Başbakan Yıldırım: Zulümle abat olunmaz
Başbakan Yıldırım, İsrail'in Gazze'deki katliamına ilişkin, "Ey mukaddesat bilmeyen,ey peygamber hatırası dinlemeyen zalimler, biliniz ki zulümle abat olunmaz." dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, İstasyon Meydanı'nda, Filistin halkına
destek amacıyla ve "İnsanlık adına Diyarbakır meydanda" sloganıyla
düzenlenen "Zulme Lanet Kudüs'e Destek" mitinginde yaptığı
konuşmada, alandakileri selamladı ve vatandaşların ramazan ayını
kutladı.
Birlik ve beraberlik mesajı veren Yıldırım, "Rabbim kardeşliğimizi
bozmak isteyen bozgunculara, ayrımcılara fırsat vermesin."
temennisinde bulundu.
Yıldırım, İsrail'in zulmünü lanetlemek ve Filistinlilerle dayanışma
içinde olduklarını göstermek için Diyarbakır'da toplandıklarına
işaret ederek, alandakileri "Selam olsun ey güzel Diyarbakır, selam
olsun ey vefalı Diyarbakır. Hazreti Süleyman'ın emaneti Diyarbakır,
surlarınla, Mardin Kapı'nla, Kırklar Dağı'nla, Gazi Köşkü'nle,
buram buram tarih kokan, şarkıların, türkülerin, hayallerinle
kültür kokan, sahabelerinle, Hazreti Süleyman'ınla, Ulu Cami'nle
İslam kokan Diyarbakır. Sahabe ve ensar şehri Diyarbakır. Kudüs'te
Mescid-i Aksa'yı bekleyen son Osmanlı askeri Iğdırlı Hasan
Onbaşı'nın kardeşi Diyarbakır." diyerek selamladı.
Diyarbakır'dan Mescid-i Aksa'ya selam gönderen Yıldırım, şöyle
konuştu:
"Kudüs, Selahaddin Eyyubi'yi iyi bilir, iyi tanır. Mukaddes Kudüs'e
göz koyan, orada kan dökenler Selahaddin Eyyubi'yi iyi bilirler.
Kudüs fatihi, sizin evladınız Selahaddin Eyyubi'yi de rahmetle
anıyorum. Filistin halkına zulmeden, Harem-i Şerif'te kan döken
İsraillileri lanetliyorum, kınıyorum. Masum çocukların, bebeklerin
üzerine kurşun yağdıran bu alçaklar daima utanç içinde
yaşayacaklar. Kardeşlerim bize düşen zulmün, zalimin karşısında
omuz omuza hep beraber olmaktır. Allah hepinizden razı olsun. Allah
milletimize, ülkemize, devletimize zeval vermesin. Kardeşliğimizi
ebedi kılan Rabbim kalplerimizi birleştirsin."
"Hepimiz Filistinliyiz, Filistin'le dayanışma
halindeyiz"
Başbakan Yıldırım, bir yandan seçime giderken diğer yandan
kardeşlerin, komşuların acılarıyla da ilgilenmek durumunda
olduklarını ifade ederek, geçen cuma günü İstanbul Yenikapı'da yüz
binlerce vatandaşın bir araya gelerek, zulmün karşısında dimdik
durduğunu, şimdi de on binlerin önünde Diyarbakır'da olduklarını
söyledi.
Vatandaşlara, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamını ileten
Yıldırım, "Türkiye'nin sesini hem İstanbul'dan hem de
Diyarbakır'dan dünyaya duyurmak çok önemlidir. Hepimiz
Filistinliyiz, Filistin'le dayanışma halindeyiz. Biz tarih ve
medeniyeti birlikte inşa ettik. Bizler aynı bedeniz, aynı ruhuz."
dedi.
Diyarbakırlıların, bin 400 yıllık kardeşliğin gereği olarak
Filistin, Gazze ve Mescid-i Aksa'nın yanında olduğunu dile getiren
Yıldırım, Mekke ve Medine'den sonra en fazla sahabenin
Diyarbakır'da yattığını belirtti.
Yıldırım, Diyarbakır'ın, Hazreti Muhammed'in mübarek yüzünü gören,
ona yoldaşlık yapan 41 sahabeye de ev sahipliği yaptığına işaret
ederek, "Diyarbakır'da bulunan peygamberleri, Sahabe-i Kiramı
hürmetle yad ediyorum. Allah cümlemizi onların yolundan ayırmasın."
dedi.
"Allah zulüm düzenlerini başlarına yıksın"
Mübarek ramazan ayına huzur içinde girmeyi beklerken İsrail
yönetiminin görülmeyen bir katliam gerçekleştirdiğini belirten
Yıldırım, "Ülkeleri için barışçıl gösteri yapan Filistinli
çocukların, kadınların üzerine acımasızca kurşun yağdırdılar. Bütün
İslam ümmetinin kalbine hançer sapladılar. Allah zulüm düzenlerini
başlarına yıksın." diye konuştu.
Binali Yıldırım, dünyaya hükmeden zalimlerin, Müslümanların başını
öne eğdirmek istediklerini, Selahaddin Eyyubi'nin, Sultan
Alparslan'ın, Sultan Fatih'in intikamını almak istediklerini dile
getirerek, "Buna izin verir mi Diyarbakır?" diye sordu.
Diyarbakırlıların buna izin vermeyeceğini söylemesi üzerine
Yıldırım, şöyle devam etti:
"İşte Diyarbakır bu. Diyarbakır her zaman dinine, bayrağına,
vatanına sahip çıkan bir şehrimizdir. Diyarbakır insanı
yurtseverdir. Bizler şerefimizle yaşamaya ahdetmiş, Rabbimize söz
vermişiz, zalimlere, katillere, ruhlarını düşmanlara satan
alçaklara boyun eğmeyiz. Hak ve adalet yolundan asla ayrılmayız.
Daima merhamet ve sevgiden yana olacağız. Her türlü ayrımcılığı,
ırkçılığı reddedeceğiz. Biz yaratılanı severiz, Yaradan'dan ötürü.
Hepimiz kardeşiz. Türk de olsak Kürt de olsak Arap da olsak bilmem
ne olursa olsak hep beraberiz, kardeşiz çünkü Rabbimiz bir,
kitabımız bir, peygamberimiz bir. Onun için biriz ve beraberiz.
Şiddetin her türlüsünü reddedeceğiz. Sorunlarımızı konuşarak,
görüşerek, akılla, ilimle halledeceğiz."
"Her sorunumuzu çözeriz, yeter ki barış olsun"
Türkiye'nin çözülmeyecek hiçbir sorunu olmadığını vurgulayan
Yıldırım, "Her sorunumuzu çözeriz yeter ki barış, kardeşlik, huzur
olsun. Yeter ki bölücü terör örgütü PKK aramızdan defolup gitsin.
Gençlerimizin kanına giren alçak terör örgütünü Allah'a şükür
sizlerin desteğiyle artık ülkemize, şehrimize zarar veremeyecek
hale getirdik. Misak gününde, kalu belada Allah'a verdiğimiz sözü
yerine getirmek için ne kendi hukukumuzu çiğneteceğiz ne de
başkalarının hukukunu çiğneyeceğiz." değerlendirmesinde
bulundu.
Yıldırım, İslam inancında insanın, "yaratılanların en üstünü"
olduğuna işaret ederek, "Şiddetten, nefretten, gözyaşından
beslenenler bunu anlayamaz. Biz bu birlik ruhuyla can kardeşiyiz.
Türkiye'nin bütün vatandaşları eşittir, özgürdür. Bu ülkede hiçbir
kimse birinci sınıf, ikinci sınıf diye ayrılamaz. Diyarbakır'daki
kardeşimiz İstanbul'daki kadar huzur içinde yaşıyor. Bu birlik
ruhunu gözümüzün nuru gibi koruyacağız." şeklinde konuştu.
"Ölümden kaçan İspanyol Yahudilere biz kucak
açtık"
Başbakan Yıldırım, şunları dile getirdi:
"Bizim medeniyetimizde adalet var, merhamet var. Yıllar önce
Avrupa'da engizisyon mahkemelerinden, zulümlerden, ölümden kaçan
İspanyol Yahudilere biz kucak açtık. Ülkemizde özgürce yaşama
şansını biz verdik ve böylelikle Türk'ün, bu milletin ne kadar
adalet duygusu içinde olduğunu gösterdik. Bizler sadece Müslüman
Türkler, Kürtler, Araplar olarak bir arada yaşamadık. Başka
inançtan, başka dinden olanlara da kucak açtık.
Bizim tarihimizde soykırım yok. Bizim tarihimizde utanç yok.
Aramıza ayrılık, gayrılık tohumları ekmek isteyenler şunu bilsin ki
asla muvaffak olamayacaklar."
"Ey yeryüzünün vicdansız zorbaları..."
Amerikan yönetiminin yanlış karar vererek adeta ateşe benzin
döktüğünü söyleyen Yıldırım, şunları kaydetti:
"Büyükelçiliğini inatla bütün uluslararası kanunlara, kurallara
aykırı olarak Kudüs'e taşıma inadından vazgeçmedi. 14 Mayıs'ta
Amerika, İsrail ile beraber Kudüs'te büyükelçilik açarken, eğlence
yaparken aynı zamanda savunmasız bebekler de dahil Filistinli
kardeşlerimiz, İsrail askerlerinin kurşunlarıyla şehit oldular.
Amerika ve İsrail, bu alçakça saldırıyı sadece seyretti, sadece
eğlence ile yetindi.
Ey yeryüzünün vicdansız zorbaları yazıklar olsun size, yuh olsun
size. Ey mukaddesat bilmeyen, ey peygamber hatırası dinlemeyen
zalimler biliniz ki zulümle abat olunmaz."
"Emperyalistler bizim çocuklarımız üzerinden proje örgütler
kuruyor"
Kendilerinin Selahaddin-i Eyyubi, Sultan Abdülhamid ve Sultan
Alparslan'ın torunları olduklarını, sırtlarında da koca bir tarihin
yükünün bulunduğunu vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Avrupa Ortaçağ karanlığında can çekişirken bizim ecdadımız,
devletimiz yeryüzüne ışık saçıyordu. Biz yüzyıllarca farklı
inançları, farklı düşünceleri bir arada tutarak yaşadık, bugün de
birliğimizi, kardeşliğimizi, dayanışma ruhumuzu korumaya devam
ediyoruz. Bunun için dünyanın bütün mazlumlarının yanındayız, bunun
için kan döken terör örgütlerinin karşısındayız. PKK'nın da PYD'nin
de YPG'nin de DEAŞ'ın da FETÖ'nün de alayının da karşısındayız.
Emperyalistler bizim çocuklarımız üzerinden proje örgütler kuruyor,
uyanık olalım. PKK'nın Kürtler diye bir sorunu yok, Kürtlerin PKK
diye bir sorunu var. Bu sorunun da hep beraber birlikte evelallah
üstesinden geldik. Artık gençlerimizi dağa çıkaramıyorlar, artık
evlerimizi basıp insanlarımızı öldüremiyorlar, huzurumuzu
bozamıyorlar, bozamayacaklar çünkü bu ayyıldızlı bayrağı sallayan
Diyarbakırlı kardeşlerim teröre en güzel cevabı veriyor. İşte
Diyarbakır, işte ayyıldızlı bayrak, işte birlik, işte beraberlik,
işte kardeşlik."
Başbakan Yıldırım, terör örgütlerinin hepsini proje örgütü olarak
nitelendirerek, bu terör örgütlerinin, Türkiye üzerinde emperyalist
hedefleri olan ülkelerin maşası olduklarını hatırlattı.
Acı ve gözyaşının kader olmadığını ve tüm zor zamanların geride
kaldığını belirten Yıldırım, "Çukur kazdılar, kazdıkları çukura
kendileri düştüler. Şimdi artık o çukurların hepsi kapandı, yıkılan
yerler yeniden yapıldı." dedi.
"Devletin, vatandaşların kimliğiyle kavgada olduğu günler
geride kaldı"
"Şimdi kırılan gönülleri yapma zamanıdır." ifadesini kullanan
Yıldırım, "Binalar, iş yerleri, ibadethaneler, okulların yenisi,
daha güzeli yapıldı ama istiyoruz ki hiç kimse hiçbir güç bizim
gönüllerimizi kırmasın, gönüllerimizi birbirimizden ayırmasın.
Büyük mesafeler aldık, hamdolsun bugünlere geldik."
değerlendirmesinde bulundu.
Çözemeyecek hiçbir sorunun bulunmadığına işaret eden
Yıldırım, şöyle konuştu:
"Aslında bu örgütlere, bu ülke, benim Diyarbakırlı kardeşlerim çok
önemli bir fırsat verdi. Dediler ki artık kan dökmeyin, terörle bir
yere varılmaz, buyurun el sıkışalım, kucaklaşalım, çözüm yapalım.
Ama onlar ne yaptı? Gittiler, Tanışık köyünde masum 12 kardeşimizi
katlettiler alçaklar. Kardeşliğimize, birliğimize dinamit vurdular.
Devletin vatandaşlarının kimliğiyle kavgada olduğu günler artık
geride kaldı, şiddet geride kaldı. Şimdi artık PKK size
ilişebiliyor mu? Tehdit edebiliyor mu? Çocuklarınızı dağa
kaldırabiliyor mu? Kaldıramaz çünkü inlerine girdik, inlerinde
onları etkisiz hale getirdik."
"Yıkılan 26 bin konutun tamamını yaptık"
Diyarbakır'ın çukur eylemleri nedeniyle zor günler yaşadığını
anımsatan Yıldırım, "Diyarbakır'ın birçok yerinde maalesef binalar
yıkıldı, hayatlar söndürüldü. Bugün meydanlara çıkanlara, sizden oy
isteyenlere deyin ki 6-8 Ekim olaylarını unutmadık. Masum 53
kardeşimizi katledenleri unutmadık, unutmayacağız." dedi.
Çukur eylemleri nedeniyle Diyarbakır'da Sur bölgesinin yerle bir
olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bölgede 70 bin konut, iş yeri hasar gördü. Silvan, İdil, Silopi,
Cizre, Şırnak, Nusaybin, Kızıltepe ve daha birçok yer. Şu ana kadar
yıkılan 26 bin konutun tamamını yaptık, hak sahiplerine teslim
ettik. Hayırlı uğurlu olsun. 44 bin vatandaşımızın hasar bedelleri
ödendi. Herkese eşya bedeli, kira bedeli yardımı yapıldı. Parklar,
okullar, camiler yeni baştan yapılıyor. Şu anda bütün bu hasarların
yüzde 85'i tamamlandı. Bakın sadece Sur'da Melik Ahmet Caddesi'nde
3 bin iş yerini yeniledik. 5 bin 600 evi yeniden yaptık. Dicle
Vadisi Projesi'nde 300 dönümlük bölüm bitti. Kurşunlu Camisi de
dahil tüm tarihi eserler yeniden yapılıyor. Sadece Sur'da 2 milyar
lira harcama yaptık. Helali hoş olsun. Siz her şeyin daha iyisine
layıksınız."
Başbakan Yıldırım, 16 yıldır ülkenin hiçbir bölgesini ihmal
etmedikleri gibi Diyarbakır'da da önemli yatırımları hayata
geçirdiklerini, kentte 15 yılda 12 milyarlık yatırım yaptıklarını
bildirdi.
"Birliğimize zarar vereceklere fırsat
vermeyeceğiz"
Diyarbakır'a 2003'ten bu yana yapılan yatırımları anlatan Yıldırım,
"2002'de 210 bin yolcu Diyarbakır'a uçakla geliyordu. Geçen sene ne
oldu biliyor musunuz? 2 milyonun üzerinde yolcu Diyarbakır'a uçakla
geldi.15 yılda 10 kat artış. Diyarbakır çevre yolu,
Batman-Diyarbakır, Diyarbakır-Ergani yolu olmak üzere 6 projede de
çalışma devam ediyor." bilgisini verdi.
Terörün bölgenin kalkınmasını ve gelişmesini geciktirdiğini
vurgulayan Yıldırım, şunları söyledi:
"Fabrika açacaktık, açamadık. Çünkü önce güvenlik geliyor. Önce
huzur geliyor. Önce istikrar geliyor. Şimdi bütün bunlar ortadan
çıktığına göre ne yapacağız? 'Cazibe Merkezi Programını' hayata
geçiriyoruz. Hayırlı uğurlu olsun. Bu ne demektir? Diyarbakır'a,
Mardin'e, Batman'a, Şırnak'a, Hakkari'ye, Van'a, Siirt'e, Bingöl'e,
Muş'a, Ağrı'ya, Erzincan'a, Malatya'ya, Adıyaman'a velhasıl Doğu'da
ve Güneydoğu'da bulunan 23 ilimize özel bir kalkınma programı
başlatıyoruz. Bu kalkınma programıyla birlikte artık gençlerimiz
dağa değil, 2023, 2053 hedeflerine doğru bakacaklar. Gençlerimizin
hayalini, geleceğini terör örgütleri artık çalamayacak. Çünkü artık
gencimizin, yaşlımızın, kadın ve erkeğimizin de yanında devlet var.
Devlet, vatandaş, el ele daha güzel günlere her birlikte
yürüyeceğiz inşallah."