Başbakan’dan atama müjdesi
Başbakan Binali Yıldırım, "2019 senesinin sonunda bütün okullarımızda tekli eğitime geçeceğiz" dedi. Yıldırım, gelecek yıl 500 civarında engelli öğretmen ataması gerçekleştirileceğini ifade etti.
Başbakan Binali Yıldırım, "2019 senesinin sonunda bütün
okullarımızda tekli eğitime geçeceğiz" dedi. Yıldırım,
gelecek yıl 500 civarında engelli öğretmen ataması
gerçekleştirileceğini ifade etti.
Başbakan Yıldırım, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla 81 ilden
gelen öğretmenlerle Çankaya Köşkünde bir araya geldi. Yıldırım,
burada yaptığı konuşmada "81 vilayetimizin her köşesinden
kar kış demeden, uzak yakın demeden birer eğitim neferi olarak
çalışan bütün öğretmenlerimizi yürekten kutluyorum. Nice öğrenciler
yetiştirmiş, bu topraklara, bu ülkeye nice değerler kazandırmış
emekli öğretmenlerimizinde ellerinden öpüyorum. Bugünlere gelmemize
vesile olan şahsım olarak bütün öğretmenlerime ve kendisi de
öğretmen olan eşim Semiha hanıma da teşekkür ediyorum. Ülkemizde
misafir olan ve bu topraklarda dünyaya gözünü açan 300 bin
civarındaki mülteci çocuklarını okutma görevini üstlenerek onlara
sadece sayıları, harfleri değil, dilimizi, kültürümüzü de öğretme
görevi üstlenen fedakar öğretmenlerimize şükranlarımızı
sunuyorum" diye konuştu.
Van depreminde hayatını kaybeden 75 öğretmeni ve eğitim şehitlerini
rahmetle anan Yıldırım, programda 15 Temmuz şehitleri, Fevzi
Başaran'ın eşi Özge Başaran'ın, Emin Güner'in eşi İlknur Güner'in,
şehit Bülent Aydın'ın eşi Şehnaz Aydın'ın, şehit Lütfi Gülşen'in
babası Metehan Gülşen'in, şehit Resul Perçin'in oğlu Necmi
Perçin'in, şehit Yasin Naci Ağıroğlu'nun oğlu Osman Ağıroğlu'nun
şehit Serhat Koç'un eşi Gizem Koç'un, şehit Dursun Acar'ın eşi
Özgül Acar ve kızı Elif Naz'ın, şehit öğretmen Yusuf Elitaş'ın eşi
Serpil Elitaş'ın da yer aldığını aktardı.
Yıldırım, ayrıca bu ülkenin bağımsızlığı için canlarını seve seve
veren görev başındaki şehit Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk'ün eşi
Ayşegül Safiktürk'ün, öğretmen Şenay Aybüke Yalçın'ın babası Sadık,
annesi Zehra Yalçın'ın, ve 15 Temmuz gazilerinin de programda
olduğunu ifade etti.
Yıldırım, "15 Temmuz'da yurt savunmasında ülkesinin
bağımsızlığı, bayrağı ve bütünlüğü için şehit olan bütün
şehitlerimizi rahmetle şükranla yad ediyoruz, gazilerimize hayırlı
ömürler diliyoruz" dedi.
"ÖĞRETMENLER TÜRKİYE'NİN GELECEĞİDİR"
Öğretmenlerin Türkiye'nin geleceği olduğunu söyleyen Yıldırım,
"Yazar Nuri Pakdil'in ifade ettiği gibi ‘Türkiye'nin bir
adı da umuttur.' Türkiye yeryüzünün umududur. İnsanlığın umududur.
Öğretmenlerimiz böylesine büyük bir emaneti üzerinde taşıyor.
Anaokulundan üniversiteye varıncaya kadar 18 milyon öğrencimiz var.
Üniversiteyi de sayarsak 25 milyonun üzerinde öğrencimiz var.
Dünyanın diğer ülkeleriyle mukayese ettiğimizde nüfusumuz çok genç,
çok dinamik, öğrenmeye, değişime çok açık bir nüfusa sahibiz.
Dünyadaki birçok ülkenin nüfusu bizim öğrenci sayımız kadar bile
yok. Hiç şüphesiz bu genç nüfusumuz ülke olarak bizim en büyük
zenginliğimizdir, en büyük kalkınma, refah için kaynağımızdır.
Ancak bu potansiyeli harekete geçirebilmek için dinamik, yenilikçi,
modern bir eğitim sistemine sahip olmamız gerekiyor. Eğitim
sistemimizi kalkınma hedeflerimize ve hızımıza uygun bir şekilde
geliştirmeliyiz. Çok donanımlı becerikli gençler yetiştirmek ,
çocuklarımızın kabiliyetini yeteneğini ve potansiyelini erken
yaşlarda fark edip zekayı ilmik ilmik işleyip azami derecede açığa
çıkarmamız önemlidir. Bunu da başaracak olan sizlersiniz. Burada
yükü omuzlarınıza alıp sizleri yalnız bırakmak gibi bir düşünceye
sahip değiliz" ifadelerini kullandı.
"EĞİTİM BÜTÇESİNİ DİĞER BÜTÜN BAKANLIKLARIN BÜTÇESİNİN
ÜZERİNE ÇIKARDIK"
Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önümüze koyduğu muasır
medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefi öncelikle eğitim
konusundaki sorunlarımızın çözülmesi ve bu alanda yapısal
dönüşümleri sağlamamıza bağlıdır. Hükümet olarak, Bakanlık olarak
bizlerin üzerine düşen önemli görevler vardır. Sizin için uygun
eğitim alanlarını, fırsatlarını oluşturmak bizim görevimizdir.
Sizler de geleceğimizin garantisi olan yeni nesilleri evlatlarımızı
en güzel şekilde yetiştireceksiniz. Bu bilinçle göreve geldiğiniz
ilk andan itibaren eğitimi en öncelikli alan olarak belirledik.
Bunun içinde eğitim bütçesini diğer bütün bakanlıkların bütçesinin
üzerine çıkardık. Birinci sıraya aldık. Eğitim bütçesi 2003 yılında
11 milyar, şimdi yaklaşık 135 milyara yükseltmiş bulunuyoruz.
Yaklaşık 3 milyar ders kitabını 15 yıldır öğrencilerimize sene
başında dağıtıyoruz."
Öğrencilik yıllarını anlatan Yıldırım, ders kitapları için okul
açıldığında kırtasiye kırtasiye dolaşıp aylarca kitapları
tamamlamaya çalıştıklarını ve birinci sömestr Şubat tatiline yakın
kitapları ancak tamamlayabildiklerini anlattı. Yıldırım,
"Böyle günlerden bugünlere geldik. Şimdi okul açılınca
kitaplarda hazır. Hem de çocuklar nasıl alırım param var mı yok mu
diye endişe etmiyorlar. Bir öğrenci için donanımlı olması
bakımından bunun ne kadar önemli, ne kadar öğretime başlarken moral
açısından faydalı olduğunu o yaşlardakiler daha iyi
anlıyor" değerlendirmesinde bulundu.
"ÖNÜMÜZDEKİ SENE İÇERİSİNDE DE YİNE 500 CİVARINDA ENGELLİ
ÖĞRETMEN ATAMASI GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ"
FATİH Projesiyle 65 bin civarındaki okulun her bir sınıfına akıllı
etkileşimli tahtaların yerleştirildiğini kaydeden Yıldırım, tablet
bilgisayar dağıtımının başladığını ve bunun 1,5 milyonu aştığını
bildirdi.
Yıldırım, "Bugün 1 milyonun üzerinde bir öğretmen
topluluğumuz var. Buraya nereden geldik 500 binden 1 milyonun
üzerine çıkıyoruz. Geçen 15 yılda bizim iktidar dönemimizde 584 bin
288 yeni öğretmen ataması yaptık eğitim camiamıza kazandırdık.
Ayrıca bu dönemde 4 bin 522 engelli kardeşimizde öğretmen mesleğine
atamasını yaptık. Bu rakam 2002 öncesi bin 668 idi. Önümüzdeki sene
içerisinde de yine 500 civarında engelli öğretmen ataması
gerçekleştireceğiz senenin ilk aylarında. 950 milli sporcumuzun
öğretmen olarak atamasını gerçekleştirdik" açıklamasında
bulundu.
"SIKINTI NEREDE? DAĞILIMDA"
"Hükümetimiz döneminde atanan öğretmen sayımız mevcut
öğretmen sayısının yüzde 64'ünü oluşturuyor" diyen
Başbakan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yani her 3 öğretmenden 2'si son 15 yılda göreve başladı.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, şu anda öğrenci, okul sayısı,
derslik sayısı bakımından öğretmen sayımızda yeterli gözüküyor.
Öğrenci sayısını, öğretmen sayısına böldüğümüz zaman sınıf başına
düşen öğretmen sayısı 17. Bir sınıfta 17 öğrenciye 1 öğretmen
düşüyor. Bu gayet ideal bir sayı. Peki sıkıntı nerede? Dağılımda.
Bazı yerlerde eksik var, dolayısıyla sınıflar kalabalık, bazı
yerlerde de fazla var. Zaman içerisinde bu dengelemeyi,
eşleştirmeyi de yapmış olacağız. Ortaöğretimde öğretmen başına
öğrenci sayısı 13'e düşmüş oldu. Norm kadro doluluk oranı, Doğu
Anadolu Bölgesinde yüzde 92, Güneydoğu'da yüzde 90 seviyesine
çıktı. Daha önce buralarda öğretmen maalesef çalışamıyordu,
güvenlik sorunlarımız vardı. Çok şükür artık güvenlik sorunumuz
yok. Oradaki öğretmenlerimiz büyük bir fedakarlıkla, heyecanla
görevlerini yapmaya gayret ediyorlar."
"2019 SENESİNİN SONUNDA BÜTÜN OKULLARIMIZDA TEKLİ EĞİTİME
GEÇECEĞİZ"
Yıldırım, öğretmen sayısının yüzde 66'sının 40 yaş ve daha
aşağısından oluştuğunu bildirdi.
65 bin 793 okul olduğunu ve okullardaki 282 bin dersliğin son 15
yılda yapıldığına dikkat çeken Yıldırım, "2019 senesinin
sonunda bütün okullarımızda tekli eğitime geçeceğiz. Bu iddialı bir
karar. Hatta şu müjdeyi de verebilirim, bazı illerimizde şimdiden
geçmeler oldu. Bu kapsamda tekli öğretime geçmek için 58 bin yeni
dersliğe ihtiyacımız var. 15 yılda 300 bine yakın derslik yapmış
bir iktidar olarak önümüzdeki iki yılda 58 bin dersliği yaparız.
Yurt genelinde tekli öğretimi de inşallah başarmış olacağız.
Öğrencilerimiz daha da donanımlı bir şekilde yetişmiş olacak.
Velilerde bu işe çok seviniyorlar. Sabah gönderiyorlar öğlen
programları var geri gelmek zorunda kalıyorlar. Sabah size
yavrularımızı teslim edecekler akşam alacaklar. Benim rahmetli
dedem okula beni yazdırdığında, ‘Muallim bey, eti senin kemiği
benim ne yaparsan yap' diye teslim etmişti. Öğretmenimiz de bizi
mezun oluncaya kadar iyice bir şekle sokmuştu. Ama şimdi siz
öğrencilerinizle kardeş gibi onları yavrularınız gibi görüyorsunuz.
Onları sevginizle de ayrıca eğitiyorsunuz, geleceğe
hazırlıyorsunuz, özgüven kazanmasını sağlıyorsunuz.
Öğrencilerimizin özgüven kazanması ve dünyadaki bu amansız
rekabette ayakta kalması için çok büyük gayretleriniz var"
şeklinde konuştu.
"ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİ HAK ETTİĞİ SEVİYEYE VE STANDARTLARA
ULAŞINCAYA KADAR DURMAYACAĞIZ"
Öğretmenler için mali ve sosyal haklardan, okul ortamını
iyileştirmeye kadar atılan adımlar olduğunu belirten Yıldırım,
"Tabi daha iyisini yapmak isteriz. Müfredatta da son
yıllarda değişikliğe gidildi. Yapılanları hatırlamakta fayda
olmakla beraber asıl olan daha fazla neler yapılacağı bunu akılda
tutmak daha önemli. Biz yapılması gerekenleri de ülkenin
ihtiyaçlarını da yavrularımızın beklentilerini de biliyoruz. Bu
nedenle öğretmenlik mesleğini hak ettiği seviyeye ve standartlara
ulaşıncaya kadar durmayacağız, gereken her türlü adımı
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın direktifleriyle atmaya
devam edeceğiz" dedi.
Yıldırım, şunları kaydetti:
"Ama yaptığınız işten haz duymuyorsanız, eğer mesleğiniz
sizi mutlu etmiyorsa o zaman başarı mümkün değildir. Mersin'den
gelen genç öğretmenimiz burada sadece kelimeleri ifade etmedi,
kalbinden ruhundan geçenleri de bizlerle paylaştı. Gerçekten
mesleği sevmenin adı bu diye düşünüyorum. Bu iş sadece parayla
yapılacak bir iş değil. Sınıftaki o yaştaki bütün yavrularımızın
hepsinin farklı farklı özellikleri var. Bunlarla bu işin yapılması
parayla pulla ölçülecek bir şey değil."
BİR GÜNLÜK ÖĞRETMENLİK ANISINI ANLATTI
Eşi Semiha Hanımla üniversitedeyken evlendiklerini üniversite
çocuklarının olduğunu anlatan Yıldırım, "İlkokul birinci
sınıf öğretmeniydi, bir gün çok hastalandı. ‘Sınıf boş kalmasın.
Sen git bugün benim yerime ders ver' dedi. Benim de hoşuma gitti ne
güzel iş öğrenci olurken birdenbire öğretmenliğe terfi ettik.
Gittim sınıfa girdim. Fakat çocuklar görmezden geliyor. Bekledim
bekledim. Masaların üstlerinde koşturuyorlar, birbirlerinin üzerine
atlıyorlar, gürültü, uğultu. Ondan sonra bağırdım bir şeyler
söyledim hiç oralı olan yok. Ya nereden düştük buraya diye
düşünmeye başladım. Şöyle bir hamle yaptım gittim, çocuğun birini
kavradım havaya kaldırdım. Birden bire çıt ses kesildi. Güç bela
tamamladık dersi geldik. Ertesi gün Semiha Hanım gidince müdür bey
çağırmış, ‘ O senin dersine giren kimdi?' demiş. O da ‘beyim'
deyince. O da ‘Hocam dersler boş kalsın tek de sen ona söyle bir
daha girmesin' demiş. Her bilirim diyen öğretmen olmuyor. Bu işin
pedagojik formasyonu var. O çocukların ruh halinden anlamak var.
Bir öğretmen eşi olarak sizin ne kadar fedakarca görev yaptığınızı
çok iyi anlayabiliyorum. Sizler için neler yapsak yeridir. Hangi
işi yaparsak yapalım mutlaka işimizi seveceğiz. İnsanı seveceğiz.
İnsan sevgisi yoksa, insanı yüceltme duygusu yoksa o zaman
yaptığımız işinde anlamı yok. Bir çocuğu kazanacak yeteneklerinin
farkına varacak onu hayata bağlayacak olan öğretmendir. Her çocuğun
Edison ya da Einstein kadar şansı olmayabilir. Özellikle de
rekabetin yoğun yaşandığı günümüzde bu şans daha da gittikçe
azalıyor. İhtiyacımız olan şey senden bir şey olmaz diyerek
karamsarlık aşılayan değil, Urfalı Aysel öğretmen gibi sizler
dünyayı daha güzel hale getireceksiniz diyerek umut aşılayan
öğretmenlerimizdir. Bizim müzik öğretmeni Nuri Dağdelen gibi
öğrencilerine hayatın ritmini yakalamayı başaran öğretmenlerimize
ihtiyacımız var. Engelli öğrencisini 4 yıl boyunca sınıfta
kucağında taşıyan Sivaslı Hakan öğretmen gibi fedakar
öğretmenlerimize ihtiyacımız var. Lösemi hastası çocuklara umut
ışığı olan Nesibe öğretmenlere, yeni yazılımlar geliştirerek okul
sınırlarını aşıp Türkiye için hizmet üreten bilişim teknolojisi
öğretmenlere, öğrencilerine okumayı yazmayı sevdiren onlarla
kitaplar dergiler çıkaran edebiyat öğrencilere ihtiyacımız var.
öğrencileriyle deney yapan icat ortaya koyan onları yarışmalara
hazırlayan daima yaptıklarıyla gurur duyan öğretmenlere ihtiyacımız
var" dedi.
"ÖĞRENCİLERİMİZE MUTLAKA, VATAN, MİLLET, BAYRAK SEVGİSİNİ
AŞILAMAYI İHMAL ETMEYİN"
"Sizlerden tek talebimiz beklentimiz mutlaka yavrularımıza
öğrencilerimize gelecek umudu, heyecanı aşılayın" diyen
Yıldırım, "Öğrencilerimize mutlaka, vatan, millet, bayrak
sevgisini aşılamayı ihmal etmeyin. En büyük belamız terörle
mücadelenin ilacı da birliğimizin, beraberliğimizin, toprak
bütünlüğümüzün küçük yaşta gençlerimizin zihnine ilmek ilmek
işlenmesidir. Sabır ve paylaşmayı onlara anlatın"
ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bir yazarımız var Cahit Sıtkı Tarancı öğretmen olmuş,
Sivas'ta bir köye kış bastırmış yol yok iz yok köyüne gitmek
istiyor, öğrencileriyle buluşmak istiyor. Fakat o yollar kış
kıyamet geçit vermiyor. Dizlerinin üzerine çömeliyor, ağzından şu
sözler çıkıyor; ‘Orada bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür,
gitmesek de gezmesek de o köy bizim köyümüzdür.' 780 bin
kilometrekare vatan toprağıyla, 50 bin köyüyle, 970 ilçesiyle, 81
iliyle ay yıldızlı bayrağıyla bu ülke bizim ülkemizdir, bu
topraklar bizim topraklarımızdır. ‘Erişemediğin yer senin
değildir.' Halil Rıfat Paşa yüzyıl önce söylemiş. 15 yıldır ülkenin
her köşesine erişmek için dağları deldik, tüneller yaptık,
vadileri, köprülerle aştık. Yeter ki yurdumuzun her köşesinde
bayrağımızı dalgalandıran ocağını tüttüren insanlarımız orada mutlu
yaşasın ve geleceğe büyük bir umutlu planlarını yapsın
istiyoruz."
(Pelin Üzek Kılıç - Cem Geçim/İHA)