Bakan Hulusi Akar'dan son dakika yeni askerlik sistemi açıklaması!
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, yeni askerlik sisteminden FETÖ ile mücadeleye, S-400 ve F-35'lerle ilgili son durumdan, PKK ve DEAŞ'a yönelik operasyonlara kadar gündemdeki pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu. Akar, yeni askerlik sisteminin Ramazan Bayramı'ndan önce yasalaşacağını söyledi. Akar, yeni sistemin detaylarını anlatırken, TSK'ya er olarak giren bir Türk gencinin şartları yerine getirmesi durumunda generalliğe kadar yükselebileceğini belirtti.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, basın mensuplarına verdiği
iftarda, yeni askerlik sisteminden FETÖ ile mücadeleye, S-400 ve
F-35'lerle ilgili son durumdan, PKK ve DEAŞ'a yönelik operasyonlara
kadar gündemdeki pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, yeni askerlik sistemin
kanunlaşmasıyla silah altındaki askerlerin terhis olup olmayacağına
yönelik soruya "Olabilir" yanıtını vererek, sistemin hemen
uygulamaya girip girmeyeceğine ilişkin, "Bunun kararını tabii
Cumhurbaşkanımız ve Meclis verecek. Biz TSK olarak bu kanunun
yayımlandığından itibaren yürürlüğe girmesiyle birlikte çıkabilecek
sorunlara karşı tedbirlerimizi almaya çalışıyoruz" dedi.
Akar, yazılı ve görsel basının Ankara temsilcileri ile Milli
Savunma Bakanlığı'nda düzenlenen iftarda bir araya geldi. Yeni
askerlik sistemini tüm detaylarıyla açıklayan Bakan Akar, "Askerlik
sistemi ile ilgili 1927'den beri devam eden yasalarımız var.
Değişen zaman, ihtiyaç ve imkanlar gibi etkenleri de dikkate alarak
Sayın Cumhurbaşkanımızın da direktifleri doğrultusunda, öncelikle
Türk Silahlı Kuvvetlerinin etkinliğini, caydırıcılığını,
saygınlığını tam olarak temin edelim, burada herhangi bir hata,
eksiklik, yanlışlık olmasın diğer taraftan da sistem öngörülebilir
olsun şeklindeki yaklaşımla bu sistemi kurgulamaya çalıştık" diye
konuştu.
1111 ve 1076 SAYILI KANUNLAR KALDIRILACAK
Yeni askerlik sisteminin TSK'nın ihtiyacının karşılanması başta
olmak üzere öngörülebilir, süreklilik, eğitim, mesleki ve sosyal
gelişim ihtiyaçlarıyla eğitimli insan kaynağının etkin ve verimli
kullanılmasını gibi özelliklere sahip olduğunu vurgulayan Bakan
Akar, "Bu çerçevede hazırlanan kanun teklifinin yasalaşmasıyla 1111
Sayılı Askerlik Kanunu ile 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek
Askeri Memurlar Kanunu kaldırılacak" dedi.
Akar, bununla ilgili diğer yasal düzenlemelerin de yeni çalışmayla
birleşeceğini belirterek, "Yeni askerlik sistemi göründüğünden çok
daha büyük bir olay. Bunu inşallah kazasız, belasız tamamlayacağız.
Burada önemli bir değişim, dönüşüm, gelişme içindeyiz. Ülkemiz,
milletimiz için en istenilen çözümü yapmaya gayret gösterdik.
İnşallah bu da bu şekliyle gerçekleşmiş olacak" ifadesini kullandı.
Yeni sisteme yönelik çalışmaların Aile, Çalışma ve Sosyal
Hizmetler, Hazine ve Maliye, İçişleri, Milli Eğitim, Sağlık, Tarım
ve Orman Bakanlıkları ve YÖK başta olmak üzere, diğer ilgili kurum
ve kuruluşlarla koordinasyon içinde gerçekleştirildiğini anlatan
Bakan Akar, "Olabildiğince ayakları yere sağlam basan,
duygusallıktan uzak, tamamen objektif kriterlere bağlı,
sürdürülebilir, öngörülebilir bir sistem olması noktasında gayret
gösterdik" diye konuştu.
'İLAVE GÜÇ KAYBINA NEDEN OLUYOR'
Silah altına alınabilecek durumda şu anda 2 milyon 200 bin
yükümlünün olduğunu belirten Bakan Akar, "Bunlardan silah altına
alınamayan yükümlülerin en büyük bölümünü 1 milyon 600 bin ile
öğrenim nedeniyle erteleyenler oluşturuyor. Lisede, üniversitede,
lisansüstü eğitimde olup da askerliğini erteleyenler gayet normal.
Fakat bunun yanı sıra askere gitmeyi geciktirip bedelli askerliği
beklemek için çeşitli yol ve yöntemlerle üniversite veya lisansüstü
eğitimi yapmak gibi çalışmalara giren gençlerin olduğunu hepimiz
biliyoruz." ifadelerini kullandı. Mevcut sisteme göre meslek yüksek
okulu mezunlarının yedek subay olamadığını ve kısa dönem
askerlikten yararlanamadığını hatırlatan Akar, "Sırf bunlardan
yararlanabilmek için kendi mesleğini bırakıyor, üniversiteye
gidiyor, oradan dört yıllık diploma almaya çalışıyorlar. Bu da
ilave güç kaybına neden oluyor" dedi.
Mevcut sistemde her sene yaklaşık 700 bin gencin 20 yaşını
doldurarak askerliğe elverişli hale geldiğini dile getiren Bakan
Akar, "Bizim normal olarak askere alabileceğimiz sayı ise 400 - 420
bin arasında. Burada kalan yaklaşık 280 bin gencimizin durumu ne
olacak? Burada birikim oluyor" diye sordu. Bedelli askerlikle
ilgili yapılan projeksiyonlara ilişkin de bilgi veren Bakan Akar,
"Biz '15 bin lira' dersek ne olabilir, '30 bin lira' dersek ne
olabilir, '50 bin lira' dersek ne olabilir diye tek tek çalıştık.
Hem Silahlı Kuvvetlerin hem gençlerin ihtiyacını karşılamak
bakamından en optimal çözümün 30 bin lira civarında olması
gerektiği ortaya çıktı" dedi.
BİR AY TEMEL ASKERLİK EĞİTİMİ
Yeni askerlik sisteminde yükümlü kaynağının "yükümlü erbaş/er",
"yedek astsubay" ve "yedek subay" olarak sınıflandırılabileceğini
ifade eden Akar, bunların yanı sıra bedelli ve dövizli askerlik
uygulamalarının da yer alacağını söyledi. Akar, askerliğe
başvuranların bir kısmının bedelli, bir kısmının dövizli yapacağını
diğerlerinin de "yükümlü erbaş/er", "yedek astsubay" ve "yedek
subay" olacağını belirterek, "Yapılan hesaplamalar sonucu bir yılda
145 bin kişinin bedelli askerlik yapabilmesi mümkün. 145 binden
fazla bedelli başvurusu olursa durum ne olacak? Milli Savunma
Bakanlığı Askeralma Genel Müdürlüğünde öğretmenlerimizde,
doktorlarımızda olduğu gibi kura olacak. Kuranın şekli yapılan
tecrübelerden istifade edilerek belirlenecek" diye konuştu.
Yeni sistemin lise ve altı mezunlarının yanı sıra lisans,
lisansüstü ve meslek yüksek okulu mezunlarından isteyenlere de
ihtiyaçlar kapsamında askerlik görevini er olarak yapabilme imkanı
tanıdığını vurgulayan Akar, şunları söyledi:
"Bu gençlerimiz gelecek, bedelli isteyenler dahil, bir ay temel
askerlik eğitimi yapacaklar. Millet olmanın, asker olmanın gereği
burada bir aylık eğitimi alacaklar. Bu program üzerinde önemle
duruyoruz. Gençlerimizin hem günlük hayatına hem de gelecek
hayatlarına etki edecek bilgileri içerecek bir eğitim vermeye
çalışacağız. Bu bir aylık eğitim süresince buraya gelen gençlerimiz
her zaman olduğu gibi cüzi miktarda harçlık alacaklar. Bir aylık
eğitimin ardından bedelli askerlik yapanlar ayrılacak ve
faaliyetleri tamamlanacak. Kıtalara gidenler ise 5 ay daha görev
yapacaklar. Temel askerlik eğitimi ile 6 ay bittikten sonra ihtiyaç
ve isteğin yanı sıra kadroya göre buradakilere 'İkinci bir altı ay
er olarak maaşlı görev yapmak istiyor musun' diyeceğiz. 'Evet'
demesi için bazı imkan ve fırsatlar da vereceğiz. Bu dönemdeki
aylık harçlık 2 bin lira civarında bir para olacak. Mehmetçik 6 ay
daha burada görevini yapacak. Bunu yapmamız lazım çünkü 6 aya
indirdiğimiz zaman kadrolarımız boşalacak. Öyle olmaması için
varsayımımız buradaki erlerimizin en az yarısının, üçte birinin
kalması esasına dayalı. Onların kalabilmesi için harçlık adı
altında maaş veriyoruz ayrıca hizmet borçlanması, muhtaç asker
ailelerine yardım, deniz ve şehir içi toplu ulaşımdan ücretsiz
yararlanma, müzelerin ücretsiz ziyareti gibi imkanlar sağlanacak.
Askerlik bittikten sonra da TSK'ya personel temininde öncelik
kazanacaklar ve TOKİ'de önceliğe hak kazanacaklar. 6 aylık
askerliği er olarak yaptıktan sonra 6 ay daha maaşlı askerlik
yapanlara bu sürenin sonunda yeniden 'Kalmak ister misiniz' diye
soruyoruz. Eğer ihtiyaç, istek, performans değerlendirmesine göre
söz konusu Mehmetçik yeterli performansı, yeterli kriterleri
sağlayabiliyorsa sözleşmeli erbaş ve er veya uzman erbaş olarak
Türk Silahlı Kuvvetlerine katılacak ve sözleşme yapılacak. Bu
sözleşmesinin sonunda maaş, OYAK, lojman, sağlık ve sosyal güvence
ile ilgili bir takım haklardan yararlanabilecek. Bu gençler okul,
bedeni performans, sicil gibi gerekli kriterleri sağlarsa belli bir
kontenjan dahilinde bir sınavı müteakip astsubay olabilecekler.
Astsubaylıktan belli bir süre geçtikten sonra belirlenen kriterleri
sağlayanlar da subay olabilecek. Er olarak başlayacak, subay olacak
belki de general olacak."
YEDEK SUBAYLIK
Bedelli ve dövizli askerlikten sağlanacak gelirle yükümlü
erbaş ve erlerin maaşları ile diğer giderlerin karşılanabileceğini
ifade eden Akar, "Bütçeye herhangi bir yük teşkil etmeden bu
sistemin kendi içinde dönmesini amaçlıyoruz" dedi. Yeni sistemle
birlikte çok önemli olarak nitelendirdiği "yedek astsubaylık"
uygulamasının da hayata geçirileceğini açıklayan Bakan Akar, şöyle
konuştu:
"Yedek astsubaylıkla, meslek yüksek okulunu bitirdikten sonra
herhangi bir şekilde zorlamayla 4 yıllık okul bitirmenize gerek yok
diyoruz. Mesleğinizi seviyorsanız bunu yapın, askerlikten dolayı
bunu değiştirmeye kalkmayın, böylece ara personel konusunda da
sıkıntı oluşmasın istiyoruz. Yedek astsubaylığa kontenjanların
uygun olması ve istemeleri durumunda lisans ve lisans üstü
mezunları da başvurabilecek. Buraya geldiklerinde iki aylık temel
ve sınıf eğitiminin ardından maaşlı olarak 10 ay faaliyetlerini
yapacak. Toplamda 12 ayın bitirilmesinin ardından gençler isterse
terhis olabilecek. İstek, ihtiyaç ve kadroya göre kendilerine
'Kalmak ister misiniz' diye soracağız. Kalmak isteyenler astsubay
olarak devam edecek. Yine astsubaylığa müteakip istenilen
kriterleri karşıladıkları takdirde subaylığa geçebilecek."
PEŞİN ÖDENECEK
Akar, yedek subaylık sisteminin de devam edeceğini belirterek,
"Bedelli askerlik konusunda, 40 bin gösterge asteğmen maaşına
tekabül ediyor, asteğmen maaşı da bugün itibarıyla aşağı yukarı 5
bin küsür lira. Dolayısıyla 6 aylık asteğmen maaşından
bahsediyoruz. Bedelli 30 bin lira, dövizle askerlik ise bunun avro
karşılığı olacak" diye konuştu. Bedelli askerlik bedelinin 30 bin
lira olarak sabit kalıp kalmayacağı sorulan Akar, "Aynı kalmayacak.
40 bin gösterge diyoruz, asteğmenin maaşı her yıla göre değişiyor."
yanıtını verdi. Yeni sistemin gündeme getirilmesinin ardından tek
eleştirinin "30 bin liranın fazla olduğu" yönünde geldiğini aktaran
Bakan Akar, "Yaptığımız objektif çalışmalarda, projeksiyonlarda
bunun normal olduğunu değerlendiriyoruz. Bu sistemin karşılanması
için bizim buna ihtiyacımız var. Diğer türlü sistem kendi kendini
karşılayamıyor, desteklemiyor. Ayrıca bu miktar bir seferde, peşin
olarak verecekler" dedi.
Geçmiş dönemdeki bedelli askerlik uygulamalarının ücretlerini de
hatırlatan Bakan Akar, "1987 yılında 2 bin 900 dolar, 1992'de 3 bin
200 dolar, 1999'da 8 bin 100 dolar, 2012'de 16 bin dolar, 2014'te 8
bin 300 dolar ve 2018'de 2 bin 860 dolar yani 15 bin lira. O günün
şartlarına göre yapılan değerlendirmeler var. Bu her seferinde
tartışma konusu olmasın ve öngörülebilirlikten dolayı herkes bilsin
ki 'Ben bedelliden yararlanmak istersem 30 bin lira civarında para
vermem gerek'."
'EN KISA ZAMANDA BİTİRECEĞİZ'
Sözleşmeli erbaş ve er olan bir gencin ne kadar sürede subay
olabileceğine yönelik soru üzerine Akar, "Burada kriterler var.
Kişilere bağlı. Sözleşmeli erbaş veya er olan birinin astsubay
olabilmesi için yüksek okul bitirmesi lazım. Onu, istenilen
performansı gerçekleştirecek, rütbe bekleme süresini tamamlayacak
dolasıyla hesabı yapıldığında en geç 10 sene içinde subay
olabilecek" yanıtını verdi. Akar, "İster uzman, ister astsubay
olsun okulunu bitirme, sınavlara girme imkanları vereceğiz" dedi.
Sistemin kanunlaşmasıyla beraber silah altındaki askerlerin terhis
olup olmayacağı sorulan Bakan Akar, "Olabilir" yanıtını verdi.
Akar, sistemin hemen uygulamaya girip girmeyeceği sorusunu da
"Bunun kararını tabii Cumhurbaşkanımız ve Meclis verecek. Biz TSK
olarak bu kanunun yayımlandığından itibaren yürürlüğe girmesiyle
birlikte çıkabilecek sorunlara karşı tedbirlerimizi almaya
çalışıyoruz" diye konuştu.
Yeni sistemin ne zaman hayata geçirileceğine yönelik soru üzerine
Bakan Akar, "En kısa zamanda bitireceğiz" karşılığını verdi.
"Ramazan bayramından önce yeni sistem yasalaşır mı" sorusu üzerine
"Çıkar inşallah" dedi. Askerlik süresine yönelik soru üzerine Bakan
Akar, "Herkes için 6 ay yapma şansı var" dedi.
ERTELEME YAŞ SINIRI
Eskiden gençlerin bedelli askerlik çıkar umuduyla
okullarını uzattıklarına dikkati çeken Bakan Akar, "Lisede 29 olan
erteleme yaş sınırını 22'ye indiriyoruz, Meslek liselerine artı 3
sene daha ekliyoruz 25 yaşına kadar devam etme şansı veriyoruz.
Meslek yüksek okulları ve lisans 28, lisansüstü 32, doktora 35, tıp
35, sporcu 35 yaş oluyor. Bunları aşağı çekerek lüzumsuz
beklemeleri, tıkanıklıkları ve insanların bir an önce bu işi
bitirerek işlerini güçlerini yapmalarını sağlamayı hedefliyoruz "
dedi. Yeni askerlik sistemindeki özel düzenlemelere ilişkin de
bilgi veren Akar, şöyle devam etti:
"Özellikle doğuda, güneydoğuda, Suriye'nin kuzeyinde, Irak'ın
kuzeyindeki görev yapan birliklerimizde bizim doktor ihtiyacımız
var. Bu konuda Sağlık Bakanlığımızla çalışarak askerlik hizmetini
yedek subay olarak yapan doktorlar, devlet hizmet yükümlülüğünü
tamamlamış olacak. Dolayısıyla bu bize büyük bir avantaj
sağlayacak. Doğudaki, güneydoğudaki ve sınır ötesindeki
birliklerimizin de doktor ihtiyacını bu şekilde azami düzeyde
karşılayacağımızı değerlendiriyoruz. Bunun TSK açısından hakikaten
günümüzün gelişen ve değişen muharebe, operasyon şartlarına,
ihtiyaçlarına cevap verdiğine inanıyoruz. Profesyonelleşme
dediğimiz dengeyi sağladığını değerlendiriyoruz. Bir aylık eğitimin
gerçekten önemi var. Askerlik iyi yapılır, planlanır bölük, tabur,
tugay komutanı işine sahip çıkarsa gerçekten bir şeyler veriyor.
Buna ilaveten üniversitelerle konuşarak oradaki programı daha etkin
hale getirmeye çalışıyoruz. Sonuç olarak askerlik kısalıyor ve
eşitleniyor. Yedek subay ve yedek astsubaylığı saymayın o ayrı bir
konu. Normal olarak herkesin yükümlü olarak gördüğü şey 12 aydan 6
ay iniyor. Bu konuda da bizim TSK mensuplarının çok büyük
fedakarlığı var. Yeni sistemle vatandaşa çeşitli seçenekler
sunuluyor. İster yedek subay, ister yedek astsubay isterse
sözleşmeli erbaş, er veya uzman erbaş olarak görev yapanlara maddi
olarak kendisinin, ailesinin ihtiyacını bir nebze de olsa karşılama
imkanı veriyor."
Akar, yeni sistemin TSK açısından harbin değişen doğasına uyum
sağlanması, profesyonel/yükümlü askerlik dengesinin temin edilmesi,
tüm vatandaşlar tarafından genel askeri eğitimin alınmasının
sağlayacağı getiriler, TSK'nın tarihsel vasfı olan halkın farklı
kesimlerinden oluşmasının devam edecek olması, operasyonel
kapasitenin artması ve caydırıcılığa katkı sağlanması, yedek
astsubaylık sistemi ile insan kaynaklarının etkin kullanımı ve
bedelli geliriyle TSK ihtiyaçlarının karşılanması hususlarının
önemli faydalar sağlayacağı; genel kamusal faydalar açısından ise
askerliğin kısalması ve eşitlenmesinin getirdiği avantajlar,
vatandaşa sunulan opsiyonların artması, fırsat eşitliğinin
sağlanması, TSK'da istihdam imkanlarının artırılması, öğrenim hakkı
güvencesinin temin edilmesi, askerliğin sosyal yardımlarla
ödüllendirilmesi, planlanabilir/öngörülebilir bir sistem ile insan
kaynakları israfının engellenmesi gibi faydalarının olacağını da
belirtti.
'ELİMİZDEN GELEN GAYRETİ GÖSTERİYORUZ'
Türkiye'nin çevresinde önemli gelişmelerin, çatışmaların,
belirsizlik ve istikrarsızlıkların olduğuna dikkati çeken Bakan
Akar, birlik ve beraberliğin önemine değinerek, "Ülkemiz,
milletimiz için ne yapmamız gerekiyorsa, görevimizin en iyisini
yapmaya çalışıyoruz. Elimizden gelen gayreti gösteriyoruz" diye
konuştu. Akar, 780 bin kilometrekare vatan toprağı, 462 bin
kilometrekare "Mavi Vatan" ile bunların hava sahalarının korunması
ve kollanması için faaliyetlerini aralıksız sürdürdüklerini
belirterek, "82 milyonluk asil milletimizin güvenliğini, rahatını,
huzurunu sağlamak için gece-gündüz, dağ-bayır demeden
çalışmalarımız devam ediyor. Mehmetçik her türlü gayreti göstererek
yeri geldiği zaman ter, yeri geldiği zaman kan dökerek kendisine
verilen görevi ciddiyet ve samimiyetle yerine getirmeye çalışıyor"
ifadesini kullandı. Türkiye'nin hudutlarına ve halkına karşı ciddi
risk, tehdit ve tehlikelerin olduğunu belirten Bakan Akar, şunları
söyledi:
"Bunlara karşı mücadelemizi aralıksız sürdürüyoruz. Bunun birincisi
FETÖ. Çünkü en tehlikeli düşman, en yakın düşmandır. FETÖ'nün
içimizden temizlenmesi için elimizden gelen gayreti gösterdik,
göstermeye devam ediyoruz. FETÖ ile ilgili 15 Temmuz'dan itibaren
bugüne kadar 16 bin 677 ihraç var. 7 bin 335 personel hakkında
adli, idari işlem devam ediyor. Ayrıca Bakan onayı ile 1567
personel de idari sebeplerle Silahlı Kuvvetlerle ilişiği kesildi.
Bu mücadele bitti mi? Hayır, bitmedi, devam ediyor. Nasıl devam
ediyor? Tamamen içinde bulunduğumuz kurallar çerçevesinde. Kurallar
da, yeni bilgi, belge veri çıktığı takdirde yargı ile koordineli,
ilgili komutanlıklarla koordineli bir şekilde bunların gereği
aksaksız, eksiksiz, aynı tempo, şiddetle yapılıyor. Bakanlık olarak
olayları yakınen takip ediyoruz, yasal yönden, idari yönden
yapılması gereken ne varsa bunların aksaksız ve eksiksiz Milli
Savunma Bakanlığı bünyesindeki bütün kurum, kuruluş ve birliklerde
aynı şekilde, şiddetle, tempoda yapılması için her türlü tedbiri
aldık, almaya devam ediyoruz. Burada bir farklılık, bizim buna
müsaade etmemiz söz konusu değil."
Diğer tehdidi terör örgütü PKK/YPG'nin oluşturduğunu ifade eden
Akar, "PKK'nın YPG'den hiçbir farkı yok. Kandil sözde bir karargah.
Orada sözde liderleri var. Bu sözde liderler bulundukları sözde
karargahtan YPG,PKK adı altında ne kadar terörist varsa bunların
hepsini yönetiyorlar. Bunun manası YPG eşittir PKK" dedi. Akar,
DEAŞ'a karşı da mücadelenin devam ettiğini belirten Akar, "Coğrafya
ne kadar milletlerin kaderiyse Türkiye de bu coğrafyanın kaderidir.
Bunu herkes kabul edecek. Bunun dışında yaklaşım sağlıklı bir
yaklaşım değildir, barışı, huzuru, getirmez" diye konuştu.
Akar, "Peygamber ocağı olarak da bilinen ordumuz aklın ve bilimin
ışığında, anayasa çerçevesinde, yasalar doğrultusunda, gece-gündüz
demeden 'Ölürsem şehit kayırsam gazi' anlayışı içinde ciddiyet ve
samimiyetle ülkemizin birliğini, bütünlüğünü, güvenliğini asil
devletimizin egemenlik ve bağımsızlığını korumak ve kollamak için
elinden ne gelirse yapmaya devam ediyor. Milletinin emrinde
görevinin başında. Bundan kimsenin tereddütü olmasın" ifadelerini
kullandı.
Bakan Akar'ın sorulara verdiği yanıtlar ve
değerlendirmeleri şöyle:
ATEŞ ÇEMBERİ: Şu anda içinde bulunduğumuz dönemde
ülkemizin etrafında hassas bir durum var. İstikrarsızlıklar,
belirsizlikler, çatışmalar var ve biz de bunun ortasındayız. Bize
düşen neyse elimizden gelenin en iyisini yapmak durumundayız.
Siviliyle, askeriyle, istihbaratıyla, basınıyla bunu yapmak
durumundayız. Modern devletlere baktığımızda bu tür ayrımların
olmadığını görüyoruz. Bizler de bu anlamda ülkemiz, milletimiz için
ne yapmamız gerekiyorsa yapıyoruz. Birlik, bütünlük içinde
elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. 780 bin kilometrekarelik
vatan toprağı, 462 bin kilometrelik de mavi vatanımız ve bunun hava
sahasının korunup kollanması lazım. 82 milyonumuzun korunması
gerekiyor. Biz bunları konuşurken Yayladağı'na roket attılar, çok
şükür ki iki askerimiz hafif yaralandı. Mehmetçik her türlü gayreti
göstermek suretiyle, yeri geldiği zaman kan, yeri geldiği zaman ter
dökerek vatan hizmetini yerine getirmeye çalışıyor. Olaylar çok
hızlı gelişiyor, bugün akşam gündem İran diye yatıyoruz, Libya diye
kalkıyoruz. Kamunun dışında-içinde herkesin gözünün açık, kulağının
açık, beyninin açık olması lazım. Vatan, bayrak, cumhuriyet için
mutlaka birbirimizi desteklememiz lazım. Herkes tek tek başarılı
olsa dahi, bu bütünleşme, paylaşma, bölüşme olmadığı sürece
amacımızı gerçekleştirmemiz mümkün olmayabilir.
TERÖR TEHDİTLERİ: Vatanımıza, hududumuza karşı
risk ve tehditler var. Birincisi FETÖ. En tehlikeli, en yakın
düşman. Temizlenmesi için elimizden gelen gayreti gösterdik,
gösteriyoruz. 17 bin civarında ihraç edilen personel var. İdari
olarak tedbirlerle ayrılan kişiler var. Diğeri PKK ve YPG. YPG
dediğimiz zaman bunun hiçbir şekilde PKK'dan farkı olmadığını
lütfen adınız gibi bilin. Kandil, sözde bir karargah. Orada sözde
liderleri var. Ve bu sözde liderler PKK/YPG adı altında ne kadar
terörist varsa bunları yönetiyorlar. Bunun anlamı PKK eşittir YPG.
DEAŞ türevi bir terör örgütü var. Bir görünüyor, bir
kayboluyor.
FETÖ MÜCADELESİ: FETÖ ile ilgili 16 bin 667 ihraç
var. 7 bin 335 personel hakkında adli/idari işlem devam ediyor.
Ayrıca bakan onayı ile bin 567 personelin de idari sebeplerle TSK
ile ilişiği kesildi. Bu mücadele bitmedi, devam ediyor. Tamamen
içinde bulunduğumuz kurallar çerçevesinde yeni bilgi, belge çıktığı
takdirde yargıyla koordineli şekilde mücadele yapılıyor. Yeni yapı
bakanlık olarak kurumları takip ediyoruz. Yasal, idari yönden
yapılması gereken ne varsa, aksaksız eksiksiz aynı şiddette aynı
tempoda yapılması için mücadele ediyoruz. Mücadele verilen
kurumlarda herhangi bir ayrım söz konusu değil. Sonuç olarak
coğrafya milletlerin kaderi ise bizler; Türkler de bu coğrafyanın
kaderiyiz. Bunu herkes kabul edecek. Bizim bu coğrafyada
kalabilmemiz için milli politika olarak devlet politikası olarak
gerçekten birlik ve beraberlik içinde olmamız, çok çalışmamız, çok
mücadele etmemiz lazım.
TSK GÖREVİNİN BAŞINDA: İkiyaka dağlarında 80-100
uçakla yürüttüğümüz terörle mücadele operasyonunu hatırlayın. Bu
teröristler TSK ile mücadele edemeyeceklerini anladıkları zaman
bunu şehir merkezlerine taşıdılar. Plebisitten bahsedilmeye
başlandı. Şehirlerde kazdıkları çukurlara gömüldüler. Çalışmamız
lazım, gözümüzün kulağımızın açık olması lazım. Herhangi bir
tökezlemede, ortamın dinamiklerini kullanmak üzere başımıza çok
belalar açılacağını bilmemiz lazım. TSK, aklın ve bilimin ışığında
gece gündüz demeden, ölürsem şehit; kalırsam gazi inancıyla;
yasalar ışında, milletinin emrinde, görevinin başında bundan
kimsenin şüphesi olmasın. TSK FETÖ'den sonra güç kaybetti diyorlar.
Bu kesinlikle doğru değil. Yaptığımız harekatlar ortada. Fırat
Kalkanı, Zeytin Dalı, Mavi Vatan, Deniz Kurdu tatbikatları.
Hiçkimse TSK'yı test etmeye kalkmasın, caydırıcılığını test
etmesin.
İDLİB MESELESİ: 3.5-4 milyon insan yaşıyor. 17
Eylül'de Rusya Savunma Bakanı Şoygu ile bir mutabakat muhtırası
imzaladık. 15-20 km güvenli bölge oluşturulması ve HTŞ'nin
çıkarılmasına yönelik. Bu konuda MİT ve TSK personeli büyük
kahramanlıklar gösterdi. Burası dağ başı, kimseyi ayıramıyorsunuz.
Böyle karmaşık bir ortamda istikrarı sağlamak için gayret
gösterdik. Rejim ta güneyden başlayıp Kuneytra, Hama, Doğu Guta'dan
müdahale etti. Kaçan kaçtı; kalan kaldı rejim oraya hakim oldu.
Benzer şeyleri İdlib'de de yapmaya çalıştılar. 17 Eylül mutabakatı
ile bu engellenince rejimin hoşuna gitmedi. Varil bombardımanı,
karadan havadan bombalamalar dahil çok ciddi nüfus hareketi oldu.
350 bin kişi kuzeyden güneye yer değiştirdi. BM ateşkesin
sağlanması ve idamesini istedi. Bu devam etseydi 3.5-4 milyon kişi
yer değiştirecek ve yeni bir trajedi olacaktı. Çok şükür şu anda bu
engellenmiş görünüyor. Oradaki durum dinamik bir durum. Şoygu'ya
Rejimin saldırılarının durdurulması gerektiğini söyledik. Rusya ile
beraber başladık bu işe. Bu sürecin devam etmesine gayret
gösteriyoruz.
TSK'nın gözlem noktalarını boşaltması kesinlikle söz konusu değil.
TSK bulunduğu yerden bir adım geri atmayacak, nerede olursa olsun.
Türkiye-Rusya mutabakatını bozmayacak şekilde götürmeye
çalışıyoruz. Yoksa öfke baldan tatlıdır.
Rejimin alan hakimiyetini artırmak için çok ciddi gayreti var. 4'ün
3'ünü aldı, İdlib'i de almayı bir hak olarak görmeye çalışıyor.
İdlib konusunda Rusya'dan çalışma grubu, heyet göndermesini talep
ettim. Bazı şeylerde anlaşamadık. Birbirimize yakın olmaya gayret
ediyoruz.
PKK İLE MÜCADELE: 750 ile 1000 arası terörist
içeride. 3 bin Irak'ın kuzeyi, 13 bin de Suriye'de. Bugüne kadar 15
bin 166 terörist imha ettik. 7 bin 133'ü Suriye'de. Teröristlerin
Türkiye'yi terk ettiğini görüyoruz. Biz, başta Irak olmak üzere tüm
komşularımızın toprak bütünlüğüne saygılıyız. Kimsenin toprak
bütünlüğünde gözümüz yok. Hiçkimsenin de toprağımıza tehdidine
müsaade etmeyeceğini söylüyoruz. Kandil, Karaçok, Sincar orada
durduğu sürece mücadele vereceğiz. Dostlarımızın terörle
mücadelemize anlayış göstermesini bekliyoruz. Türkler, Suriye'nin
kuzeyindeki Kürtleri çukurlara gömecekler diye yorumlar yapıyorlar.
Bu kesinlikle gerçek değil, doğruyu yansıtmıyor. Bizim hiçbir
şekilde Kürt kardeşlerimizle sorunumuz olmadığını, aynı coğrafyayı,
kaderi paylaştığımızı, bizim tek amacımızın teröristleri etkisiz
hale getirmek olduğunu paylaşıyoruz. Bunlar tamamen meşru müdafaa
kapsamındadır.
PENÇE OPERASYONUYLA DARBE: Terör örgütü lider
kadrosu çok ciddi sıkıntı halinde. Pençe kod adlı başlattığımız bir
operasyon var. TSK Özel Kuvvetler, MİT, müthiş bir takip harekâtı
sürdürüyor. Bütün hareket kabiliyetlerini kaybettiler. Mağaralara,
inlere kendilerini mahkum ettiler. Alttakilerin de bunu anlamaları
lazım.
EGE KONUSU: Büyük bir karma heyetimiz var;
Atina'dalar. Çok güzel hüsnü kabul gördüler. Bu görüşmeler cuma
günü dahil devam edecek. Bugüne kadar Türkiye ile Yunanistan
arasında ne kadar sorun varsa; hiçbir koşul, ön şart olmaksızın
masaya koyduk. Biz barıştan, dostluktan yanayız. İyi komşuluk
ilişkilerinden yanayız. Sadece ve sadece bu asil milletin hakkını
hukukunu korumaya çalışıyoruz. Bir-iki yıldan beri devam eden bir
çalışma bu. Yunan adalarının karasuları 6 mil, hava sahası 10 mil.
Gemide subayımızın dişi ağrıyor, helikopter kalkıyor, diyorlar ki,
"10 mil hava sahası ihlal edildi." Olacak iş değil.
MÜNBİÇ: Bizzat ABD Genelkurmay Başkanı bana söz
verdi. ABD Başkanı Cumhurbaşkanımıza söz verdi. Yol haritası yaptık
4 Haziran 2018'de, 16 Mayıs'ta güvenlik protokolleri yapmıştık.
Bizim oradaki nihai talebimiz söz verdikleri gibi teröristlerin
çıkması, Münbiç'in yönetiminin Münbiç'lilere verilmesi. Yüzde 90'ı
Arap olan bir yer. Orada herhangi bir şekilde PKK/YPG'nin oradaki
hegemonyasının kabul edilemeyeceğini muhataplarımıza
söylüyoruz.
FIRATIN DOĞUSU: Birçok kez görüşüldü. Sayın Trump
tarafından çekilecekleri ifade edildi daha sonra 20 mile
çekilecekleri söylendi. Bu 20 mil, 30-35 km ediyor. Biz sayın
Trump'a, teröristler model uçaklara patlayıcı eklemek suretiyle
bizim birliklere, sivil yerleşim yerlerine saldırıyorlar. Biz
kendimizi güvende hissetmek istiyoruz dedik. 30-35 km güneye doğru
bunların silahlarını alın, çıkarın, güvenliğimizi sağlayın. Bu
30-35 kilometrelik koridorda TSK unsurları görev yapmaya hazır
diyoruz. Niye böyle söylüyoruz? ABD'liler NATO'ya, Avrupa'ya
davette bulundu. Cevap yok. TSK hem hazır hem de muktedir. Biz bunu
yapabiliriz. ABD'lilerin de güvenliği bakımından sağlıklı bir çözüm
olur. Burada yavaş da olsa ABD'lilerde bir esneklik var. bizim
görüşlerimize yaklaştıklarını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde daha da
artırmak suretiyle bir çözüm üretmeye çalışacağız hep birlikte.
S-400 MESELESİ: Türkiye Cumhuriyeti ülkesi ve
milletiyle ciddi bir hava uçak ve füze tehdidi altında. Askeri
olarak görüyoruz. 82 milyon insanımızı korumak ve kollamak için
hava savunma sistemi kurma ihtiyacımız açık. Bunu da sağ olsun NATO
Genel Sekreteri her seferinde dile getiriyor. Bu savunma sistemi,
kimseyi tehdit etmiyor. Biz kimsenin toprağına bununla saldırıda
bulunamayız. Ülkemize bir füze atılırsa, uçak saldırısı olursa bizi
koruyacak sistem. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması lazım. Tek
amacımız ülkemizi ve halkımızı savunmak. 90'lı yıllardan beri
arayışımız sürüyor. Türkiye artık pazar değil, pazar olmaktan
bıktık.
Bunun için ortak arıyoruz, işbirliği arıyoruz. Çin, Rusya, Avrupa,
ABD. Bunlarla görüşmeler yapıldı. Geldiğimiz noktada olumlu cevap
veren Rusya. Bu cevaba istinaden Rusya ile görüşmeler gelişti ve
anlaşma imzalandı. Sayın Cumhurbaşkanımızın defalarca söylediği
gibi bu iş bitti. İmzalandı ve bitti. Dolayısıyla bu işin bittiğini
biliyoruz, geciktirme olabilir mi şu olabilir mi, bu olabilir mi?
Karşı taraftan ifadeler var, teklifler var.
F-35 ORTAKLIĞI: Bunun bir şekilde F-35'e
bağlanması da ayrı bir güçlük. F-35 konusunda 9 ortak var.
Muhataplarımıza söyledim. F-35 ortaklık anlaşmasının herhangi bir
yerinde "Ortaklardan biri S-400 alırsa ortaklıktan çıkarılır gibi
bir madde var mı?" dedim. Payımızı ödedik mi? Ödedik. Bu işin
başında bir hanımefendi var. ABD Savunma Bakan Yardımcısı. Türkiye
ortaklık paylarını hiç aksatmadan ödeyen ülke, 1 milyar 200 milyon.
Ortak üretim çerçevesinde bize sipariş verilen malzemeler var.
Aksaksız ve eksiksiz zamanında üreten ülke. Biz başka ne yapacağız
ortak olarak. Her ülkenin savunma hakkı var. Kendimizi savunacağız.
Bizim F-35'le ilgili ortaklığımız devam ediyor. 4 uçak teslim
edildi, 4 pilotumuz var, 47 astsubayımız var. Kasım ayında iki uçak
gelecek. bu uçaklar geldiğinde konuşlanacakları yer Malatya hava
üssü. Oradaki inşaatlar planlandığı şekilde devam ediyor. Biz
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak sorumluluklarımızı yerine
getiriyoruz. Beklentimiz de F-35'lerin planlandığı şekilde
sürdürülmesi.
Benim söylediklerime itiraz eden kimse yok. İş geliyor, teknoloji
transferine. Biz nasıl dostuz dedik. Türkiye-ABD stratejik ortak.
Her konuşmada Türkiye stratejik ortak diye konuşuyorlar. Siz şimdi
bize F-35'i teslim etmekten korkuyorsunuz. Rusya bize çok daha
gelişmiş çok daha komplike bir silah sistemi veriyor. Rusya
çalınacağından korkmuyor mu?
HAZIRLIKLARIMIZI YAPIYORUZ: Hakkımızı hukukumuzu
sürekli masaya koymaya devam ediyoruz. Bunun da anlaşılmasını
bekliyoruz. "Önümüzdeki aylarda S-400'ün parçaları gelince biz de
CAATSA yaptırımlarını harekete geçireceğiz" diyorlar. Biz duygusal
hareketler yapıp herhangi bir yanlışa düşmemek için sükûnetle,
hazırlıklarımızı yapıyoruz. Böyle bir duruma gelindiğinde ne
yapılabilir, onların da hazırlıklarını yapıyoruz.
PATRIOT TEKLİFİ: Patriot'larla ilgili 28-29
Mart'ta fiyat, teknoloji transferi, upgrade, ortak üretim
bakımından bazı şartları yenilemişler, tam istenildiği gibi olmasa
da kuruluşlarımız cevaplarını hazırlıyorlar. Biz ilkeli bir duruş
içindeyiz. Karşımıza bazı şartlar getiriyorlar. Biz de onlara
sözleşmeyi yaptık diyoruz. Biz, "done deal" diyoruz. Onlar, "No
deal, done deal" diyorlar.
Savunma sanayisinde çeşitlilik esastır. Makul seviyelerde harp
sistemlerinin bulundurulması silahlı kuvvetler için zenginlik
olabilir. Biz Samp-T, Patriot için görüşüyoruz; S400'leri
alıyoruz.
FRANSA SAMP-T GÖNDERİYOR: Sayın Cumhurbaşkanımızın
Macron ile görüşmesi bizim de savunma bakanı ile yaptığımız
görüşmelerde belli bir noktaya gelindi. Onlar bize bir Samp-T
bataryası konuşlandırmayı önerdiler. Onlar bir keşif yapacaklar.
İncirlik'te bir batarya var İspanyolların; Kahramanmaraş'ta yine
İspanyolların bataryası var. Buraları incelemeyi teklif ettiler.
Güneydoğu'da bir batarya konuşlandırmayı teklif ettiler.
S-400'LER NEREYE: Çalışılıyor S-400 için. Uçaklara
karşı füzelere karşı savunmamız söz konusu. Çok yer var korunması
gereken. Bir-iki batarya yetmez. Suud, Katar'da bile 15-20 batarya
var. Ortak çalışma Türk-Amerikan veyahut da NATO bir şekilde teknik
personeli toplasınlar. S-400'lerle F-35'lerin birbirini
etkilemesini önleyebiliriz diyorlar. Bizim teklifimiz bu. Objektif
bir şekilde baksınlar. Mesafe, yazılım olabilir, teknik mesele
olabilir. Biri çalışırken, diğeri kapatılır. Burada bir NATO üyesi
ülke olarak TC'nin kendi hava savunma sistemini kurarken Avrupa,
ABD dışında bir kaynağa yönelmesi onları rahatsız ediyor, irrite
ediyor. Biz ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışıyoruz. Biz bu konuda
ilkeliyiz, alnımız açık, tutumumuz net...
PERSONEL EĞİTİM İÇİN GİTTİ: S-400 eğitimleri için
Rusya'ya personel gönderdiğimiz gerçek. Her birinin ayrı özelliği
var. Silahçı, radarcılar var. Önümüzdeki aylarda bu devam
edecek.
Rus askeri personeli gelebilir tabii...
CAATSA İÇİN HAZIRIZ: Hazırlık yapıyor muyuz? Tabii
ki. Bölgedeki tek devlet Türkiye. Dedik ya gözümüz açık, kulağımız
açık, beynimiz açık olacak. Varsayımlara göre konuşmanın çok
tehlikeli olduğunu öğrendik. S-400, Patriot, Samt-T götürüyoruz
süreci. İnşallah sonu hayır olur diyoruz. Dünya yıkılır yeniden
kurulur diyoruz. Belirlendikçe, sonuçlar ortaya çıktıkça biz de
tedbirlerimizi alıyoruz.
KÜRECİK VE İNCİRLİK KOZU: Bazı şeyler konuşulduğu
zaman onun sihri bozuluyor. Bunların hepsi masada, akıllarda, fazla
şey yapmadan, hakkımızı hukukumuzu korumak için elimizden geleni
yapacağız. Müzakere bir şekilde devam ediyor tabi ki. Bizim
marifetimiz müzakereyi devam ettirmek.
BU BENİM KALEMİMİ ALDI DEMİYORUZ: ABD'liler "No
deal is a done deal" diyor. Biz de diyoruz ki "Done deal." Onlar
hiçbir anlaşma, hiçbir sözleşme bitmiş değildir diyorlar.
Umutlarını belirtiyorlar. Patriot'larla ilgili şart onların görüşü.
Biz artık kendi görüşümüzü söylüyoruz. Cumhurbaşkanımızın karşısına
çıkıp, "Öğretmenim bu benim kalemimi aldı" demeden bir şekilde bir
yere kadar götürmeye çalışıyoruz. Fırat'ın Doğusu, F-35,
Patriot'lar, bir yakınlaşma görüyoruz. Dostluk sıkıntılı günlerde
belli olur. ABD'ye, "Hangi tatbikata gelmedik" dedim. Bazı lobiler
Türkiye NATO'dan ayrılıyor, kopuyor diye propaganda yapıyorlar. Biz
bunların doğru olmadığını söyledik. Ülkemizin hak ve menfaatlerini
korumak için elimizden geleni yapıyoruz.
İRAN-ABD SAVAŞI: Onu ben söylersem senaryo olur.
Şu son 10-15 yıldan beri İran-ABD savaşını konuşuyoruz. İhtiyatlı
olmak, olaylara dikkatli bakmak lazım.