Başkanlık sistemi referandumundan ne sonuç çıkar ?
Optimar Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Daşdemir, sağlıklı bir şekilde referanduma kadar götürülmesi durumunda başkanlık sisteminin milletin onayını alacağını söyledi.
Optimar Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Daşdemir,
sağlıklı bir şekilde referanduma kadar götürülmesi durumunda
başkanlık sisteminin milletin onayını alacağını söyledi.
Optimar Araştırma Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Daşdemir, Ak
Parti-MHP uzlaşmasıyla bu hafta meclise gelmesi beklenen 'Yeni
Anayasa ve Başkanlık Sistemi' değişikliğine ilişkin açıklama yaptı.
15 Temmuz öncesinde 'bıçak sırtı' diyebileceğimiz şekilde,
başkanlık lehine bir durum söz konusu olduğunu belirten Daşdemir,
"Bugün geldiğimiz noktada ise FETÖ ve PKK ile mücadelede
güçlü bir liderliğe duyulan ihtiyaç kamuoyu tarafından görülmüş
durumda. Kamuoyu için bu lider bugün Tayyip Erdoğan'dır. Yaptığımız
araştırmalarda bu gelişmeleri takip eden seçmenin hiç olmadığı
kadar başkanlığı desteklediğini görüyoruz" dedi.
15 Temmuz ile ilgili yaptıkları bir araştırmada, darbe girişimine
karşı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı ile sokağa çıkanların yüzde
66'sının Ak Parti'ye, yüzde 33'ü MHP'ye, yüzde 17'si HDP'ye, yüzde
10'u da CHP'ye oy vermiş olan seçmenlerden oluştuğunu gördüklerini
kaydeden Daşdemir, "Daha o gün Tayyip Erdoğan'ın
liderliğine duyulan güven gösterilmişti. Daha sonraki süreçte ise
Tayyip Erdoğan karşıtlığı yapan bazı gruplar bundan vazgeçtiler.
Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye'nin akıbetinin birbirinden
ayrılamayacağı görüldü. Dünyada Recep Tayyip Erdoğan'a karşı
yükselen nefretin sadece onun şahsına karşı değil, Türkiye'ye karşı
olduğu anlaşılmaya başlandı. Bu gelişmeler toplumun başkanlığa olan
inancını arttırdı. Kamuoyu, Tayyip Erdoğan'ın cesaretine duyulan
ihtiyacı ve devletin ve milletin bekası için Tayyip Erdoğan
liderliğinin gerekliliğine inanıyor" şeklinde konuştu.
"BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇİŞ, HALKTAN EN AZ YÜZDE 60
CİVARINDA OY ALIR"
Bugün Tayyip Erdoğan'ın karizmatik liderliği ile yapılacak olan bir
başkanlık kampanyasının olumlu sonuçlanacağından emin olduğunu
vurgulayan Hilmi Daşdemir, bu şartlar altında başkanlık sistemine
geçiş ile ilgili bir anayasa değişikliği halkın önüne geldiğinde en
az yüzde 60 civarında bir oy ile destek bulacağını söyledi.
Daşdemir sözlerine şöyle devam etti:
"Başkanlık sistemi ile ilgili olarak bugüne kadar net bir
model ortaya konulamamış, dahası her şart ve durumda Erdoğan'ın
karşısında konumlanan muhalefet buna fırsat da vermemişti. Bugün
kabul etmek gerekir ki herkesin kafasında bir başkanlık modeli var.
Her siyasi grup kendi modeli üzerinden propaganda yapıyordu. Kimisi
iyi yönlerini, kimisi ise kötü yönlerine dikkat çekme derdindeydi.
Bunda yanlış bir durum yok. Kamuoyunun bu konuları tartışmaya,
konuşmaya ve bu sistemleri anlamaya ihtiyacı var. Ancak bu hafta
meclise gelecek paket ile artık somut veriler üzerinden konuşma
imkanı da doğacak. Şimdi geldiğimiz noktada noktada seçmenin
başkanlık olayına Tayyip Erdoğan merkezli bakması. Destekleyenlerin
Tayyip Erdoğan için desteklediği, desteklemeyenlerin de Tayyip
Erdoğan karşıtlığı sebebi ile desteklemediği durumdan çıkıyoruz.
Gezi olayları başlangıç olmakla birlikte, seçimleri manipüle etmek
için düzenlenen 17 - 25 olayları ve sonrasındaki dezenformasyonlar;
Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasını engellemek içindi. Bu
gelişmeler karşısında da kamuoyu Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında
durdu. Tayyip Erdoğan'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı olması demek 'yarı
başkan' olması demek idi ve seçmen daha ilk turda işi
bitirdi".
"ERDOĞAN KARŞITLIĞI İLE TERÖR OLAYLARINI BİLE MEŞRULAŞTIRMA
ÇABASI İÇİNE BİLE GİRDİ BU GRUPLAR"
Başkanlık sistemi demokratik bir sistem olmasına rağmen Tayyip
Erdoğan karşıtları batılı emperyalistlerin ağzı ile konuşarak;
'Diktatör' vb. yakıştırmalar dezenformasyonlar yaptıklarını
belirten Daşdemir, "15 Temmuz'da tüm millet sokağa bir
diktatör için ölümü göze alarak çıkmaz. İnsanlar verdikleri oya
sahip çıkmak, namus ve şerefini korumak için çıktılar sokağa. Kimse
bir diktatör için rahat koltuğundan kalkıp kendisini feda etmez.
241 şehidimize bakın Türkiye'nin her yerinden her kesiminden insan
var. FETÖ'nün ve işbirlikçisi PKK'nın yönlendirmesi ile 7 Haziran
2015 seçimleri öncesi başlayan ve 1 Kasım seçimlerine kadar süren
süreçte birçok manipülasyon yapılmaya çalışılmıştı. Terör
olaylarının devlet tarafından yapıldığına kadar varmıştı bu
dezenformasyonlar. Sonuç olarak; Erdoğan karşıtlığı ile terör
olaylarını bile meşrulaştırma çabası içine bile girdi bu gruplar.
Cumhuriyet, Sözcü gibi gazeteler, FETÖ'nün yayın organları ve terör
örgütünün destekçisi medya, bu çılgınlığın sözcülüğünü yapmaya
devam ettiler. Kimse olaylara objektif bakma ihtiyacı duymadı.
Ancak, Türk toplumu olaylara karşı kendi analizini yapıyor ve ona
göre kararını veriyor. Bunu Aristoteles 'Kalabalıkların Bilgeliği'
tezi ile açıklıyor idi" ifadelerini kullandı.
"CHP İÇERİSİNDE 15 TEMMUZ GECESİ SEVİNÇ ÇIĞLIKLARI ATANLAR,
HALAY ÇEKENLER OLDU"
Batı ve batı işbirlikçilerinin pişirdikleri yemeğin lezzeti bizim
toplumumuzun damak tadına uymadığını vurgulayan Daşdemir, sözlerini
şöyle tamamladı: "Uymaz, biz bize uygun yönetim biçimi ile
yönetilmek isteriz. Yoksa bu kadar olaylar yaşanmış iken AK Parti
hala yüzde 50'lerin üzerinde oy alıyor ise bunu Türk seçmeninin,
halkın sağduyusunun bir zaferidir. Özetle, CHP içerisinde 15 Temmuz
gecesi sevinç çığlıkları atanlar, halay çekenler oldu. Bu durum,
CHP'nin demokrasiye bakışı açısından önemli bir ipucu vermekte.
Ancak diğer taraftan darbe karşıtı olan bir CHP'li seçmen grubu da
var tabi.
HDP seçmenine gelince de Kobani ve çözüm süreci sonrasında oluşan
Kürt Kimliği siyaseti sonucu HDP bir yükseliş trendine girmiş idi.
Ancak hendek siyaseti ve PKK'nın terör eylemleri nedeniyle Kürt
seçmenler nezdinde de itibarları kaybolmuştur. Kürt halkı bir arada
kardeşçe yaşamak varken kendilerini ölüme sürükleyen siyasetten
desteğini çekmiş ve çoğunluğu da örgüt ve HDP ile arasına ciddi
mesafe koymuştur. Devlet artık içerisinde bulunan terörist FETÖ
unsurlarından da büyük ölçüde temizlendiği için örgüte karşı daha
aktif mücadele etmektedir. Süleyman Soylu yönetimindeki İçişleri
Bakanlığı da birçok terör eylemini etkin istihbarat ve çalışma ile
daha eyleme geçmeden etkisiz hale getirmiştir. PKK ve onun
işbirlikçileri tarafından tehdit edilmeyen halk da tavrını her
fırsatta devletten ve huzurdan yana kullanmakta".
(İHA)