BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Doğu Guta için acil toplanıyor
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Doğu Guta'ya insani yardım ulaştırılması için Cumartesi günü aldığı 30 günlük ateşkes kararının uygulanmamasını görüşmek üzere BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin (OHCHR) bugün acilen Cenevre'de toplanacağı bildirildi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Doğu Guta'ya insani
yardım ulaştırılması için Cumartesi günü aldığı 30 günlük ateşkes
kararının uygulanmamasını görüşmek üzere BM İnsan Hakları Yüksek
Komiserliğinin (OHCHR) bugün acilen Cenevre'de toplanacağı
bildirildi.
BM Güvenlik Konseyi'ne sunulacak raporda Suriye rejim güçlerinin
muhasarası altındaki Doğu Guta halkına karşı varil bombası,
kimyasal silah kullanmasının da yer aldığı kaydedildi.
İngiliz hükumetinin karar tasarısının BM Güvenlik Konseyi
tarafından alınan kararın uygulamaya konulması, bölgeye yardımın
ulaştırılmasına izin verilmesi ve uluslararası hukukta yer alan,
tedaviye muhtaç olanların tahliyesinin yer aldığı belirtildi.
Tasarıda, BM'den, Suriye'deki savaş suçlarını soruşturan Paulo
Bennero'nun liderliğindeki soruşturma heyetinin Haziran ayında Doğu
Guta'daki olayları bağımsız soruşturmasını istediği ifade
edildi.
BM Güvenlik Konseyi tarafından Cumartesi günü alınan ve Rusya
tarafından açıklanan 30 günlük ateşkes kararından 3 gün sonra bile
Guta'da bombalamanın sürdüğü, yalnızca Pakistan uyruklu insanların
bölgeden ayrılabildiğine dikkat çekildi.
DOĞU GUTA'DA NELER OLUYOR?
Suriye'nin 2013 yılından beri muhasara altında tuttuğu Doğu Guta'da
mahsur kalan 400 bin sivil, Suriye hükümeti tarafından hava ve kara
saldırılarıyla bombalanıyor. Doğu Guta silahlı muhaliflerin elinde
bulunan son kale durumunda bulunuyor. Gıda ve ilaç yokluğu Doğu
Guta'yı yıkıma uğratmış durumda.
Doğu Guta, Rusya-Türkiye ve İran'ın Astana görüşmelerinde
karalaştırılan gerilimin azaltılma bölgesi içerisinde yer alıyor.
Bu karara göre Rus ve Suriye uçaklarının bölgede uçmalarının
beklenmediği kaydediliyor.
19 Şubat günü Doğu Guta 5 yıllık muhasara tarihinde en büyük hava
ve kara saldırısına uğramış ve birkaç gün içinde yüzlerce sivil
hayatını kaybetmişti. Uluslararası Af Teşkilatı Suriye savaş
uçaklarının savaş suçu olarak kabul edilen, 6 hastaneyi
bombaladığını açıkladı.
BM Güvenlik Konseyi 24 Şubat'ta Doğu Guta'ya insani yardım
ulaştırılması için 30 günlük ateşkes kararı almış ancak terörist
gruplara karşı operasyonlar bu kararın dışına tutulmuştu. Rusya
kararın dışında tutulan daha önce El Nusra Cephesi olarak bilinen
Cephet el-Fetih Eş-Şam'ın Doğu Guta'da bulunduğunu söylüyor.
Diğer muhalif gruplardan Ceyş El İslam, Felik El Rahman, ve Ahrar
El Şam, BM'ye bir mektup yazarak Cephe grubunun Guta'dan
çıkarılmasını desteklediklerini belirtti.
25 Şubat'ta yapılan kara saldırısında, Suriye rejimi kara
kuvvetleri Guta'ya kara saldırısı başlattı. Suriye rejimi 28
Şubat'ta Duma'ya en kesif bombardımanını gerçekleştirdi. Doğu
Guta'da Duma, Misraba ve Harasta kasabaları bombalandı.
Rusya, 27 Şubat'ta sivillerin tahliyesi için günlük beş saat açık
kalacak bir insani koridor oluşturulmasını teklif etti. Buna rağmen
hiçbir insani konvoy bölgeye giriş yapamadı. Rusya Dışişleri
Bakanı, bölgede konuşlanmış olan militanların halen Şam'ı
bombaladığını, tahliyeleri ve insani yardım konvoyların bölgeye
girişini engellediğini iddia etti.
NİYE DOĞU GUTA?
Doğu Guta Şam'ın merkezine 10 kilometre mesafede bulunuyor.
Suriye'nin başkentine bu kadar yakın bir bölgede muhaliflerin
bulunması Suriye rejiminin hiç hoşuna gitmiyor. 104
kilometrekarelik Doğu Guta'da 400 bin sivil yaşıyor. Bu insanların
yarısının 18 yaşından küçük olduğu belirtiliyor.
15 Mart'da Suriye iç savaşı 8. yılına giriyor. Bu iç savaşta 465
bin sivil hayatını kaybetti. 12 milyon insan evlerini terk
etti.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi son 12 günde 670
sivilin hayatını kaybettiğini rapor etti. Hayatını kaybedenlerin
185'inin çocuk, 109'unun kadın olduğu belirtildi. Suriye Sivil
Savunma görevlileri Doğu Guta'da zehirli klorin gazı
kullanıldığının belirtileri olduğunu kaydetti. BM Güvenlik
Konseyinin ateşkes kararı almasının birinci gününde dört sivilin
öldüğüne vurgu yapıldı.