CHP Medya Komisyonu hazırladığı raporu TGC'ye sundu
CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu ve CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, CHP Medya Komisyonu'nun hazırladığı 3 sayfalık raporu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto'ya teslim etti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu ve CHP İstanbul
Milletvekili Barış Yarkadaş, CHP Medya Komisyonu'nun hazırladığı 3
sayfalık raporu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay
Olcayto'ya teslim etti.
Berberoğlu ve Yarkadaş'ın yanı sıra CHP İstanbul Milletvekili Eren
Erdem ile CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer'in de katkı
sunduğu rapor, 2 günlük bir çalışmanın sonucu olarak ortaya çıktı.
Tamamı eski gazeteci vekillerden oluşan CHP Medya Komisyonu,
İstanbul'da sırasıyla Koza İpek Medya Grubu, Cumhuriyet Gazetesi,
Sözcü Gazetesi, Taraf Gazetesi, Zaman Gazetesi, Yurt Gazetesi ve
Birgün Gazetesini ziyaret edip yöneticileriyle görüştü.
"BELANIN MEDYAYA NASIL GELECEĞİNİ BİLİRİZ"
Dün Koza İpek Medya Grubu'na yönelik baskından sonra hızlı bir bir
refleks gösterdiklerini söyleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis
Berberoğlu, "Tepki verdik bu son günlerdeki gelişmeler karşısında.
CHP'nin genetik şifresinde var bu. Mensubu bulunduğum parti, iki
tane gazeteci kökenli milletvekilinin hapis cezası nedeniyle yemin
edemediği bir partidir. Biz belanın medyaya nasıl geleceğini bilen
bir siyasi yapıyız" dedi.
DAVA ÖRNEĞİNİ DE VERDİLER
Ziyaret ettikleri kuruluşlardan edindikleri izlenimleri bir rapor
haline getirdiklerini ve gazeteciliğin çatı örgütü TGC'ye teslim
etmek istediklerini vurgulayan Berberoğlu, "Kendilerine ayrıca, bir
gazeteden aldığımız, yargı üzerindeki vesayet neticesinde uygulanan
bir davanın örneğini de takdim ediyorum. Bugünkü ziyaretimizde bir
gazeteye 130'a yakın dava açıldığını öğrendik. Bir gazeteye sadece
bugün itibariyle 6 adet Cumhurbaşkanına hakaret davası açıldığını
gördük" dedi.
"TÜRKİYE'NİN ÖZGÜRLÜĞÜ TEHLİKEYE GİRİYOR"
Önümüzdeki seçimlerde medyanın işini saygıyla yapabilmesi için
TGC'nin önderlik etmesi gerektiğinin idrakinde olduklarını anlatan
Enis Berberoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Baskıdan mustarip olan medya gruplarının seslerinin tek bir
merkezde toplanması ve biz siyasilere aktarılması temennimizdir.
Biz böyle bir faaliyete dışarıdan her türlü desteği vereceğimizi,
kişisel olarak da, parti politikası olarak da taahhüt ediyoruz.
Gezdiğimiz kuruluşlarda bizi umutlandıran gelişme şudur; hiçkimse
pes etmiş değil. Herkesi çok moralli gördük. Bir gözlemimi
paylaşmamam izin verin. Hatta medyada tarihi bir buluşma yaşanmış
durumda. Hepsi farklı editöryal tercihleri olan, farklı siyasi
duruşları olan, farklı okur kitleleri olan kuruluşlar. Bu iktidar
medyayı şöyle bölerek yargıladı ve cezalandırdı; kimisine ticari
beklentileriyle oynayarak yön verdi, kimisini ticari olarak
cezalandırarak korkuttu. Bir başkasını cemaat etiketiyle yargıladı.
Bir diğerini Sosyalist diye dışladı. Ötekine ayrılıkçı dedi,
kapattı.Baktığımız zaman, gerekçesi çok açıktı yapılanların. Bugün
gelinen noktada, tarihi kavşak olarak adlandırdığım noktada,
bagajlar aynı kalmak şartıyla, duruşlar aynı kalmak şartıyla,
yöntemin zorbalığı tüm medyada kabul görmüş durumda. Başkasının
özgürlüğünün benim özgürlüğüm olduğu anlayışı oturmuş durumda.
İktidarın baskılarına tek ses olarak karşı çıkma fırsatı tarihi bir
fırsat olarak medyanın önündedir. Sizlerin özgürlüğü tehlikeye
girdiği zaman, biz siyasilerin de özgürlüğü tehlikeye giriyor, tüm
Türkiye'nin özgürlüğü tehlikeye giriyor."
"BU DEMOKRASİ MÜCADELESİDİR..."
TGC Başkanı Turgay Olcayto da, Türkiye'nin basın özgürlüğü
konusunda son sıralarda süründüğünü belirterek, "Bizim Gazetecilere
Özgürlük Platformumuz var. Bu dönem başkanlığını sendika yürütecek.
Bu mağdur olan gazetelerin genel yayın müdürlerini ya da en yetkili
müdürlerini toplayıp, bu sorunları masaya yatıracağız. Biz de
CHP'nin bize yönlendirdiği görevi medya açısından ilginç bulduk. En
kısa zamanda bir izleme komitesi oluşturacağız. Bu demokrasi
mücadelesidir" dedi.
YARKADAŞ: TBMM'YE TAŞIYACAĞIZ...
Ziyaretlerle ilgili gözlemlerini yarın saat 11.30'da TBMM'de de
dile getireceklerini söyleyen CHP İstanbul Milletvekili Barış
Yarkadaş ise "Durum gerçekten vahim. Ziyaret ettiğimiz medya
kuruluşlarında gazetecilerin baskı altında olduklarını gördük,
gözlemledik. Halkın haber alma hakkının engellendiği görülüyor. Bir
çağrı da okurlara ve izleyicilere yapmak gerekir diye düşünüyorum.
Bu meseleyi sadece bir medya kuruluşunun meselesi olarak
görmemelidirler. Sahip çıkın ki, her türlü düşünce kendisini ifade
edebilsin" diye konuştu.
İŞTE 3 SAYFALIK O RAPOR...
"Cumhuriyet Halk Partisi, medyaya dönük risk/tehditler içeren
tartışmaları kaygı ile takip ediyor.
Özgürlükçü yayın politikası izleyen farklı medya kuruluşlarına
nasıl el konulacağı ve sahiplerinin tutuklanacağı isim verilerek
ayrıntıları ile yazılıp çizilirken Hükümetten ne bir yalanlama ne
de kınama duyuluyor. Adeta sükut ikrardan geliyor! Medya üzerindeki
baskıların derecesini anlamak üzere CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu tarafından oluşturulan Medya Komisyonu'nun
koordinasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Enis
Berberoğlu tarafından üstlenildi. Heyette Eskişehir Milletvekili
Utku Çakırözer ile İstanbul Milletvekilleri Barış Yarkadaş ve Eren
Erdem yer aldı.
Komisyon 48 saatten kısa bir sürede sırasıyla polis baskınına
uğrayan İpek Medya Grubu'nu, Cumhuriyet, Sözcü, Taraf, Zaman, Yurt
ve Birgün gazetelerini ziyaret etti, yöneticileri ile görüştü.
Hükümet, hatta devlet baskısının medyanın işini yapmasına ne ölçüde
ve nasıl engel çıkarttığı samimi ve ayrıntılı sohbetlerde masaya
yatırıldı.
Sonuçta özgür medyanın temel ve ortak bazı sorunları ortaya
çıktı:
Mali açıdan haksız rekabet
* Gazetelerin tirajları, TV'lerin izlenme oranları şeffaf bir
şekilde ölçülmüyor. Erişim rakamları ile havuz medyası lehine
oynanıyor. Özellikle bedava dağıtım ve şişirilmiş rakamlarla hem
okur hem de reklam veren aldatılıyor.
* Uydurma ölçümlerle bile izah edilemeyen haksız rekabetten şikâyet
yaygın. Aynı tiraj ve ratinge sahip gözüken gazete veya kanaldan
hükümete yakın olanı rakibine oranla asgari yüzde 50-75 oranında
daha fazla reklam alıyor.
* Kamu bankaları, şirketleri, hatta düşük de olsa kamu payı taşıyan
özel şirketler Ankara'nın açık talimatı ile özgür medyaya reklam
ambargosu uyguluyor. Devletin büyük ihale müteahhitleri de aynı
yasağa uyuyor.
Haber alma hakkına engel
* Hükümet özgür ve muhalif medyaya keyfi bir akreditasyon
dayatıyor. Basın toplantısı ve gezi gibi etkinliklere davet
etmiyor. Medya birimleri yazılı sorulara yanıt vermiyor. Halkın
anayasal haber alma hakkı engelleniyor.
* Devlet suçları devlet sırrı diye koruma altına alınıyor. Evrensel
habercilik kuralları çerçevesinde doğru ve yansız kaleme alınan
manşetler devletin en tepesinden teşekkür yerine açık tehdit ve
dava ile karşılanıyor.
* Mülkiyeti dahi tartışmalı bazı medya organlarında, özel görev
verilmiş bazı tetikçi kalemler meslektaşlarını hedef gösteriyor.
Tehdit ediyor, savcı ve polis marifetiyle korku salmaya çalışıyor.
Adalet bu rezalete kayıtsız kalıyor.
Bağımlı yargı cezaları
* Hükümete tam bağımlı savcı ve hâkimler, tekzip (yanıt hakkı)
müessesesini özgür medyayı susturma amaçlı kullanıyor. Öyle ki
muhalefet liderlerinin hükümeti hedef alan açıklamaları bile
medyaya tekzip ettiriliyor.
* Muhalif kalemler ve medya kuruluşları bitmek bilmeyen, ağır
tazminat hatta hapis cezası istenen davalarla korkutulmaya
çalışılıyor. Ekte sadece örnek olarak sunulan İpek Medya dava
dosyalarını ibretlik bulduk.
* Anayasa medya kuruluşlarına el konulmasını açıkça yasaklarken,
Terörle Mücadele Yasası kullanılarak matbaalar basılıyor. Medya
kuruluşlarının yasal bahanelerle iş yapamaz hale getirilmesi asla
kabul edilemez.
Sonuç ve öneri
* Şerefli mesleğinize yıllarca emek vermiş siyasetçiler olarak
bizlere gösterdiğiniz yakınlık ve Cemiyet'imizin
misafirperverliğine içtenlikle teşekkürü borç biliriz. Bu yaklaşım
bizlere en anlamlı teşviktir.
* Çok kısa bir zaman dilimine sıkışan veri toplama sürecinde
eksiklikler olduğunun farkındayız. Örgütsüzlük, kadrosuz istihdam,
ödeme sıkıntıları ve baskın siyasetçi-korkak patron arasında
ezilenler, işsiz kalanlar gibi.
* Ziyaret ettiğimiz bir gazetenin yöneticisi aynen şunu söyledi:
'Çarpıcı ve ses getirecek bir manşetle çıktığımız günlerde,
açıkçası korkuyla bekliyoruz. Polis mi gelecek, SPK'dan birisi mi,
yoksa Maliyeci mi?'