerinden biz niçin yardım istiyoruz
ki? Biz varız. Biz bölgede her türlü desteği vermeye hazırız, her
türlü koalisyonun içerisinde yer almaya hazırız. Ama bu terör
örgütleriyle asla... Çünkü onlar bizim can
düşmanlarımızdır."
"Yatırımcıya Cumhurbaşkanı olarak kapımı açık
tutuyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "16 Nisan referandumunun ABD ve
Avrupa tarafından yakinen izlendiğini biliyorsunuz. Sizin Türkiye
ile ilgili vizyonunuz, Türkiye'nin geleceğiyle ilgili nasıl bir
etkisi var, insanlar referandumun etkisini nasıl görmeli?"
şeklindeki soru üzerine, Türkiye'ye şu anda samimi bakış serdeden
tüm girişimciler açısından yeni bir dönemin başladığını
söyledi.
Erdoğan, "Son birkaç gün içerisinde ekonomideki sıçramanın
özellikle yatırım alanlarının açılmasına yönelik atılmakta olan
adımların Türkiye'nin bir güvenli liman olarak görülmesi tabii ki
bu seçim neticesinin nereye vardığını gösteriyor." diye
konuştu.
Erdoğan, Türkiye'de yatırım yapmanın önünde engel olmadığını
belirterek, "Kim bir engel var diyorsa, bakın ben
Cumhurbaşkanı olarak kapımı açık tutuyorum. Bize müracaatını
rahatlıkla yapar. Çünkü siyasetçinin görevi yatırımcının önündeki
taşı kaldırmaktır." dedi.
"Şu teröristleri ülkenizde gizlemekten
vazgeçin"
Şu anda birçok yatırımcının attığı adımların da kendilerini teşvik
ettiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ben Cumhurbaşkanı olarak şu anda tüm girişimcilerin,
yatırımcıların her zaman yanında olmaya devam edeceğim. Kimsenin bu
konuda endişesi olmasın ve dışarıda yapılan bu yalan yanlış
kampanyalara da kimse kulak asmasın. Ben bu kampanyaları yapanlara
sesleniyorum; siz önce şu teröristleri ülkenizde gizlemekten,
saklamaktan şöyle bir vazgeçin. Özellikle Avrupa... Bunlardan
vazgeçin. Tamam, 'hayır' kampanyasına destek verdiniz, kaybettiniz.
Şimdi o defteri kapayın da 'Türkiye ile nasıl münasebetleri
geliştireceğiz?' buna gayret edin. Biz o kampanyayı yapmanıza
rağmen kapımızı açıyoruz. Şimdi de onları görelim."
Atlantik Konseyi İstanbul Zirvesi'ne Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Berat Albayrak, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Irak Kürt
Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani de katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının ardından özel
oturum toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Muhabir: Hanife Sevinç,Etem Geylan,Sefa Mutlu,Murat Paksoy