"Bunlara nasıl Müslüman deriz. Bunlar katil"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır'da düzenlenen kalleş saldırının DEAŞ'ın İslam dışı yüzünü bir kez daha gösterdiğini belirterek, "Bunlara nasıl Müslüman deriz? Bunlar katil. Bunların İslamla yakından uzaktan alakası yok" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır'da düzenlenen kalleş
saldırının DEAŞ'ın İslam dışı yüzünü bir kez daha gösterdiğini
belirterek, "Bunlara nasıl Müslüman deriz? Bunlar katil.
Bunların İslamla yakından uzaktan alakası yok" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balıkesir'de Milli Savunma
Üniversitesi Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu Komutanlığı'nda bin
518 muvazzaf astsubayın mezuniyet törenine katıldı.
Törende bir konuşma yapan Erdoğan, 15 Temmuz hain darbe girişiminin
ardından Milli Savunma Üniversitesi'nin hayata geçirildiğini
hatırlatarak, "15 Temmuz öncesinde askeri okullarımızda 10
bin 238 öğrencimiz eğitim görüyordu. Şu anda askeri okullarımızda
öğrenci sayısı 10 bin 348'dir. Dolayısıyla hiçbir boşluğa ve
zafiyete mahal vermeyecek şekilde bu reform süreci başarıyla
tamamlanmıştır. Elbette bu önemli değişimi gerçekleştirirken
çeşitli engellerle karşılaştık. Ama kararlı tutumumuzla hepsinin
üstesinden geldik. İnşallah bundan sonra değerli rektörümüz ve
üniversite yönetimimizle beraber aynı doğrultuda çok daha güçlü
yolumuza devam edeceğiz' dedi.
"Maziden atiye köprü kurmaya çalışıyoruz" diyen
Erdoğan, "Biz her fırsatta, binlerce yıla sari
medeniyetimize, devlet geleneğimize, kültürümüze atıfta bulunarak,
maziden atiye köprü kurmaya çalışıyoruz. Geçmişini bilmeyenin
geleceğini göremeyeceği inancıyla ecdadımıza, tarihimize,
kültürümüze sahip çıkıyoruz. Mezuniyet töreninde bir araya
geldiğimiz astsubay okulumuzun geçmişine baktığımızda, karşımıza
çıkan manzara dahi tek başına bu hassasiyetimizi teyit ediyor.
İnşallah bir başka mezuniyet töreninde bu alanı da böyle
görmeyeceksiniz. İnşallah kapalı tribünleri, tartan pistiyle çok
daha farklı bir tören alanı göreceksiniz" diye konuştu.
"BİZİM ORALARA YÖNELİK HASSASİYETİMİZİN ALTINDA TARİHİ
GERÇEKLER YATIYOR"
1909 yılında astsubay okullarının ilk nüvesi olan zabit
mekteplerinin 7 bölgede faaliyet gösterilmesine karar verildiğini
hatırlatan Erdoğan, "İstanbul, Konya, Selanik, Erzincan,
Halep Bağdat ve Yemen'di. Dikkat ederseniz sadece bir asır
öncesinden bahsediyor olmamıza rağmen, 7 bölgenin 4'ünü bugünkü
sınırlarımızın dışında kaldığını görürsünüz. Biz bu hakikatleri
bilmezsek, Suriye, Irak politikamızı Balkanlar, Kafkaslar, Orta
Asya politikamızı nasıl oluşturabiliriz? Bu coğrafyaların hiç biri
yerlerden bir yer değildir, hepsi de canımızdan bir parçadır.
İnsan, vücudunun herhangi yeri zarar gördüğünde tepki göstermeden
durabilir mi? Bölgemizdeki hadiseler sebebiyle birilerinin
çıkarları güçleniyor veya zayıflıyor olabilir. Bizim canımız
yanıyor. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün
ifadesiyle misak-ı milliyi bir kenara atabilir misiniz? Orada bizim
şehitlerimizin kanı var. Canı var. Öyleyse, bizim de hem aklımız,
hem ruhumuz var. Bunu unutmayalım. Daha dün astsubay okulumuzun
benzerini kurmaya çalıştığımız yerler harap olurken, oradaki
kardeşlerimiz zulüm görürken biz nasıl sırtımızı döneriz? Fırat
Kalkanı Harekatının ne olduğunu acaba anlayabiliyor muyuz? Şu anda
2 bin kilometrekare alanda niye olduğumuzu anlayabiliyor muyuz?
Bizim oralara yönelik hassasiyetimizin altında işte bu tarihi
gerçekler yatıyor. Elbette diplomasimizle, insani yardımlarımızla,
gerektiği yerde askeri gücümüzle kardeşlerimize destek olacağız.
Bir kardeşin bir kardeşe yardım etmesinden daha doğal ne olabilir?
Her iş bizim gönlümüzün istediği şekilde yürümüyor. Bu durumda da
işin oluru neyse ona bakıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Soçi'de
düzenlenen zirve, Suriye konusunda, işte bu anlayışla, insani
trajedileri önlemeye, bölgenin geleceğini en adil şartlarda
oluşturmaya yönelik çabaların bir ürünüdür. Terör örgütü eliyle, bu
örgüt bahane edilerek yerle yeksan edilen medeniyetimizin kadim
şehirlerindeki yıkımları durdurmak, oluk oluk akan Müslüman kanını
durdurmak boynumuzun borcudur" dedi.
"BUNLAR MÜSLÜMAN DEĞİL KATİL"
Cuma namazında Mısır'da DEAŞ terör örgütünün namazda yaptığı
katliamda 250'yi aşkın Müslümanı şehit etmesine tepki gösteren
Erdoğan, şunları söyledi: "Bunlara nasıl Müslüman deriz?
Bunlar katil. Bunların İslamla yakından uzaktan alakası yok. Bu
gerçekleri bilmemiz lazım. Bütün bu bölgede; yeni terör
oluşumlarının ortaya çıkmasını engellemek için de biz bu hamleleri
yapmak mecburiyetindeyiz. Bizden, gözümüzün içine baka baka, 911
kilometre Suriye sınırı, 350 kilometre ırak sınırı boyunca bir
terör koridoru oluşturulurken, kenara çekilip beklememizi isteyen
olabilir. Onların ne istediği değil, bizim ülke ve millet olarak ne
istediğimiz önemlidir. Bunlarla ilgili kararı birileri bizim
adımıza veremez, biz veririz. Bu kararı biz tüm üst yönetici
kadrolarımızla oturuyoruz, değerlendiriyoruz ve adımlarımızı buna
göre atıyoruz. Türkiye, Soçi zirvesi başta olmak üzere, bölge ile
ilgili tasarruflarını bu anlayışla yürütmektedir. Maruz kaldığımız
çok yönlü saldırıların, bizi oyundan çıkartıp yedek kulübesine bile
değil, sahanın dışına atmaya matuf hamleler olduğunu biliyoruz.
Biz, ülkemize güvenimizle, milletimizin desteğiyle, ordumuzun
gücüyle, bu oyunu kendimiz ve kardeşlerimiz için en hayırlı
neticeye ulaştıracak şekilde yönlendireceğiz. Biz şairin o güzel
ifadesiyle şuna iman etmiş insanlarız. Sakın kader deme, kaderin
üstünde bir kader vardır. Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir
karar vardır. Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar
vardır"
"GÜÇLÜ ORDUYA SAHİP OLMAK ZORUNDAYIZ"
Ordumuzu daima güçlü tutmak zorunda olduğumuzu ifade eden Erdoğan,
"Yaşadığımız her hadise bize gösteriyor ki, Türkiye
güçlüdür, güçlü olmaya mecburdur. Siyasette, diplomaside,
uluslararası ilişkilerde güçlü olmak zorundayız. En çok
kaybettiğimiz alanların bunlar olduğunu görüyoruz. Geçmişte hep
savaş alanlarında kazanıp masa başında kaybeden ülke olduğumuz
söylenir. Bunun doğru olmadığını biliyoruz. Kimsenin aklına böyle
bir ihtimali dahi getirmemesiyle mükellefiz. Güçlü siyaset için
güçlü ekonomiye, ileri teknoloji ile desteklenen orduya sahip
olmaktan geçiyor. Türkiye 15 yılda güçlü bir ekonomi yolunda çok
büyük mesafe kat etti. Milli gelirimizi 3 kat arttırarak
cumhuriyetimizin tamamında yapılan eğitim, sağlık, ulaştırma,
enerji, konut, diğer altyapı yatırımlarından kat kat fazlasını
gerçekleştirerek, ülkemizi önemli yere getirdik. Hedefimiz
Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi halinden birine
getirmektir. Ordumuz bizim tarih boyunca gurur duyduğumuz en
kıymetli varlığımızdır. Yahya Kemalin güzel şiirini duyup yüreği
kıpır kıpır olmayan var mıdır? Bin atlı ile dev gibi orduyu yenen
bir ecdadın mirasçısı olarak ordumuzu daima güçlü tutmak
durumundayız" diye konuştu.
"FETÖ MENSUBU OLMAYAN SUBAY ASTSUBAYLARIMIZIN GÖSTERDİĞİ
SAĞDUYU VE FİRASETİN ÖNEMİNİ BİLİYORUM"
Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ele geçirmek isteyenlerin 40 yıllık
sinsi planlarını bir gecede boşa çıkardıklarının altını çizen
Erdoğan, "Geçmişte darbe, cunta, vesayet gölgesi sebebiyle
ordumuz çok yıprandı. Ordumuz zaman zaman siyasi tartışmaların
hedefi haline getirildi. Ordumuzu yönetenlerin sorumluluğu yanında,
onlara bu ortamı sağlayanların ihmalini sorgulamak gerekiyor. 15
Temmuz, ülkenin yöneticileri ve milletimiz dik durduğunda,
cuntacıların ne kadar aciz, ne kadar çaresiz olabildiklerini
gösteren en çarpıcı örnektir. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, 40 yıllık
ince sinsi planla ele geçirmek isteyen ihanet şebekesini,
milletimizle bir gecede hamdolsun başarısızlığa ulaştık. FETÖ
mensubu olmayan subay ve askerlerimizin gösterdiği sağduyu ve
firasetin önemini biliyorum. Polislerimizin, güvenlik güçlerimizin
çok önemli rolü olduğunu biliyorum. Çok yerde şehadeti göze alıp
darbecilere fiilen karşı koyan, talimatlara uymayarak darbecilere
direnen bütün subaylarımıza, askerlerimize buradan şahsım ve
milletim adına teşekkür ediyorum. Ömer Halis Demir astsubayımız
başta olmak üzere, Bülent Aydın astsubayımız aynı şekilde, bu
mücadelede şehit olan bütün askerlerimize, vatandaşlarımıza
Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. Yerleri cennet olsun inşallah.
Gazi sıfatına erişen bütün askerlerimize, vatandaşlarımıza sağlık
ve esenlik diliyorum" dedi.
"ÖNCE KENDİMİZİ DERLEYİP TOPARLAYACAĞIZ"
"Uluslararası siyasette ve ekonomide, savunma sanayiinde
çok daha büyük hamleler yapmamız gereken dönemden
geçiyoruz" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Potansiyeli, hedefleri iddialı, ki mevcudu korumakla
arzuladığımız yere gelemeyiz. Kimin ne dediğine bakmadan ileriye
doğru adımlar atacağız. Dünyanın en güçlü ekonomilerinden, en güçle
ordularından birine sahip olmadan bize durmak, dinlenmek yok.
Ecdadımız dönemin en güçlüsünü yene yene bu yurdu vatan olarak bize
miras bıraktı. Biz de bu vatan topraklarımızı alın terimizle,
gerektiğinde kanımızla yoğurup torunlarımıza emanet edeceğiz. Dünya
maalesef haklı olmanın tek başına yetmediği, hakkını alabilmek için
güçlü olmanın gerektiği düzenle yönetiliyor. Orman kanunları,
hiçbir otoritenin olmadığı ücra köşelerde değil, devletlerin
bulunduğu yerlerde de geçerli olabiliyor. Mağdurların ve
mazlumların gözyaşları, acıları üzerinde kurulan zulüm düzeninin
hiçbir zaman kalıcı olmadığını biliyoruz. Her şey harap olduktan
sonra gelen adaleti adalet olarak kabul etmek mümkün değildir. Biz
mağdurları ve mazlumları hemen, değilse en kısa sürede huzura,
güvene, refaha kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz. Bu mücadeleyi
başarıya ulaştırmak için önce kendimizi sağlama almamız, güçlü bir
şekilde ayakta kalmamız gerekiyor. Kardeşlerimize, kalbini ve
ellerini bize açmış herkese yardım edeceksek, evvela kendimizi
derleyip toparlayacağız. Milletin birliğini, ülkesinin bütünlüğünü
sağlamayan bir devletin kendisine bile faydası olmaz. Bunun pek çok
örneğini çevremizde görüyoruz. Bir olacağız, iri olacağız, diri
olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Buna
karşı her tutum ve her adım doğrudan bizi can evimizden vurmayı
hedefliyor demektir".
"Birliğimizi bozmaya yönelik fitne atom bombasından
farksız"
Birlik ve beraberliği bozmaya çalışan fitnecilere fırsat
vermeyeceklerini belirten Erdoğan, "Ha ülkemize atom
bombası atmışsınız, ha milletin birlik beraberliğine yönelik
fitneyi ateşlemişsiniz. Bizim için bunlar arasında fark yoktur.
Birileri ısrarla milletimizin içine fitne sokmanın gayreti içinde
olabilir. FETÖ'den PKK'ya pek çok örgüt bu yöntemi denedi. Hepsinin
foyası ortaya çıktı. Milletimizden ve devletimizden hak ettikleri
şamarı yiyip yerlerine oturdular. Şimdi başka birileri farklı
görünümle aynı misyonu üstlenmeye çalışıyor. İnşallah onlar da
başarılı olamayacaklar. Bu milletle, bu milletin değerleriyle,
sinir uçlarıyla oynayıp da iflah olan kimse hatırlamıyoruz.
Milletimizin hangi köken, hangi mezhep, hangi görüşten olursa
olsun, mutabık kaldığı, bizim bir Rabia'mız olarak söylediğimiz 4
ilke bizim güvencemizdir: Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek
devlet. Biz 80 milyonuyla tek milletiz, bizi kimse ayıramaz. Rengi
şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız her
şehidimizin ta kendisi. Bizi paçavralar ilgilendirmiyor. Tek
bayrak. Kimse de bunlarla karşımıza çıkmasın. 780 bin metrekare ile
tek vatan. Bu vatanda kimse operasyon düşünmesin, aklından böyle
bir şey geçirmesin. Tendürek'te, Cudi'de, Bestler derelerde F 16
olur, bombalarla üzerine yağarız. Tek terörist kalmayıncaya dek
terörist ve terörizmle mücadelemiz devam edecek. Tek devlet;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden başka devlet asla kabul etmiyoruz.
Böyle bir şeyi aramıza kimse sokamaz. Bir meseleyi Türk milleti
topyekûn sahiplenmişse, artık önünde kimse duramaz. Bu millet, söz
konusu vatanı, söz konusu ezan ve bayrağı olduğu, özgürlüğüne
kastedildiği zaman, İstiklal Marşı'ndaki gibi, kükremiş sel gibi
bendini çiğner aşar, dağları yırtar, enginlere sığmaz olur. Dün
Mısır'da DEAŞ terör örgütünce düzenlenen derin üzüntüyü tekrar
ifade etmek istiyorum. Kalleş saldırıda şehit olan bütün
kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Mübarek cuma günü ibadet ederken yapılan kalleş saldırı, DEAŞ'ın
İslam dışı yüzünü bir kez daha göstermiştir. Türkiye kardeş Mısır
halkının yanındadır. Acısını paylaşmaktadır" diyerek
sözlerini tamamladı.
(Bahadır Demirçeviren - Abdullah Çibir - Mesut
Alan/İHA)