Canikli “damat” tartışmalarına son noktayı koydu
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, bir belediye başkanının damadı iş adamı Ömer Faruk Kavurmacı'nın tahliye edilmesine ilişkin kamuoyunda oluşan tepkiye yönelik, "Objektif olmayacak şekilde tahliye kararı verilmişse o zaman gereği yapılacaktır" dedi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, bir belediye başkanının
damadı iş adamı Ömer Faruk Kavurmacı'nın tahliye edilmesine ilişkin
kamuoyunda oluşan tepkiye yönelik, "Objektif olmayacak
şekilde tahliye kararı verilmişse o zaman gereği
yapılacaktır" dedi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, TGRT Haber ekranlarında
yayınlanan "Neler Oluyor" programına konuk oldu.
İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar
ile İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol'un sorularını
cevaplayan Nurettin Canikli, gündeme dair önemli açıklamalarda
bulundu.
Yargının FETÖ ile ilgili bazı konularda aldığı bazı kararların
vicdanları rahatsız ettiği, bir belediye başkanının damadının
tahliye edilmesi kararıyla ilgili soruya cevap veren Canikli,
"Yargı kararını vermeden önce, hükümette veya bir organına
danışma gibi durum söz konusu değil. Yapılan yorumlara göre bu
gerçeği hatırlatmak gerektiğini anlıyoruz. Bu tahliye ciddi anlamda
tepki oluşturdu kamuoyunda. Bu önemli bir hassasiyet. Burada bizim
görevimiz bu tahliyenin objektif olarak yapılıp yapılmadığının
incelemesini sağlamaktır. Onu da yapacak merci bellidir, soruşturma
da başladı zaten" dedi.
"AVRUPA BAŞTA PKK OLMAK ÜZERE TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİNE HER
TÜRLÜ DESTEĞİ SAĞLIYOR"
Suriye'deki iç savaş ve DEAŞ ile mücadele konusuna değinen Nurettin
Canikli, "Esasında olayı tam irdelemek için geriye gitmek
lazım. Bu tür operasyonlar aslında yeni değil. Bölgede etnik
orijinli ve terör örgütleriyle kumanda edilecek siyasi bir
organizasyonun hayata geçirilmesi çok öncelere dayanan bir plan.
Rahmetli Özal'ın başbakan ve daha sonra da cumhurbaşkanı olduğu
dönemde ağırlıklı olarak bu projenin bayraktarlığını Amerika'nın
yaptığını görürüz. Bunun hayata geçirilmeye başladığı dönemdir o.
Bugüne geldiğimizde istedikleri gibi dizayn edememişler, ama son
yıllarda hareketlilik hızlandı. Avrupa da işin içine aktif bir
şekilde girdi. Avrupa başta PKK olmak üzere tüm terör örgütlerine
her türlü desteği sağlıyor. Artık bu açıkça yapılıyor. Orada yeni
siyasi şekillenme çerçevesinde Türkiye'nin güneyi, Suriye'nin
kuzeyi sınırlarımızda devletçik, etnik yapı üzerine kurulu, belli
amaca yönelik, daha kolay yönetme amacına matuf şekillendirilen
siyasi yapı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunu gözden uzak tutarak bu
olayın doğru değerlendirilmesi mümkün değil" diye
konuştu.
"YENİ YÖNETİMİN BU YANLIŞTAN DÖNECEĞİNİ TAHMİNE
DİYORUZ"
Türkiye'nin PYD-YPG'nin varlığına müsaade etmesinin mümkün
olmadığının altını çizen Canikli, "Amerika bu konuda uzun
yıllardır çalışıyor. Obama yönetiminin Suriye'deki hadiseler
üzerinden DEAŞ'ı bir araç olarak kullanarak burada hayata
geçirilmeye çalışıyor. Bize başka bir şey söyleniyor, tüm
konuşmalarda Türkiye'nin güvenliğinin tehlikeye düşmeyeceği
söyleniyor. Bunların hiçbiri gerçekleştirilmek istenenle
örtüşmüyor. En somutu Münbiç'te yaşananlar, PKK'nın organik bağı
içinde bu yan örgüt durumunda olan PYD'nin çekilmesi konusunda
mutabakata varılmıştı. Bunun taahhüdünde bulunmuşlardı ama bugün
gelinen noktada bu uygulamada başka bir şey var. Obama yönetiminde
bunlar senarize edildi. Son karar bunun devamı niteliğinde. Biz
bunlara rağmen yeni yönetimin bu yanlıştan döneceğini tahmin
ediyoruz. Türk milletinin böyle bir yapının varlığına müsaade
etmesi mümkün değil. Açık bir terör örgütü, bu örgüt topraklarımızı
bizden koparmak istiyor. Uzun yıllardan beri artan şiddetle
saldırıları söz konusu. Bu ülkenin bütünlüğünün ortadan kalkmasını
sağlamaya yönelik bir terör örgütü var. Hiçbir ülke kendi
bütünlüğünü tehdit eden bir projeye izin vermez, veremez. Bu beka
meselesi. Bu oluşumun hayat bulmasına müsaade etmek Türkiye'nin
özgürlüğünün, bütünlüğünün, büyük oranda tahrip edilmesi
demektir" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin rahatsızlıklarının ABD ziyaretinde görüşüleceğini
söyleyen Canikli, "Böyle bir şey olabilir mi, elbette
gidilecek, elbette görüşülecek. Ortada bir sorun varsa bunu
çözmenin ilk yöntemi normal olandır. Biz bu görüşmeler neticesinde
meramımızı anlatacağımızı inanıyoruz. Tüm kanalların kullanılması
gerekiyor. Orada bir eksik olursa esas biz görevimizi yapmamış
oluruz. Bu milletin haklarını koruma hakkı verilmiş bir kadro
olarak görüşeceğiz. Önümüzdeki günlerde göreceğiz. Obama
yönetiminin kararlarının Trump yönetiminin nasıl karşıladığını.
Orada açıklamalardan sonra yönetimin mesajı da önemli. Geçmişteki
sözler realize olmadı ama bu sözler önemli. Oradaki yapının
korunması Türkiye'yi ilgilendiriyor ama sadece Türkiye'yi
ilgilendirmiyor. Başta bölge ülkeleri olmak üzere küresel ölçekte
denge kuruluyor. Bu dengenin gündeme gelmesi herkese söz söyleme
hakkı verir. Çok sayıda gücün devreye girmesi kaosu da
tetikleyebilir. Bu gibi sıkıntı dönemlerinde olayların nasıl
gelişeceğini tahmin etmek mümkün olmayabilir" ifadelerini
kullandı.
"BAKIŞ AÇISI TAMAMEN TERS"
Canikli; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın yeniden genel başkan olma sürecine ilişkin şu
açıklamalarda bulundu:
"Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sonucu olarak Sayın
Cumhurbaşkanımız tekrar partiyle bir araya gelecek. 21 Mayıs'taki
kongrede delegelerimizin teveccühüyle parti genel başkanlığına
gelmesi Bakıldığında Cumhurbaşkanımız, parti genel başkanıyken
cumhurbaşkanı seçildi. Anayasanın kuralı gereği hukuki olarak
partisinden ayrıldı. ‘Cumhurbaşkanı genel başkan olduğu zaman
icraatlarında tarafsız olmaz' gibi ters mantık gündeme getiriliyor.
Bakış açısı tamamen ters, ayrıca cumhurbaşkanlığı artık bir icra
makamı, 2007'den sonra. Hizmet bütün topluluğu kapsar. Bunun
sayısız örneklerini bu kadro ortaya koymuştur. Bugüne kadar hiçbir
partinin göstermediği objektif yaklaşımı bu kadro
gerçekleştirmiştir. 16 Nisan'da oyladığımız sistemin gereği olarak
bu yapılacak, ondan sonra hükümet, MYK, MKYK nasıl olur, o konuda
takdir yetkisi olan makam takdirini kullanır. O konuya yönelik
değerlendirme yapmak doğru olmaz."
Muhalefetin ortalığı germesinden dolayı toplumda yükselen bir
hararet olduğunu, bölünmüşlük algısı oluşturulmaya çalışıldığını
kaydeden Canikli, "Orada iki temek konu var. Biri toplumda
muhalefetin ortalığı germesinden yükselen hararet. Bu da bazıları
tarafından toplumun ayrışması olarak ifade ediliyor. Bunu ortadan
kaldırmalıyız. Bölünmüşlük görüntüsünün kaldırılması gerekiyor.
Buna yönelik icraatlar yapılıyor. 15 yıldır iktidardayız. 15 yıl
boyunca insanların yaşam biçimlerinde, kendilerini ifade ediş
tarzlarında, özgürlükleri kullanma konusunda en ufak bir azalma
olmamıştır. İnsanların yaşayış biçimleri dahil olmak üzere hatta
bakın şuan OHAL var. Bu süre içinde normalde OHAL dönemlerinde
anayasa bize temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına, askıya
alınmasına imkan verir. OHAL'in en büyük özelliği budur ama biz
hiçbir temel hak ve hürriyetin kısıtlanmasında daraltmaya,
gecikmeye gitmedik. Terörle daha etkin mücadele etmek için araç
olarak kullanıyoruz ama bir algı var. Bizim de algının ortadan
kalkması, bölünmüşlüğün olmadığını ortaya koyacağız. İkincisi de
ekonomik refahın çok daha üst noktalara gelmesi bu noktada sıçrama
yapılması. Buradan daha ileriye gitmemiz gerekiyor. Kişi Başına
milli gelir 20 bin dolarların üzerine çıkması lazım. Türkiye
ekonomi anlamında yeni bir moda geçecek" dedi.
"BU TAHLİYE CİDDİ ANLAMDA TEKİ OLUŞTURDU
KAMUOYUNDA"
Yargının FETÖ ile ilgili bazı konularda aldığı bazı kararların
vicdanları rahatsız ettiği yönündeki soruya cevap veren Canikli,
"Şöyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor, ‘güçlü iş
adamları dışarı çıkıyor, diğerleri kalıyor.' İçerideki şu anda
tutuklu işadamlarına baktığımızda güçlülerin tamamı ya aranıyor,
kaçak ya da içeride. İsimlendirmek istemiyorum, geriye gidip gazete
kupürlerine bakılırsa kimleri kastettiğimiz ortadadır"
Bir belediye başkanının damadının tahliye edilmesine ilişkin
konuşan Canikli, "Yargı kararını vermeden önce, hükümette
veya bir organına danışma gibi durum söz konusu değil. Yapılan
yorumlara göre bu gerçeği hatırlatmak gerektiğini anlıyoruz. Bu
tahliye ciddi anlamada tepki oluşturdu kamuoyunda. Bu önemli bir
hassasiyet. Burada bizim görevimiz bu tahliyenin objektif olarak
yapılıp yapılmadığının incelemesini sağlamaktır. Onu da yapacak
merci bellidir, o çalışma da başladı zaten. HSK bu soruşturmayı
yapıyor. Hatırlar mısınız, Adil Öksüz konusuyla ilgili de aynı
tartışma söz konusu olmuştu. HSYK soruşturmasını yaptı ve o hakim
hem ihraç edildi hem de gözaltına alındı. Bu da araştırılacak,
kamuoyuna yansıyan bilgiler doğruysa, objektif olmayacak şekilde
tahliye kararı verilmişse o zaman gereği yapılacaktır. Buradan yola
çıkarak ‘çevresi olan iş adamları serbest bırakılıyor, kimsesi
olmayanlar içeride kalıyor' gibi bir durum söz konusu değil, tam
aksine en büyüklerinin hepsi içerde ya da kaçak" diye
konuştu.
Yanlış karar iddiaları ile ilgili tüm taleplerin incelendiğini
kaydeden Canikli, "Tüm talepleri, neren gelirse gelsin
inceliyoruz. Yanlışlık tespit ettiğimiz zaman düzeltiyoruz. En son
KHK'da 236 iade gerçekleştirildi. Önceki KHK'da 400'ün üzerinde
iade gerçekleşti. Gerekli bilgileri istedik. Açlık grevinde bulunan
kişilere, ‘hassasiyetle incelemeyi devam ettiriyoruz ve gerçekten
terör örgütleriyle bağlantıları yoksa iade yapılır' demek
istiyoruz" şeklinde konuştu.
"Örgüt içi evlilikleri teşvik edildiğini ve hatta
planlamalar yapıldığını biliyoruz, bu da ihraç için karine değil,
orada tedbir çerçevesinde onları takibe alıyoruz"
açıklamasında bulunan Canikli, bugüne kadar ihraçların ve iadelerin
hiçbirisinde beyanat üzerine işlem yapılmadığının altını çizdi,
"Bizim belirlediğimiz objektif kriterler çerçevesinde
gerçekleştiriliyor" dedi.
(Caner Ünver - Derya Yetim/İHA)