"Bizim istikrarlı ve inatçı çabalarımız olmasaydı..."
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, "Eğer bizim istikrarlı ve inatçı çabalarımız olmasaydı bu süreç buralara gelemezdi gelemeyecekti" dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, "Eğer bizim
istikrarlı ve inatçı çabalarımız olmasaydı bu süreç buralara
gelemezdi gelemeyecekti" dedi.
Akıncı, "Eşitlik, güvenlik, özgürlük içinde 2 kesimli
federal yapı için bütün çalışmalarımızı sürdürdük ama bu
niteliklerin olmayacağı bir yapıyı da elbette içimize sindiremezdik
ve halkımıza bunu önermezdik" diye konuştu.
Akıncı, kendileri masada öneri yaparken, başkalarının bavullarının
ayrılmak üzere hazırlanmış olduğunu ifade ederek, "Bizim
bavullarımız değil, başkalarının bavulları bu sabah ayrılmak üzere
hazırdı" dedi.
Akıncı, Crans Montana'da 28 Haziran'da başlayan ve bugünün erken
saatlerinde sonuçsuz kaldığı açıklanan Kıbrıs Konferansı'nı,
kaldığı Grand Hotel Du Golf and Palace'ta düzenlediği basın
toplantısıyla değerlendirdi.
Akıncı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres başkanlığındaki Kıbrıs
Konferansı'nın başarısız olduğunun açıklanmasının ardından
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı basın toplantısı düzenleyeceği
duyurmuştu.
Akıncı açıklamalarında şunları kaydetti: "Çözüm haberini
ulaştırmayı canı gönülden arzu ederdik. Elimizden geleni
yaptığımıza inanıyoruz. Üzüntülü olmakla beraber rahatız. Bizim
neslin son denemesi olan uğraşın ne yazık ki başarıyla
sonuçlanmasını sağlayamadık. 2 yıldır göreve geldikten sonra bu
süreci müzakere heyetiyle beraber yürüttük. 50 yıllık bir süreç. 2
yılında ben bulundum. Geçtiğimiz Kasım'dan beri Mont Pelerin,
Cenevre ve Crans Montana, tüm süreçlerin bu şehirlere taşınarak
5'li konferansın toplanmasının en büyük mimarı Kıbrıs Türk
tarafıdır. Bizim inatçı tavrımız olmasa bu süreç buralara kadar
gelemezdi. İki tarafın da kazanacağı bir ortam yaratmak mümkündü. O
noktaya çok yaklaşıldı ancak iki tarafın da kaybettiği bir noktada
bu iş olumsuz sonuçlandı" dedi.
"BU ÇALIŞMAYI FEDERAL BİR YAPI İÇİN SÜRDÜRDÜK"
"Eşitlik, güvenlik, özgürlük içinde yaşanacak iki kesimli
federal bir yapıyı kurmak için sürdürdük tüm bu çalışmayı. Bu
niteliklerin olmayacağı bir yapıyı da elbette içimize
sindiremezdik. Geçtiğimiz hafta içinde Guterres geldi. New York'ta
vardığımız bir mutabakat vardı. Burada da yaptığı çalışma
neticesinde ortaya başlıklar koydu. Süreç içinde yapılan
çalışmaların getirdiği bir nokta olarak. Eğer bunlarda benim
görebildiğim kadar adımlar atılırsa, bir sonuca varmak mümkün
olacaktı" dedi.
Toprakta Rumlar açısından önemli atfedilen bir yerin, Kıbrıslı
Türklerin öngördüğü bir haritada düzenleme yapmak suretiyle
beklentilerin karşılanacağına inandı. Siyasi eşitlikte dönüşümlü
başkanlığın Rumlar tarafından kabul edilmesi gerektiğini söyledi.
Mülkiyetle ilgili iki farklı rejimin uygulanmasının doğru
olacağını, Kıbrıs Türk kurucu devletinde kalacak toprakta
kullanıcının gözetilmesi. Güney idaresinin altında kalacak alanda
da daha önceki mal sahiplerinin kalmasının doğru olacağını
değerlendirdi.
"Eşdeğer muamele halen daha çözümlenmemiş olmasını da
çözüme kavuşturmanın doğru olacağını önerdi. Bunun adına da
"adil bir muamele" olursa çıkış olabileceğini
öngördü. Güvenlik ve garantilerde iki tarafı da tatmin edecek bir
durum söz konusu olabilir" dedi. Yeni mekanizmaların
ortaya konulabileceğini ifade etti. Mevcut güvenlik ve garanti
sistemiyle ilgili olarak, yerine yenisinin getirilebileceğiyle
ilgili düşüncesini paylaştı.
Bu konularda taraflardan görüş istedi. Biz ayrıntılı olarak
kendisinin öngördüğü yaklaşımlara uygun şekilde çerçevemizi koyduk.
Bu konuda Güneyde imaj yaratma çabası var. Kararımızı
vereceğiz.
Yapılan çalışmada, toprakla ilgili Genel Sekreter'in beklediği
açılımı yaptık. Dönüşümlü başkanlıkla ilgili olarak, Rum tarafı
tamamen karşı olduğunu beyan eden bir belge sundu.
"DEĞİRMENLİK'TEN YENİBOĞAZİÇİ'NE KADAR YAKLAŞAN BİR TAVIR
VARDI"
"Toprakta kendilerinin sunduğu haritayı, 0 asker 0 garanti
konusunu kabul etmesi halinde dönüşümlü başkanlığı kabul
edebileceğini söylediler. Kendi önerileri Değirmenlik'ten
Yeniboğaziçi'ne kadar yaklaşan bir tavır
vardı."Kriterlerin olmasını öteden beri istiyorduk. Somut
kriterler önerdik. Kuzeyde kalacak kısımlarda içinde oturanların,
orayı ev olarak kullananların rahatsız edilmemesi ilkesiyle
birlikte, kriterleri olsun kabul edeceklerini bekledik. Ne yazık
ki, bu konuyu muallakta bırakacak Avrupa iştihadına gönderelim,
komisyon karar versin yaklaşımı sergilediler" dedi.
"KONFERANSI GÜVENLİK VE GARANTİ KONFERANSINA DÖNÜŞTÜRMEYE
ÇALIŞTILAR"
"Getirdikleri bazı kategorilerle, ekonomimizi darmadağın
edebileceklerdi. Tüm bunları kabul etmek mümkün değildir. Genel
Sekreter yaptığı açıklamada ayrıma gitmedi ama önemli açıklamalarda
bulundu. Başından beri bir yaklaşım farklılığı var. Bu konferansın
paralel masalar olmasını söylerken, onlar ısrarla bu konferansı
güvenlik ve garanti konferansına dönüştürmeye çalıştılar. Maalesef
bu konuda ellerinden geleni yaptıklarını da gözlemliyoruz. Kaç bin
Yunanlı yaşıyor Güney'de? 74'ten günümüze kadar ulaşan rakam 25-30
bin. Bundan sonrası için 1'e 1 olsun. 2010'da Talat ve Hristofyas
bu konuda anlaşmıştı. Burada bile, bu yaklaşımı göremedik! Avrupa
Birliği bu konuda çok yardımcı olmaya çalıştı. Rum tarafı Brüksel'e
giderek provokasyon yapmaya yöneldiği halde, buna prim vermediler.
Bu konunun büyütülecek bir mesele olmadığını, çözülebilecek bir
konu olduğunu söylediler" dedi.
"0 ASKER, 0 GARANTİ SÖYLEMİYLE BAŞLADI VE
BİTTİ"
"Yeni düzen yerleştikçe, tek yanlı müdahale hakkı gibi
kavramların makul süre sonunda yeniden gözden geçirilmesine müsaade
eden anlayışların hakim olması için öneriler yaptık. Daha çok
işbirliği, daha çok karşılıklı güven, daha az asker ve garanti.
Böyle bir perspektifle bunu anlattık. İlk günden sıfır asker ve
garantiyi istemeyin. Bu konudaki ısrarlı tutumlarımızdan bir an
bile vazgeçmediler. 0 asker, 0 garanti söylemiyle başladı ve bitti.
Türkiye'nin hiç açılım yapmadığı iddiası doğru değildir. Türkiye
istekli davrandı, bu konularda adım atmaya hazır olduğunu bildirdi.
Biz masada bu önerileri yaparken, bavullar o tarafta hazırdı!
Başkalarının bavullar" dedi.
"HAK ETTIĞİMİZ ŞEKİLDE YAŞAMANIN YOLUNU
BULACAĞIZ"
"Dünyanın sonu değil. Biz Kıbrıs'ta hak ettiğimiz şekilde
yaşamanın yolunu bulacağız. Haksız bir durum karşısında olabiliriz.
Biz o toplumda laik, çağdaş bir toplum olarak yaşamanın yollarını
bulmalıyız. Bugün için Kıbrıs'ta federal çözüm için daha fazla bir
şey söylemek istemiyorum. 14 yıl öncesine göre bugünün daha zor
olabileceğini görebiliyordum. Zor oldu! Bizim neslin son
denemesinden sonra gelecek kuşaklar için daha da zor
olacak" dedi.
(Emir Abdurrahman Bulut /İHA)