'Bunlar vatana ihanet ediyorlar'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birileri hala 'IMF ile anlaşma yapın, borç alın, ekonomik ve siyasi bakımdan yeniden bu kurumun kontrolüne girin' diye bas bas bağırabiliyor. Bunlar vatana ihanet ediyorlar." dedi.
İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye
İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından İstanbul Kongre Merkezi'nde
düzenlenen 5. Türkiye İnovasyon Haftası etkinliğinde, İnovalig
Ödülleri'ni kazanan kişileri, kuruluşları, firmaları tebrik
etti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aradan 3,5 yıldan fazla zaman
geçmiş, birileri hala 'IMF ile anlaşma yapın, borç alın, ekonomik
ve siyasi bakımdan yeniden bu kurumun kontrolüne girin' diye bas
bas bağırabiliyor. Bunlar vatana ihanet ediyorlar. Niye biz IMF'den
borç alacağız ki? Bizim böyle bir derdimiz yok. Türkiye artık
ayakları üzerinde duran bir ülkedir." dedi.
"Milli para kararımız başka ülkenin aleyhine
değil"
Finans sektörü denilince akla hemen son günlerdeki kur
dalgalanmalarının geldiğini vurgulayan Erdoğan, "Bazıları
döviz kurunun artmasının arkasındaki gerçekleri, oynanan oyunları,
kimlerin bunu niye yaptığını görmek istemiyor. Döviz yerine milli
paramızı kullanma kararımız, bir başka ülkenin ekonomisi aleyhine
bir faaliyet asla değildir. Biz kendi ülkemizle birlikte dünyanın
her köşesindeki insanların da refah ve huzur içinde yaşamasını
istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sırasında etkinliğe turkuvaz
renkli tişörtlerle katılan, 140 üniversiteden 2 bin İNOVATİM
üyesine seslenerek, "Şimdi turkuvaz gençliğini karşımda
görünce gönlüm açılıyor. Çünkü turkuvaz bizim milli rengimizdir,
bizimdir. Şöyle lügatte de ansiklopedide de şöyle bir turkuvazın
neler getirip götürdüğünü bir incelerseniz, nasıl bir gönül huzuru
sağladığını da orada ayrıca görürsünüz. Turkuvazın bir de bu
özelliği var. Kırmızıyla arasındaki fark budur, onu da
söyleyeyim." dedi. "Ar-Ge harcamalarımız
yükseldi"
Son dönemde kat edilen mesafenin hiç de küçümsenemeyecek seviyede
olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:
"Örneğin, 2001'de 76 bin olan Ar-Ge insan kaynağı sayımız,
2016 itibarıyla 224 bini geçti. Yine 2001'de yüzde 0,54 olan Ar-Ge
harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılamız içindeki payı, 2016'da
yıllık 20 milyar lirayı aşarak yüzde 1,06 seviyesine yükseldi.
Yeterli değil. Hedef, yüzde 3. Bunu başarmamız lazım. 2002-2015
arasındaki yerli patent başvuru sayısı 37 bini geride bıraktı.
Geçtiğimiz yıl itibarıyla imalat sanayindeki girişimlerin yüzde
55'i, hizmet sektörünün ise yüzde 47'si yenilikçi faaliyetler
yürütür hale geldi. Küresel inovasyon endeksinde 128 ülke içinde
42. sıraya yükselmiş bulunuyoruz ama endüstriyel tasarım alt
başlığında Çin, İtalya ve Kore ile birlikte ilk sırada bulunuyoruz.
Tüm bu gelişmelerin olumlu neticelerini büyüyen ekonomimiz ve artan
ticaret hacmimiz üzerinde görmeyi ümit ediyoruz. Türkiye İnovasyon
Haftası'nı bu bakımdan geldiğimiz yerin ve hedeflerimizin
muhasebesini yapmamıza vesile olacak bir etkinlik haline de
dönüştürmeliyiz. Cumhurbaşkanı olarak bu doğrultuda yapacağımız tüm
çalışmalarda desteğimin yanınızda olduğunu bilmenizi özellikle
istiyorum."
"Girişimcinin dünya ile rekabette gücünün artmasını
istiyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tüm dünyada, reel sektörün
hasmı olarak gördüğü kurun da faizlerin de yükselmesine karşı
olduklarını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü biz yatırım istiyoruz. Biz istihdamın artmasını
istiyoruz. Biz üretim istiyoruz. Biz ülkemizdeki yatırımcının,
girişimcinin dünya ile rekabette gücünün artmasını istiyoruz. Bunun
için içeride kendi milli paramızı, dış ticarette muhataplarımızın
milli parasını kullanma kararı aldık. İşte Rusya ile görüştük,
yaklaşık 1-1,5 yıl oluyor, dedik ki 'Biz sizden ne alıyorsak Rus
rublesiyle alalım.' İran'la konuştuk, 'Sizin paranızla alalım.' O
zaman dinardı, şimdi onlar da kendi öz paralarına geçiyorlar. Çin
aynı şekilde, 'Siz de bizden ne alıyorsanız Türk lirasıyla alın.'
Mutabık kaldık ve Merkez Bankalarımıza da talimatı verdik. Çünkü
paradan para kazanan, bunu insanların kahir ekseriyetinin işini,
aşını kaybetmesi pahasına yapan anlayışı doğru bulmuyoruz.
İnovasyonu mümkün kılan zihniyetle de işte burada buluşuyoruz.
İnovasyon, dar bir azınlığın refahı için paradan para kazanmaya da
hiçbir şey üretmeden para kazanmaya da karşıdır, karşı olmalıdır.
Bu yöntemle para kazanmak, üretimle fayda sağlamakla huzuru ve
refahı öne çıkarmakla mümkündür. En azından biz öyle görüyoruz.
"
"Bize diz çöktürmeye çalıştılar"
"Şundan emin olunuz, Türkiye şayet Gezi olaylarını,
FETÖ'nün 17-25 Aralık emniyet-yargı ve 15 Temmuz silahlı darbe
girişimlerini, PKK ve DEAŞ örgütlerinin kanlı eylemlerini yaşamamış
olsaydı, bugün çok başka bir noktada bulunacaktı." diyen
Cumhurbaşkanı Erdoğan," 800 milyar doları aşan milli
gelirimiz, trilyon dolara dayanmış olacaktı. 410 milyar doları
bulan dış ticaretimiz 600 milyar dolarlara yaklaşacaktı. Düşen
petrol fiyatlarının etkisiyle dış yatırım açığımız azalacak,
yatırım imkanlarımız artacaktı. Büyüme oranımız yüzde 6-7'lerden
aşağı düşmeyecekti. Faiz oranları biliyorsunuz 4,6'ya kadar
düşmüştü, yüzde 3'lere gerileyecekti. Enflasyon bu rakamın da
altına inecekti. Bu verilerin sağladığı güç ve imkanla Suriye ve
Irak'ta çok daha etkin bir politika izleme imkanına sahip
olacaktık. Fakat çok açık, çok kirli, çok sinsi bir dizi oyunla
elimizi kolumuzu bağlamaya, bize diz çöktürmeye
çalıştılar." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:
"Göreve geldiğimizde bizim IMF'ye borcumuz 22,5 milyar
dolardı, Merkez Bankasının döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. IMF
sıfırlandı, hamdolsun Merkez Bankamız da artık çok daha güçlü bir
şekilde ayakları üzerinde rahat rahat duruyor. Aradan 3,5 yıldan
fazla zaman geçmiş, birileri hala 'IMF ile anlaşma yapın, borç
alın, ekonomik ve siyasi bakımdan yeniden bu kurumun kontrolüne
girin' diye bas bas bağırabiliyor. Bunlar vatana ihanet ediyorlar.
Niye biz IMF'den borç alacağız ki? Bizim böyle bir derdimiz yok.
Türkiye artık ayakları üzerinde duran bir ülkedir."