“Bıçak katilin elinde insanı öldürür, doktorun elinde hayat kurtarır”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz bilimi ve teknolojiyi sadece insanlığın hayrına kullanacağız. Bıçak katilin elinde insanı öldürür, aynı şekilde neşter doktorun elinde hayat kurtarır. Bunun için önce dengeyi sağlamak gerekiyor. Türkiye olarak savunma sanayiine verdiğimiz önemin gerisinde bu anlayış vardır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz bilimi ve
teknolojiyi sadece insanlığın hayrına kullanacağız. Bıçak katilin
elinde insanı öldürür, aynı şekilde neşter doktorun elinde hayat
kurtarır. Bunun için önce dengeyi sağlamak gerekiyor. Türkiye
olarak savunma sanayiine verdiğimiz önemin gerisinde bu anlayış
vardır" dedi.
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen
"Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı" toplantısında konuşan
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki dönemde Türkiye'yi tüm bilim
insanları için cazibe merkezi haline getireceklerini belirterek, bu
gelişmenin aynı zamanda Türk medeniyeti üzerindeki küllerin
dağılmaya, ateşin yeniden harlanmaya başladığı anlamına geldiğini
söyledi. 1 Temmuz 2018'de hayatını kaybeden Prof. Dr. Fuat
Sezgin'in ülkesine ve milletine derin bir muhabbet ile bağlı
olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ömrünün son
yıllarında tüm birikimini ülkemize kazandırmanın, milletimizin
istifadesine sunmanın gayreti içinde olmuştur" diye
konuştu.
Prof. Dr. Fuat Sezgin'in 94 yıllık hayatının her safhasının paha
biçilmez derslerle dolu olduğunu belirten Erdoğan, "Dünya
çapında böyle bir bilim adamının 1960 darbesinin ardından İstanbul
Üniversitesinden uzaklaştırılması tarihimizin en büyük ayıplarından
biridir. İstanbul Üniversitesinden uzaklaştırılan Fuat Sezgin,
çalışmalarını nerede devam ettirdi? Almanya'da devam ettirdi. Önce
Frankfurt Üniversitesi, ardından Gote Üniversitesi Fuat Hocamızın
ilmi çalışmalarına zemin oluşturdu, destek verdi. Bizim kıymetini
bilemediğimiz hocamıza Almanya'nın sahip çıkması boşuna değildir.
Hocamız, İslam, bilim ve teknoloji tarihi bakımından eşi bulunmaz
eserlerinin önemli bir bölümünü tabi olarak çalışmalarını yürüttüğü
ülkenin dili ile yani Almanca olarak yayınlamıştır. Bunun anlamı,
bu eserlerin bilim tarihine Alman patentli olarak geçmiş olmasıdır.
Açık konuşmak gerekirse hocamızın ülkemizde barındırılmamasının
sebebi yürüttüğü çalışmaların başındaki ‘İslam' ifadesidir. Şayet
Fuat Hoca İslam değil de mesela Roma veya Bizans tarihi çalışmış
olsaydı, emin olun hayatının sonuna kadar İstanbul Üniversitesinde
kalmaya devam ederdi. Sıkıntı burada. İlim insanına sahip
çıkmadığınız zaman ona Alman sahip çıkar ve bu eserler Almanca
dünyada yerini bulur. İslam alimlerinin çalışmaları incelenmeden
dünya bilim tarihinin incelenebilmesi, yazılabilmesi mümkün
değildir. Sadece yürüttüğü çalışmaların başında ‘İslam' ifadesi
geçiyor diye hocamızı bir kalemde silip atanlar ortaya çıkan dünya
çapında eserlerin şerefini kendi elleri ile Almanya'ya
bağışlamışlardır" şeklinde konuştu.
"MEDENİYETİNE VE KÜLTÜRÜNE HUSUMETİ ÇAĞDAŞLIK ZANNEDEN
SÖMÜRGE AYDINLARI İLE MÜCADELE ETTİK"
Üniversiteleri Türkiye'nin 81 vilayetinin tamamına yayarak hem
gençlerin yükseköğrenime erişimini kolaylaştırdıklarını hem de
bilim insanlarının önünde geniş bir çalışma alanı oluşturduklarını
kaydeden Erdoğan, "Ne yapmamız gerekti, tüm ilmi
müesseseleri öğrencilerimizin ayaklarına götürmekti. Onun için 76
üniversiteden 206 üniversiteye çıktık ve 81 vilayetimizin hepsinde
üniversitemiz var. Eğer ilme sahipseniz, ilme sevdalıysanız ilmin
önünü açacaksınız, ilim adamlarının önünü açacaksınız, biz bunu
yaptık. Bir yandan da eski dönemin bakiyesi bağnazlıklarla kendi
medeniyetine ve kültürüne husumeti çağdaşlık zanneden sömürge
aydınları ile mücadele ettik. Bu zihniyeti tümüyle ortadan
kaldıramamış olsak da bilimsel çalışmaların yelpazesini olabildiği
kadar genişlettiğimiz bir gerçektir" ifadelerini
kullandı.
"Türkiye'de bir büyük kütüphaneye sahip değildik"
diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 5
milyon ciltlik bir kütüphanenin 3-4 ay içinde açılışının
yapılacağını ve İstanbul'da eski Rami Kışlası'nın kütüphaneye
çevrildiğini belirtti.
"ÜLKEMİZİ TÜM BİLİM İNSANLARI İÇİN CAZİBE MERKEZİ HALİNE
GETİRECEĞİZ"
Türkiye'de ve dünyanın pek çok yerinde Müslüman bilim adamlarının
ortaya koydukları eserleri ve başarılarının iftihar ile takip
edildiğini belirten Erdoğan, "Üzerinde uzun uzun düşünmemiz
gereken husus, bu çalışmaları kendi medeniyet coğrafyasında
yürütecek iklimi niçin oluşturamadığımızdır. Türkiye olarak yavaş
yavaş bu konuda kendimizi müspet yönde ayrıştırdığımıza inanıyorum.
Bilim insanlarımıza birikimlerini ülkemizde değerlendirebilecekleri
zemini hazırlamaya başladığımızı gösteriyoruz. İnşallah önümüzdeki
dönemde ülkemizi tüm bilim insanları için cazibe merkezi haline
getireceğiz. Bu gelişme aynı zamanda medeniyetimizin üzerindeki
küllerin dağılmaya, ateşin yeniden harlanmaya başladığı anlamına
gelir" açıklamasında bulundu.
"BİZ BİLİMİ VE TEKNOLOJİYİ SADECE İNSANLIĞIN HAYRINA
KULLANACAĞIZ"
Aynı malzeme ile doz farkı ile zehir ve ilaç yapılabildiğini
hatırlatan Erdoğan, bilim ve teknoloji sonuçları ile benzer netice
etmenin mümkün olduğunu söyledi. Erdoğan, "Atomu
parçalayarak insanlık için en ucuz enerji kaynağını üreten de,
insanları toplu şekilde katleden de aynı bilim, aynı teknoloji
değil mi? Öyleyse biz bilimi ve teknolojiyi sadece insanlığın
hayrına kullanacağız. Bıçak katilin elinde insanı öldürür, aynı
şekilde neşter doktorun elinde hayat kurtarır. Bunun için önce
dengeyi sağlamak gerekiyor. Türkiye olarak savunma sanayiine
verdiğimiz önemin gerisinde bu anlayış vardır. Güçlerin dengesiz
olduğu bir yerde idealleri hayata geçirecek imkan oluşturmak mümkün
değildir. Biz milletimiz, mensubu olduğumuz ümmet ve tüm insanlık
için barış, huzur, güven, refah, adalet, esenlik dolu bir gelecek
inşa etmeyi hedefliyoruz. Fuat Sezgin hocamızın açtığı yol bize
böyle bir gelecek için neler yapmamız gerektiğinin ipuçlarını
veriyor. Gençlerimize tavsiye ediyorum, Gülhane Parkı'na mutlaka
uğrayın ve müzeyi gezin" dedi.
"'İSLAM İLE BİLİM BİR ARADA OLAMAZ' TEZİNİN
ANTİTEZİYDİ"
Programda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ise,
"Prof. Dr. Fuat Sezgin, sıradan bir bilim tarihçisi değil;
derdi, davası olan bir aydındı. Sezgin, İslam ile bilimin bir arada
olamayacağı tezinin en önemli antiteziydi. İslam ile bilimin bir
arada olamayacağını, hatta birbirine zıt olduğunu sinsice zihinlere
kazımaya çalışan tüm öğretiler, Sezgin'in entelektüel dünyasıyla
karşılaşınca adeta çökmüş, tuz buz olmuştur" diye
konuştu.
"GENÇLERİMİZ ONUN HATIRASINA SAHİP ÇIKSIN"
Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı
Mütevelli Heyeti üyesi Bilal Erdoğan, Fuat Sezgin'in gençlerden
beklentisinin komplekssizce geçmişten ilham almaları, dünyayı çok
iyi tanımaları ve ülkeye, İslam ümmetine ve dünyaya bu doğrultuda
hizmet etmeleri olduğunu söyledi. Bilal Erdoğan, "Ümit
ediyorum 2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı vesilesiyle Sezgin'in
hayatının maksadı çok daha iyi anlaşılsın. Gençlerimiz onun
hatırasına sahip çıksınlar. Böylece bu millet dünyanın meselelerine
çözümler üreten, aydınlık öneriler getiren millet olsun ve 21.
yüzyıla damgasını vursun" şeklinde konuştu.
(Derya Yetim/İHA)