Bakan Işık: AK Parti tabanı CHP'yi istemiyor
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, partisinin il başkanlığı tarafından Yalova Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu'nda düzenlenen İl Danışma Meclisi toplantısına katıldı.
Bakan Işık, koalisyon görüşmelerine ilişkin olarak,
"Şunu biliyoruz; Ak Parti tabanı CHP ile koalisyon
istemiyor. CHP tabanı da Ak Parti ile bir koalisyon istemiyor, ama
ülkenin şartları bir koalisyonun kurulması noktasında her iki
partiyi de oturup konuşmaya ve meseleleri müzakere etmeye ve mümkün
olursa her partinin kendi ilkelerini ve prensiplerini dikkate
alarak koalisyonun kurulmasını zorunlu kılıyor" dedi.
Yalova'ya gelen Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık,
partisinin İl Danışma Meclisi toplantısına katıldı. İl protokolü
tarafından salon girişinde karşılanan Bakan Işık, burada yaptığı
konuşmada, "Bölgemizde son dönemde yaşanan olayların ülkemize
sıçramaması için de hükümet olarak bugüne kadar olağanüstü gayret
gösterdik" dedi.
ÇÖZÜM SÜRECİNİ BALTALAMANIN TEK SORUMLUSU PKK VE ONUN
SİYASİ UZANTISI HDP'DİR
"Ak Parti'nin bir tek önceliği vardır" diyen Bakan Işık şöyle devam
etti: "Çözüm sürecinin temel amacı problemlerimizi silahla vurarak,
öldürerek değil, yaşatarak çözelim. siyaset mi yapmak istiyorsun
gel meydana. Ama şunu HDP ve onun uzantıları göremediler. Elde
silah, ağızda demokrasi bir arada olmaz. Silahla demokrasi yan yana
yürümez. Bunu biz yaparız dediler. Türkiye Cumhuriyeti devletinin
büyüklüğünü ve sabrını bunlar zaaf olarak algıladılar. Ama nasıl
bir cevap aldıklarını ve almaya devam ettiklerini sizler
görüyorsunuz. Biz özellikle çözüm sürecinin Türkiye'deki kamu
güvenliğini insanlarımızın mal ve can güvenliğini zehirlemesine
asla müsaade etmeyeceğiz. Hiç kimse çözüm sürecini bahane ederek
vatandaşın huzuruna vatandaşın canına malına el uzatamayacak. Bu
noktada gösterdiğimiz sabır zaaf değildir. Tüm imkânların
tüketilmesi sürecidir.
Bugün geldiğimiz noktada dünyadan da Türkiye'nin terörle
mücadelesine çok büyük destek geliyor. Artık dünyada 'Türkiye
yanlış yapıyor' diyen yok. Bazı içerdeki ve dışarıdaki bazı
kalemlerin özellikle Kandil gönüllüsü yazar çizer ve yorumcuların
yorumlarına çok itibar etmeyin. Onların tek derdi var Tayyip
Erdoğan düşmanlığı. Onlar ne yaparız da hangi olayı Tayyip
Erdoğan'a fatura ederiz onun derdindeler. Ama her insanın bir insaf
sınırı olur değil mi? Türkiye'de siyasi hayatıma mal olsa bile ben
bu kardeş kavgasını bitireceğim diyerek çözüm sürecini başlatan
lider kim; Recep Tayyip Erdoğan. Bu noktada hiç kimsenin cesaret
edemediği adımları atan kim; Recep Tayyip Erdoğan. Bugüne kadar
Türkiye'de bir insanın insan olmasından dolayı kullanması gereken
hakları kullanmasının önündeki engelleri kaldıran kim; Recep Tayyip
Erdoğan ve Ak Parti. Şimdi Cumhurbaşkanımız çözüm sürecini
bitirmekle baltalamakla suçlanıyor. Değerli arkadaşlar çözüm
sürecini baltalamanın tek sorumlusu PKK ve onun siyasi uzantısı
HDP'dir. Efendim 'Suruç'taki 33 gencin öldürülmesinin sorumlusu
Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan gladyodur' diyen birisi var
demiş Eş genel başkan var. Zaten diğeri ne demişti; bizim
arkamızda, PYD var şu var bu var. Yani PKK var. İki eş başkanın iki
ifadesi bu. Şimdi bakın Selahattin Demirtaş'ın bu cümlesini
kullandıktan sonra önünüzde iki alternatif vardır; bu kadar ağır
bir iddiayı ortaya koyuyorsanız bunun delilerini en azından
karinelerini ortaya koymak zorundasınız. Doğru mu? Bu kadar ağır
bir iddiayı nasıl söylersiniz? Nasıl dillendirirsiniz? Ya bunu
yapacaksınız ya da gideceksiniz ileri psikiyatri hastanesinde uzun
süreli tedavi göreceksiniz. Bunun dışında bir yol var mı? Bunlar
PKK gladyosunu bildikleri için maalesef herkesi kendileri gibi
gördükleri için 'olsa olsa böyle bir şey vardır' diye düşünüyorlar.
Halbuki bu işi kimin yaptığı belli. Özellikle Suriye'de PYD ile
DAİŞ'in oturup anlaşma yaptıkları belli."
TERÖRÜN DE KAFASINI EZECEĞİZ
Türkiye'ye yönelik bir büyük operasyonun paydaşlarının kimler
olduğunun belli olduğunu ifade eden Bakan Işık, "Biz bu noktada
özellikle bugüne kadar demokrasinin dışına çıkmamak için çok büyük
gayret gösterdik ve hamdolsun çıkmadık. Bundan sonra da
demokrasinin dışına çıkmayacağız. Çözüm sürecini bitirmeyeceğiz.
Çözüm sürecini tamamlayacağız. Ama kiminle tamamlayacağız; Kürt
kardeşlerimizle tamamlayacağız. Teröre bulaşmamış insanlarımızla
tamamlayacağız. Bu süreçte kardeşliğimizi güçlendireceğiz. Bu
milletin iki unsurun arasındaki muhabbeti arttıracağız.
Kardeşliğimize güçlendireceğiz, terörün de kafasını ezeceğiz.
Bugüne kadar özellikle demokrasi içerisinde sabırla çözelim
anlayışını şimdi terörle çok daha etkin kamu güvenliğini tehdit
eden her unsurun bertaraf edilerek çözüm sürecinin tamamlanması
için elimizden gelen tüm gayreti göstereceğiz. Özellikle PKK'nın
şunu çok iyi bilmesi lazım. Türkiye, 12 sene önceki Türkiye değil.
20 sene önceki 30 sene önceki Türkiye değil. Türkiye artık halkıyla
devletiyle yaşatmaya esas alan demokratik olgunluğa ulaşmış bir
Türkiye. Ama bu asla ve asla bir zaaf değil. Ama aynı zamanda
Türkiye terörle mücadele ederken silahını kullanmak için başka bir
ülkeden icazet almak zorunda olan bir ülke değil. Şu anda kendi
insansız hava araçlarımız PKK hedeflerini belirliyor ve kendi
akıllı bombalarımız, mühimmatımız PKK hedeflerini bir bir imha
ediyor. Biz seçimlerden önce bu coğrafyada Türkiye'nin çok güçlü
bir silahlı kuvvetleri ve o silahlı kuvvetlerin çok güçlü bir
savunma sanayine kavuştuğunu söylemiştik. İşte bugün hamdolsun
uyguluyoruz. Biz barıştan yana olduk hiç savaştan yana olmadık. Ama
istersen sulhu salah her daim hazrol cenge. Cenge de hazırız. Bu
noktada da Allah'a şükürler olsun, milli imkânlarla son derece
önemli başkasına bağımlı olmayan kendi silahlarımızı geliştirdik,
geliştirmeye de devam edeceğiz.
Bugün artık öyle silahlar ürettik ki PKK düşünsün. Türkiye
Cumhuriyeti'ne kafa tutmanın bedelinin ne olduğunu bir kaç gündür
çok iyi anladılar, bundan sonra da inanıyorum ki anlayacaklar.
Anlayana kadar bu devam edecek. Biz çözüm süreci başarıya ulaşsın
diye sabrettik ama asla teröre taviz vermedik. Geçen dönem
çıkardığımız iç güvenlik yasasının ne kadar önemli olduğunu bugün
herkes çok iyi görüyor. Eğer şehirde başında maske, elinde silah
gezen varsa o gün büyük bir toplumsal olaya mahal vermemek için
güvenlik güçlerimiz belki müdahale etmediler ama bilesiniz ki
elinde silah, yüzünde maske gezenlerin hepsi içeriye alındı şuan
hepsi adalete hesap veriyor. Bundan sonra da bu tip görüntülere
müsamaha göstermeyeceğiz. Kamu güvenliğini vatandaşımızın can ve
mal güvenliğini hedef alan hiçbir harekete müsaade etmeyeceğiz.
Kimsenin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gücünü test etmenin mümkün
olmadığını herkes görüyor. Biz ne öldüren tarafta olduk ne de bunu
bir zaaf olarak taviz verme tarafta olduk. Biz olması gereken yerde
durduk. Çözüm süreci başlangıç itibariyle de doğruydu, bugün
geldiği nokta itibariyle de doğrudur. Bundan sonra da inşallah
Türkiye Cumhuriyeti kendi toprakları içinde yaşayan 78 milyonun
tamamını kardeş olarak gören anlayışta yoluna devam edecektir"
dedi.
AK PARTİ TABANI CHP İLE KOALİSYON İSTEMİYOR
Bakan Işık koalisyona ilişkin olarak şunları söyledi: "CHP ‘Eğer
anlaşabilirsek bir koalisyon kurabiliriz' diyor. MHP baştan kapıyı
tamamen kapattı. Şu anda da şartlar, falan filan demeye başladı.
Biz şu anda samimi olarak bir koalisyon hükümeti kurulması için
çalışıyoruz. Şunu biliyoruz; Ak Parti tabanı CHP ile koalisyon
istemiyor. CHP tabanı da Ak Parti ile bir koalisyon istemiyor, ama
ülkenin şartları bir koalisyonun kurulması noktasında her iki
partiyi de oturup konuşmaya ve meseleleri müzakere etmeye ve mümkün
olursa her partinin kendi ilkelerini ve prensiplerini dikkate
alarak koalisyonun kurulmasını zorunlu kılıyor. Şimdi bu ince bir
denge. Burada samimi olarak sonuna kadar gayret edeceğiz. Koalisyon
hükümetinin kurulmasını vatandaşın bize verdiği mesaj olarak
algılıyoruz. Bununla ilgili gerekleri yapıyoruz ama olmadı, ne
yapacağız? Emaneti milletimize iade edeceğiz. O zaman diyeceğiz ki
hodri meydan seçimlere gidelim. Milletimiz bu iktidar görevini
hükümet olma görevini, milleti idare görevini kime verirse ona
tekrar bırakırız. Bu noktada yoğun bir süreç bekliyor olabilir.
Erken seçim durumunda, seçim tekrarlanması durumunda teşkilatlar
olarak sizlere çok yoğun iş, görev düşecek" diye konuştu.