Bir zamanlar Saddam Hüseyin’in generaliydi şimdi ise...
Irak'ta Saddam Hüseyin döneminde 17 yıl boyunca general olarak görev yapan Kerkük doğumlu General Khudhur Ahmed Raoof Weli, IŞİD'in işkencelerinden kurtulduktan sonra geldiği Sivas'ta tercümanlık yapmaya başladı.
Irak'ta Saddam Hüseyin döneminde 17 yıl boyunca general olarak
görev yapan Kerkük doğumlu General Khudhur Ahmed Raoof Weli,
IŞİD'in işkencelerinden kurtulduktan sonra geldiği Sivas'ta
tercümanlık yapmaya başladı.
Irak'ta Saddam Hüseyin'in generalliğini yapan 50 yaşındaki 8
yıldızlı pilot general Khudhur Ahmed Raoof Weli, Amerika ve
İngiltere öncülüğündeki koalisyon güçlerinin 2003 yılında Bağdat'ı
işgal etmesinin ardından Saddam'ın devrilmesinin ardından Amerikalı
askerlerin kendisini öldürmesinden korkarak saklanmaya başladı. 1
yıl boyunca saklanan Khudhur Ahmed Amerika askerleri tarafından
saklandığı yerde bulundu. Amerika askerleriyle çalışmak zorunda
kalan general karakola müdür olduktan Amerikalılar tarafından
tekrar pilot olarak görev yapmaya başladı. Bir süre sonra gelen
emirle tekrar pilotluktan alınan generalin evi IŞİD'liler
tarafından bombalandı. Bombalı saldırıda eşi şehit olan general
2013 yılında mülteci olarak İstanbul'a geldi. Burada bir süre
tercümanlık ve oyunculuk yapan general Khudhur Ahmed daha sonra
Sivas'a geldi. Ferhatbostan Mahallesi'nde kiralık olarak tuttuğu
evde yaşayan ve 8 dil bilen general geçimine tercümanlık yaparak
sağlıyor.
"SADDAM İLE BİRÇOK SAVAŞA KATILDIM"
Saddam Hüseyin'in çok yakını sağ kolu olduğun söyleyen General
Khudhur Ahmed, "Ben o dönemlerde pilot olarak Saddam ile
birlikte birçok savaşa katıldım. 2003 yılında Saddam yönetimi
düştü. Saddam'ın idam edilmesinin ardından ben ve diğer pilot
arkadaşlarım Amerikalıların bizi öldürmesinden korktuk ve hatta
evden dışarı bile çıkamadık. Sonrasında ben ve arkadaşlarımla
ilgili önemli bilgilerin Amerikalıların ellerine geçtiğini
öğrendik. Bizim adreslerimizi falan hepsini öğrendiler. Bir gün
benim evime geldiler. Dediler ki 'Sen Saddam'ın sağ koluydun.
Birlikte görev yaptınız. Ama siz korkunuzdan Saddam'ın yanında yer
alıyordunuz. Şimdi özgür iradenizle karar verin. Bizimle beraber
çalışmaya devam eder misiniz? Yoksa sizi cezaevine mi atalım?' Ben
orada cezaevinden korktum. Çaresiz olarak Amerikalılarla çalışmak
zorunda kaldım. Benim aklımdaki bir süre sonra ailemi de alıp
kaçmaktı. Ama Amerikalılar beni pilotluktan aldılar. Beni Kerkük'te
bir karakola müdür olarak görevlendirdiler. Sonra bana güvendikten
sonra tekrar beni pilot yaptılar" dedi.
IŞİD'E ESİR DÜŞMÜŞ
Kendisi ve arkadaşlarının Amerikalıların emrinde çalışmaya
başladıktan sonra arkadaşıyla birlikte IŞİD'in eline esir düştüğünü
belirten Khudhur Ahmed, arkadaşının gözleri önünde şehit
edildiğini, kendisinin ise yaralı olarak kurtulduğunu belirtti.
İşkencede iki elinden birer parmağı kestiklerini kaydeden Khudhur
Ahmed, kızgın demiri vücuduna sapladıklarını ve bağırsaklarının
parçalandığını söyledi.
İşkencelerin ardından başına iki kurşun sıktıklarını ifade eden
Khudhur Ahmed, birisinin isabet etmediğini diğerinin ise isabet
ettiğini anlattı.
"İŞKENCELERE MARUZ KALDIK"
Iraklı General Khudhur Ahmed unutamadığı işkence günlerini şöyle
anlattı:
"Bir gün karakoldan çıktım evime giderken, bize ateş
açtılar. O saldırıda benim 4 askerim şehit oldu, beni de esir
aldılar. Ben elhamdülillah Müslüman'ım, Hanefi'yim. Beni kaçıranlar
da IŞİD'liler. Çamurdan yapılmış bir eve geldik. Benimle beraber
bir arkadaşım daha vardı yanımda. Bize 'Siz birbirinizin hakimi
olun, sizi nasıl öldürelim' dediler. Arkadaşımı ve beni orada çok
dövdüler, işkencelere maruz kaldık. Bunlar namaz kıldılar ve
sonrasında bize poşet getirdiler. Askerlerin hepsi siyah üniforma
giyinmişlerdi. Maske takmışlardı ve sadece gözleri görünüyordu. Ama
askerlerden bir tanesi kolunu sıvamıştı. Ben onun kolundaki kalp
dövmesini gördüm. Sonra ellerindeki paketi arkadaşıma getirdiler ve
'Sen kendi kendinin hakimi olacaksın. Bir kağıt seç, seni nasıl
öldürelim' dediler. Arkadaşım oradan bir kağıt çekti. Kâğıtta
'Benim sağ ayağımı 5 yerinden kırın' yazıyordu. Sonra 3 tane kerpiç
getirdiler, ayağını kerpiçlerin üzerine koydular ve demirle
vurdular. Sonra arkadaşım acının etkisiyle bayıldı. Sonra
arkadaşımın boynunu bir asker bıçağıyla kestiler. Arkadaşımın
kafası askerlerin elinde kaldı, arkadaşımın kanlar içindeki vücudu
üzerime düştü. Sonra benim önümde arkadaşımın kafasıyla futbol
oynadılar. Sonra bana gelip 'Sıra sende, şimdi sen de bir kâğıt
seç' dediler. Sonra askerin birisi silaha bana vurdu ve omuzum
kırıldı. Omuzum kırıldıktan sonra bende paketten bir kağıt çektim.
Benim kağıdımda ise 'Sağ elimin orta parmağını penseyle kesin, sol
elimin işaret parmağını da penseyle kesin' yazıyordu. O askerlerde
ellerine aldıkları penseyle benim parmaklarımı kestiler. Sonra yine
çektiğim kağıtta, 'Sıcak kırmızılaşmış bir demiri böbreğine sokun'
yazıyordu. Onlar ellerine aldığı demiri iyice ısıttılar ve sonra da
sağ böbreğimin olduğu taraftan demiri soktular ve demir sol
tarafımdan dışarı çıktı.
"KARIM KOLLARIMDA ŞEHİT OLDU"
Kendisini kaçıran askerlere para karşılığında kendisini serbest
bırakmalarını teklif ettiğini ifade eden Khudhur Ahmed, babasının
askerlere iki buçuk deste para vermesine rağmen kendisini öldürmek
istediklerini aktardı.
Kendisine işkence yapan 15 kişinin hapishaneye atıldıklarını
belirten Khudhur Ahmed, 2013 yılının kadar mahkum olduklarını ve
sonrasında cezaevinin duvarının kırılmasıyla bütün mahkumların
kaçtığını belirterek, "Ben bir gün uçuş yapıyordum, bana
haber geldi. Evime saldırı yapıldığını söylediler. Ben hemen iniş
yaparak, evime gittim. Bu saldırıda yine benim evimin etrafındaki 4
askerim şehit oldu. Evime gittiğimde benim karım ağır yaralıydı ve
sonra kollarımda şehit oldu. Karım bana 'Khudhur ben öleceğim,
benim elimi tut' dedi. Önce 'yok tutmam' dedim. Sonra elini
tuttuğum anda eşim kollarımda hayatını kaybetti. Eşim hayatını
kaybettikten sonra taziye çadırları kuruldu. Ben burada 10'arlı
gruplar halinde toplamda 40 askerimi burada görevlendirdim ve
onlara 'Ben bile çadırdan çıkıp evime gitsem, sonra tekrar çadıra
gelsem beni bile arayacaksınız' talimatını verdim. Biz
taziyedeyken, o parmağımı kesen adam canlı bomba yeleği giymiş. Bu
adam önce benim evime gelmiş, 'Ben pilotu tanıyorum, o çok iyi bir
insandı, onu görmeye geldim' demiş. Benim askerlerim de tamam biz
haber verelim gelsin, görüşün demişler. Bu esnada yukarıdan ateş
açmışlar, bir sürü insan orada hayatını kaybetti. Bu canlı bomba da
taziye çadırına doğru koşup bombayı patlatmış. Bu patlamada benim
ensemde oldu. Ben yara almadım ama benim yüzümden çok insan
öldü" şeklinde konuştu.
KURTLAR VADİSİNDE ROL ALMIŞ
Yaşanan olayların ardından bir ay daha Irak'ta kaldığını ve
sonrasında Türkiye'ye gelmeye karar verdiğini belirten Khudhur
Ahmed, "Ben burada tercümanlık yaptım. İstanbul
adliyesindeki birçok hakim ve savcı beni tanır, bilirler. Buradaki
tercümanlığın yanı sıra Kurtlar Vadisi başta olmak üzere birçok
dizide oyunculuk yaptım. Buradaki iki senenin sonunda bana
mültecilerin İstanbul'da kalma süresinin 6 ay olmasına rağmen 2
sene kaldığımı ve Sivas'a gitmem gerektiğini söylediler. Çok
muhalefet ettim Sivas'a gelmek için ama olmadı" ifadelerini
kullandı.
Ahmed, "Ben ilk Sivas'a geldiğimde ağladım. İstanbul'dan
sonra Sivas bana köy gibi geldi. Burada kalmak istemedim. Başta
Sivas'ı hiç sevmemiştim. Sonra burada birilerine adres soruyorum,
beni gören işini gücünü bırakıp bana yol tarif etti. Kimi çay ikram
etti, kimisi yemek ikramında bulundu. Sonra anladım ki siz,
Doğu'nun efendisisiniz. Sonra anladım ki sizin gibi insanların
İstanbul'da, oradakilerin de Sivas'ta yaşaması lazım. Buradaki
muhabbet ve samimiyet, İstanbul'da yok. Şimdi bana İstanbul'a geri
gel deseler gitmem" dedi.
(İHA)