Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında meydan okudu: Kılıçdaroğlu başkasını aramasın! Kendisi meydana çıksın
24 Haziran'da seçimi ilan ettikten sonra ilk kez konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kritik sorulara cevap verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV ekranlarında yayınlanan
'Siyasi İşler Özel' programında, erken seçim kararı sonrası ilk kez
soruları yanıtladı.
Siyasi İşler Özel programında gündemdeki tüm sıcak gelişmeleri
Ahmed Arpat moderatörlüğünde Okan Müderrisoğlu, Serpil Çevikcan ve
Mustafa Kartoğlu sordu, Cumhurbaşkanı Erdoğan yanıtladı.
Ahmed Arpat: Siyasi tarih açısından çok önemli bir seçim.
Efendim hoşgeldiniz NTV yayınına.
Recep Tayyip Erdoğan: Böyle bir program yeni planlanmadı tabi.
Benim çok önceden verdiğim sözdü gerek Okan'a gerek Serpil'e ve
Mustafa Bey'e. Böyle olunca NTV'de bu programı gerçekleştirelim
dedik. Bu akşam biz yurtdışında da izleniyor olacağız. Ülkemiz
demokrasisi için, ekonomimiz için birlik beraberliğimiz için
hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bizim tabii hafta başında da
sayın Bahçeli ile bu hafta içinde bir görüşme arzumuz olmuştu.
Sayın Bahçeli'nin de Çarşamba günü saat 13.30 için bir mutabakatı
olmuştu. Salı günü böyle bir durum ortaya çıkınca aynı gün benimde
malum grup konuşmam vardı. Orada yine 2019'u vurguladım ben. Çünkü
arkadaşlarımın henüz ne diyeceğini bilmiyordum. Daha sonra hemen
toplantı odamızda arkadaşlarımı toparladım ve ilk değerlendirmeyi
yaptım. Bu değerlendirmeden sonra bir de geniş çaplı
değerlendirelim istedim. Sonrasında bizim için artık erken seçim
noktasında bir tarih ve bu konuyla ilgili takvimin belirlenmesi
kalıyordu. Çarşamba günü sabahı tekrar arkadaşlarımla bir görüşme
yaptım. Sayın Bahçeli ile görüşmeye bu şekilde girdik ve görüşmemiz
esnasında teklifimizi bizler de aynen kendi tekliflerine karşı
teklif olarak sunduk. Olumlu yaklaştılar ve 24 Haziran'ı gerek
ülkemizde okulların kapanmasını düşünerek gerek üniversite
imtihanlarının yapılacağını düşünerek, malum YÖK
Cumhurbaşkanlığı'na bağlı olduğu için. Burada çok seri karar
alabilmenin bir ispatı da oldu bu. Hemen sayın başkana konuyu
arkadaşlarım ilettiler ve hemen YÖK toplandı ve bir hafta sonraya
imtihanları aldılar. Biz de 24 Haziran kararını aleniyete geçirmiş
olduk. 24 Haziran tarihini erken seçim tarihi olarak
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapmış olduğu basın toplantısında
açıklamış oldum. Böylece 24 Haziran artık yaz tatiline filan
gitmeden bayramın hemen ertesinde, üniversite imtihanlarına hemen
hazırlık noktasında 1 haftalık süreyi koyarak giriyoruz. Tekrar
ülkemiz ve milletimiz için inşallah hayırlara vesile olsun
diyorum.
Bütün milletimiz bu yola çıkarken tabii ki en ağır görev Yüksek
Seçim Kuruluna düşecek. Yüksek Seçim Kuruluna da başarılar
diliyoruz
Ahmed Arpat: Salı günü sayın Bahçeli o tarihi çağrıyı
yaptığında siz o çağrıyı canlı olarak dinlediniz mi? İlk
duyduğunuzda aklınızdan neler geçti?
Recep Tayyip Erdoğan: O esnada yoldaydım ben. Yolda bir kısmını
dinleme imkanım oldu. Yolda şahit olduğum 26 Ağustos tarihini tabii
Meclis'e geldiğimde önce yanımda gerek sayın Binali Bey gerek
Hayati Bey vardı; yanımda kısa bir değerlendirdik ve sonra grup
konuşmama çıktım.
Serpil Çevikcan: Muhalefetten hemen baskın seçim ve danışıklı dövüş
diye iddialar gündeme geldi. Seçimin hemen ilk aşamasında bu tür
iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Recep Tayyip Erdoğan: Aslında bu iddiaların hepsi ortada. Ana
muhalefet erken seçim konusunu aylardır gündemde tutuyor. Böyle bir
durum söz konusu değil. Bizim de erken seçim konusu AK Parti olarak
prensiplerimiz arasında hiç olmamıştır. Onun için o süreçlerde biz
özellikle bu konulara gündemimizde erken seçim filan yok
demişizdir. Fakat son Cumhur İttifakı'nı bareber
gerçekleştirdiğimiz müttefikimizin bu açıklaması, durumu
değerlendirmemizi gerektirdi ve bunun üzerine değerlendirdik ve
buraya geldik. Önceden kesinlikle böyle bir görüşme böyle bir sufle
etme söz konusu değil. Kaldı ki Cumhurbaşkanlığı seçimini 1 buçuk
yıl… Ben 1 buçuk yıl daha Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturma
rahatlığına erişebilirdim. Ama biz bunu düşünmedik. Bizim tek
düşündüğümüz ülkemizin huzuru, refahı nerede? Burada ana
muhalefetin maedem böyle bir hırsı var onlarında hırsını biraz
rahatlatalım istedik. Onun için adımı atalım onlar da rahatlasınlar
dedik. Durmadan er meydanı er meydanı diyor biz de her meydanı
dedik. Milletimiz bedeli ödetecek soracak. Eğer bize devam derse
milletimiz devam ederiz tamam derse saygı duyarız. Biz
eserlerimizle ortadayız. Muhalefetin hangi eseri var bilemiyorum.
Demokrasi de bizim eserlerimiz ortada, hak ve özgürlükler konusunda
herşeyimizle ortadayız. Adalet, kalkınma ve atılım noktasında
yaptıklarımız ortada. Dolayısıyla bizim bu noktada bir sıkıntımız
yok. Bütün alanlarda bütün dünya Türkiye'deki gelişmeleri izliyor.
Siyasi, askeri, ekonomik bütün bu alanlarda Türkiye bütün
kuşatılmışlara rağmen bir yarma harekatı yaparak malum bir Fırat
Kalkanı harekatını gerçekleştirmiştir. 166 bin kişi bu harekattan
sonra buraya dönmüştür. Ardından bir Afrin Harekatı'nı
gerçekleştirmiştir. Burada da dönüşler başlamıştır. İçeride de
teröre çok büyük darbe vurulmuştur ve hala devam ediyor. Zaho'da
Hakurk'ta bu darbe harekatı devam ediyor. Gabar'da Cudi'de
Tendürek'te Kandil'de buralarda operasyonlarımız kararlılıkla devam
ediyor. Şu an itibariyle Afrin'de 4 bin 254 terörist etkisiz hale
getirilmiştir. Kuzey Irak'ta 346 terörist etkisiz hale
getirilmiştir. İçeride 240 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Ben
bu noktada silahlı kuvvetlerimizi, korucularımızı, jandarmamızı,
polisimizi gerek şahsım gerekse milletim adına kutluyorum, tebrik
ediyorum; bütün bunların yanında Özgür Suriye Ordusu'nu da tebrik
ediyorum. Bizim 56 şehidimiz var. Bizim 56 şehidimizin yanında ÖSO
yüzlerce şehit vermiştir. Bu konuda en ufak bir ayrım yok
Mehmetçiğimize olan onların sadakatı bağlılığı, Mehmetçiğimizin
onlara olan sevgisi sadakati nasıl bunlar bir oldular beraber
oldular da bu operasyonlarda bu başarıyı sağladılar, bana adeta
Çanakkale'yi andırıyor. Çanakkale'de nasıl sadece Mehmetçiğimiz
yoktu, Bosna Hersek'ten tutun dünyanın başka yerlerinden
Müslümanlar gelip nasıl Mehmetçiğimizle beraber olduysalar burada
da benzer tabloyu görüyoruz. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum.
Gazilerimize Allah'tan özellikle şifalar diliyorum.
Okan Müderrisoğlu: Cumhurbaşkanlığından 1 buçuk yıl önce
seçime gidiyorsunuz. Bu kararı alırken kendi iç dünyanızın içinde
sizin o aşina olduğumuz ‘Kaderin üstünde bir kader vardır'
dediğiniz anlar oldu mu?
Recep Tayyip Erdoğan: Zaten ‘Kaderin üstünde bir kader vardır'
inancıma dayanarak istişareyi de çok üst düzeyde tuttuğum için
arkadaşlarımın da bu noktada olduğunu görünce bize düşen ‘Kaderin
üstünde bir kader vardır' demek oldu. Kararımızı verdik inşallah
kader inanıyorum ki bizler için tüm inananlar için güzel tecelli
edecektir. Çünkü duaya kalkan eller boş inmeyecektir.
Mustafa Kartoğlu: Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu
tehdit ve risklerden bahsederken neleri kastettiniz?
Recep Tayyip Erdoğan: Bu konuda tüm batının bir tehdit projeksiyonu
var. Bu projeksiyon içinde özellikle güneydeki malum PYD, YPG, PKK,
DEAŞ şimdi DEAŞ'a karşı bu bir mücadeledir deniyor. Buna nereye
kadar inanacağız. Bir yere kadar bunu yuttuk diyelim. Fakat güneye
yani Suriye'nin kuzeyine kaç TIR silah geldi. 5 bin TIR buraya
Amerika silah gönderiyor. Aynı şekilde 2 bin kargo uçağıyla buraya
silah geliyor. Burada 20 kadar üs var biliyorsunuz. Kuzey Suriye'de
bu üsler kime karşıdır? 911 kilometre sınır bizim sınırımız. Peki
Amerika'nın yanında kim var? Koalisyon güçleri var. Onların da
burada silahları mühimmatları var. Peki başka kim olabilir ikinci
derecede olsa olsa İran olabilir, üçüncü derecede olsa olsa Rusya
olabilir. Çünkü Rusya hatta ona ikinci derecede diyebilir 5 üssü
var orada. Ama birinci derecede biz varız. Peki Türkiye Amerika ile
NATO'da müttefik değil mi? NATO'da müttefik olduğuna göre,
stratejik ortak olduğuna göre biz paramızla Amerika'dan silah
alamıyoruz ama bu terör örgütlerine ne yazık ki Amerika ve
koalisyon güçleri ücretsiz olarak verebiliyor. Demek ki tehdit
öncelikle stratejik ortaklardan geliyor. Hadi gelin beraber bu işi
çözelim. Bunu sayın Obama döneminde de çok uğraştık çok yaptık. Biz
bunları yapamadık sürekli oyaladılar. Hem yapalım dediler hem
oyaladılar. Bu döneme geldik artık baktık olmayacak kararımızı
verdik göbeğimizi kendimiz kestik, adımı attık. Adımı atarak Fırak
Kalkanı Harekatı'nda biz Cerablus'tan başladık El Bab ve 2 bin
kilometrekarelik alanı DEAŞ'tan temizledik. 3 binin üzerinde
DEAŞ'lıyı oralarda derdest ettik. Afrin'de de durum farklı değil,
orada da 2 bin kilometrekare civarında bir alanı böylece biz
oradaki teröristlerden temizlemiş olduk. Ama işimiz bitmedi.
Arzumuz Afrinliler gelsin yerlerine yerleşsin. Bizde kamplarda
olanlar geri dönmeye başladılar. Ama bizde de 3 buçuk milyon
Suriyeli var. Bunların içinde Fırat Kalkanı'nda olduğu gibi o
bölgenin insanları olduğu gibi Afrin bölgesinin insanları var,
İdlib'in insanları var, Halep'in insanları var. Şimdi bir de bizim
İdlib sınırında da gözlem kuleleri var. Bu kulelerin içinde de 9
tanesi bizim kontrolümüz altında. Burada da arzumuz İdlib'i de
ciddi manada kontrol altına alalım çünkü 3 buçuk 4 milyon insan
burada yaşıyor. Burası da sürekli tehdit altında. Burada hedef
İdlib ile birlikte Tel Rıfat inşallah Münbiç buralarda da şu
sürecin devam etmesi lazım. Ama buraları da en az zaiyatla ve yine
İdlib'de ilk etabını bu işin en ideal şekilde başlatalım. Nasıl
Afrin'de Rusya ile iyi bir ilişki içinde bunu sürdürdüysek burada
da yine aynı tavır içinde ve diplomasiyi uluslararası hukuk
çerçevesinde öne çıkararak bunu sürdürelim. Burada da bizim Astana
süreci ciddi manada ön planda yer aldı. Birinci Soçi aynı şekilde
ardından Ankara bu konuda üçlü olarak Rusya-Türkiye-İran bir araya
geldik. Şimdi inşallah üçüncüsünü Tahran'da yapacağız. Astana'nın
önemini de korumamız laızm. Ama Astana'yı Cenevre'nin önüne
çıkarmak gibi bir derdimiz de yok. Ama burada ancak üç ülke bir
araya gelebildik. Başkalarına da yasak koymuş değiliz. Cenevre
bugüne kadar sonuç odaklı çalışmadı. Biz tabi buralardan çıkacak
neticeyle inşallah derdimiz Suriye'nin kuzeyinde kuzeydoğusuna
doğru bu barış bölgesini yaygınlaştırmak. Çünkü buralar bize hep
sınır. Buralarda ciddi tehditler aldığımız yerler var. Bunlardan en
önemlisi Ayn el Arap'tır. Buradan hep tehditler aldık. Aslıdan bu
bölgeler bizim insanlarımızın akrabalarının yoğun olduğu
bölgelerdir. Ama hassasiyetle yeter ki bizi taciz etmesinler yeter
ki bizim bölgemize tehdit savurmasınlar. Bu olmadıktan sonra bizim
de bu bölgelerde sürekli ölüm yağdırmaya merakımız yok.
Ahmed Arpat: Kampanya ne zaman başlayacak diye sorulduğunda
‘Biz başladık bile' dediniz. Ana mesajlar neler?
Recep Tayyip Erdoğan: Ana mesajları şu anda açıklamam doğru olmaz.
Arkadaşlarım çalışıyorlar. Hafta başından itibaren bu çalışmaların
içinde ben de bulunacağım. Fakat buradaki bütün hedef YSK'nın
açıklayacağı seçim takvimi. Onlar resmi seçim takvimini açıklayacak
ki bizde de bazı hazırlıklar var ama kendi takvimimizle onu
örtüştüreceğiz. Yol haritamızı da ona göre belirleyeceğiz. Seçim
takvimizi söylemek doğru değil çünkü bunun asıl belirleyeci olan
YSK'nın açıklayacağı seçim takvimi. Örneğin biz bir temayül
yoklamasını yine yapacağız. Çünkü temayül olmadan milletvekili
adaylarımızı belirlemek doğru olmaz. Fakat diğer siyasi partilere
göre yine en hazırlıklı parti zannediyorum biziz. Şu anda biz
İstanbul ve İzmir kongreleri hariç bütün kongrelerimizi bitirmiş
bir partiyiz. Kaldı ki ana kademenin kongrelerinin dışında da kadın
kolları ve gençlik kolları kongerelerini de yapıyoruz. Bugün mesela
Ankara'nın kongresi vardı. Bunlarla bir defa biz her an her zaman
seçime rahatlıkla girebilecek noktadayız. Ve bütün teşkilatlarımız
şu anda sandık kurullarına varıncaya kadar bunların hazırlıklarını
süratle yapıyorlar ve temayül yoklamalarını yapıp neticesini hemen
bize bildirecekler ve bizler süratle milletvekili noktasında gelen
aday adaylarının içerisinden adaylarımızı inşallah seçip YSK'ya
gidecek hale getireceğiz.
Okan Müderrisoğlu: 18 Nisan'da Külliye'de erken seçim
tarihini açıkladığınız toplantıyı ben yerinde takip ederken şöyle
bir cümleniz dikkatimi çekti, "Eski sistemin hastalıkları attığımız
her adımda karşımıza çıkabiliyor. Bizim tercihimiz 2019 Kasım'ına
kadar dişimizi sıkmaktan yanaydı" dediniz. Nelere dişinizi
sıkıyordunuz efendim?
Recep Tayyip Erdoğan: Sen özellikle gazetecilikle ekonomide temayüz
etmiş bir kardeşimizsin. Bir defa öyle bir bürokratik oligarşi var
ki bu sizin atacağınız her adımda adeta bileklerinize bir kelepçe.
Başbakanlığımın ilk anından itibaren ben bürokrasiye karşı adeta
savaş verdim. Ama parlamenter demokraside bunu bir yere kadar
başarabiliyorsunuz bütünü ile başaramıyorsunuz. Örneğin durum böyle
olmayacak, daha farklı olacak. En güzel şeyi tabii bu işin malum
yasama-yürütme-yargı. Bu üç kuvvetler ayrılığı noktasında güç, bu
dönemde çok daha farklı ama çok daha güçlü çalışacak. Ama devleti
bağlayıcı bir güç olmayacak. Bana göre devleti destekleyen,
güçlendiren bir güç haline gelecek. Bu bizim için önemli. Mesela
yürütmede siz parlamentodan kabine oluşturmuyorsunuz. Dışarıdan bir
kabin oluşturuyorsunuz ve bu kabine sizin için bağlayıcı mı? Değil.
Bu kabine ile bir yerde aksama var bunları alıp birini bir kenara
koyabilirsiniz. Böyle olunca bir defa gelenler de bunu bilecek. Ben
ya başkanla beraber giderim veya başarılı olamazsam her an
gidebilirim. Böyle bir durum olacak. Dolayısıyla o da altındakilere
karşı böyle bir davranış içinde olacak. Çünkü başarılı olmak
mecburiyetinde. Bugün bir toplantıdaydım sermaye çevresiyle ve
orada da dedim, "Yarın biz inşallah bu seçimi kazanırsak içinizden
bazı arkadaşları kabineye alma durumumuz olursa gelmeye hazır
mısınız? Ama şu anda kazandığınız parayı kazanamazsınız" diye.
Amerika'da Tillerson dünyanın en büyük petrol şirketinin
başındaydı. Orada sayın Trump getirdi dışişleri bakanı yaptı.
Sonrasında da hiç haber vermeden kendisini o görevden aldı. Ama
onun kabinede aldığı maaşın mukayese edilebilir yanı var mıydı? O
sadece vatanseverlikti. Şimdi bizim de burada artık böyle döneme
alışacağız. Yeni dönemin güzelliği burada. Özel sektörde başarılı
olan arkadaşlara bazı teklifler yapabiliriz, onları kabinemizde
inşallah görmek isteriz.
Okan Müderrisoğlu: Ekonomiyi de emanet eder
misiniz?
Recep Tayyip Erdoğan: Edebiliriz, niye etmeyelim. Ekonomi bu işin
can damarı. Şimdi enerji artık dünyada farklı bir yerde.
Dolayısıyla bizim buraları çok çok emin, sağlam, verimli, üretken
ellere teslim etmemiz lazım. Hedefimiz önümüzdeki dönemde
yeniliklerimizden biri bu olacak.
Serpil Çevikcan: Milliyetçi Hareket Partisi ile ittifak
çerçevesini milletin bekası bağlamında tek bayrak, tek millet, tek
vatan, tek devlet temeline oturtmuştunuz. İttifak protokolü bu
temel üzerinde şekillenirken biraz bize ipucu verebilir misiniz bu
protokolün ana noktaları ne olacak?
Recep Tayyip Erdoğan: Bizim özellikle Milliyetçi Hareket Partisi
ile normal şartlarda dahi azami müştereklerimiz var. Ama bir
Cumhuriyet Halk Partisi ile bizim doğru dürüst asgari müştereğimiz
bile yok. Cumhuriyet Halk Partisi yeri geldiği zaman teröristlerle
el ele kol kola girebiliyor, onlarla beraber yürüyebiliyor, onları
savunabiliyor. Ellerimizde çok belgeler var. Bizim bir defa Cumhur
İttifakı'nda az önce sizin saydığınız tek millet, tek bayrak, tek
vatan, tek devlet belirleyici dört esas. Buranın en önemli ittifakı
yerli ve milli olması. Öbür tarafta öyle bir şey söz konusu
olmadığı için onlarla beraber zaten yapmak yürütmek mümkün değil.
Zaten bütün bunlar hasıl olduğu için Cumhur İttifakı'nın kuruluşu
da hayırlı oldu. Benim milletim bu ittifakın güzelliğini de
görecek, hasılasını da görecek. Bu hasıla ile birlikte bu ittifaka
sarılacak. Bunu başarmamız şart ki milletimiz muassır medeniyetler
seviyesinin üstüne çıkabilsin. Bizde bu insan potansiyeli var bu
güç var. Biz niye başaramayalım. İşte son 15-16 yılda artık kendi
savunma sanayisinde uçağını üreten bir ülke haline geldik.
İHA'larımızı, SİHA'larımızı üretiyoruz ve şu anda savaş
uçaklarımızı üretmenin çalışmalarını yapıyoruz. Hatta SİHA'larda
çok daha yüksek kapasitede uçak üretmenin hazırlığı içindeyiz.
Dünyada eşi benzeri olmayacak inşallah. Ama biz bunları yeterli
bulmuyoruz. Biz jet savaş uçaklarımızı da yapmak durumundayız.
Helikopterlerimiz Atak'lar, tank öyle. Bir kendimizi yetmeyeceğiz
bunun ihracatını başlatacağız. Bazı ülkelerle görüşmelerimiz yoğun
şekilde devam ediyor. Bizler şu anda denizaltı noktasında da
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yani özellikle kuruluşlarımız artık
devletten özele ağırlık vererek gelişiyor. Eskiden savunma sanayi
denilince sadece devlet vardı. Ama artık böyle bakmıyoruz olaya.
Özel sektörü bu konuda teşvik ediyoruz. Onlara ciddi manada
teşvikler veriyoruz. Önümüzdeki süreç bunun eserlerini aldığımız
bir süreç olacaktır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından
satır başları;
Cumhur ittifakının 'Başkan' adayı zaten bellidir. Ciddi sıkıntı
olacağı kanaatinde değilim. Seçim öncesi Cumhurbaşkanı Yardımcısı
açıklamayacağım.
(Kılıçdaroğlu aday olur mu?) Gönlüm aday olması yönünde, bu yarışa
girsin. Başkasını aramasına gerek yok, kendisi meydana çıksın.
Saadet Partisi ile 2-3 kez görüştük maalesef netice alamadık.
(İyi Parti için karar bekleyişi) Girmesi, girmemesi noktasında bir
sıkıntımız söz konusu değil.
OHAL'de seçim eleştirileri) Seçim sürecinde bir sıkıntı
yaşanmayacak. Bunların hepsi ana muhalefetin bahanesi. Tüm partiler
daha sağlıklı, rahat kampanya sürdürecek. ABD'deki seçimlerde
yaşanan şaibeler bizde olmuyor.
Bir sıkıntı söz konusu değil, YSK mühürleyerek gönderiyor.
Altına endeksleyerek iş yaparsak daha kolay olur. İthalat,
ihracatta yerli ve milli parayı önemsiyorum. Faizi ne kadar
yükseltirseniz enflasyon da yükselecektir. Faizi indirdiğimiz anda
enflasyon da düşecektir. Kur-faiz ilişkisini şu anda Batılılar gibi
düşünmüyorum. Burada bizim için kur noktasında en ideal olanı şu
yerli ve milli para konusudur ki kesinlikle iki kere iki dört, kur
baskısını ortadan kaldırır. Faizi de düşürdükçe o da kuru ciddi
manada aşağıya çekecektir.
FETÖ ile mücadele kararlılıkla sürecek, taviz vermek mümkün değil.
Arkasında ABD var, bu adam 400 dönümlük yerde paşa paşa yaşıyor.
Brunson'u istiyorsanız, atılan adımlara bir bakın. Suçluları iadesi
anlaşmasıyla bu adamı niye deport etmiyorsun? Yurtdışından 83
FETÖ'cüyü getirdik, bunlar kararlılıkla devam ediyor. 19 ülkeden 83
FETÖ yöneticisini getirdik. İstihbarat doğru çıkarsa Adil Öksüz'le
ilgili adımı da atacağız.
Terörün şah damarı çok ciddi darbe yedi ve kanamada. 16 bin 650
terörist etkisiz hale getirildi. Bu mücadeleyi bundan sonra da
vermeye devam edeceğiz.
Yunanistan'daki FETÖ'cü askerlerin bize verilmesi lazım.
Yunanistan'a ne yapıyorsunuz diye sormak lazım. Suların ısınmasını
istemiyoruz, böyle bir gayret içinde değiliz.
(AB Raporu) Yapıcı olmaktan uzak, ilişkileri bozmaya yönelik bir
rapor.