Başkan Erdoğan'dan ABD'ye: Bu trendi tersine çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler arayacağız
New York Times'a yazan Başkan Erdoğan, ABD'nin stratejik ortak ve NATO müttefiki Türkiye'nin endişelerini anlamadığını ifade etti. ABD'nin FETÖ, YPG ve papaz Brunson konusundaki tutumunu bir kez daha eleştiren Erdoğan , ABD'nin Türkiye'ye yönelik tek taraflı ve saygısız adımları sürdürmesi halinde yeni dost ve müttefikler arayacaklarını belirtti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'de yayın yapan
New York Times gazetesi için İngilizce kaleme aldığı 'Türkiye, ABD
ile Krizi Nasıl Görüyor?' başlıklı makalede, iki ülke arasında son
dönemde yaşanan gerginliğe değindi.
Türkiye ve ABD'nin son 60 yıldır stratejik ortak ve NATO müttefiki
olduğuna, iki ülkenin Soğuk Savaş döneminde ve sonrasında
karşılaştıkları ortak zorluklara karşı omuz omuza durduğuna işaret
eden Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Türkiye, yıllar boyunca ne
zaman gerekli olsa ABD'nin yardımına koştu. Kore'de askerlerimiz
birlikte çarpıştı. Küba füze krizinin en yüksek olduğu dönemde,
Türkiye topraklarında Jüpiter füzelerinin konuşlanmasına izin
vererek ABD'nin durumu yatıştırma çabalarına katkı sağladı. 11
Eylül terör saldırılarının ardından Washington bu kötülüğü
yapanlara karşılık vermek için dostlarını ve müttefiklerini
beklediğinde, askeri birliklerimizi buradaki NATO misyonunu
başarıya kavuşturmak için Afganistan'a gönderdik."
Erdoğan, öte yandan ABD'nin, Türk halkının endişelerini
anlayamadığını ve saygı duyamadığını vurguladı. Son yıllarda iki
ülkenin ortaklığının ABD tarafından anlaşmazlıklarla sınandığını
kaydeden Erdoğan, "Ne yazık ki bu tehlikeli trendi tersine çevirme
çabalarımız boşa çıktı. ABD, Türkiye'nin egemenliğine saygı duymaya
başlayıp, milletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anladığını
ispatlayamazsa ortaklığımız riske girebilir" değerlendirmesine yer
verdi.
ABD'nin, bu darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili
tutumuna da değinen Erdoğan, ifadelerini şöyle sürdürdü:
"FETÖ'cüler hükümetime karşı kanlı bir darbe yapmaya çalıştı. O
gece milyonlarca vatandaş, şüphesiz ki ABD'lilerin Pearl Harbour ve
11 Eylül saldırılarından sonra deneyimlediği vatana bağlılık
hissiyatıyla sokaklara döküldü. Uzun zamandır benim seçim
kampanyalarımı yöneten sevgili arkadaşım Erol Olçok ve oğlu
Abdullah Tayyip Olçok'un da aralarında olduğu 251 masum insan
ülkemizin özgürlüğü için en ağır bedeli ödedi. Ailemin ve benim
ardımdan gelen ölüm mangası başarılı olsaydı ben de onlardan biri
olacaktım. Türk halkı, ABD'den bu saldırıyı kesin bir dille
kınamasını ve Türkiye'nin seçilmiş hükümetiyle dayanışmasını dile
getirmesini istedi. ABD bunu yapmadı. ABD'nin olaya tepkisi tatmin
edicilikten uzaktı. Türk demokrasisinin yanında olmak yerine ABD
yetkilileri ihtiyatlı bir şekilde 'Türkiye'de istikrar, barış ve
devamlılık' çağrısında bulundu. Bu da yetmezmiş gibi Türkiye'nin
iki taraflı bir anlaşma ile Fetullah Gülen'in iadesi için yaptığı
talepte hiçbir ilerleme kaydedilmedi."
Erdoğan, Türkiye-ABD ilişkilerinde başka bir hayal kırıklığının ise
YPG'ye ABD'nin verdiği destek olduğuna dikkati çekti. Erdoğan
yazısında bu konuyla ilgili, "Türk makamlarının tahminlerine göre,
Washington son yıllarda PYD/YPG'ye silah vermek için 5 bin kamyon
ve 2 bin kargo uçağı kullandı. Hükümetim, ABD'li yetkililerin
PKK'nın Suriye'deki müttefiklerine eğitim ve teçhizat verme
kararlarından duyduğumuz endişeyi tekrar tekrar paylaştı. Ne yazık
ki sözlerimize kulak tıkandı ve ABD silahları en nihayetinde sivil
halkımızı ve Suriye, Irak ve Türkiye'deki güvenlik güçlerimizi
hedef almak için kullanıldı" görüşünü paylaştı.
Son günlerde ABD'nin, hakkında bir terör örgütüne yardım ettiği
suçlaması bulunan Amerikan vatandaşı Andrew Brunson'ın Türk polisi
tarafından tutuklanmasını gerekçe göstererek Türkiye ile tansiyonu
artıracak birçok adım attığını vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri
kullandı: "Donald Trump'ı birçok toplantımız ve konuşmamızda
uyardığım gibi hukuki sürece saygı duymak yerine, ABD dost bir
millete karşı haddini aşan tehditler yayımladı ve Bakanlar
Kurulumuzun birçok üyesine yaptırım uyguladı. Bu karar kabul
edilemez, mantıksız ve en nihayetinde uzun süreli dostluğumuza
zarar verici nitelikteydi. Türkiye'nin tehditlere cevap vermediğini
göstermek için birkaç ABD'li yetkiliye yaptırım kararı aldık. Biz
hep aynı prensibe bağlı kalacağız: Hükümetimi hukuki sürece
müdahale etmeye zorlamaya çalışmak anayasamıza ya da ortak
demokratik değerlerimize uygun değildir.
Türkiye zaman belirledi ve ABD dinlemezse bir kez daha kendi
göbeğini kendi kesecek. 1970'lerde Türkiye, Washington'ın
itirazlarına rağmen Kıbrıs Rumları tarafından Türk kökenlilere
karşı uygulanan soykırımı engellemek için Kıbrıs'a girdi. Son
zamanlarda Washington'ın Suriye'nin kuzeyinden gelen milli güvenlik
tehditleriyle ilgili bizim endişelerimizin ciddiyetini
anlayamaması, DEAŞ'ın NATO sınırlarına erişimini kesen ve YPG'yi
Afrin kentinden çıkaran iki askeri operasyonla sonuçlandı. Bu
durumlarda olduğu gibi milli çıkarlarımızı korumak için gerekli
adımları atacağız."
Erdoğan yazısına şu ifadelerle son verdi: "Kötülüğün dünyanın her
yerinde pusuya yattığı bir dönemde, uzun zamandır müttefikimiz olan
ABD'nin Türkiye'ye karşı attığı tek taraflı adımlar sadece ABD'nin
çıkarlarına ve güvenliğine zarar verir. Çok geç olmadan, Washington
ilişkilerimizin asimetrik olabileceği yanlış düşüncesini bir kenara
bırakmalı ve Türkiye'nin alternatiflere sahip olduğunu kabul
etmelidir. Bu tek taraflılık ve saygısızlık trendini tersine
çeviremezlerse yeni dost ve müttefikler aramaya başlayacağız."