CHP’nin başörtüsü hazımsızlığı sürüyor
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, ortaöğretimdeki başörtüsü serbestliğini tepki göstererek, "Hükümetin bu konuya yaklaşımı tamamen ideolojik bir yaklaşımdır ve bunu biz kabul edemeyiz" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, ortaöğretimdeki başörtüsü
serbestliğini tepki göstererek, "Hükümetin bu konuya
yaklaşımı tamamen ideolojik bir yaklaşımdır ve bunu biz kabul
edemeyiz" dedi.
CHP'li Altay, TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek, 17 Aralık
soruşturması, Irak Şam İslam devleti (IŞİD) terör örgütünün
saldırıları ve Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğinde yapılacak
değişiklik üzerine görüşlerini ve parti görüşlerini açıkladı.
25 Aralık soruşturmasında verilen takipsizlik kararının 17 Aralık
soruşturmasında da verileceğini ileri süren Altay,
"Soruşturmayı yürüten Savcı üzerinde bir takım maddi,
manevi baskılar olduğunu dair çok kuvvetli rivayetler ve bilgiler
var. Sayın Savcının Cumhuriyetin savcısı olarak hareket edeceğine
ve soruşturmayla ilgili orta yerde bu kadar açık kanıt, delil
varken, ‘takipsizlik' kararı vermek gibi, soruşturmayı, skandalı
örtbas etmek gibi bir anlayış içine gireceğine
inanmıyoruz" ifadelerini kullandı.
"ÖNERGELERİ BİLE ÇEKTİK"
Altay, Musul Başkonsolosluğu personelinin kurtulmasına Cumhuriyet
Halk Partisi'nin de sevindiğini vurgulayarak "Cumhuriyet
Halk partisi rehine krizi doğduğunda, Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ne sunduğu iki önergeyi geri çekmiştir. Bunlardan birisi
dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında verilen meclis
soruşturma önergesi, bir diğeri de gensoru önergesi. Bu önergeleri,
‘bu mesele ulusal davadır' anlayışıyla geri çekerek, hükümete
desteğini ortaya koymuştur" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nun farklı
söylemlerinin kamuoyunda kuşku uyandırdığını öne süren Altay şöyle
devam etti:
"Hükümetin bu politikalarıyla Türkiye Cumhuriyeti küçük
düşürülmüştür, milletin onuru kırılmıştır, bu terör örgütüne büyük
devlet olma gereği olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti mutlaka cevap
vermelidir. Aksi takdirde Türkiye'nin caydırıcılığı sorgulanacak ve
Türkiye cumhuriyeti hükümeti ve devleti yeni tehlikelere açık ve
maruz kalacaktır. IŞİD ile mücadelenin batı ülkelerinden çok
Müslüman ülkelerin asli görev ve işidir. Hiç zaman kaybetmeden
hükümetin, Türkiye Cumhuriyeti'nin ‘IŞİD'in terör örgütü' olduğunu
dünya kamuoyuna deklare etmesi gerektiğini söylemek
isterim."
BAŞÖRTÜSÜ ÖZGÜRLÜĞÜNE TEPKİ
Başbakan Yardımcısı Arınç'ın açıkladığı kılık-kıyafet
yönetmeliğindeki değişiklikle ilgili ise Altay," Bu
yönetmelik değişikliği ile kaldırılan ‘başı açık' ifadesi, Bülent
Arınç'ın ifade ettiği yönetmelik kapsamında bir değişiklik ise,
okul öncesini de kapsar, ilkokulu da kapsar, ortaokulu da kapsar,
liseyi de kapsar. Yapılan değişikliğin Milli Eğiütim Okulları'na
bağlı öğrencilerin Kılık-kıyafet Yönetmeliği ile ilgili olduğunu
öngörüyoruz" diye konuştu.
Altay şunları kaydetti:
"Siz kızların başını örteceğinize, yüzünüzü örtün, utanın.
Demokrasi başörtüsünden ibarettir. Kızlar başörtüsü takabiliyorsa,
demokrasi vardır. Gösteri hakkını kullanmayan, herhangi bir silahı
dahi olmayan taraftar grubu darbeye teşebbüsle suçlandığı ülkemizde
iler demokrasi dedikleri sadece ve sadece baş örtüsünden ibarettir.
Hükümetin bu hamlesi Suruç'tan görünen IŞİD bayrağını örtmeye
yetmeyecektir. Hükümetin bu adımı yolsuzlukları ve yoksulluğu
örtmeye yetmeyecektir. Bu örtü Soma'daki kazaları, asansör
kazalarını, Bakanların saatlerini, para kutularını, para sayma
makinelerini örtmez. Sınıra dikilen IŞİD bayrağını ortadan
kaldırmaz."
ÖZGÜRLÜK OLARAK BAKILAMAZMIŞ
Altay, konunun sadece özgürlükler açısından bakılamayacağını iddia
ederek şunları kaydetti: "Cumhuriyet Halk Partisi 18 yaşını
doldurmuş herkesin, her alanda, istediği gibi giyinmesine,
kuşanmasına, istediği örtüyü kullanmasına hiçbir itirazımız olmadı.
Bu konuya çocuğun üstün yararı bakımından bakıyoruz. 18 yaşın
altındaki bir çocuk, ‘matematik dersi görmek istemiyorum' derse
hükümet şunu diyebilecek mi; ‘evet, bu çocuk matematik dersi
görmesin.' Böyle bir şey olabilir mi? Hükümetin bu konuya yaklaşımı
tamamen ideolojik bir yaklaşımdır ve bunu biz kabul edemeyiz.
Eğitim açısından, genç kuşakların geleceği açısından Türkiye'deki
okulların olumlu, ılımlı iklimini muhafazası açısından doğru
bulmuyoruz. Türban, hükümetin har başının ağrıdığında alabileceği
bir aspirin değildir."
Yönetmelik iptaliyle ilgili olarak, konunun tartışılacağını ifade
eden Altay velilerin konuyla ilgili olarak itiraz edebileceğini
kaydederek "Bunu pedagojik görmüyoruz, çocuğun kendi karar
vereceği konu olarak görmüyoruz. Ailelerin, ailelerin yatkın
çevrelerinin, ailelerin siyasi çevreleri ile siyasallaşacağını
düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
'Takas' iddiaları ile ilgili Altay, konuyla alakalı en kötü şeyin
rivayetlerin olduğunun altını çizdi.
Meclis gündemine iki tezkerenin geleceği ve tavırlarının ne
olacağına dair soruya ise Altay şöyle cevap verdi:
"Cumhuriyet Halk Partisi olarak siyasi çıkarımız değil,
ulusal çıkarımız önemlidir. Ulusal çıkarlarımızla örtüşmüyorsa,
‘hayır' deriz."
(İHA)