CHP’den ’yedek vekillik’ tepkisi
CHP özcüsü Selin Sayek Böke, "Milletvekilinin yedeği olmaz. Milletvekilinin arkasında 80 milyon var zaten, hangi yedekten bahsediyoruz" dedi.
CHP özcüsü Selin Sayek Böke, "Milletvekilinin yedeği
olmaz. Milletvekilinin arkasında 80 milyon var zaten, hangi
yedekten bahsediyoruz" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu
başkanlığında CHP Genel Merkezi'nde toplandı. CHP Genel Başkan
Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke ise düzenlediği basın
toplantısında MYK Toplantısının gündemini kamuoyuyla paylaştı.
Konuşmasına El Bab'tan şehit haberi olduğunu belirterek başlayan
Böke, şehitlere Allah'tan rahmet ve ailelerine sabır diledi. Böke,
"İstiyoruz ki Türkiye'yi maceralara sürükleyen bu Erdoğan
savaşında artık ne can kaybı olsun ne de ekonomiyi sekteye uğratan
vergiler ve bu savaş vergileriyle boğuşmak zorunda bırakılan
vatandaşlarımızın ağır tablosu devam etsin. Bu işin bitmesi
gerekiyor" diye konuştu.
"SÜREKLİ EKK BEKLENTİSİ VAR"
Ekonomiyle ilgili değerlendirmede bulunan Böke, şunları
kaydetti:
"Halen hükümetten beklediğimiz ciddiyette, sorunu doğru
tespit ettiğini gösteren, sorunu doğru tespit edebildiği için de
çareyi doğru bir biçimde ortaya koyduğunu ifade edebilecek bir
çerçeve görmüş değiliz. Sürekli EKK beklentisi var. Yapılması
gerekenleri biz açıklıkla ifade etmiştik. Ancak görüyoruz ki
uyarıları duyduk demiş olmasına rağmen hükümet bu ayıraları can
kulağıyla dinlememiş, detayını anlamamış ne yapılması gerektiği
konusunda herhangi bir fikre sahip değil. 80 milyonun bir ekonomik
kriz yaşamaması için hükümetin ciddiyetle bu olağanüstü duruma son
vermesi gerekiyor. Ortada olan sıkıntının bir krize dönüşmemesinin
tek yolu var. O da günü kurtaran adımlarla bizi oyalamak değil,
Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu derin yapısal sorunlarını giderecek
ekonomik adımları atabilecek siyasi zemini yaratmaktan geçiyor.
Türkiye çok uzun zamandır 4 temel yapısal sorunla başbaşa
bırakılmıştı. Bunlarla ilgili uyarılarımızı hükümete her fırsatta
yaptık. Bugün ortaya çıkıyor ki bu yapısal sorunlar çözülmediği
için hükümet reform yapmadığı için ısrarla yapısal reform lafını
edip arkasını getirmediği için bugünde üzerine yeni siyasi riskler
ekleyerek, OHAL ile Türkiye demokrasisini yıkarak, KHK'larla hukuku
yok ederek vatandaşın can ve mal güvenliğini ve mülkiyet hakkını
gasp edeceğine dair adımları sürekli atarak, atma tehdidini
savunarak ortaya çıkarttığı tablo Türkiye'yi dünyadan çok olumsuz
biçimde ayrıştırıyor."
"EKONOMİNİN İHTİYAÇ DUYDUĞU BECERİLERİ EDİNDİRMEDİĞİMİZ
GENÇLER MAALESEF TEKNOLOJİ ÜRETEMİYOR"
Türkiye'de en önemli sorunun yapılan üretimin katma değer
yaratmaması olduğuna dikkat çeken Böke, "Katma değer
yaratmayan bir üretimin gelir yaratması da mümkün değil. Katma
değer yaratabilen bir üretimin ortaya çıkması için bu becerilere
sahip gençlerin var olması gerekiyor. Ekonominin ihtiyaç duyduğu
becerileri edindirmediğimiz gençler maalesef teknoloji üretemiyor,
katma değer yaratamıyor. Yaratamadığı içinde gelir elde etmek
mümkün olmuyor. Bu tahribatın temelinde insan kaynağımıza
yaptığımız tahribat yatıyor. Bugün yaşadığımız sorunların temelinde
eğitimde yaşadığımız tahribat, eğitimdeki tahribatın yol açtığı
katma değeri düşük üretim ve bu üretimin yaratamadığı gelir
olduğunu tespit etmek gerekiyor" açıklamasında
bulundu.
"15 YILDA ORTAYA KONULAN EKONOMİK ANLAYIŞI TÜRKİYE'Yİ
TEKNOLOJİ VE KATMA DEĞER ÜRETEMEYEN BİR YERE
SIKIŞTIRMIŞ"
2008'den beri AK Parti iktidarlarının ortaya koyduğu ekonomik
anlayışın Türkiye'yi ve 80 milyonu fakirleştirdiğini savunan Böke,
"Bir orta gelir yaşanmaktadır Türkiye ve maalesef gittikçe
düşmektedir. Ama bu içine düşülmesi zorunlu bir tuzak değildir.
Başka bir ekonomik, başka bir yönetim anlayışıyla Türkiye'yi
kendine dert edinen bir siyasetle Türkiye'nin bu gelirinin düşmesi
değil, artması hatta iki üç katına çıkartılması mümkündür. 15 yıl
içerisinde bu ülkede üretimin içerisindeki teknolojinin payı
gittikçe azalmış. 15 yılda ortaya konulan ekonomik anlayışı
Türkiye'yi teknoloji ve katma değer üretemeyen bir yere
sıkıştırmış. Türkiye'de 100 birimlik ihracatın içinde sadece 2
birimde katma değer ve teknoloji var. Türkiye kendine benzeyen
ülkelerden yapısal olarak AKP'nin ekonomik anlayışı sonucunda zaten
15 yıl içerisinde yavaş yavaş uzaklaştırıldı"
değerlendirmesinde bulundu.
"2015 PISA SINAV SONUÇLARINDA EN BÜYÜK DÜŞÜŞÜ GÖSTERMİŞ
OLAN ÜLKE TÜRKİYE"
Böke konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye PISA sınav sonuçlarına göre yani ‘uluslar arası
karşılaştırmaya imkan veren her çocuğun kendi dilinde ama ortak
bilgiyi sınayan' girdiği sınavlardaki sonuçlara göre Türkiye hem
matematikte hem fen bilimlerinde hem de kendi dilinde okuma
becerilerinde 35 OECD ülkesi arasında Meksika'dan sonra en düşük
puana sahip ülke. Çocuklarımız matematik sorularına, fen bilimleri
sorularına yanıt verememişler. Kendi dillerinde okuduklarını anlama
becerilerinden yoksun bir sonuçla karşı karşıya bırakılmışlar. 2015
PISA sınav sonuçlarında en büyük düşüşü göstermiş olan ülke
Türkiye. Mesele 15 günün meselesi değil, mesele 15 Temmuz meselesi
değil. Mesele 15 yıldır eğitimin reform adı altında tahrip edilmiş
olması meselesidir. Türkiye ekonomisinin bu tuzaklara itilmiş
olmasının en temel sorumlusu AKP'nin ahbap çavuş ilişkileri üzerine
inşaa etmiş olduğu çarpık ekonomik düzendir. Eğer Türkiye'de
küresel paranın bol olduğu dönemde paralar verimlilik için
çocuklarımızın eğitimi için okuduklarını anlayabilmeleri için
bilimi öğrenmeleri için harcanmış olsaydı bugün Türkiye'nin
ekonomisi ve çocukları bambaşka bir yerde olurlardı. Türkiye zaten
birkaç yıldır kırılgan beşli diye tarif edilen dünyadaki en
kırılgan 5 ekonomi arasında sayılıyor. Dünyadan olumsuz
ayrıştırdığımızı gösteren bir veri TL'nin değeri. Son 2 yıl
içerisinde 150 ülke arasında parası en çok değer kaybeden ülkeler
sıralamasında Türkiye 12.sırada. Kırılgan beşlinin anlamı bu işte.
Paranız herkesin parasından daha çok değer kaybediyor. Mesele
yapısal bir mesele. Mesele 3 ayın 6 ayın 1 yılın meselesi değil.
Uzun süredir Türkiye ekonomilerinden sadece kendisinden değil bütün
dünya ekonomilerinden sadece kendisine benzeyenlerden değil, bütün
dünya ekonomilerinden olumsuz bir biçimde ayrılıyor. Uluslar arası
fen ve matematik eğilimleri Timss verisiyle de ortaya çıkmıştı.
Türkiye fen bilimleri ve matematik alanlarında dünya sıralamasında
en kötü durumdaki ülkeler arasında. Matematikte 4.sınıf
öğrencilerinde 49 ülke arasında 36'ıncıyız. 8.sınıf öğrencileri
arasında 39 ülke arasında 24'üncüyüz. Fen bilimlerinde 4.sınıflar
seviyesinde 39 ülke arasında 21'inciyiz. Hani ilk 10'u oynayan
Türkiye, hani gücünü gösterecek Türkiye."
"TÜRK LİRASI 150 ÜLKE ARASINDA EN ÇOK DEĞER KAYBEDEN 4 ÜLKE
ARASINA GİRDİ"
"On yıldır bu ülkede binalar yapıldı, okullar inşa edildi
ama içine çocuklarımızı bu sınavlarda başarılı kılacak, bilimi
öğreten, rasyonel düşünceyi öğreten, fırsat eşitliği ile 80 milyon
insanın çocuğunun erişeceği imkanları oluşturmayan bir anlayış
ortaya konduğu için Türkiye Fen Bilimlerinde bugün 2006 yılından
daha kötü durumda" diyen Böke, "Matematik ve okuma
becerilerinde 2003 yılından daha gerideyiz. Türkiye, dünyadan
kopuyor ve kendi tarihinden AKP'nin oluşturduğu tahribat sonucunda
kopartılıyor. Şimdi bu yapısal sorunların üzerine bir de siyasi
riskler eklendi. OHAL ile demokrasi kaldırıldı, KHK'larla hukuk yok
edildi, başkanlık iddiasıyla rejim tehdit ediliyor, kendi siyasi
iktidarı uğruna bütün dünyayla kavga ediliyor. Bu siyasi riskler
Türkiye'nin zaten olumsuz ayrıştığı dünyadan iyice kopmasına yol
açıyor. 3 Ekim'den itibaren yani OHAL'i yeniden uzatma kararı ile
başlayan süreçte, başkanlık iddiasının alevlendirildiği süreçte,
Avrupa Birliği ile inatlaşıldığı dönemde, bu dönem içerisinde Türk
Lirası 150 ülke arasında en çok değer kaybeden 4 ülke arasına
girdi. İlk 12'deydik, korkunç bir tabloydu, üzerine siyasi risk
ekleyenler bugün Türkiye'yi liderliğe koşturuyorlar. Hangi konuda
liderliğe? Parası en çok değer kaybeden, ekonomisi dünyadan en çok
kopan ülke olma liderliğine. Kırılgan beşlinin içerisinden bir
lider çıkartıyorlar" şeklinde konuştu.
"ASGARİ ÜCRETLİYİ VE ONLARLA BİRLİKTE ÜCRETİ DEĞİŞECEK
MİLYONLARIN HAYATINI GELİN DÜZELTİN"
Eğitim başta olmak üzere ivedilikle Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu
reformların yapılması çağrısını tekrar eden Böke, "Aynı
şekilde siyasi riskleri ortadan kaldırıp, çok ihtiyaç duyulan
güveni inşa etmek için acil adımların atılması talebimizi de
iletiyoruz. Atmadığınız her adım, 80 milyonu çok zor koşullara
doğru mahkum ediyor. Bu vatandaş, sizin iradesizliğiniz sebebiyle
fakirleşmeye asla mahkum edilmemeli. Türkiye, dış finansmana
bağımlı AKP modeliyle işliyor yıllardır. Bugün, hızlanarak
yaşadığımız sıkıntı işte bu modelin varlığından kaynaklanıyor.
Böyle bir model inşa ettikten sonra güvensizliği tetikleyecek her
siyasi risk oluşturan adımınız Türkiye'yi zor koşullara itiyor.
Sadece Kasım'ın başından bugüne net sıcak para çıkışı, dışarıdan
Türkiye'ye yapılan yatırım 2,5 milyar doları Türkiye'den kaçmış
vaziyette. Bütün bunlar vatandaşımız için zorluk anlamına geliyor.
Zorlaşan bu koşulların vatandaşımızı daha fazla ezmemesi için açık
çağrı yapmaya devam ediyoruz. Vatandaşa ‘dolar bozdur' diyenler,
vatandaşın cebinde zar zor biriktirdiği 3 kuruş doları bozdurduktan
sonra o dolarla kendilerine 78 milyon dolara uçak alıyorlar. Hani
milli olanlar Türk Lirası'na dönecekti? Siz milli değil misiniz?
Niye 78 milyon dolara uçak aldınız? Üstelik de vatandaşı bu süre
içerisinde ‘dolar bozdur' diyerek bu işe itmişken. Dün, Asgari
Ücret Tespit Komisyonu toplandı. Vatandaşımızı zorluklarla karşı
karşıya bırakmayın diyen bizler, bu komisyonun faaliyetlerini
yakından takip ediyoruz. Bugün Türkiye'de açlık sınırı bin 416
lira, net asgari ücret bin 300 lira. Vatandaşınıza ‘aç kalın'
diyorsunuz. Ekonomik zorlukların ortadan kaldırılabilmesi için
atılacak olan ilk adım, bu Asgari Ücret Komisyonu'nda atılabilir.
Eğer gerçekten bugünkü sorunları gidermek için iş yapacağız
diyorsanız EKK'yı filan beklemeyin buyurun Asgari Ücret Tespit
Komisyonu'nda 6,5 milyon asgari ücretliyi ve onlarla birlikte
ücreti değişecek milyonların hayatını gelin düzeltin. Simit ve çay
üzerinden bir asgari ücret hesabı yapılır yıllardır Türkiye'de.
2002 yılında 5 kişilik bir ailenin her öğünde çay ve simit aldığı
koşullarda 100 birimlik asgari ücretinden bu çay ve simit harcaması
sonrası cebine 27 lira kalıyordu. Bugün, aynı ailenin 100 birimlik
asgari ücretten cebine kalan miktar 13 lira. Türkiye bu zorlukları
yaşamayı asla hak etmiyor. Türkiye büyük bir ülke, Türkiye dinamik
bir ülke, Türkiye potansiyeli çok yüksek bir ülke. Biz Türkiye'nin
tüm vatandaşları olarak daha yüksek bir sesle bir kez daha ‘başka
bir gelecek mümkün' demenin çok önemli olduğunu
düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
DENİZ BAYKAL'IN ELEŞTİRİLERİNE YANIT
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu'nu Adana'daki miting üzerinden eleştirdiğinin
hatırlatılması üzerine Böke, basın özgürlüğünün bir demokrasinin
olmazsa olmazı olduğuna dikkat çekerek, "Ancak vicdanlarda
zaten yargılanmış olan özellikle Balyoz, Ergenekon gibi
travmalardan sonra yargılanmış olanların vicdanlarda yargılandığı
gerçeğini de asla göz ardı etmiyoruz. Bu vicdanlar zaten o hesabı
kapattılar. Biz, demokrasinin ihtiyaç duyduğu bütün ilkeleri sonuna
kadar savunmaya devam edeceğiz. Bunu yaparken parti içerisinde
demokrasiyi de inşa edecek Sayın Eski Genel Başkanlarımızın kendi
fikirlerini Eski Genel Başkanlarımız olarak ifade etmesinin bir
demokrasi olduğunu anımsayarak bugünden sonra da siyasetimizi
yapmaya devam edeceğiz" dedi.
"CEMAATİ BU DEVLETİN BİR PARÇASI YAPMIŞ OLAN EN TEMEL UNSUR
SİYASET KURUMUDUR"
Kılıçdaroğlu'nun eski başdanışmanının gözaltına alınması ile ilgili
soru üzerine Böke, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Cumhuriyet Halk Partisi, FETÖ ile ilgili soruşturmada
siyasi ayağın ortaya çıkarılması gerekliliğini başımıza bu bela
sarıldığı günden beri söylüyor. Cemaat yapılanmasının Türkiye'ye
nasıl bir tehdit oluşturduğu gerçeğini en somut biçimde ortaya
koymuş olan parti biziz ve 15 Temmuz'da yaşanmış olan o korkunç
olaydan sonra şunu söyledik: Hızla, bugün cemaatin bütün ayaklarını
temizleyin' ama biliyoruz ki cemaati bu devletin bir parçası yapmış
olan en temel unsur siyaset kurumudur. İlk temizliğin siyaset
tarafından yapılması gerekir. Siyasette de burada en büyük
sorumluluğun AKP'ye düştüğü gerçeğini hiçbir şey
örtemez."
"MİLLETVEKİLİNİN YEDEĞİ OLMAZ, MİLLETVEKİLİNİN ARKASINDA 80
MİLYON VAR ZATEN, HANGİ YEDEKTEN BAHSEDİYORUZ?"
AK Parti ile MHP'nin anayasa değişikliği görüşmelerinden çıkan
"yedek vekillik" düzenlemesiyle ilgili soruya
Böke, "Milletvekilinin yedeği olmaz, milletvekilinin
arkasında 80 milyon var zaten, hangi yedekten bahsediyoruz?
Demokrasi dediğiniz şey vatandaşın verdiği oya sadece o sandıktan
sizi seçtirdiği için değil demokrasiye sahip çıktığı için değer
vermekten geçer. Bunun da tek yolu vardır, güçlendirilmiş bir
parlamenter demokrasi. Biz bu ciddiyetle yaklaşmaya devam edeceğiz,
dünkü pozisyonumuz neyse bugünkü pozisyonumuz da aynı"
cevabını verdi.
(İHA)