’’Benim gönlümden geçen sayın Abdullah Gül Bey...’’
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, "Benim gönlümden geçen sayın Abdullah Gül Bey'in gelip Başbakan olmasıdır. Zaten onun ötesi düşünülemez" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik,
"Benim gönlümden geçen sayın Abdullah Gül Bey'in gelip
Başbakan olmasıdır. Zaten onun ötesi düşünülemez"
dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik, TGRT Haber
ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın gündeme
ilişkin sorularını cevapladı. Başbakan Erdoğan'ın
milletvekilleriyle, meclis gurubunda bir araya geldiğini hatırlatan
Çelik, "Sonra Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında il
belediye başkanlarımız, büyükşehir başkanlarımız, il başkanlarımız,
il kadın kolları başkanlarımız bir araya geldi. Oralarda bu
meseleler görüşüldü. MKYK'da bu meseleyi biz konuşacağız. Özel bir
gündem de bu meseleyi konuşacağız. Yarın büyük kongre delegeleriyle
Sayın Başbakan ve ekibimiz bir araya gelecek. Sonra 9,10,11 Mayıs
tarihlerinde bu sefer Afyon'da, 22. İstişare ve Değerlendirme
toplantımız olacak. Bu sefer eşler çocuklar katılmayacak. Sadece
milletvekilleri, kurucular kurulu üyelerinin katıldığı MKYK
üyelerinin katıldığı bir toplantı olacak. Ayın 11'ine kadar bu
devam edecek. Daha önce de ifade ettim. Sadece kendi camiamızın,
kendi mahallemizin içinde bu meseleye nasıl bakılıyor, nasıl
algılanıyor, ne isteniyor, ne istenmiyor sadece araştırmayacağız
buna halk karar verecek, millet karar verecek. Birde halkın nabzını
tutacağız, kamuoyu araştırmaları yapılacak. Sayın Başbakan ille de
29-30 Mayıs'ta olacak anlamına gelmez. Bu diyelim ki 20 Mayıs'ta da
olabilir. Sayın Başbakan bütün Türkiye'nin nabzını ele alan bir
çalışmayla birlikte, Sayın Cumhurbaşkanı ile aynı masaya
oturduğunda Ak Parti gurubu, büyük kongre delegeleri, belediye
başkanlarımız, kamuoyu araştırmaları, km ne diyor bu tablo ortaya
konduktan sonra bu hareketin lideri ve öncüsüdür. Elbette Genel
Başkanımız, kurucu Genel Başkanımız, Başbakanımızdır ama Sayın
Abdullah Gül bu hareketin çok önemli bir unsurudur" diye
konuştu.
"BURADAN MEDET UMANLAR BOŞUNA
HEVESLENMESİNLER"
Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Daha önce Sayın Cumhurbaşkanı'nın davetlerine gitmeyen
Sayın Bahçeli ve meclise geldiği zaman ayağa kalkmayan CHP, Sayın
Cumhurbaşkanı'na her vesileyle hakaret eden CHP şimdi Sayın
Cumhurbaşkanı'nı çok seviyorlarmış ona çok bayılıyorlarmış gibi bir
görüntü sergilemeye başladılar. Onlara aslında sempati gelen
Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ile çatışma potansiyeli
olabilecek bir Abdullah Gül'dür. Abdullah Gül de, Recep Tayyip
Erdoğan da onların bu heveslerini kursaklarında bırakacak kadar
siyasi ferasete ve bu uzun boylu dava arkadaşlığına sahip olan
insanlardır. Abdullah Gül bu dünyaya mensuptur. Cumhurbaşkanı iken
tabi ki herkesin Cumhurbaşkanıdır. Sayın Gül, bu günkü şartlarda
bir siyasi hesabı yoktur. Muhalefetin tüfeğini bırakarak Recep
Tayyip Erdoğan'a ateş edeceği bir menzil olarak kullandırmam dedi.
Bir yer olarak kullandırmam dedi aslında bunun anlamı budur. Ben
bağımsız başlamadım. Arkadaşlarımızla konuşacağız dedi. Dolayısıyla
Abdullah Gül, kenara atıldı, kenara itildi kimsenin buna haddi de
değil, hakkı da yok. Başbakanımız da bu işin şuurundadır. Sayın
Cumhurbaşkanımız da bu işin şuurundadır. İkisinin çatışmasından ve
AK Partinin, Cumhurbaşkanı seçimiyle birlikte birbirine
gireceğinden, AK Parti de çatlamalar olacağından, kamplaşmalar
olacağından beklenti içinde olacağından ve buradan medet umanlar
boşuna heveslenmesinler. Olsa olsa acaba AK Partinin rakibi kendi
olur mu? AK Parti kendi içinden bir sıkıntı oluşturup da bize gün
doğar mı? Doğmaz."
"TÜRKİYE'DE AK PARTİNİN ALDIĞI BU BAŞARIYI KİMSE
KÜÇÜMSEYEMEZ"
8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal ile ilgili değerlendirme yapan
Çelik, "Özal, 1983'te darbeden sonraki ilk genel
milletvekili seçiminde yüzde 45 oy aldı. Bir sonraki seçimde yüzde
36 oy aldı. 1989 Mahalli Seçimlerinde o zamanın SHP'si büyük bir
galibiyet kazandı ve 35 vilayeti aldı. Merhum Özal, yüzde 24'e
düştü. Bu yüzde 24'den sonra 21 puan kaybetmiştir. Partisi bir koca
dağdan kopan büyük bir kaya kütlesi gibi tepetaklak gidiyordu.
Anavatan Partisi şuan da sıfırlandı. Özal köşke gittiği zaman
dağdan kopan o koca kaya kütlesi tutabilecek ancak mitolojik
kahramanlar olabilirdi. Kimse tutamazdı. Başbakanımız köşke
çıkarsa… AK Parti yüzde 35 oy aldı, sonra yüzde 47 oldu, sonra
yüzde 50 oldu. Yüzde 42 ile başladı mahalli seçimlere 2009
yılındaki ekonomik küresel krizle beraber eksi 13-14 büyüme ile
seçime girdi. Yüzde 38.38 aldı şimdi yüzde 45.5 aldı. Çok siyasi
partili hayata geçtiğimizden bu güne kadar 1968'de Adalet
Partisinin Mahalli seçimlerde bir yüzde 49'u var. Ona istisna
ederseniz siyasi hayatta Türkiye en yüksek AK Partinin aldığı yüzde
45.5 mahalli seçimlerde bir partinin aldığı en büyük oydur. Bu
genel seçim havasında yapıldı. Genel seçim havasında olması başka
bir şeydir, genel seçim mantığıyla yapılması başka bir şeydir.
Mahalli seçim her zaman mahalli seçimle mukayese edilir. Türkiye'de
AK partinin aldığı bu başarıyı kimse küçümseyemez. Başarı ter
kokar, hiçbir başarı tesadüfü değildir" ifadelerini
kullandı.
"HERKESİN ALAY KONUSU OLMUŞSUN"
Kemal Kılıçdaroğlu'nu dün grup toplantısında izlerken zavallı
bulduğunu belirten Çelik, "Müstehzi bir dil kullanıyor.
Kendi aklınla bizimle alay ediyor. Sen bu düştüğün halle zaten
herkesin alay konusu olmuşsun" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun Rıza Sarraf'ın heykelini dikelim şeklindeki
sözlerine ilişkin Çelik, "136 ilçede CHP'nin oyu yüzde 1'in
altındadır. 46 ilçede 0 çekmiş yani 46 ilçeye aday koyamamış. 168
beldede 0 çekmiş. Sizin vaziyetiniz bu. Siz Türkiye'nin partisi
olamamışsınız. Bu seçim şunu gösterdi. Türkiye partisi olmayı
başarmış tek siyasi hareket AK Parti hareketidir. Çünkü Türkiye'nin
her noktasında var. Biz doğuda güneydoğuda seçim kaybettiğimiz
illere bir bakın. Biz Siirt'te seçimi kaybettik ama yüzde 42 oy
almışız. CHP'nin Türkiye'de aldığı oy ortalamasının 15 puan
üzerinde. Van'a bakalım yüzde 41 küsur. Bitlis'e bakın yüzde 40
küsur. Mardin'e bakın yüzde 37. Diyarbakır'a bakın yüzde
35" diye konuştu.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin "Cumhurbaşkanı Gül kardeş
kazığı yemiştir" sözleriyle ilgili Çelik, "Kazık
falan bu çirkin bir ifadedir. Bahçeli'yi o söylemiyle baş başa
bırakıyorum. Recep Tayyip Erdoğan'a duydukları nefret sayın
Abdullah Gül'e sempati olarak yansımıyor. Abdullah Gül eğer onların
nefretine iştirak ederse ki tenzih ederim böyle bir şey olmaz veya
ola ki aralarında bir çatışma olabilir mi ihtimalinden
hoşlanıyorlar. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül'ün
birbirlerine girebilme ihtimalinden hoşlanıyorlar. Mesele bu. Yoksa
Abdullah Gül her vesileyle CHP'nin milletvekilleri tarafından
maalesef terbiyesiz bir şekilde tahkir ediliyor. Meclis kürsüsünde
bu yapılıyor. Meclise geldiği zaman uzun süre CHP'nin
milletvekilleri ayağa kalkmadılar. Şimdi tereddütteler Kılıçdaroğlu
kalkıyor diğerleri kalkmıyor. MHP'nin tutumu bellidir. Acaba biz
böyle tahrik edebilir miyiz? Fitneyi ateşleyebilir miyiz diyorlar.
Tekrar söylüyorum Sayın Gül'de Sayın Erdoğan'da onların heveslerini
kursaklarında bırakacak şekilde siyasi terbiyeye sahiptir, inanca
sahiptir ve ülkenin zarar görmemesi için azami hassasiyetleri
ortaya koyan insanlardır" diye konuştu.
"ERDOĞAN'IN ABDULLAH GÜL İLE AYNİLEŞMEK GİBİ BİR
MECBURİYETİ YOK"
Abdullah Gül'ün hafta başında yaptığı açıklamalarla ilgili Çelik,
şunları kaydetti:
"Sayın Gül, ilk defa iyi şeyler olacak sözünün sahibi değil
mi? İyi şeyler, güzel şeyler olacak neyi kastediyordu? Terör
gidecek, kan akmayacak diyordu. Sayın Başbakan'ın, Sayın Abdullah
Gül'ün üslupları farklı olabilir, tavırları, tarzları, duruşları
farklı olabilir ama bu ülke için hayalleri aynıdır, inançları
aynıdır, siyasi zihniyetleri ve hassasiyetleri aynıdır. Hangimizi
dahil ederseniz edin biz hepimiz tek tip malzeme değiliz. Biz
farklı anne babaların çocuklarıyız. Farklı eğitimlerden geçmiş
insanlarız. Biz bir arada kalmak, anlaşabilmek, Türkiye için
gelecek nesillerimiz için aynileşmek zorunda da değiliz. Sayın
Recep Tayyip Erdoğan'ın Abdullah Gül ile aynileşmek gibi bir
mecburiyeti yok. Abdullah Gül'ün de böyle bir mecburiyeti yok.
Türkiye söz konusu olduğu zaman bizim hassasiyetlerimiz
müşterektir."
"Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı adayı olmazsa ne olur dediler.
Ben o zaman dedim ki herhalde Kayseri İl Başkanı olmayacak,
herhalde Grup Başkanvekili olmayacak" diyen Çelik,
"Sayın Başbakan, Sayın Gül yaptığımız istişareler sonucunda
Sayın Gül'ün Başbakan olması gerekiyorsa sayın Gül, ‘Ben
Cumhurbaşkanı oldum. Başbakan olmam' demez. Bizde esas olan şudur;
kime nerede ihtiyaç varsa, millet ne görev verirse onu kabul eder.
Sayın Gül'ün de bu ferasette bu şuurda olduğuna inanıyorum.
Başbakanın Köşk'e çıkmasına karar verilirse, benim gönlümden geçen
sayın Abdullah Gül Beyin gelip Başbakan olmasıdır. Zaten onun ötesi
düşünülemez" değerlendirmelerinde bulundu.
"EŞBAŞKANLIK BİZİM GÜNDEMİMİZDE YOK"
Eşbaşkanlık olup olmayacağı sorusuna Çelik, şunları kaydetti:
"Bu bizim partimizin hiçbir kurumunda görüşülen,
dillendirilen, düşünülen, tasavvur edilen bir şey değildir. Ben
bunu saçma buluyorum. Orkestra şefi bir tane olur, iki tane olmaz.
Şuanda Recep Tayyip Erdoğan'dır, yarın kimin olacağına bizim
camiamız karar verecek mesele bu. Eşbaşkanlık bizim gündemimizde
yok. Bizim yanımıza bile yaklaşmaz böyle bir şey."
Daraltılmış bölge seçim sistemine neden gidildiği sorusuna Çelik,
"Türkiye'de barajın yüksek olduğundan şikayet ediyor muyuz?
Anayasamız diyor ki ‘Temsilde adalet, yönetimde istikrar.'
Yönetimde istikrar olması için siyasetin çok bölük pörçük olmaması
lazım. Meclis'e 15 tane parti girerse veya 10 parti grup kurarsa
Meclis'te. Bir parçalı Meclis grubu oluşursa bu Meclis'ten doğru
düzgün kanun çıkar mı? Baraj yüksek mi? Yüksek. İndirelim bunu
yüzde 5'e indirelim. Sonra daraltılmış bölge getirelim. İstanbul
1'inci bölgede 30 milletvekili sıralanmasın peş peşe aday. Ne
yapalım 5 kişi, İstanbul 1'inci bölge 6 seçim çevresi olsun. Örnek
vereyim AK Parti bir bölgede yüzde 40 oy aldı. O 40'ı 5 böldüğünüz
zaman 8 eder. Orada baraj 8'dir. 30 alırsa, 6'dır baraj. Böyle bir
şey söz konusu değil. Gelelim dar bölgeye. Dar bölgede de 550 seçim
çevresi olacak. O bölgede kim en yüksek oy alırsa o milletvekili
seçilecek. Dar bölge mi, daraltılmış bölge mi meselesi bizim için
son nokta konulacak bir mesele değil. Biz bunu parlamentonun
gündemine getireceğiz. Bütün dünyanın bize baraj yüksektir
şeklindeki ithamıyla muhatap olmak istemiyoruz. O zaman gelin
barajı yüzde 5'e düşürelim. Daraltılmış bölge olsun. Dar bölge
getirelim baraj 0 olsun. Yok baraj. Belediye başkanlığı seçiminde
olduğu gibi kim en fazla oy aldıysa o seçilsin. Bu ne getirir, ne
götürür eksileri artıları, dezavantajları gelsin muhalefet
tartışalım" ifadelerini kullandı.
(İHA)