Bahçeli’den CHP’ye çok sert eleştiriler
MHP lideri Devlet Bahçeli, CHP'yi hedef alarak, "HDP'ye fahri sözcülük yapmak net biçimde Kandil'e göz kırpmak, İmralı'ya şirinlik yapmak, Kürdistan müteahhitlerine takla atmaktır" dedi.
MHP lideri Devlet Bahçeli, CHP'yi hedef alarak, "HDP'ye
fahri sözcülük yapmak net biçimde Kandil'e göz kırpmak, İmralı'ya
şirinlik yapmak, Kürdistan müteahhitlerine takla atmaktır"
dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Devlet Bahçeli, referandum
öncesi CHP ile HDP arasında başlayan yakınlaşmanın siyasi nikahla
tescillenmesi niyetinin artık apaçık meydanda olduğunu söyledi.
Bahçeli, "Türkiye'mizin haklı ve meşru beka mücadelesi tüm
engelleme ve karşı saldırılara rağmen milli dayanışma ve kardeşlik
ruhuyla sürmektedir. Sınır ötesinden kaynaklanan vahim tehdit
dalgası uzun süredir alarm vermektedir. Terör örgütleri aldıkları
küresel destek sonucunda ülkemizin çevresinde konuşlanmış
durumdadır. Türkiye'nin milli birliğini, üniter devlet yapısını ve
toprak bütünlüğünü hedef alan terör ve bölücülük sorunu giderek
ağırlaşmaktadır. Bu yakın ve yalın gerçeği görmek, buna göre
vaziyet ve pozisyon almak geldiğimiz bu aşamada zorunluluktur.
İçeride FETÖ ve PKK, dışarıda PYD-YPG ve IŞİD bekamızı yarmak ve
yok etmek için faaliyetlerine hız vermişlerdir. Türkiye üzerinde
sahnelenen oyunların etapları ve nihai hedefi belirgin ve
bilinmektedir. İlk etapta milli egemenlik anlayışının yeniden
tanımlanmasıyla çok kimlikli, çok milletli parçalı bir devlet
yapısının kabul edilmesidir. Bunun bir ucundan tutmak için CHP
telaşla devreye girmiştir. Nihai amaç da Kürdistan'ı kurmak ve
kabullendirmektir. 16 Nisan Halkoylamasından çok önceleri CHP ile
HDP arasında başlayan yakınlaşmanın, 2019 rezervi ve yeni anayasa
hazırlığı kılıfıyla taçlandırma ve siyasi nikahla tescilleme niyeti
artık meydandadır. CHP'li kuryeler cezaevinde bulunan HDP'nin malum
eşbaşkanından hevesle aldıkları mesajları taşıyarak milletimize
ölümü gösterip sıtmaya razı etmenin kurnazlığına talip olmuşlardır.
CHP yine mayınlı alanlarda dolaşmakta, HDP'yle gelecek planlaması
yapmaktadır. Elbette bu çarpıklık ana muhalefetin kendi bileceği
bir iştir. HDP'ye fahri sözcülük yapmak net biçimde Kandil'e göz
kırpmak, İmralı'ya şirinlik yapmak, Kürdistan müteahhitlerine takla
atmaktır. Bunu da milletimiz gayet iyi değerlendirecek, herkese
layık olduğu şekliyle muamele edecektir. HDP eşbaşkanının sözde
müthiş fikirlerine bel bağlayan, ağzından çıkanları hazine bulmuş
gibi heyecanla kamuoyuna aktaran partinin ismi, şu işe bakınız ki
Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi'dir. HDP, terör
örgütüyle arasına mesafe koymamıştır. HDP'den, bölücülüğün reddi
konusunda ikna edici, samimi ve hatta nedamet içeren herhangi bir
açıklama da duyulmamıştır" diye konuştu.
ERDOĞAN-TRUMP GÖRÜŞMESİ
Bahçeli, bu akşam gerçekleşecek Erdoğan-Trump görüşmesine de
değindi, Erdoğan'a tam destek verdi. MHP lideri,
"Geçtiğimiz Cuma günü Çin'e giderek Kuşak ve Yol Zirvesi
Forumuna katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan dün ABD'ye gelmiştir.
Görüşmenin ‘virgül değil nokta mesabesinde' olacağını bizzat Sayın
Erdoğan söylemiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin
hak ve çıkarlarını temsil edip savunmak üzere muhatabıyla masaya
oturacaktır. Buradan güçlü bir şekilde diyorum ki, Sayın
Cumhurbaşkanı'nın ardında Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletinin
kudreti vardır. Makamı ve mevkii ne olursa olsun, hiç kimse gaflete
düşüp Türkiye'yi aciz görmemeli, terör örgütleriyle aynı seviyeye
indirmemeli, küçümseme yanlışına düşmemelidir. Sayın Cumhurbaşkanı
arkasına milletimizin hayır duasını alarak muhataplarının karşısına
çıkacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi de milletimizin ve
devletimizin tezlerinin sonuna kadar müdafaası şartıyla ABD'de
Türkiye'yi temsil eden devlet ve hükümet yetkililerinin gönül
huzuruyla yanındadır. Sayın Cumhurbaşkanı ABD'ye gitmekle isabetli
bir karar almıştır. Şimdi sırayı belgeleriyle ve delileriyle
birlikte PYD-YPG'nin Türkiye'yi nasıl tehdit ettiğini anlatmak
almıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Pekin'de yaptığı bir
değerlendirmede; ‘ABD'deki görüşmede PYD konusunda nihai kararı
vereceğiz. Eğer ittifaka gölge düşecekse başımızın çaresine
bakarız' açıklaması oldukça anlamlıdır. Elbette Türkiye derme çatma
bir ülke değildir. Türkiye çadır devleti hiç değildir. Eğer ABD'yle
ittifak, sırf PYD-YPG-PKK yüzünden ağır şekilde zedelenir, kopma
noktasına gelirse, başımızın çaresine bakmamız kadar doğal ve doğru
olan bir tercih olmayacaktır. Yeni bir dünya kurulup yerimizi
almaktan ziyade, var olan dünyada hak ettiğimiz mertebe ve saygın
konuma yükselmek için 80 milyon tek yürek mücadele etmekten
yorulmayacağız, kararlı ve kahramanca duruştan yılmayacağız.
ABD'nin önünde artık iki yol vardır: Ya YPG-PKK'yla ilişkilerini
güçlendirecek, ya da bundan dönüp müttefiki Türkiye'yle tüm
pürüzleri aşacak ve el sıkışacaktır. Ya düşmanlık ya dostluk; ya
ihanete payandalık ya da daimi stratejik ortaklık, ABD için başka
alternatif kalmamıştır. Altını çizerek belirtmek isterim ki, Rakka
operasyonu için canilerden medet ummak, güney sınırlarımız boyunca
PYD-YPG ve PKK'ya koridor açmaya kalkışmak faciadır, cinayettir,
Türkiye'yi hiçe saymaktır. Buna da asla izin verilmemelidir. Hele
hele katile silah sunmak insanlık değerlerini öğütmek, dahası
ayaklar altına almak demektir. Bu alçalmanın hoş görülecek herhangi
bir yanı da yoktur. ABD'nin yanlıştan döneceğini ümit ediyor, Türk
milletinin bütünüyle bir ve beraber olduğunu, Sayın
Cumhurbaşkanı'nın yalnız olmadığını bu kürsüden kararlı bir şekilde
duyuruyorum" ifadelerini kullandı.
"AŞAĞILIK DEDİKODU"
Atatürk'e hakaret eden tarihçilere sert tepki gösteren Bahçeli,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, umutsuz ve uğursuz bir zaman
aralığında bile, milletinin aydınlık ufuk çizgisine odaklanmış
yüksek karakter ve kahramanlık mahsulü bir şahsiyet olduğuna dikkat
çekti. Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başka türlü davranmasını bilen, çağının dar kalıplarından
taşan, devamlı ileriyi gözleyen, ısrarla iyiyi isteyen, ilkeleriyle
hareket eden, milli ülkülere sırtını yaslayan büyük bir komutan,
eşsiz devlet ve siyaset adamıydı. Bu yüzden olacak ki,
Cumhuriyetimizin kurucusu aziz Atatürk'e sürekli saldırı ve
sataşmalar olmuş, ihtimal ki, arkası da kesilmeyecektir. Utanma
nedir bilmeyen, insanlık nedir anlamayan, vicdanlarında millilik
kırıntısı bulunmayan bir avuç işbirlikçi ve kimliksiz sözde tarihçi
Atatürk'e dil uzatmışlardır. Merhum ve muhterem annesi ve manevi
kızıyla ilgili aşağılık dedikodu çıkarmışlardır. Bu dedikoduların
ne dinimizde ne de milli ve kültürel hayatımızda yeri vardır. Bir
defa aziz Atatürk'e iftira atanların yediği içtiği haram; esip
savurduğu haysiyetsizliktir. Bu ülkede tarihçilerin köküne kıran mı
girdi? Bu ülkede tarih konusunda atıp tutmak düşman iş
birlikçilerinin mesleği mi oldu? Türkiye'nin yüz karası beşinci
sınıf sözde tarihçiler, tarihi şahsiyetlerimizden ne istiyorlar?
Neyi arayıp bulmanın peşine düşüyorlar? Bakarsanız, bir dizi
bahanesiyle Kanuni Sultan Süleyman'ı tartışırlar, yargılayıp hüküm
verirler. Şehzade Mustafa'nın katlinden dolayı suçlarlar. Hürrem
Sultan karşısında zayıf bulurlar. Devşirmeleri yükselttiği için
kızarlar. Dönerler kanun ve nizamdan dolayı kutsarlar. Ülkeler
aldığı için hayranlıkla överler. Bir bakarsanız 2. Abdülhamid'e
kafayı takarlar. Kızıl sultanlıkla büyük hakanlık arasında gelgit
yaşarlar. Sonra tutarlar, Mustafa Kemal'le uğraşır, en olmadık
hakaret yarışma girerler. Bununla da yetinmezler, namus ve şerefle
oynamaya kalkarlar. Nedir Atatürk'e çatmanın, kara çalmanın gerçek
gayesi? Nasıl anlayalım, tarihi şahsiyetlerimiz arasında o iyiydi,
bu kötüydü diye ayrımlar yapmanın hedefini? Aynı bilgiyle zıt ve
uçuk yorumlara nasıl ulaşılmaktadır? Tarihte husumet kazısı yapmak,
kutuplaştırıcı beyan ve bilirkişilik taslamak eğer cahillik değilse
kesinlikle düşman sevindiren vatan hainliğidir."
"TÜRK TARİHİNDEN ÇİRKİN ELİNİZİ ÇEKİN, ZEHİRLİ DİLİNİZİ
KESİN"
"Bütün tarihi değer ve büyüklerimiz ruhsuz ve şuursuz,
mukallit ve melanet sözde tarihçilerin kerameti kendinden menkul
takdir ve keyiflerine bırakılmayacak derecede önem arz
etmektedir" diyen Bahçeli, "Bunlara sesleniyorum;
Türk tarihinden çirkin elinizi çekin, zehirli dilinizi kesin. İki
ucu keskin övgü ve sövgü kümesine Türk tarihi nasıl
sıkıştırılacaktır? Buna kimin ne hakkı vardır? 2. Abdülhamid ve
Gazi Mustafa Kemal birbirini tamamlayan Türk tarihinin şerefli ve
iftihar ettiğimiz iki yüzüdür. Milli ve tarihi mirastan
nasiplenmemiş yüzsüz ve şerefsizler bunu idrak edemeyeceklerdir.
Bugün Mustafa Kemal'e ağır ima ve iddialarda bulunanların bilmesi
lazım gelir ki; yalan ve iftira bumerang gibidir, mutlaka geri
dönecektir, bununla da kalmayıp taraf ve taraftarlarını rezil rüsva
edecektir. Anlaşılan yarası olan gocunmaktadır. Soyu sopu karışık
olanlar ilk fırsatta ayaklanmaktadır. Geçmişinde sorun ve gölge
bulunanlar, kanında leke ve virüs dolaşanlar ya da kendi ayıp ve
günahlarını kapatmak için telaşa kapılanlar hak ettikleri cevap ve
muameleyi bizzat Türk milletinden inşallah göreceklerdir. Asılsız
ve alçakça ithamlarla Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ü gözlerden
ve gönüllerden düşüreceklerini sanan varsa, ya zekaları kurumuş, ya
da insanlıkları kaybolmuştur" ifadelerini kaydetti.
(İHA)