Başbakan'dan çok önemli açıklamalar
Başbakan Davutoğlu, DAEŞ, PKK ve DHKP-C terör örgütlerine yönelik operasyonlara ilişkin, "Bütün bu operasyonlar kapsamlı şekilde devam edecek, ta ki hiç kimse bir daha Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşlarını, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin birliğini, beraberliğini, özgürlüğünü tehdit etme cüretine kalkışmasın; kararlığımız kesin ve katidir" dedi.
Başbakan Davutoğlu, DAEŞ, PKK ve DHKP-C terör örgütlerine
yönelik operasyonlara ilişkin, "Bütün bu operasyonlar
kapsamlı şekilde devam edecek, ta ki hiç kimse bir daha Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşlarını, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin birliğini, beraberliğini, özgürlüğünü tehdit etme
cüretine kalkışmasın; kararlığımız kesin ve katidir"
dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, televizyonlarda yayınlanan "Yeni
Türkiye Yolunda" adlı ulusa sesleniş konuşmasında,
"Aziz milletim, güzel ülkemizin her köşesindeki değerli
vatandaşlarım; hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Neticeleri ne olursa olsun bu seçimin oluş süreci güzel bir
örneklik teşkil etti. Neticeleri bağlamında da milli iradenin
üstünde hiçbir iradeyi kabul etmiyoruz. Hangi partiye hangi
gerekçeyle oy vermiş olursa olsun bütün vatandaşlarımızın tercihi
başımızın üzerindedir. Ülke birliğinin korunamadığı durumlarda
ülkelerin gelecekleriyle ilgili perspektiflerini, vizyonlarını
nasıl kaybettiğini görebiliyoruz, nasıl acılar yaşandığını hep
beraber görüyoruz. Türkiye'nin geleceğinin en büyük teminatı insan
hak ve özgürlüklerine dayalı demokrasisidir. Biz bununla iftihar
ediyoruz. Demokrasimizi yaşattıkça da aziz vatandaşlarım, emin
olunuz aşamayacağımız güçlük yoktur" ifadelerini
kullandı.
"Geçmiş dönemlere bakınız, demokrasi tarihimize
baktığımızda otoriterleşme ile kaos arasında çok çarpıcı bir
gel-git'i hep yaşayageldik ve o yılları kaybettik" diyen
Davutoğlu, "Tek parti iktidarlarından sonra, dönemlerinden
sonra 50'li yıllarda demokrasiyle açılan alan, o zaman cuntalar ve
diğer yollarla ortaya çıkan otoriterleşme eğilimleri sonucunda
yaşanan 27 Mayıs darbesiyle bir başka ifrata gitmişti. 60'lı, 70'li
yılları 12 Mart muhtırasıyla otoriterleşme ve demokrasiden
uzaklaşma, ondan sonra da 70'li yıllarda kaos dönemlerinin
yaşandığı bir sarkaç içinde geçirdik. 80'li yıllarda 12 Eylül
darbesi yine bir demokrasiden uzaklaşma dönemini, arkasından gelen
90'lı yıllarda ise bir kaos ve ülkenin geleceğini karartan terör
olaylarıyla bunlarla birlikte gelişen birtakım krizleri hep beraber
yaşadık. 28 Şubat'ın demokrasiden uzaklaşılan acı günleri hepimizin
hatırasındadır, hafızasındadır. Bizler siyasi görüşlerimiz ne
olursa olsun birleşmemiz gereken temel unsur demokrasimizin
korunması, milli iradenin tecelli ettiği parlamentonun, yasama
meclisinin görevini bihakkın yerine getirmesidir. Eğer Meclis
açıksa, eğer Meclis'te millet temsil ediliyorsa, bu temsil
kabiliyeti gerçekleşmişse başka yerlerde, başka kanallarda, başka
mahfillerde, başka mekânlarda millet iradesine yönelik olarak
yapılacak her tür çalışma milletin iradesini göz ardı etmeyle
sonuçlanır" şeklinde konuştu.
"YEGANE TEMİNAT DEMOKRASİDİR"
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün Meclisimiz
açık, bugün siyasi partiler bütün faaliyetlerini özgürce
yapabiliyorlar. Ülke için ne istiyorlarsa dile getirebiliyorlar.
Eğer farklı kanaatlere sahiplerse, en aşırı uçlara sahip olan,
anlayışlara sahip olan partiler de Meclis içinde yan yana
duruyorlar. Meselelerin konuşulacağı yer Türkiye Büyük Millet
Meclisi'dir. Meselelerin konuşulacağı yer meşru siyasi kanallar,
meşru siyasi mekânlardır. Bunları şunun için zikrediyorum: 7
Haziran'dan bu yana 2 önemli süreci birarada yaşıyoruz. Birisi,
hükümet kurma süreci, bununla ilgili sizlere detaylı bilgi
vereceğim. İkincisi ise, özellikle 20 Temmuz Suruç katliamından
sonra Türkiye'yi bir terör sarkacına, bir kaos girdabına sokmak
isteyen çevrelerle yürütmekte olduğumuz mücadele. Onun için
demokrasiyle başladım, demokrasiyle devam edeceğim, demokrasiyle bu
konuşmayı bitireceğim. Çünkü Türkiye büyük acıları otoriter darbe
dönemlerinde ve kaostan beslenen terör odaklarının faaliyet yaptığı
dönemlerde yıllarını kaybetti. Eğer o yılları tekrar
kaybetmeyeceksek, eğer kardeş kavgalarını yaşamayacaksak, yegâne
teminat demokrasidir, demokrasidir, demokrasidir. İşte onun için
sizler hangi tercihte bulunmuş olursanız olun hepinizin tercihleri
başımızın üzerindedir. Ve gelin hep beraber her yerde, her evde
özgürlükleri konuşalım, demokrasiyi konuşalım, meşruiyeti
konuşalım.
Başbakan Davutoğlu, "Birisi demokrasiye tehdit
oluşturmuşsa, hangi ideoloji adına bunu yapmış olursa olsun hep
beraber karşı çıkalım. Birileri bir grup vatandaşın özgürlüklerini
kısıtlayacaksa, hep beraber anlaşmasam da onun özgürlüğü benim
onurumdur diyebilelim. Bunu demediğimiz zaman ülkemize ve
geleceğine kurulan tuzaklara teslim olmak zorunda kalırız. Şimdi
bakınız 7 Haziran seçimleri sonrasında yeni bir tablo ortaya çıktı.
Evet, 13 yıllık istikrarlı ve özgürlük-güvenlik dengesini gözeten,
demokratik hakları yayan ve demokratik haklarla birlikte kamu
düzenini koruyan istikrarlı bir dönemi demokrasi tarihimizde
aralıksız yaşadık. Bunun getirdiği olumlu sonuçları da birlikte
gördük. Gayrisafi milli hasılamız 4 misli arttı. Kişi başına düşen
gelirimiz arttı, uluslararası etkinliğimiz arttı. Ülkemizin her
alanda demokratik standardı yükseldi. Bütün bunları bir kalemde
uzun uzadıya sizinle paylaşabilirim. Günlük hayatımızı 15 yıl
önceyle karşılaştıranlar bunları zaten görecekler. Büyük küresel
ekonomik krizlere nasıl dayanıklı bir dönem yaşadığımızı, nasıl her
türlü çevremizdeki ateş çemberinin ortasında ekonomik kalkınmayı
gerçekleştiren ve geleceğe ümitle bakan bir toplum haline
dönüştüğümüzü hep beraber yaşadık. Ama nihayette 7 Haziran
seçimleri hepimize, bütün siyasi liderlere şunu söyledi: Bir araya
gelin uzlaşı içinde yeni bir hükümet kurun. Bunun gereğini yapmaya
çalıştık. İlk andan itibaren, 8 Haziran sabahından itibaren bütün
siyasi liderlere çağrıda bulundum; gün dayanışma, uzlaşma,
karşılıklı konuşarak anlaşma günüdür dedim. O günden bugüne de bu
tavrı sürdürdüm, bundan sonra da sürdüreceğim. Bunlara hepiniz
şahitsiniz, yaptığımız konuşmaları hepiniz takip ediyorsunuz. Ve 8
Haziran sabahı Türkiye'de bir kaos beklentisi içinde olanların
beklentilerini boşa çıkarmanın mutluluğunu da yaşıyoruz. Çünkü 8
Haziran sabahında Türkiye'de bir geçiş dönemi, hükümetsizlikten
kaynaklanan ekonomik sıkıntılar bekleyenler şunu gördüler: Kararlı
bir şekilde hükümet etme iradesini yürüten bir hükümetin varlığı
Türkiye'de ekonomik bakımdan yaşanması muhtemel sıkıntıları
giderdiği gibi ülke ekonomisi üzerinde en ufak bir baskı
oluşturmadan Türkiye'de bu kritik hükümet kurma sürecini yürütmeye
devam ediyoruz" açıklamasında bulundu.
"HÜKÜMET KURMA GÖREVİNİ DE SİZLERİN HUZURU İÇİN EN İYİ ŞEKİLDE
YAPMAYA GAYRET EDİYORUM"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan 9 Temmuz'da hükümeti kurma
görevini aldığını hatırlatan Davutoğlu, "Ondan önce 1
Temmuz'da yeni Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanını seçtik.
Cumhurbaşkanımız da Anayasanın bir gereği olarak görevi en büyük
partinin, Meclis'te temsil edilen en büyük Grubun Başkanı olarak
bendenize tevdi etti. Bu görevi aldığımda son yaklaşık 1 yıldır
yürütmekte olduğum Başbakanlık sorumluluğunu her zamankinden daha
ağır bir şekilde omuzlarımda hissettim hepiniz adına. Şimdi sizlere
evlerinizde, sofralarınızda belki yemek yerken şu taahhütte
bulunuyorum: Nasıl son 9-10 ay içinde Başbakanlık görevini sadece
hizmet aşkıyla yaptıysam, emin olunuz ki Hükümet kurma görevini de
sadece ve sadece sizlerin huzuru için en iyi şekilde yapmaya gayret
ediyorum" dedi.
"Kişisel çıkarlarımız bir kenardadır, parti çıkarlarımız
ertelenebilir, ertelenmeyecek yegane şey ülkemizin geleceğiyle
ilgili atılacak adımlardır" diyen Başbakan Davutoğlu,
"Bir taraftan hükümet kurma çalışmaları yürütüyoruz, bir
taraftan da ülkemizin geleceği için başlattığımız projeleri hayata
geçiriyoruz. İşte Ramazan'dan da bilistifade birçok iftar
programını özellikle büyük projelerin olduğu yerlerde
gerçekleştirerek bu projelerin takibini yakından izledim. Başta
üçüncü köprünün, Yavuz Sultan Selim Köprüsünün inşasında iftar
ettiğim emekçi kardeşlerime teşekkür ederek ifade ediyorum; emin
olunuz ki Türkiye hiçbir şekilde 1 dakika dahi vaktini
kaybetmeyecek şekilde yoluna devam etmektedir. Buradan diğer
partilerin siyasi liderlerine de özellikle ilk tur görüşmelerde
gösterdikleri misafirperverlik, nezaket ve uzlaşı çabaları için
teşekkür ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi, Ana Muhalefet Partisi
olarak karşılıklı mutabakat içinde ilk tur görüşmeler sonrasında
heyetlerimizin bir ortak hükümet kurma zeminini sınamak, görüşmek
üzere bir araya gelmesine karar verdik ve şu anda bu çalışmalar
yürüyor. Milliyetçi Hareket Partisi'yle de temaslarımız devam
ediyor. HDP ile de eş başkanlarıyla bir görüşme gerçekleştirdik.
Türkiye bayrama bütün bu süreçlerden sağlıklı bir şekilde geçerek
iyi bir bayram idrak etti. Herkeste meşruiyet çizgisi içinde
Türkiye yoluna devam ediyor kanaati uyandı. Demokrasimiz teminat
altında kanaati uyandı. Bayramı çok güzel idrak ettik"
ifadelerine yer verdi.
"BU SALDIRI HEPİMİZEDİR"
Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:
"Ama bizler bu çaba içindeyken bazı şer odakları bayram
sonrası için son derece tehlikeli, kirli oyunlara kalkıştılar.
Aynen geçtiğimiz Kurban Bayramında Kobani bahane edilerek
şehirlerimizi bir şekilde yağmaya, baskıya muhatap kılan şiddet
olaylarını organize edenler gibi, Ramazan Bayramını müteakip 20
Temmuz sabahı Suruç'ta alçakça bir katliamla yüz-yüze geldik. Bu
katliamı yapan DAEŞ terör örgütü hem Türkiye'ye bir bütün olarak
saldırdı, hem de İslam dinine ve inancımıza en büyük, algı
oluşturma bakımından en büyük darbeyi vuran tavırlarını sürdürdü.
Ve Suruç katliamının olduğu gün Başbakan olarak yaptığım konuşmada;
bu saldırı hepimizedir, bu saldırı Türkiye'yedir diyerek birleşme
çağrısında bulundum, ortak deklarasyon çağrısında bulundum. Çünkü
böyle günlerde biz bir araya gelemezsek sorumluluğumuzu yerine
getirmiş olmayız. Görüşlerimiz hangi alanda farklılaşırsa
farklılaşsın bir alanda farklılaşmamalı; bütün vatandaşlarımızın
canı azizdir, kutsaldır ve onları korumak hepimizin görevidir.
Bütün vatandaşlarımızın onuru, özgürlüğü hepimizin özgürlüğüdür.
Suruç'ta hayatını kaybeden vatandaşlarıma bir kez daha rahmet
diliyor, ailelerine başsağlığı temenni
ediyorum."
"3 AYAKLI BİR OPERASYON BAŞLATTIK"
DEAŞ'ın Suruç'ta vatandaşlara haince saldırdığı gün,
PKK'nın da Adıyaman'da askerlere benzer bir hain saldırıda
bulunduğunu belirten Davutoğlu, "Bir askerimiz şehit oldu.
O günden bugüne şehit olan askerlerimize ve polislerimize Rabbimden
rahmet niyaz ediyorum, ailelerine sabrı cemil niyaz ediyorum. Bu
ülke çok zor zamanlar gördü, çok büyük fedakârlıklar yaptı. En
büyük fedakârlık, bu ülke için canını verenlerin yaptığı
fedakârlıktır. Şehitlerimizin emaneti omuzlarımızdadır, onların
emaneti yüreğimizdedir. Ve yüreğimizde bu emaneti taşıya taşıya
ülkemizin geleceği, özgürlüğü, bağımsızlığı ve milletimizin birliği
beraberliği için şehit düşmüş bütün geçmiş kahramanlarımız gibi
onları da yüreğimize gömdük. Ülkemizin aziz toprağı yanında
yüreğimizdeki yerleri hep baki kalacaktır. Gördüğünüz gibi aziz
vatandaşlarım; DEAŞ, PKK, DHKP-C veya başka adlarla hangi terör
örgütü olursa olsun hepsinin hedefi insan canıdır, insan onurudur,
ülkemizin geleceğidir. Nitekim ertesi gün İstanbul sokaklarında
Suruç katliamı bahane edilerek bu kez yüzleri maskeli, elleri
silahlı bazı nifak odakları DHKP-C terör örgütü olarak sahneye
çıktılar. Bir anda ülkemiz 7 Haziran seçimlerindeki o güzel
tablodan, temsil kabiliyeti yüksek Meclis'imizin verdiği o güzel
görüntüden çıkartılarak 3 maşa terör örgütünün gerçekleştirdiği
olaylarla karanlık bir tabloyla karşı karşıya getirilmek istendi.
Hemen Hükümet olarak gerekli tedbirleri almak üzere güvenlik
birimlerimizle toplandık, gerekli talimatları verdim. Hiç
düşünmeden, hiçbir şekilde tereddüt etmeden bütün güvenlik
birimlerimize, bütün yetkililerimize talimatımız açıktır. Bu
saldırılar Türkiye'ye karşıdır, bu saldırılar Türkiye'de
demokrasiye karşıdır, insan hak ve özgürlüklerine karşıdır, en
büyük hak olan hayat hakkına karşıdır. Ertesi gün bu kez iki
polisimiz haince uykularında şehit edildiler. PKK terör örgütü,
bölücü terör örgütü bu saldırıları üstlendi. Aynı gün bu kez DEAŞ
terör örgütü sınırlarımızda bir askerimizi şehit etti. Bu eşzamanlı
organize saldırı karşısında biz de eşzamanlı 3 ayaklı bir
operasyonu başlattık. Bu operasyonun adını huzur ve demokrasi
operasyonu olarak koyduk, çünkü Türkiye'ye dönük eşzamanlı terör
saldırısı huzurumuza ve demokrasimize yönelikti" dedi.
"ÜLKEMİZİN HER BİR KÖŞESİNDE HUZURU SAĞLAMAYA KARARLIYIZ"
Bu eşzamanlı 3 ayaklı huzur ve demokrasi operasyonunun önce birinci
ayağının Suriye'de başlatıldığını anlatan Davutoğlu,
"Suriye'de askerimizi ve Suruç'ta vatandaşlarımızı
katleden DEAŞ terör örgütüne karşı 23 Temmuz'u 24 Temmuz'a bağlayan
gecenin sabahında kapsamlı bir operasyon başlattık. DEAŞ'ın
barınakları, mühimmat depoları, toplanma mekânları tümüyle tasfiye
edildi. Şerefli Türk Hava Kuvvetleri pilotları verdiğimiz görevi
hakkıyla yerine getirdiler. Bundan sonra da sınırımızda kim bize
dönük herhangi bir adım atmaya, herhangi bir saldırı planlamaya
kalkarsa hak ettiği cevabı alacaktır. Operasyonun ikinci ayağını bu
kez Irak'ta askerlerimizi, polislerimizi şehit eden bölücü terör
örgütüne karşı başlattık. 24 Temmuz gecesi saat 23:00 civarında hem
Suriye'de, hem Irak'ta, hem DEAŞ'a, hem PKK'ya karşı başlatılan
operasyonda da PKK'nın karargâhları, barınakları, mühimmat depoları
hedef alındı ve Türkiye'ye dönük hiçbir terör eyleminin cezasız
kalmayacağı herkese gösterilmiş oldu. Bir taraftan sınır ötesinde
bu iki ayakta Türk Hava Kuvvetleri'nin yürüttüğü operasyon devam
ederken, diğer taraftan da ülkemizin her köşesinde, 39 vilayette
DEAŞ, PKK ve DHKP-C terör örgütlerine karşı yapılan operasyonlarda
29 Temmuz akşamına kadar 1302 zanlı gözaltına alındı. Bütün bu
operasyonlar kapsamlı şekilde devam edecek, ta ki hiç kimse bir
daha Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşlarını, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin birliğini, beraberliğini, özgürlüğünü
tehdit etme cüretine kalkışmasın; kararlığımız kesin ve katidir.
Bütün güvenlik birimlerimiz verilen görevleri onurla ve dirayetle
yerine getirmektedir. Ülkemizin her bir köşesinde huzuru sağlamaya
kararlıyız" ifadelerini kullandı.
Bu ülkede, bu kritik coğrafyada yaşamanın ağır bedelleri
olabildiğini belirten Davutoğlu, "Bu bedelleri milletimize
ödetmemek için, milletimizin bize verdiği sorumlulukla gece-gündüz
çalışmaya devam edeceğiz. Buradan bütün vatandaşlarıma seslenmek
istiyorum; bu eşzamanlı terör saldırısı karşısında başlattığımız
olduğumuz mücadeleye destek veriniz ve bu mücadelede kararlı bir
şekilde Türkiye'nin huzurunu koruma konusunda hiçbir tereddüt
göstermeyeceğimizden emin olunuz. Huzur ve sükûn içinde güvenlik
birimlerimizin yürüttüğü mücadelenin başarısı için dua ediniz,
destek veriniz, ama devletimizin ve güvenlik birimlerimizin
kudretinden hiç şüphe etmeyiniz. Bir devlet kudret ve şefkatle
ayakta durur, aynen sizin ailelerinizde, hepimizin hayatında olduğu
gibi. Gösterdiğimiz şefkat eğer bir kudretle desteklenmezse zamanla
acziyet oluşabilir. Ama kudret sadece bir otorite kurmak haline
dönüşür, şefkatten yoksun olursa çocuklarımıza karşı bile gerekli
dengeyi kuramamış oluruz. Bu, devlet hayatında da böyle, hem şefkat
göstereceğiz ki şefkatimizin temeli hepimizin ortak bir alanda
buluştuğu insan onurudur, insan hak ve özgürlükleridir ve
demokrasidir, ama bu hak ve özgürlüklerin korunması için de
kudretimizi göstermek gerektiğinde bundan da herkesin emin olması
icap eder. Şefkatle beslenmeyen kudret zalimleşebilir, kudretle
beslenmeyen şefkat acizleşebilir. Biz ne otoriterliğe, ne
antidemokratik yöntemlere prim vereceğiz, ne de Türkiye'de kaos
çıkararak Türkiye'yi aciz göstermek isteyenlerin planlarına izin
vereceğiz. Kendinizden emin, geleceğinizden emin bir şekilde
yürüttüğümüz bu huzur operasyonuna desteğinizi her zaman talep
ediyoruz" diye konuştu.
"3 KONUDA EMİN OLMANIZI İSTİYORUM"
Vatandaşların, 3 konuda emin olması gerektiğine işaret eden
Başbakan Davutoğlu, "Birincisi; ülkemizin kalıcı bir
hükümete en kısa sürede kavuşması için Cumhurbaşkanımızca bendenize
tevdi edilen görevi en iyi şekilde tamamlamak için önümüzdeki
günlerde de yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceğim. Muhatabım
siyasi parti genel başkanlarıyla bu konuda ümit ederim olumlu
adımlar atar, en kısa zamanda 7 Haziran tablosunun gerektirdiği bir
hükümeti oluşturma imkânı buluruz. Bundan emin olun, niyetimiz
samimidir. Bizler sizin için siyaset yapıyoruz, bizler sizin için,
size hizmet etmek için oy istedik, başka hiçbir gündem, başka
hiçbir niyet hayatımızı ve hareket tarzımızı yönetemez. Bunu
demokrasimize güvenerek, demokratik meşruiyet alanı içinde en kısa
sürede bu vazifeyi tekemmül ettirmek ve tamamlamak için gayret sarf
edeceğimden emin olunuz" dedi.
"GECE-GÜNDÜZ ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Davutoğlu, "İkincisi; bu süre içinde bu eşzamanlı terör
saldırıları karşısında ve benzer faaliyetler karşısında sizlerin
huzuru için, sizlerin çocuklarının geleceği için, evinden sokağa
çıkan her vatandaşımızın evine güven içinde dönebilmesi için
gece-gündüz çalışmaya devam edeceğiz. Sizlerin rahat bir şekilde
uyuya bilmesi için uyanık olan yüzlerce, binlerce görevlimizin
olduğundan emin olunuz, askerimizin, polisimizin sizlerin huzuru
için ayakta olduğundan emin olunuz. Bizlerin sadece ve sadece
sizlerin huzuru için bu görevi yürüttüğümüzden emin olunuz. Hangi
siyasi görüşe sahip olursanız olun, hepinizin haklarını korumak
bizim için en büyük, en asli görevdir ve insan onuruna dayanan bir
geleceği inşa etmek hepimiz için temel hedeftir. Kim kamu düzenini
bozmaya kalkarsa, kim sizin huzurunuzu bozmaya kalkarsa, özellikle
Doğu ve Güneydoğu vilayetlerindeki vatandaşlarıma da seslenerek
söylüyorum, kim sizi baskı altına almaya kalkarsa, biliniz ki
sizler için her türlü tedbiri almaya hazır bir Hükümetiniz, bir
Parlamentonuz, bir gönüllüler ordusu şeklinde çalışan görevliler
vardır. Bu anlamda kamu düzeni konusunda hiçbir ihmal
gösterilmeyecektir, hiçbir fedakârlık eksik edilmeyecektir"
şeklinde konuştu.
"EKONOMİMİZ İSTİKRAR İÇİNDE YOLA DEVAM EDİYOR"
Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:
"Üçüncü olarak da, bir taraftan demokrasinin bir gereği
olarak hükümet kurma çalışması yürütürken, diğer taraftan kamu
düzenini korurken ülkemizin ekonomik geleceğini de gözettiğimizi,
bütün bu olayların, bütün bu süreçlerin ekonomimize olumsuz etki
yapmaması için her türlü tedbiri aldığımızdan da emin
olabilirsiniz. Bakınız, etrafımız ateş çemberi, bakınız Türkiye'ye
dönük eşzamanlı terör saldırıları oluyor, ama ekonomimiz istikrar
içinde yola devam ediyor. Çünkü bütün piyasa da biliyor ki, geçmiş
13 yıl içinde bütün bu zorlu süreçlerden alnının akıyla ve kararlı
bir şekilde çıkmış siyasi kadrolar var. Çünkü bütün dış aktörler de
biliyor ki, Türkiye her zorluğu demokrasiyle, birliği ve
beraberliğiyle aşacak güce ve kudrete sahiptir."
"CARİ AÇIKTA, BÜTÇE DENGELERİNDE HİÇBİR OLUMSUZ TREND
YOK"
Cari açıkta, bütçe dengelerinde hiçbir olumsuz trend olmadığına
dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, "Ülkemizin ekonomisini
etkileyecek hiçbir olumsuzluğa izin vermedik, vermeyeceğiz. Bütün
ekonomik göstergeler istikrarlı bir ekonomik kalkınmanın
işaretlerini, izlerini veriyor. Dünya ekonomisi daralırken biz
ekonomimizi büyütmeye de devam edeceğiz. Dolayısıyla,
demokrasimizi, özgürlüklerimizi, güvenliğimizi, ekonomik
kalkınmamızı korumaya, daha da derinleştirerek Türkiye'yi güçlü bir
geleceğe hazırlamaya kararlıyız. Sizden en büyük ricamız,
talebimiz; birliğimizin, beraberliğimizin korunması yönünde bize
destek vermenizdir. Özgürlüklerimizi hep beraber koruyacağız ve bu
terör odaklarına karşı hep beraber sesimizi yükselteceğiz ve
diyeceğiz ki, bizler onurlu bir ülkenin onurlu vatandaşlarıyız,
bizler yükselen bir ülkenin, geleceğe emin adımlarla yürüyen bir
ülkenin özgüven sahibi vatandaşlarıyız. El ele verdik, hangi etnik
ve mezhebi kökenden olursak olalım el ele verdik, ele ele geleceğe
yürüyoruz. Birileri etnik ve mezhebi ayrımcılıkla aramıza fitne
sokmak isterse, siz bizi bölemezsiniz, bizim yüreklerimiz
birleşmiştir deme erdemini hep beraber gösterdiğimizde, emin olunuz
kimse bizim önümüze engel olarak çıkamayacaktır. Yüreklerimizi
birleştiren, onları geleceğe hazırlayan Rabbimize hamdolsun.
Yüreklerimizi birleştiren tarihimizle onur duyuyoruz. Yüreklerimizi
birleştiren gelecek vizyonumuzla hep beraber tek bir yürek olarak
geleceğe doğru yürüyelim. Ama her ne surette olursa olsun biliniz
ki, Türkiye'de meşruiyet, demokrasi, insan hak ve özgürlükleri her
zaman egemen olacaktır."
(İHA)