Cuma hutbesi değişti
Diyanet İşleri Başkanlığı, cuma namazında camilerde okutulacak hutbede değişiklik yaptı.
Diyanet İşleri Başkanlığı, cuma namazında camilerde okutulacak
hutbede değişiklik yaptı.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından cuma namazında ‘Besmele' ile
ilgili hutbenin okutulacağının duyurulmasına rağmen son dakikada
hutbede değişiklik yapıldı. Hicri yeni yıl dolayısıyla cuma
hutbesinde hicret konusunun işlenmesine karar verildi. Cuma
hutbesinde, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yurt dışına kaçan
FEÖT'cülere de göndermede bulunuldu. Hutbede, "Hicret
ahlakına sahip olmanın ölçüsü Allah'a kul, Rasulüne ümmet olma
bilinciyle yeryüzünde iyiliğin hâkim olması için gayret
göstermektir. Sevgi, saygı, paylaşma, yardımlaşma duygusuyla,
samimiyetle kardeşine, milletine, değerlerine gönülden bağlı
olmaktır. Dolayısıyla İslam'ın bütün değerlerini istismar ederek,
vatanına ve milletine her türlü hainliği yapanların, hicret
kelimesinin arkasına sığınmaları beyhude bir çabadır. Böylelerinin
içine düştükleri acizliği hicret kelimesini kirleterek
müntesiplerine izah etmeye çalışmaları, hicret gibi ulvi bir
kavramı istismardan başka bir şey değildir" ifadelerine
yer verildi.
Diyanet'in cuma hutbesinin tam metni şöyle:
"Cumanız mübarek olsun aziz kardeşlerim!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"İman edenler, hicret edenler, Allah yolunda cihad
edenler, şüphesiz bunlar Allah'ın rahmetini umarlar. Allah çok
bağışlayan ve merhamet edendir."[i]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların emin
oldukları kimsedir. Muhacir ise Allah'ın yasakladığı şeyleri terk
edendir."[ii]
Kardeşlerim!
Müminler olarak dün hep birlikte Muharrem ayının ilk gününü idrak
ettik. Hicri 1439 yılına girmenin heyecanını yaşadık. Bizleri yeni
bir hicri yıla ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar
olsun. Cennetten yeryüzüne adım atışımızla başlayan hicret
hikâyemizin cennette hitama ermesi niyazıyla hicri yeni yılınızı
kutluyorum. Yeni yılın İslam ve insanlık âleminin huzur ve
kurtuluşuna vesile olmasını Yüce Mevlâ'dan niyaz ediyorum.
Aziz müminler!
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizi (s.a.s.), insanî
erdemlerden ve kulluk bilincinden uzaklaşmış cahiliye toplumu
hazmedemedi. Mekkeli müşrikler, kendilerine bir şahit, müjdeleyici
ve uyarıcı olarak gönderilen merhamet Peygamberine akla hayale
gelmedik baskı ve zulmü reva gördüler. Ona kucak açmak, onunla
yeniden kendilerine gelmek yerine onu dışladılar, onun hayatına
kastettiler. Bu baskı ve şiddet ortamında İslam'ı yayma ve yaşama
imkanı kalmadığını gören Peygamberimiz, önce sahabeden bazılarını
gönderdi, sonra da kendisi gitti fedakar insanların şehri
Medine'ye.
Kardeşlerim!
İşte Allah Resûlü ve ashabının bu kutlu yolculuğunun adı hicrettir.
Bu hicret, sıradan bir göç değildir. Hz. Ömer döneminde takvim
başlangıcı kabul edilen hicret, Müslümanlar için bir milattır.
Hicretle beraber İslam'ın yüksek hakikatleri Medine'den bütün
yeryüzüne dalga dalga yayılmaya başlamıştır.
Hicret, Müslümanlar için birçok dersler içermektedir. Her şeyden
önce bu hicret, bir kaçış değil, yüce değerlerin yeryüzünde neşv-ü
nemâ bulması için girişilen kutlu bir yolculuktur. Hicret;
şiddetten merhamete, esaretten özgürlüğe gidişin adıdır. Allah'a
itaatin, sadece ona kul olmanın göstergesidir.
Hicret, İslam davası uğruna anadan, babadan, evlattan, hatta candan
vazgeçişin ibretli ve meşakkatli kıssasıdır. Hicret, yârını,
diyârını, malını-mülkünü Allah için göz kırpmadan terk eden muhacir
ve onları bağırlarına basan [iii] ensârın destanıdır. Bu destanda
fedakârlık, kardeşlik, ahde vefa, birlik ve beraberlik, sevgi,
saygı, paylaşma ve kucaklaşma vardır. Hâsılı hicret, Allah'a
ibadete, insanî erdemlere, rahmet ve medeniyete gönlünü açanların
azmi ve kararlılığı, bu değerlere kapılarını kapatanların ise
hüsranıdır.
Kıymetli müminler!
Resûlullah Efendimizin hadisi doğrultusunda asıl hicret, haram ve
günahları terk ederek Yüce Allah'a teslimiyettir. Allah Resulüne
gönülden bağlılığın, sadakatin, ümmet olabilme gayret ve
samimiyetinin ifadesidir. Hicret, insanlık onurunu zedeleyen her
türlü süflî duygu ve emellere sırt çevirmektir. Ulvî değerler
uğruna mücadele etmektir. Hicret; bâtıldan, boş şeylerden, ömrü
israf eden her türlü arzu ve istekten uzaklaşmaktır. Hakk, hakikat
ve ahlak yolunda ilerlemektir. Yüce Mevlâ'nın yarattığı tertemiz
fıtratımızı muhafaza edebilmektir. Şirkten, küfürden, nifaktan uzak
durup, imana sadık kalabilmektir.
Kardeşlerim!
Hicret ahlakına sahip olmanın ölçüsü Allah'a kul, Rasulüne ümmet
olma bilinciyle yeryüzünde iyiliğin hâkim olması için gayret
göstermektir. Sevgi, saygı, paylaşma, yardımlaşma duygusuyla,
samimiyetle kardeşine, milletine, değerlerine gönülden bağlı
olmaktır. Dolayısıyla İslam'ın bütün değerlerini istismar ederek,
vatanına ve milletine her türlü hainliği yapanların, hicret
kelimesinin arkasına sığınmaları beyhude bir çabadır. Böylelerinin,
içine düştükleri acizliği, hicret kelimesini kirleterek
müntesiplerine izah etmeye çalışmaları hicret gibi ulvi bir kavramı
istismardan başka bir şey değildir.
Kardeşlerim!
Geliniz! Bu mübarek saatte iyilik ve hayırlara hicrete, hakiki bir
muhacir olmaya söz verelim. Salih ve sadık kul olmak, muhacir ve
ensar kardeşliğini aramızda yeniden kurmak ve ilahi rahmeti tecelli
ettirecek hicretlere koyulmak adına bu günümüzü milat bilelim.
Peygamberimizin (s.a.s) öğrettiği şekilde, Allah'ın emrettiklerini
yapıp yasaklarından uzak kalalım ve böylece bizler de hicret
sevabına nâil olalım. Gönül yesribimiz, İslam'ın nuruyla erdemi,
ahlakı, insaniyeti temsil eden tenvir edilmiş Medine olsun.
Ne mutlu hayat yolculuğunu kutlu bir hicrete
dönüştürebilenlere!
Ne mutlu bu hicretin sonunda Allah'ın rızasına
ulaşabilenlere."
(İHA)