“Bu yapı böyle devam edemez”
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, dünyadaki finansal aristokrasinin birçok sorunun kaynağı olduğunu belirterek, "Bu yapı böyle devam edemez" dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, dünyadaki finansal
aristokrasinin birçok sorunun kaynağı olduğunu belirterek,
"Bu yapı böyle devam edemez" dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ümraniye Belediyesi tarafından
düzenlenen İslam Ülkeleri Finans Zirvesi'ne katıldı. Zirveye
Kurtulmuş'un yanı sıra zirvenin ev sahipliğini yapan Ümraniye
Belediye Başkanı Hasan Can, Pakistan eski Başbakanı Shaukat Aziz,
Azerbaycan Ekonomi Bakanı Şahşn Mustafayev, İngiltere'nin ilk
Müslüman Kabine Bakanı Baranes Sayeeda Warsi, Kanoo Group CEO'su
Mishal Kanoo, Astana Finans Merkezi Genel Müdürü Sayasat Nurbek de
konuşmacı olarak katıldı.
Zirve Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can'ın selamlama konuşması
ile başladı. Daha sonra kürsüye gelerek bir konuşma yapan Başbakan
Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Zirvenin yapıldığı yer önemli
bir yer İstanbul. Türkiye'den bundan sonra inşallah Türkiye'nin
gelişimine paralel bir şekilde ve ona uygun bir şekilde önemli bir
finans merkezi haline gelecektir. Bu hükümetimizin 2023 vizyonunun
bu çerçevede alınmış olan kararlarından birisidir. Ümraniye ilçe
sınırları içerisinde İstanbul Finans Merkezi inşallah çok kısa bir
süre içerisinde Türkiye ekonomisine ve dünya ekonomisine yön veren
önemli bir merkez, önemli bir kuruluş olarak vücut
bulacaktır" dedi.
İslam ülkeleri arasında çeşitli alanlarda işbirliklerinin olduğuna
dikkat çeken Kurtulmuş, "Zaman zaman bu işbirliklerinde
gelişmeler kaydediyoruz. Ama mal ve emtia alanında karşılıklı
ticarete, sınır aşan bir takım ticari çabalardan, eğitim ve kültür
alanındaki yardımlaşmalara ve işbirliklerine baktığımızda, İslam
ülkelerinin çok da istediğimiz bir düzeyde ekonomik ve siyasi
ilişki geliştirememiş olduğunu herhalde bir özeleştiri olarak ifade
etmek mümkündür. Dolayısı ile özellikle bu spesifik alanda yani
İslami finansman alanında İslam ülkeleri arasında da işbirliğini
sağlayacak önemli bir toplantı olacağını ümit ediyorum"
diye konuştu.
"DÜNYA NÜFUSUNUN SADECE YÜZDE 1'İ , DÜNYADAKİ TOPLAM
VARLIKLARIN YÜZDE 50'SİNE SAHİP"
2008 yılından beridir dünya ekonomisinin bir türbülanstan geçtiğini
ve bu yüzden bu zirvenin önem kazandığını vurgulayan Kurtulmuş,
1990'lı yıllar ile daha önceki ekonomiler arasındaki farka dikkat
çekti. Kurtulmuş, "90 yıllar bu artan küresel rekabetin
yeni bir alana taşındığı dönem olmuştur. 90'lı yıllardan sonra
adına finans kapitalizmi diyebileceğimiz dünya ekonomisinde yeni
bir dönem gündeme gelmiştir. Yani Türkçesi parayı elinde
bulunduranlar, finans sektörünü yönlendirenler, paradan rahat bir
şekilde para kazananlar, dünya ekonomisinin o sanayileşmenin
getirmiş olduğu yapının değişmesinden de istifade ederek dünyanın
yeni aristokratları olmuşlardır. Bu çerçevede dünyanın bugün
geldiği noktada pastayı elinde bulunduranların da hakim olduğu
sisteminde bir sonuna gelindi. 90'lar böyle geçti. 2000'li yıllar
böyle geçti. 2010'lu yıllar da böyle geçiyor. Ama artık son 20-30
yılın bu sisteminin değişmek zorunda olduğu da ayan beyan
görülüyor" ifadelerini kullandı. Kurtulmuş sözlerine şöyle
devam etti:
"Birkaç tane rakam vermek isterim. Bugün dünya aklınıza
gelebilecek her şeyin üretildiği, her türlü malın her türlü
emtianın her türlü hizmetin küresel pazarlara satılabildiği,
dünyada finans sektöründe de çok çeşitli alternatif finansal
araçların dünya piyasalarında alıcı bulduğu bir ekonomiye sahiptir.
Ancak bu finansal aristokrasi dünyayı öyle bir noktaya getirmiştir
ki, bugün dünya nüfusunun sadece yüzde 1'i , dünyadaki toplam
varlıkların yüzde 50'sine sahiptir. Dünyanın en zengin yüzde 10'u,
dünyadaki toplam zenginliklerin yüzde 86'sına sahiptir. Bu yapı
böyle devam edemez. Her sektörün dünya ekonomisinin arkasındaki
temel meselelerden birisi, bu küresel gelir dağılımı
adaletsizliğini çözebilecek imkanları ortaya koyabilmektir. Bu öyle
bir şekilde gelişmiş bir adaletsizliktir ki sadece gelişmiş
ülkeler, gelişmemiş ülkeler arasındaki makas farkı değil aynı
zamanda gelişmiş ülkelerin kendi içerisinde de farklı toplumsal
kesimler arasında oluşmuş olan büyük bir makas farkıdır. Sadece
ABD, dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden birisi, toplumsal refahın
görece olarak daha iyi görüldüğü bir yer, bu anlamda adaletin daha
iyi sağlandığı varsayılan bir yer. 2008'deki kriz sırasında
dünyadaki kriz sonrasında ABD ekonomisinin oluşturduğu toplam
zenginliğin yüzde 95'i, sadece nüfusun yüzde 1'i tarafından elde
edilmiştir. Böylesine bir ekonomi devam edemez. Bu ekonomi
dünyadaki bütün sıkıntıların da esas kaynağını teşkil etmektedir.
Bunun için bugün dünyadaki görülen 3 önemli ekonomik siyasal
krizden bir tanesi bu söylediğimiz küresel finans krizidir. Bunun
giderilmesi, bunun bir çözüme kavuşturulması mecburiyetidir. Bunun
beslediği ve büyüttüğü küresel gelir dağılımı adaletsizliğidir.
İkincisi Türkiye'nin de çok açık bir şekilde yaşadığı önemli ölçüde
bu küresel adaletsizlikten de kaynaklanan küresel göç hareketleri
ve illegal göçmenler sorunudur. Bugün eğer Asya'dan, Afrika'dan
insanlar, bir dilim ekmek, yarım bardak temiz su bulabilmek için
Avrupa'ya ya da gelişmiş ülkelere canı pahasına göçebilecek bir
durumu göze alabiliyorlarsa, Ege'nin o soğuk sularında çocukları
ile eşleri ile birlikte, o derin sularda yok olmayı göze
alabiliyorlarsa burada çok büyük bir sorun var demektir. Bu
çerçevede dünyanın ikinci önemli politik sorunu olan küresel göç
meselesinin de hiç şüphesiz küresel adaletsizlikten beslendiği
aşikardır. Üçüncü temel sorun ise dünyadaki işgaller, savaşlar,
baskılar ve özellikle ülkelerin içerisindeki iç çatışmalarla ortaya
çıkan insani dram ve bir takım adaletsizlikler, eşitsizliklerdir.
Sadece Suriye'deki iç savaşın 10 milyona yakın Suriyeliyi,
Suriye'nin içinde ve dışında göçmen haline getirdiğini herhalde
hiçbir şekilde insanlık tarihi unutmayacaktır. İşte bu üç tane
temel neden ve bunların en başında gelen küresel adaletsizliği
ortadan kaldırabilmek için gerçekten hep beraber çalışmamız
lazım".
Yeni bir ekonomik bakış açısına ihtiyaç olduğunu ifade eden
Kurtulmuş, ekonomik yapıyı daha adil kullanacak adil bir ekonomiye
ihtiyaç olduğunu ve bunun içinde İslami finans sektörünün de
üzerine görevler düştüğünü söyledi. Dünya ölçeğinde İslami finans
sektörünün de ekonomik sisteme katkıda bulunduğunu vurgulayan
Kurtulmuş, İslam ülkelerinin işbirliğini artırması gerektiğini dile
getirdi.
"VARLIK İÇİNDE YOKLUK ÇEKİYORUZ"
İslam ülkelerinin hiçbir eksikliğinin olmadığını ancak iktisadi
zenginliğin adil bir şekilde dağılmamasından dolayı sorunlar
yaşandığını vurgulayan Kurtulmuş, "Baktığınız zaman her şey
var ama yanlışlıklar dolayısı ile özellikle ekonomi
politikalarındaki yanlışlıklar dolayısı ile bu zenginliğin
içerisinde yine Türkçe'nin güzel tabiri ile varlık içinde yokluk
çekiyoruz. Bütün bunların hepsinin ortadan giderilebilmesi yeni bir
ekonomik perspektifi ortaya koymadan geçiyor. Acil olarak bu
ekonomik perspektifin bazı temel öğelerinin üzerinde durarak
konuşmamı bitirmek istiyorum. Bunlardan birisi adaleti esas
almayan, gelir dağılımının ve varlığın hakça paylaşımını esas
almayan bir ekonomik düzen yürümez. İslam ülkeleri bu anlamda
adalete dayalı, varlığın hakça paylaşıldığı bir ekonomik düzen
üzerinde yoğunlaşmak mecburiyetindedir. İkincisi mevcut durumda var
olan bir takım adaletsizlikleri giderebilmek için sosyal politika
tedbirlerini geliştirecek yeni adımları ortaya koymak
mecburiyetindedir. Sadece sosyal yardımlar değil, sosyal yardımlar
bu işin bir kısmıdır ama esas itibari ile bir ekonomik bütünlük
içerisinde sosyal politika tedbirleri ile İslam ülkelerinin
durumunu geliştirmek mecburiyetindeyiz. Üçüncüsü ve beklide bütün
dünyaya ışık tutacak olan şeyse ekonomi-ahlak ilişkisini kurmak ve
ahlaki temeller üzerinde bir ekonomik sistemi inşa etmek
mecburiyetindeyiz" şeklinde konuştu.
(İHA)