"Bu kararı bir verebilseler bizim işimizi kolaylaştırırlar"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "16 Nisan'da evet çıkarsa bizi AB'ye almazlarmış. Ah bu kararı bir verebilseler. Bizim işimizi kolaylaştırırlar, çok daha seri karar almamıza bunlar vesile olur" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "16 Nisan'da evet
çıkarsa bizi AB'ye almazlarmış. Ah bu kararı bir verebilseler.
Bizim işimizi kolaylaştırırlar, çok daha seri karar almamıza bunlar
vesile olur" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya'nın Manavgat ilçesinde
Memur- Sen'in düzenlediği 5. Büyük Türkiye Buluşması'na katıldı.
Yaptığı konuşmada, gerek başbakan gerekse cumhurbaşkanlığı
döneminde hak ve özgürlük düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğünde şu
mezhep bu mezhep hiçbir ayrımcılık yapmadıklarının altını çizen
Erdoğan, "Biz kimin yaşamını engelledik. Tam aksine bu
ülkede başörtüsü ile baçı açıklar arasındaki ayrımı ne yazık ki
bize diktatör diyenler uyguladı. Bu ülkede başörtülü kardeşlerim
üniversiteye gidemedi. Artık devletin imkanlarından istifade etmeye
başladılar. Artık devletin kurumları onlara da açıldı. Artık
oralarda şimdi istifade etmeye başladılar. Bugüne kadar böyle bir
şey yoktu. İstemiyorlar. Batı bizim camilerimizin duvarlarına
gamalı haç yapılmadı mı? Yapıldı. Camilerimiz yakılmadı mı?
Yakıldı. Peki batının yöneticileri nerede, niye sessiz kaldılar
neden müdahale etmediler. Biz hiçbir zaman ülkemizde farklı dinlere
mensup mabede kalkıp da asla onların hoşlanmayacağı kabul
etmeyeceği bir şeye müsaade etmedik. İnanç özgürlüğünün korumamız
altında olduğuna inandık, laikliği de böyle tanımladık"
diye konuştu.
"HİÇ DEĞİŞMEDİLER"
"Kendi siyasi geçmişimize baktığımızda kurduğumuz
partilerin, hukukun ayaklar altına alındığı mahkemelerce
kapatıldığını, vakıf ve derneklerimizin kapısına kilit vurulduğunu
görüyoruz" diyen Erdoğan şöyle devam etti:
"Bugünlerde dillerinden düşürmedikleri tek adam
zihniyetinin ülkemizi kasıp kavurduğu 1940'ları o karanlık
dönemlerde milletin neler çektiğini asla unutmadık. 27 Mayıs
öncesinde o zamanki ana muhalefetin en büyük argümanı neydi biliyor
musunuz rejim değişikliği söylemi. İnönü her kürsüye çıktığında
Demokrat Parti'yi ve merhum Menderes'i rejimi değiştirmekle, baskı
rejimi kurmakla itham ediyordu. Aslında bu iddiaların hiçbirinin
geçerliliğin olmadığını kendileri de biliyordu. Ama bu tarz
söylemlerle 27 Mayıs'a giden yolun taşlarını döşüyorlar,
boğazlarına kadar içlerindeki oldukları darbeye meşruiyet
kazandırmaya çalışıyorlardı. Sürekli yalan üreterek, belli toplum
kesimlerindeki hassasiyetleri kaşıyarak ülkeyi bir kaos ortamına
sokmaya gayret ediyorlardı. Hiç değişmediler. Bugünde aynısını
yapıyorlar."
"YALANIN İSTİKRARI"
Ana muhalafet partisinin Genel Başkanı kemal Kılıçdaroğlu'nun her
gün rejim değişikliğinden bahsettiğini aktaran Erdoğan,
"Tıpkı ağababası tek adam bu da birilerine mesaj vermeye
çalışıyor. Belli konulardaki hassasiyetleri kaşıyarak, milletimizi
kutuplaştırmak için gece gündüz yalanlarına yalan ekliyorlar.
Milletimizin ve kendi seçmeninin gözünde komik duruma düşme
pahasına yalanlarına istikrarla devam ediyorlar. İstikrar deyince
bunların aklına tek şey geliyor. Yalanların istikrarı. Ülkenin
istikrarı konusunda hiçbir katkıları yok. Dikili ağaçları yok.
Sabah kalıyor, ‘Meclis tamamen ortadan kaldırılacak' diyor. Akşam,
‘Niçin milletvekili sayısını arttırıyorsunuz' diyor. Gece,
‘Almanya'ya, Hollanda'ya derslerini verin' diyor. Sabah,
Hollanda'nın Almanya'nın avukatlığına soyunuyor. Bir gün ,
‘Suriye'de ne işimiz var' diyor. Ertesi gün, ‘Münbiç'i, Rakka'yı
almıyorsunuz' diye efeleniyor. Bir FETÖ'cü teröristlere sahip
çıkıyor, ertesi gün hendekçi PKK'lılara arkadaşlık, yoldaşlık
yapıyor. Kardeşlerim tıpkı rüzgar gülü gibi, esinti ne yönden
gelirse o tarafa dönüyor" dedi.
"BM'NİN KAPISINDAN İÇERİ GİRMEDİN"
Kılıçdaroğlu'nun iki yıldır külliyede ağırladığı muhtarları
aşağıladığını vurgulayan Erdoğan, "Bugünlerde yalnız muhtar
toplantılarından ayrılmıyor. Ben Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu'nda konuştum. Arkadaş dedi ki, "Muhtarlarla
konuşuyor gibi konuştu". Ankara'da 30-40 kişilik muhtar
grubuna hitap etti. İçlerinden biri muhtarımız çıktı dedi ki, ‘BM
Genel Kurulu'ndaki Cumhurbaşkanımız konuştu, niye siz orada
Cumhurbaşkanımızı dinleyenleri muhtar yerine koyup, bizi
aşağıladınız' dedi. Ne dese beğenirsiniz, ‘Haddime mi öyle bir şey
diyebilir miyiz'. Yav her şey kayıtlarda var. Ama o bir şeyi
anlamıyor. BM Genel Kurulunda sor ona kimler var de inanın bilmez.
BM'de sadece seçilmişler yok, atanmışlarda var. Atanmışlar
seçilmişlerden fazladır. Kaldı ki sen daha dur BM'nin kapısından
içeri girmedin, daha zaman var. Bakalım girebilecek misin? Biraz
zaman alacak fakat bir gerçek var. Biz bir şeye inanıyoruz. Recep
Tayyip Erdoğan seçilmiştir. Başbakan, bakanla, milletvekili,
belediye başkanları, meclis üyeleri, muhtar seçilmiştir. Bizim bir
muhtarla fakımız yoktur. Çünkü demokrasinin erdemi burada,
güzelliği burada" ifadelerini kullandı.
"MİLLETİMİZ BU TİPLERE NE DER BİLİYOR MUSUNUZ,
‘KOLPACI"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, külliyede bugüne kadar 16 bin muhtarı
ağırladığını hatırlatarak, "55 bine yakın muhtarımızı da
ağırlayacağız. Bu beyefendinin yaptığı siyaset değildir. Siyaset
omurga işidir. İlke, dava, karakter meselesidir, siyasetçinin
sözünün eri olması gerekir. Dün ak dediğine bugün kara diyen
şahıstan siyasetçi olmaz. Milletimiz bu tiplere ne der biliyor
musunuz, ‘kolpacı'. Bunlardan memlekete faydalı insan olmaz. Olsa
olsa terör örgütlerine koltuk değneği olur başka bir şey olmaz.
Bizim haktan veya halkımızdan başka kimseye eyvallahımız yok. Biz
bugünlere mazlumların ve mağdurların hayır duasıyla geldik. Bütün
mesele inanmaktır, azim. Sendikacılıkta da Türkiye'nin bir numarası
olursun" dedi.
"16 NİSAN'IN ANLAMINI ÇOK İYİ BİLİYORLAR"
Uzun hizmet ve mücadele yolculuklarında 16 Nisan'ın önemli bir
kavşak olduğunun altını çizen Erdoğan, "Türkiye 16 Nisan'da
yönetim sistemini değiştirme teklifimizi oylayacaktır. Buradan
çıkacak karar Türkiye'nin geleceğinin belirleyicisi olacaktır. Eski
sistemin zaaflarından istifadeyle hak etmedikleri bir gücü tepe
tepe kullanalar 16 Nisan'ın anlamını çok iyi biliyorlar. Artık
beller kırılma noktasına gelen terör örgütleri 16 Nisan sonrası
kendilerini nasıl bir akıbetin beklediğini gayet iyi biliyorlar.
Kim hayır diyor. Kandil hayır diyor, Pensilvanya hayır diyor,
İmralı hayır diyor. Yav bunu dahi düşünemeyecek miyiz. Eğer bu
teröristler bizim ülkemizi bölmeye gayret edenler, milletimizi
bölmeye gayret edenler hayır diyorsa burada bir düşünmemiz lazım.
Söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu. Olay bu kadar
açık. Biz bu milletin efendisi değil hizmetkarıyız. Farkımız
burada" diye konuştu.
"BU KARARI BİR VEREBİLSELER. BİZİM İŞİMİZİ
KOLAYLAŞTIRIRLAR"
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Siyasi hayatlarının tamamı başarısızlıkla dolu olmasına
rağmen koltuklarına yapışanlar 16 Nisan'dan sonra orada
kalamayacaklarını görüyorlar. Ülkemizi dışındaki güçlerde 16
Nisan'ın anlamının onlarda farkında. Bunun için tüm güçleriyle
sandıktan hayır çıkması için çalışıyorlar. İçerideki ve dışarıdaki
hayırcılar bir oldular, milletimizi tehdit ediyorlar. 16 Nisan'da
evet çıkarsa bizi AB'ye almazlarmış. Ah bu kararı bir verebilseler.
Bizim işimizi kolaylaştırırlar, çok daha seri karar almamıza bunlar
vesile olur. Zaten 16 Nisan bizim için kırılma noktası, onun için
evet çok önemli. Bu işleri masaya yatıracağız, çünkü Türkiye
kimsenin şamar oğlanı değildir. Bunu herkes bilecek. Neymiş 249
insanımızın kanına girenler için idam cezası gelirse, Türkiye'nin
Avrupa'da yeri yokmuş, olamasın. İçeridekilerde onlardan aşağı
kalmıyor. Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Hadi bakalım biz varız' diyor.
İnanın 16'sından sonra Sayın Bahçeli bu işe taraftar, oda
taraftarım diyor. Sayın Yıldırım'da taraftar. Dolayısıyla bu
parlamentoya gelip ve parlamentodan geçer bana gelirse bende bunu
onaylarım. Çünkü şehitlerimizi af yetkisi bizim değildir.
Şehitlerimizin af yetkisi ailesindir, ondan başkası olmaz. Devlete
karşı işlenen suçlarda ayrı bir konu. Muhtarlıkların
kapatılacağını, kıdem tazminatlarından memurluğa kadar her şeyin
kaldırılacağını söylüyorlar. Yalanın ucunu kaçırmış durumdalar.
Freni patlamış kamyon duvar gereği kontrolü tamamen yitirdi. Sadece
yalanla kalkıyor, yeni sistemle böyle olacak diyor. Bu millet
tehditlere boyun eğmez."
(İsa Akar - Suat Metin - Adem Akalan / İHA)